25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kâmuran Şipal’den ‘Sırrımsın Sırdaşımsın’ Yıldız Yağmuru Sırrımsın Sırdaşımsın, bir atmosfer romanı aynı zamanda. Tulumbalı Ev, Kuyulu Ev, Bedesten (hele o bedesten), çiçek pazarı, kokular, renkler, sesler, uzak bir ülkedeki otel lobisi sahnesi, teyzenin bağ evi, teyze kızıyla dolaşılan bağlar, ama en çok da damlardaki cibinlikli tahtlarda yatılan sıcak yaz geceleri… İşte çocukluğun o yıldızlı, mehtaplı, dere sesli yaz gecelerinde, çocukluk mu masalların içinden, yoksa masallar mı çocukluktan bilinmez, bir alıp verme, adeta beşikte sallanma etkisi oluşturan bir dil kurulmuş. Şahmeranlar, anka kuşları, kuyu diplerindeki kırk odalı saraylar... Masallarla sarılan yaralar, masallara yüklenen özlemler… Lacivert gökyüzünden yağan yıldız yağmurları… Şipal’in romanında masallar, mitler, meseller, felsefe, ruh durum çözümlemeleri var var olmasına ama; bu anlatım enstrümanlarının hiçbiri amacın önüne geçmemiş, hepsi romanın hizmetinde. Ë Birsen FERAHLI “(…)’Bir yapıtı farklı bir dile dönüştürme’ olarak tanımlanabilecek Kâmuran Şipal çevirilerinin zihne zevk veren birer edebi üretim olduğu tartışılmaz. Bir an durup, gece gündüz demeden kitapların başında geçen yalnız zamanları gözümde canlandırıyorum… Masadaki işler bitip odasına gitmeden önce, çekmecedeki deftere ya da bilgisayarındaki isimsiz bir dosyaya bir şeyler yazdığını… Ve böyle sürüp giden yılları…” miyorum, çünkü romanın anlatım tekniği tadımlık cümleler alıntılamaya uygun değil; o denli yoğun alt bağlantılar var ki, bir cümleyi o bağlantılardan sıyırıp buraya yazsam, yazarın sunduğu düzlemi asla örneklemiş olamam. âmuran Şipal’in, ‘Gece Lambalarının Işığında’ adlı toplu öykülerini değerlendirmeye çalıştığım yazıda yukarıdaki ifadeleri kullanmıştım (Cumhuriyet Kitap Eki, 1023, 24 Eylül 2009). Yazıyı yazarken o odayı, o masayı, çekmeceye güçlükle sığan o kalın defteri zihnimde kurgulamıştım. Çok değil, aradan altı ay geçti geçmedi, öngörü gerçekleşti. Evet, öyle bir dosya vardı ve Kâmuran Şipal bir roman yazmıştı. Bütün ağırlığını çeviriye vermiş, pek ortalarda görünmeyen bir ‘Ret Kulübü’ yazarının ‘Demirköprü’den on iki yıl sonra, üstelik, ‘Sırrımsın Sırdaşımsın’ adını verdiği bir romanla sessizliğini bozması edebiyat adına heyecan verici bir olay. Kâmuran Şipal bu heyecanı boşa çıkarmayan bir roman yazmış. Bölümsüz, ara başlıksız, kesintisiz, adamakıllı yoğun bir anlatı. Ustaca. Kendi derinliğince akıp giden, tam da gerçek bir edebiyat yapıtında olması gerektiği gibi, kendi biçimini oluşturan bir roman. Biçim derken, örneğin yirmi dört satırlık cümlelerden söz ediyorum; ya da tek sözcüğe satırları sığdıran cümlelerden. Sıfatlar yoğun… Bir durum birden çok sayıda sıfatla niteleniyor; yazarın çocukluğa dair en küçük bir ayrıntıyı atlamamak, o anları yeniden yaşamak, üstünkörü anımsamaların ötesinde bir yolculuk yapmak konusunda kesin kararlı olduğunu anlıyoruz. Anlatıcı kişi yapayalnız yaşadığı evin penceresinden sokağa bakarken zihinsel bir yolculuğa çıkıyor. Daha ilk sayfada okuru kavrayan romanın konusu, bütün edebiyat yapıtlarında olduğu gibi insan; insanlık halleri… Çocuklar, erkekler, kadınlar, yaşamın zorlukları, güzellikleri… Yenilgi ve zaferle, belki ve keşkelerle, seçim ve vazgeçişlerle örülen hayat… İçeriğin ayrıntısına girmek iste K ROMANIN HİZMETİNDE... İki eski fotoğraf, üzeri kıllı, kalın, emredici bir erkek eli, bir kadının dilindeki ‘yarabbi’ sözcüğü romanın iskeletindeki temel imgeler. Açıkça belirtilmiş bir zaman, bir ülke ismi, kent ismi, roman kahramanlarının isimleri yok. Romanda yer alan kişiler anne, baba, çocuk, üvey baba, teyze, teyze kızı, eski eş, amca, beyaz başörtülü komşu, komşu kızı, gazyağı satıcısı, çekik gözlü kumaşçı gibi unvan ya da tanımlarla anılıyor. ‘Kuyu’, ‘nar ağacı’ gibi imgelerin çevresinde kurulan döngü, anlatıyı bu imgelerin çağrıştırdığı mitlere bağlıyor. Öte yanda bir fağfur kâseyle, Bertold Brecht, Heinrich Böll, Hermann Hesse (soldan sağa) Kâmuran Şibir meydan saatiyle pal’in dilimize kazandırdığı yazarlardan bir kaçı... ya da bir tahterevalliyle felsefi ölçütler devreye giriyor. sanki az önce yaşanmışçasına capcanlıdır. Hem o olayların içindeki çocuk, hem de ‘Sırrımsın Sırdaşımsın’, bir atmosfer roartık genç olmayan adam, o iki zihinsel manı aynı zamanda. Tulumbalı Ev, Kuyusüreç aynı bedende dipdiridir. Çocuk ve lu Ev, Bedesten (hele o bedesten), çiçek adam birbirini anlamaya çalışır. Hırçınpazarı, kokular, renkler, sesler, uzak bir lıklar, korkular önemini yitirmiş; ibre ‘kaülkedeki otel lobisi sahnesi, teyzenin bağ bul’e dönmüştür. Yaşanılan ne varsa evievi, teyze kızıyla dolaşılan bağlar, ama en rip çevirip bakabileceği, ama tek bir anını çok da damlardaki cibinlikli tahtlarda yabile değiştiremeyeceği bir kristal küre gibi tılan sıcak yaz geceleri… İşte çocukluğun avucunda durmaktadır. Kâmuran Şipal o yıldızlı, mehtaplı, dere sesli yaz gecelerinde, çocukluk mu masalların içinden, Franz Kafka, Alfred Adler, Ingeborg yoksa masallar mı çocukluktan bilinmez, Bachmann, Wolfgang Borchert, Heinrich bir alıp verme, adeta beşikte sallanma etBöll, Alfred Brauchle, Bertold Brecht, kisi oluşturan bir dil kurulmuş. ŞahmeMax Brod, Elias Canetti, Sigmund Freud, ranlar, anka kuşları, kuyu diplerindeki Gustav Hans Graber, Günter Grass, kırk odalı saraylar… Masallarla sarılan yaC.G.Jung, Thomas Mann, R. M. Rilke, ralar, masallara yüklenen özlemler… LaRobert Musil, Bernhard Zeller, Hans Zulcivert gökyüzünden yağan yıldız yağmurliger, Hermann Hesse’yi dilimize kazanları… Kâmuran Şipal’in romanında madıran bir edebiyatçıdır. Onların kristal sallar, mitler, meseller, felsefe, ruh durum kürelerini satır satır, sözcük sözcük görçözümlemeleri var var olmasına ama; bu müş birisidir. Sıcak bir Güney Anadolu anlatım enstrümanlarının hiçbiri amacın kentindeki çocukluğuna geri dönen anlaönüne geçmemiş, hepsi romanın hizmetıcı, bütün bu Orta Avrupalı yazarların tinde. kürelerini bilen bir donanımla söylemek‘Sırrımsın Sırdaşımsın’ı okurken, Paolo tedir sözünü. Psikoanalitik kuramın yarave Vitorio Taviani kardeşlerin, konusunu tıcısı Freud da bir Orta Avrupalıdır. Luigi Pirandello’nun öykülerinden alan, ‘Kaos’ adlı filmini anımsadım. Filmin başında yaşlı bir adam Sicilya’nın Girganti kasabasında doğduğu eve gelir. Ev ve içinde barınan her şey ölüdür. Yaşlı adam pencereden içeri uzanan yemyeşil daldan bir portakal koparır, cebinden çıkardığı çakıyla portakalın kabukların ağır ağır soymaya başlar; o birkaç dakikalık bölümde oyuncunun yüzünden bütün bir hayatın geçtiğini görürüz. Kâmuran Şipal’in romanındaki anlatıcı da yıllar sonra doğduğu kente giden, artık genç olmayan bir adamdır. Yıllar arkada kaldı sanırken belleği tam ters yönde çalışır; tüm kayıtlar saklandıkları yerden