25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

OKURLARA Jean Baudrillard’dan ‘Sanat Komplosu’ başlangıcında ve sonrasında, aralıklarla ‘Çok Satanlar’ listesi yayımlamayı sürdürüyordu. Bu uygulamayı bu sayımızdan başlayarak sona erdiriyoruz. Ülkemizde kitapların (birkaç örnek dışında) hâlâ 1000 adet basıldıkları düşünüldüğünde, çok satanlar listeleri ister istemez birkaç yazarımızın kitaplarıyla sınırlı kalıyor. Bu arada bazı yayınevlerimizden bu konuda ciddi şikâyetler alıyoruz. Kendi kitaplarının da çok sattığını ama bir türlü listelere giremediklerini belirtiyorlar. Bir haksızlığın önüne geçmek için yıllardır mağaza zinciri bulunan dört yayınevimizin gönderdikleri listeleri yayımlıyorduk. Bu çokluk bile gelen şikâyetleri azaltmadı. Şimdilerde birkaç büyük yayınevi de mağaza zinciri oluşturmaya başladı. Onların göndereceği listeleri de yayımlamaya kalkarsak, bu listelere çok yer ayırmamız gerekecek. Bunun imkânsızlığı da ortada. Bu nedenle artık çok satanlar listeleri dergimizde olmayacak. Okurlarımızın bu durumu hoşgöreceğini düşünüyoruz. İstanbul doğumlu olan Yunan yazar Petros Markaris sonunda polisiye edebiyatın en önemli kahramanlarından Komiser Haritos’u İstanbul’a getirdi ve Türkiye ile Yunanistan arasında işlenen cinayetlerin peşine düşürdü. “Benim yurdum İstanbul” diyen Markaris’in ‘Eskiden Çok Eskiden’ romanının derinliklerinde her iki toplumun da tarihiyle kültürünün incelikli eleştirilerine, 67 Eylül Olayları’na rastlamak mümkün. İncelikli eleştirilerin yanı sıra Komiser Haritos’ın eşliğinde kültürlere ve tarihe zaman zaman eğlenceli, zaman zaman da kırılgan bir yolculuğa çıkıyor. ‘Eskiden Çok Eskiden’i yazarı Petros Markaris’le konuştuk. Bol kitaplı günler... C umhuriyet Kitap Dergisi Çağdaş sanata salvolar Ë Ali BULUNMAZ “Sanat, artık sanat namına bir şey kalmadığı için ölmez, çok fazla sanat olduğu için ölür.” Jean Baudrillard ean Baudrillard’la ilgili herhangi bir mesaiye giriştiğinizde önünüze, anlaşılmayacağından korktuğunuz veya “Bunun nesi var?” deyip harekete geçtiğiniz ama sonra debelenip durduğunuz metinler dikilir. “Simülasyon” ve “hipergerçeklik” gibi kavramların yaratıcısı Baudrillard, yakın zamanda dünyadan göçtüğünde, başta felsefe çevreleri olmak üzere dünyanın entelektüel ama tam anlamıyla eğilmez bükülmez entelektüel çevrelerinde hatırı sayılır hüzün vardı. Gel zaman git zaman, o hüznün yerini devasa bir boşluk aldı. Çünkü yalnızca felsefede değil, sanat, sosyoloji ve insan bilimleri söz konusu olduğunda da önemli bir isimdi o. J Sanat Komplosu, Jean Baudrillard’ın çağdaş sanatın varlık nedeninin kalmadığını söylediği uzun makalesinin ismi. Sanat çevrelerini, bu iddiasıyla sarsan Baudrillard, söz konusu makale ve o makaleye dair kendisiyle yapılan söyleşilerin yer aldığı aynı adlı kitabıyla yeniden aramızda. kendisine dönüşür, hatta daha ileri aşamaya geçerek sanal gerçeklik haline gelir. Baudrillard, tam bu anda başımıza gelenin ne olduğunu tanımlar: Gerçekliğin gerçeklikten kovulduğu dünya. Yani anlamdan yoksun bir hipergerçeklik; “derinlikten sıyrılmış bir yüzey.” İşte bu tür bir sanatın hâkim olduğu ve hipergerçeklikle örülü dünyada tek bir şey etkinleşir: Reklamcılık. Her şeyin görünmek ve gösterilmek istendiği yerde, reklamcılığın açık ara önde gitmesi gayet normal elbette. Günümüzü yönetenin nesne olduğunu belirtmeye de gerek yok: “Artık süreci başlatan özne değil, o sadece dünyanın nesnel ironisinin aracısı veya işlemcisi (…) Oyunun efendisi artık özne değil, ilişki tersine çevrilmiş gibi.” CEMAATİ SİLKELEYEN FİLOZOF Baudrillard’ın Andy Warhol’ün üstünde durmasına şaşmamalı, çünkü Warhol, ona göre güne uygun şekilde bir makine; “makineleşmiş metamorfoz.” Warhol, şeylerin ironik biçimde ortaya çıkmasını sağlar. Reklamın gideceği yolu belirleyen de bu oldu zamanında. Warhol, Baudrillard için fetişizmi körükleyen kişi. Baudrillard, Sanat Komplosu’nda, sanatta yanılsamanın kayboluşunu, pornografinin yarattığı arzu yanılsamasının kayboluşuna benzetir. Sanatta bunun karşılığı, estetik bayağılıktan doğan transestetik. Bu transestetiği yaratan ve sanatı “üretip” tüketilebilir hale getiren makinenin, eleştirel yanılsama kaybının var olduğu cinnet ortamında işleyip işlemeyeceğinden de kuşku duyar Baudrillard. Sanat Komplosu, bir görüş daha sunar: Ekonomi alanında, belirli bir noktadan sonra kendi amaçlarına uygun biçimde var olmaktan çıkarak birbiriyle ilişkisi sayesinde var olan nesneler gibi sanat da göstergeler sistemindeki yerini alır. Dolayısıyla insanın tükettiklerinin toplamı olan göstergeler sistemi, sanatı da kapsamaya başlar. Baudrillard, Warhol ve Duchamp’ın yaptıklarını dönemeç olarak nitelerken, göstergeler sisteminde konumlanan sanata işaret eder. Warhol ve Duchamp’ın açtığı yolda gerçekleşen eylem de “nesnenin bayağılıyla dünyanın tamamının hazır nesneye dönüştürüldüğü bir estetik oluşturma aktivitesine” evrilir. Baudrillard için dünyanın bütünüyle estetiğe dönüşmesi, hem sanatın hem de estetiğin sonu demektir. Buradaki kaygı, sanatın giderek iddialı şekilde “hayat olmak istemesi”nden başka bir şey değil. Sanat Komplosu, hem makale hem kitap hem de Baudrillard’la yapılan söyleşiler biçiminde birbirini tamamlayan bütün adeta. Haliyle görüşler Baudrillard’ın olunca dikkatle incelenmek durumunda. Ne de olsa Baudrillard, çağdaş sanat cemaatini şöyle bir silkeliyor burada. ? bulunmazali@hotmail.com http://bulunmazali81.blogspot.com Sanat Komplosu/ Jean Baudrillard/ Çeviren: Elçin Gen, Işık Ergüden/ İletişim Yayınları/ 98 s. TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr YALTAKLANAN SANATA KARŞI Baudrillard’ın 1996’da yayımlanan makalesi “Sanat Komplosu”, sanat, felsefe ve sosyoloji gibi alanları harmanlamasıyla dikkat çekiyor. Anlayacağınız, tam olarak bir Baudrillard kitabı eldeki. Ama Sanat Komplosu, Baudrillard’ın felsefe ve sosyoloji terimleriyle sanata yönelttiği kuvvetli bir eleştiri esas olarak. Konunun özü şu: Baudrillard’ın kılıç salladığı şey, sanatın yaltaklanan, ticarileşen ve anlamından sapan yönü. Syvére Lotringer’in çerçevesini “Sanatçılar, sanat tacirleri, küratörler, eleştirmenler, koleksiyoncular, sporcular, spekülatörler ve sanat artıklarıyla beslenen sosyetikler” biçiminde çizdiği güruh, Baudrillard’ın gazabına uğrar; bu anlamda “sanat işletmesini” tarumar etmek için kolları sıvar. Baudrillard’ın asabını bozan konuların başında geçmişi tekrarlama, daha doğrusu sanatta tekrar yapım gelir. Bunun doğurduğu sonuç da sanatın kendi çöplüğünde eşelenmesi. Sanat böylelikle yanılsamasını (illüzyonunu) kaybeder. Teknik, sanatın dizginlerini eline geçirdi mi, işlem tamamdır Baudrillard’a göre; “sanatsal” her şey dolup taşar, en ufak boşluğa, soluklanmaya fırsat kalmaz. Baudrillard’ın anlatmaya çalıştığı, zihni tembelleştiren bir “sanat”ın doğuşu; hayal gücünü sıfırlayan yapı. O, buna “bayağılığın üst dili” derken sanatın, kendi cesedi üzerinde tekrar tekrar çalışmasını eleştirir. Böyle bir ortamda sanatın asıl unsuru imge, gerçekliğin İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1076 SAYFA 3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear