Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Tüm insanlara kölecilik öncesi ortama dönmeyi, artıkürün depolama çılgınlığından vazgeçmeyi, köle edinmemeyi ve üretilen her şeyi ortaklaşa paylaşmayı önerdi. Bu ne kölelerin, ne de köle sahiplerinin hoşuna gitti. İsrailoğullarından olan kölelerin de özleminde, bir gün özgür olup köle edinerek saraylarda yaşama hayali vardı. Bu nedenle Musa öldürüldükten hemen sonra, onun getirdiği dini, köleciliği savunan din haline dönüştürdüler. Bu, sıfır yılına dek sürdü. İnsanlar yeniden çıkış aradı ve İsa’ya yöneldi. O da köle kullanımını, varlıklı olmayı kınıyor, yoksulluğu ve paylaşımı övüyordu. Onu da öldürüp getirdiği dini köleciliğe hizmet edecek bir din haline getirdiler. Yaklaşık 550 yıl sonra yine kurtarıcı beklentisine girdiler. Artık Muhammed sahnedeydi. Ne var ki o da Musa gibi 12 bin yıl önceki tektanrılı yaşamı öneriyordu. Onun dinini de kölecileri koruyan din haline soktular. İşte bu nedenle üç peygamber de resim ve heykel üretimine karşı değillerdi ve evlerinde resim ve heykel bulunduruyorlardı. Musa, İsa ve Muhammed’in yaşamlarında Şamanizm’in izleri vardır diyorsunuz. Onların sanatla bağlarını bununla ilişkilendiriyorsunuz. Nasıl bir bağdı bu? Peygamber mucizeleri Şaman ritüelleri midir sahi? 12 bin yıl önceki tektanrı tasarımı, aslında Şaman tektanrı tasarımıdır. Şamanizm o dönemlerde başlar. Kavimlere göre başka adlar alsa da bu böyledir. Her üç peygamber de ayet tebliğ etmeden önce kavimlerinden ayrılıp bilinmez bir yere gider ve oradan mucizeler öğrenmiş olarak geri dönerler. Onların bu süre içinde ne yaptıkları pek bilinmez. Peygamberler bu yolculuğu Şaman toplumlarına yapmış ve orada mucize olarak adlandırılan yöntemler öğrenmiş olmalılar. Çünkü evet, kitapta da bolca örneklendiği gibi, gösterdikleri bütün mucizeler Şaman ritüellerinin tıpa tıp aynısıdır. ŞAMAN TEKTANRI TASARIMI Dinlerin tanrıya eş koşulmadığı ve tanrının deyim yerindeyse karizmasını sarsmadığı sürece resme ve heykele karşı çıkmadıklarını, hatta peygamberlerin evlerini eserlerle donattıklarını yazıyorsunuz. Hatta Emeviler’in kendi ülkelerinde olmak şartıyla resmi ve heykellerin koruyucusu olduklarını okuyoruz. Bu bağlamda üç din, tektanrı inancını baki kılmak adına resim ve heykele mesafeli durma olayını nasıl düzenlemiş? Şunu unutmayalım, peygamberler Şaman tektanrı tasarımını öneriyorlardı, oysa her birinin seslendiği toplum, artık gırtlağına dek köleciliğe batmıştı. Çıkar kavgası, her meslek grubunun kendi tanrısını tasarlamasını getirmişti. Poseidon denizcilerin, Ares askerlerin, Eros ¥ âşıkların tanrısıydı. Zihinler bununla doluyken tektanrı fikrini oturtmak zordu. Onun için peygamberler, ‘tevhid’, yani ‘Tanrı’nın Birliği’ ilkesini ortaya attılar ve bunda ısrar ettiler. Başka bir tanrıyı temsil eden her şey yasak edilmeliydi. Ancak bu yolla 12 bin yıl önceki ortak paylaşımcı yaşama geri dönülebilirdi. Yasak ettikleri; nesneler değil, kişilerin kafasındaki çoktanrı fikriydi. Çünkü o tanrıları yalnızca resim ve heykel değil, gökteki yıldızlar, ay ve güneş de temsil ediyordu. Resimler kırıldı, peki ay, yıldızlar ve güneş nasıl engellenecek? Kaldı ki her üç peygamber de dini tanıtmak için okur yazar olmayan kavimlerine tek tanrıyı ağırlıklı olarak görsel malzemelerle tanıtabilirlerdi. Öyle de yaptılar. İslam peygamberinin evinde resimler, kapısının önünde heykeller olduğu doğrudur. Bunun için Müslim’in hadis koleksiyonunun 6. cildindeki Kitabül Libas bölümüne bakılabilir. Aynı kaynakta Emevi valilerinin resim yapan sanatçıları evlerinin çatı katında koruduklarının belgesi de vardır. İslam’daki resimheykel yasağı, 750 yılından itibaren başlamıştır. Bu yılda Abbasi İmparatorluğu kuruldu ve resim yasağını, bir imparatorluk kurumu olarak o zamanlar ikona kırmakla meşgul olan Bizanslılar’dan aldılar. PEYGAMBERLERİN TERCİHİ Ana başlıklarıyla, dinler hangi ortak paydalarda ve dönemlerde sanata yakın ve uzak durmuştur? 7.000 yıl öncesiyle, Solon Kanunları’nın yazıldığı 4.000 yıl öncesi arasındaki köleciliği Ön Kölecilik olarak niteliyoruz. Bu dönem sanat eserleri taşınmazdı. Resimler duvarlara, kaya yüzeylerine ve çok ağır ahşaplara çiziliyor, heykeller birkaç tonluk kayalardan yontuluyordu. Kuşkusuz bunların küçük ölçeklileri de vardı ama sayıları çok azdı ve ticari değer taşımıyorlardı. Bu nedenle köle sahipleri resim ve heykelle uğraşmayı işgücü kaybı olarak nitelediler ve üretim yasağı getirdiler. Büyük çiftliklerde köleyle üretim yaptıklarından Çiftçi Kültü üyesi olarak adlandırılan köleciler, kentlerdeki saraylarda, görkemli binalarda yaşamak istiyorlardı. Sanat üretenler olmadan bu görkemi oluşturmak olanaksızdı. Bu eksiği kırsaldaki özgür Şamanlardan, yani Çoban Kültü insanlarından getirttikleri sanatçılarla tamamladılar. Oysa Musa, İsa ve Muhammed sanatla barışık Şaman tektanrı tasarımını önermişti. Bu, resim ve heykel yapımını özgür bırakmak demekti. Ortak paydaları buydu. Kendilerinin de resim ve heykelle iç içe olmaları bundandı. Sonuç olarak şu söylenebilir: Yahudiler, Musa’dan sonra, tapınacak resimheykel yapılmamasını emreden On Emir’deki ayetleri köleci bakış açısıyla değiştirip yasakçı Tora’yı yazarak Tevrat’ın yerine koydular. Hıristiyanlar, 730’da başlayıp 100 yıl süren ‘İkonaklazm’, yani resimheykel kırıcı bir süreç geçirdiler. 750 yılında ise Abbasiler eliyle bu sanat kırıcılığı Müslümanlık’a aktarıldı. Günümüzde Hıristiyanlar sanat kırıcılığı ve yasağını aştılar. Ne yazık ki Yahudiler ve Müslümanlar onlar kadar şanslı değiller. Çünkü Yahudilik ve Müslümanlık’taki resim ve heykel yasağı, günümüzde de ilk günkü katılığıyla sürmektedir. ? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Tektanrılı Dinlerde Resim ve Heykel Sorunu/ Köksal Çiftçi/ Bulut Yayınları/ 294 s. SAYFA 13 Gamze Akdemir ve Köksal Çiftçi. CUMHURİYET KİTAP SAYI 992