çıkagelirler. Her şey Freud’a göre, kişinin ruhsal düzenekleri 06 yaş arasında biçimlenmektedir. Bu nedenle birçok yazar, insan davranışlarının gizini çocuklukta arar. Orası bir sır denizi gibidir. Kâmuran Şipal de yapıtında bütün dikkatini çocukluğa yöneltmiş, sonraki yaşantıları yalnızca çocuklukta kurulan çarkların bir sonucu olarak göstermiştir. Sevmek, sevilmek, sevgiyi kaybetmek, sevmelere hapsolmak, çekip giderek sevgileri sınamak; hepsinin tarihi o kuyulu evlerde, dünyaya meydan okumaya çalışan bir ana oğlun içli masalında yazılmıştır. O anneye, o çocuğa bir armağan, bir ağıt olarak belki de… Kendini türlü imgelerde gizleyerek yaşam boyu peşimizi bırakmayan çocukluk korkularımızın izini süren bu romana, ‘Sırrımsın Sırdaşımsın’ adı verilmesi rastlantısal bir seçim değil kuşkusuz. Ünsüz harflerin içe dönük tınısı, ünlülerin dışa kapalı kararlılığı, tekerleme benzeri söyleyiş özelliği, masallara, ninnilere, dile getirilmeyen, ama derinden yaşanan tüm ruh durumlarına denk düşen, romanı şiire sarıp sarmalayan bir isim ‘Sırrımsın Sırdaşımsın’. Anlatmayı planladığını tam olarak anlatabilme yetkinliği, edebiyatın en etkileyici niteliklerindendir bana göre. ‘Sırrımsın Sırdaşımsın’da bu var. Kolay okunabilecek, ama kolay okunmaması gereken bir kitap. SICAK GÜNEY KENTİ Yazar romana ev sahipliği yapan o sıcak güney kentinin adını vermiyor; bir kente, bir isme bağlamıyor konuyu. Belki başka ülkelerde, başka ana oğulları, başka çocukları, başka yalnızları da düşündü, belki de salt kendisi için gerekli gördü bu belirsizliği; ama o kentte yaşamış olanlar kitabı okuduklarında nereden söz edildiğini hemen anlayacaklar kuşkusuz. O saathane, o köprüler, gece sessizliğine karışan nehrin sesi, koruk suyuyla yapılan o dondurmalar burunlarının direğini sızlatacak, kendi anılarını romana ekleyecekler, roman her bir okurun zihninde yeniden biçimlenecek… ‘Sırrımsın Sırdaşımsın’ bir kentin atmosferini, o kentteki yaşama düzenini, kentin ruhunu edebiyata kaydetmesi açısından da önemli bir kitap. Bir de evler var tabii... Hangi kentte olursa olsun, evlerin içi... Dört duvarın arası... Behçet Necatigil sevgili arkadaşı Kâmuran Şipal’in bu romanını okusa ne derdi acaba? Bir semt kahvesinde buluşurlardı büyük olasılıkla, birer çay söyleyip, üst üste birkaç sigara tüttürürlerdi, ikisinin de aklından Necatigil’in, “Benim de arkamda / Renkli taşlar olsaydı / Çocukluğuma giden yolu / Bulmam kolay olurdu” dizeleri geçerdi; sessiz gülümseyişlerle birkaç bardak daha çay içerlerdi. ‘ İyi,’ derlerdi, ‘iyi oldu.’ Eminim, böyle mahcup, böyle yalın yaşanırdı yeni kitapların, yeni şiirlerin sevinci. ‘Sırrımsın Sırdaşımsın’ benim için de bir sevinç kaynağı oldu. Bir kere çekmecedeki gizli dosyalar konusundaki varsayımım doğrulandı. İkincisi, ‘Sırdaş Hesap’ların egemen olduğu dünyaya sırt dönüp, insana dair sırlarla ilgilenen, okurunu daha ilk sayfada sarıp sarmalayan iyi bir romanın yazılmış olması umudumu tazeledi. Bir de yeni beklentiler içine girdim; acaba yazarın masasında başka çekmecelerde, başka dosyalar, başka sırlar var mı? Hani o damdaki derme çatma tahtta, annesinin koluna uzanmış, üstüne gökyüzünden yıldız yağmurları yağan çocuğun sorduğu gibi, “Başka masallar var mı?” ? Sırrımsın Sırdaşımsın/ Kâmuran Şipal/ YKY/ 279 s. SAYFA 8 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1051
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear