29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. ÇOCUKGENÇLİK OKUMA! Ë Mavisel YENER Uyduruk Masallar! cuklar için edebiyatı göz ardı etmek geleceğe ipotek koymakla eşanlamlıdır. Çünkü, çocuk edebiyatı geleceğin iyi okurunu yetiştirir; bu nedenle de öykü günlerinde, şiir günlerinde mutlaka çocuk öyküsü, çocuk şiiri mercek altına alınmalı. Bursalı anne, baba, eğitimci ve çocuklar yağmurlu bir pazar sabahında çocuk öyküsü için doldurdular salonu. Anais Martin ve Fatih Erdoğan onlara öyküler okuyup anlatırken sardunyalar açtı hepsinin yüreğinde. Uyduruk Masallar’ın ilkiyle orada tanıştım. Uyduruk Masallar on kitaptan oluşuyor: Kuş Kanadından Masal, Küçük Tırtıl ile Kurbağacık, Kestanenin Masalı, Serçe Annenin Masalı, Yavru Fil ve Panter, Kitap Kurdu, Meraklı Mısır Tanesi, Mısır Tanesinin Yolculuğu, Elma Kurtları, Ali’nin Elma Bahçesi. Saadet Ceylan’ın çizgileriyle güzellenmiş hepsi de. Bin renkli, bin kokulu bahçelere benziyor kapakları; neşeli bir okuma oyununa çağırıyor çocuk okuru. Dizinin dokuzuncu kitabı Elma Kurtları, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Kadıköy Süreyya Operası’nda, Şebnem Özsaran tarafından sahneye koyulmuş. Dönüşümlü olarak oynayan iki perdeli müzikli çocuk oyunu Elma Kurtları’nın yazarı Anais Martin masallarına “bir varmış bir yokmuş” diye başlamayı sevmiyor, çünkü o hep “var” olsun istiyor sevgi ve çocuklar. Uyduruk Masallar’ın hepsi birbirinden ilginç. Müzik tarihi kitabının lezzetini merak eden kitap kurdunun eğlenceli masalı, kuşların komik aile yaşamları, kelebeğe verilen ‘ağır’ görev, konuşan bir kestane…ve daha niceleri. İçinde şiirli bir rüzgârı barındıran, umudun ışığı olan masallar hepsi de. Anais Martin’in, güzel sanatların birbirini besleyen damarlarından beslendiği hissediliyor. Yazarın masallarının ortak bir özelliği masalgerçek ikilemini çocuk okura sürekli duyumsatmak istemesi. Anlatıcının araya girerek okura bir şeyler söylemesi yabancılaştırma etmeni olarak kullanılmış. Böylece çocuk okur arada bir fantastik dünyadan çıkıp masalın biraz dışında durarak olaylara yeniden bakma olanağı buluyor. Bu tekniği masalda fazla kullanmak çocuğun heyecanlı okumasını kesintiye uğratabilir; Anais Martin dozu kaçırmayarak bu tehlikeyi önlüyor. İşte Elma Kurdu’nun macerası: Elma kurdu Topaç, elmasından çıkıp da yeryüzünü gördüğünde anlar o ana değin bir elmanın içinde olduğunu. Üç elma öteden bir ses duyar, ses bir başka elma kurdunundur. Güzeller güzeli bu el T ürkiye’nin farklı kentlerinden öykü yazarı, eleştirmen ve yayıncıyı bir araya getiren 1. Bursa Öykü Günleri’nde, Anais Martin’in çocuklara yaptığı okumada tanıştım Uyduruk Masallar’la. Geç kalmış bu tanışıklığın sonrasında da on kitaplık diziyi edindim ve okudum. Bursa Yazın ve Sanat Derneği ve Bursa Eğitim Hizmetlerini Geliştirme Derneği’nin öncülüğünde Bursa Çağdaş Eğitim Kooperatifi, Dil Derneği Bursa Temsilciliği, Edebiyatçılar Derneği, Bursa Çağdaş Hukukçular Derneği ve Alp Kültür Merkezi’nin birlikte düzenledikleri 1. Bursa Öykü Günleri, Buyaz Başkanı Şaban Akbaba ve Bursa Çağdaş Eğitim Kooperatifi, Dil Derneği Bursa Temsilcisi Zeki Baştürk’ün ortak çabasının ürünü. Etkinliklerin büyük bölümü çocuk edebiyatına ayrılmıştı. Oturumlar gerek kuramsal, gerek uygulama düzeyinde yararlı bir tartışma ortamı yarattı. Özellikle çocuk öykücülüğümüz üzerinde eleştirel ve kapsamlı değerlendirmeler yapılırken salonu dolduran çocuk okurların varlığı, gelecekte edebiyatsever bireylerin yetişeceği konusunda hepimize umut verdi. Öykü Günleri/Şiir Günleri düzenleyip de çocuk edebiyatını es geçenler iyi bilmeli ki, ço ma kurdunu görür görmez Topaç’ın içinde bir şeyler olur. İşte o an Topaç ve Fıstık’ın serüveni başlar; birbirlerinden hoşlanmışlardır. Uzun uzun sohbet ederler. Yeniden nasıl buluşabileceklerini düşünürler. Elmalarına geri dönüp yuvalarının iyice olgunlaşmasını beklemekten başka çare yoktur. Çiftçi amcanın elmaları topladığında onları aynı sepete koymasını yürekten dileyerek vedalaşırlar. Ertesi gün Topaç’ın elmasından homurtular gelmeye başlar. Homurdayanlar elmanın çekirdekleridir. “Kurt delikli elmayı kimse almaz, kim deldi kapımızı?” diye söylenirler. Bundan sonra neler olur neler… Macerayı anlatmaya bu kitap yetmez, yazar devamını Ali’nin Elma Bahçesi’nde anlatır. Anais Martin’in gökyüzüne uçurduğu elmalar kitapkurtlarının kucağına düşsün… İyi okumalar. ? *Uyduruk Masallar Dizisi, Anais Martin, Resimleyen: Saadet Ceylan, Morpa Yayınları, 24 s. (7+ yaş) www.maviselyener.com OYUN FİLM KİTAP Çiğdem Gündeş Sadece savaşın değil, askerlerin eğitim sürecindeki vahşeti de gözler önüne seren filmin ilk bölümü bu erkek egemen, maço, ırkçı, faşist eğitim sürecini anlatır. İkinci bölümde ise bir savaş muhabirinin kendi isteği ile cepheye gidişini izleriz. Eski muhabir acemi asker o güne dek sadece kamerasından izlediği savaşın ortasında; cehennemdedir artık. Sadece Vietnam halkının değil savaşmaya kodlanmış bir avuç askerin yaşadığı kıyımı ve savaşın anlamsızlığını anlatan filmi belki de tekrar tekrar izlemeli. MÜFREZE (PLATOON)/ Yönetmen: Oliver Stone/ ABD/ 1986/ DVD – VCD Kayıt: Var Savaşın anlamsızlığını anlatan bir diğer başyapıt da Müfreze. Filmin yönetmeni Oliver Stone da Vietnam savaşına katılmış. Kim bilir belki de bu yüzden savaşın neden olduğu katliamı, anlamsızlığı ve vahşeti en iyi anlatan filmlerden biri olmuş Müfreze… Dört dalda Oscar alan filmin afişlerinde “Savaşın ilk kurbanı masumiyettir” notu vardı. Filmin başkarakteri, eğitimini yarıda bırakıp gönüllü olarak Vietnam’a gelen bir üniversite öğrencisidir. Birliğinde kendisi gibi bir sürü genç vardır. Hepsi de bir bilinmez nedenle Vietnam’a gelmiştir ve hepsi de özünde ‘masum’lar. Film, savaşın insanı nasıl öldürdüğünü, hâla nefes alıyorken bile nasıl cansız bir bedene dönüştürdüğünü ve savaşın kocaman bir hiç olduğunu vurguluyor. Filmin sonunda yalnız ‘düşman’la değil aynı zamanda kendileriyle de savaşan gençlerin yaşadığı çelişki ve dram gözler önüne seriliyor. HAYAT GÜZELDİR (LA VİTA BELLA ) Yönetmen: Roberto Benigni/ İtalya/ 1997/ DVDVCD Kayıt: Var Çocuklar oyun oynayarak öğrenir yaşamı. Kimisi de hayatta kalmak için oyun oynar. Tıpkı yönetmen Roberto Benigni’nin bu filminde olduğu gibi. II. Dünya Savaşı sırasında bir toplama kampına gönderilen Yahudi bir ailenin dramını anlatan film yaşanan kıyımı çocuk gözünden anlatıyor. Eşi ve oğlu ile birlikte bir toplama kampına götürülen Guido, tüm yaşananlara karşın ‘Hayatın Güzel’ olduğuna inanır. Umudunu hiç yitirmeyen baba, oğluna çok önemli ve gizli bir oyun oynadıklarını söyler. Böylece oğlunu Nazi subaylarının elinden kurtarabileceğini düşünmektedir. Kuşkusuz sadece Nazi subaylarından değil aynı zamanda savaşın tüm olumsuz etki Çocuklar savaşmıyor ki... S ebep sonuç ilişkisi ne olursa olsun savaş en çok çocukları vuruyor. Neden öldüklerini bilmeden ve henüz yaşamayı öğrenemeden. Çok şey söylenmiş bugüne değin savaşa ilişkin, ölüme dair. Savaşa karşı duran tüm ustaları saygıyla selamlıyoruz. Birkaç kitaba, filme, oyuna değindik bu hafta. Adını sayamadıklarımız ise unuttuklarımız değil, yetişip de izleyemediklerimiz, okuyamadıklarımızdır. Hoş görün... İzleyen, okuyanlardan, dinleyenlerden öneriler gelirse seviniriz. Sıraladığımız yapıtlar yetişkinlere yönelik. Öyle ya çocuklar savaşmıyor ki… LYSISTRATA/ Yazan: Aristofanes/ 411/ Tek perde. Tiyatro tarihinin ilk savaş karşıtı oyunlarından biri olarak bilinen Lysistrata, 411 yılında yani yaklaşık 2400 yıl önce yazılmış, ancak hâlâ güncelliğini yitirmemiş bir oyun. Aristophanes’in en iyi kurulmuş ve en insani komedyası olarak bilinen oyun, dünyanın birçok ülkesinde yüzlerce tiyatro topluluğu tarafından yıllardan beri sahnelenmektedir. MASKELİLER: Yazan: Ilan Hatsor/ Yönetmen: Taner Barlas/ Türkçeleştiren: Nebil Tarhan/ İstanbul Şehir Tiyatroları Romen yazar Matei Visniec savaş ve kadını anlatıyor oyununda. Savaş ve Kadın, Bosna’daki etnik çatışmanın ardından Yugoslavya’nın dağılma sürecinin sonunda yazılmış. Etnik çatışmalar sırasında bir grup askerin tecavüzüne uğrayan Bosnalı kadına yardımcı olan ABD’li terapistin ilişkileri etrafında geçiyor oyun. Amerikalı psikolog, toplu mezar açmaya gelmiş ekibe ruhsal destek sağlamak amacıyla Bosna’ya gelmiştir. Ama mezarlar açıldıkça psikologun kendi ruhsal yapısı bozulur. Çünkü kadın, zamanla kendi geçmişiyle yüzleşmeye başlar. Bugünkü ABD’nin yapılanmasındaki gerçekleri düşündükçe sarsıntı geçirir. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Oyunda belki de en dikkat çekici ve en ağır repliklerden birini kendine tecavüz edenlerin hangi etnik gruptan olduklarını bilmeyen Bosnalı kadın söylüyor; “Bizim ülkemizde, herlecek denli güçlü olduğunun göstergesidir. Maskeliler, aileleri paramparça eden, herkesi nefret ve şiddetle birbirlerinden uzaklaştıran savaşı anlatıyor. Pek de yabancı olmadığımız bu anlamsız eylemin, kitleler üzerinde sadece fiziksel değil ruhsal kayıplara da sebep olduğunu vurguluyor. Oyun sahnelenmeye başladığından beri pek çok ödül aldı. Sonuncusu ise; Şişli Belediyesi’nce bu yıl ilk kez düzenlenen ‘Muhsin Ertuğrul Tiyatro Ödülleri’nde geldi. Maskeliler isimli oyun, ‘Muhsin Ertuğrul Tiyatro Ödülleri Seçkisinde En Başarılı Oyun” ödülüne değer görüldü. Taner Barlas’ın yönettiği oyun 18–19– 20–21–22 Mart 2009 tarihlerinde İstanbul Şehir Tiyatroları Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde izlenebilir. SAVAŞ VE KADIN Yazan: Matei Visniec/ Türkçeleştiren: Zeynep Avcı/ Yönetmen: Orhan Alkaya kes aynı dili konuşur”. Belki de savaş üzerine sözün bittiği yerdir burası. CESARET ANA VE ÇOCUKLARI Yazan: Bertolt Brecht Bertold Brecht savaşların bir gün biteceğine inanlardan. Savaşa karşı inançlı ve inatçı duruşunda belki de bu umudun etkisi büyük. Cesaret Ana ve Çocukları isimli dünyaca ünlü oyunu kaleme alırken de bu umuttu onu ve oyunu ölümsüzleştiren. Cesaret Ana, savaşı para kazanmak için bir fırsat olarak gören, bu anlamda savaşın gerekli olduğunu düşünen ve çocuklarını teker teker savaşa kurban veren bir kadın. Öyle ki, çocuklarının ölüm haberleri geldikçe bile ekonomik kazanç beklentisini korumakta. Ta ki artık kazanacak ya da kaybedecek bir şeyi kalmayıncaya dek… Cesaret Ana ve Çocukları, şu veya bu şekilde savaştan kazanç uman bireylerin ve/ veya kitlelerin savaşın acı yüzüyle karşılaştıklarında içine düştükleri açmazı anlatıyor. Işıl Kasapoğlu’nun sahnelediği oyun Semaver Kumpanya’nın, 20082009 sezonunda izleyici ile buluşuyor. SAHNEDEN... BEYAZ PERDEDEN... IVAN’IN ÇOCUKLUĞU (IVANOVA DETSTVO) Yönetmen: Andrei Tarkovsky/ SSCB/ 1962/ DVD/ VCD Kayıt: Var ‘The Youngest Spy’ ismiyle de bilinen ‘Ivan’ın Çocukluğu’ ikinci Dünya Savaşı’nı 12 yaşında öksüz bir çocuğun gözünden anlatıyor. Annesini ve babasını öldürenlerden intikam almaya karar veren Ivan bu içgüdü ile partizaların yanında savaşa katılır. İvan birden büyümüş, ama çocukluğunu da kaybetmiştir. Kaybettikleri bununla da sınırlı değil ne yazık ki. FULL METAL JACKET / Yönetmen: Stanley Kubrick/ ABD/ 1987/ DVD/VCD Kayıt: Var Full Metal Jacket, bugüne dek yapılmış en önemli savaş karşıtı film olarak kabul ediliyor eleştirmenlerce. Film ölümün kol gezdiği gerçek bir cehennem olan Vietnam Savaşı’nda geçiyor. İsrailli yazar Ilan Hatsor’un yazdığı Maskeliler isimli oyun, savaşın vahşi yüzünü sahneye taşıyor. Filistinli üç erkek kardeş, İsrail – Filistin Savaşı sırasındasında birbirleriyle hesaplaşmaya girerler. Kardeşlerin yaşadığı bu süreç savaşın, aile kavramını, kardeşlik bağlarını bile koparabi ¥ SAYFA 24 CUMHURİYET KİTAP SAYI 996
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear