Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
¥ması lazım; bir kısmı aktarıldı gerçi. Genelkurmay Başkanlığı’nda Çanakkale ile ilgili bir kitap çalışması başlatılmıştı Remzi Yiğitgüden tarafından. Remzi Bey vefat edince bu iş devam etti. Piyasadaki en güzel, faydalı kitaplardan biri budur; Genelkurmay’a bağlı Askeri Tarih ve Strateji Araştırmaları Enstitüsü’nün yayımladığı üç ciltlik, Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi. Fakat Bean, orada olan tek gazeteci olarak, 1500 sayfadan fazla çalışmada Avustralya’yı savaşta anlatıyorsa biz Türk tarafı olarak sadece Arıburnu mevkiini anlatıyoruz. Eğer tüm cepheleri anlatsak bu kitaplar en az 30 cildi bulur! İkincisi, Bean’in avantajı, o zamanlar Bean’in askerlerle yüz yüze görüşme fırsatı yakalamış olması. Çanakkale Savaşı bitince bunlar Batı Cephesi’ne, Fransa’ya gidince Bean de onların peşinden giderek, Çanakkale Savaşı’nı anlattırıyor oradaki insanlara. Kitabında, “Bu adamla, Fransa’da Batı Cephesi’nde konuştum, bir hafta sonra siperlerde öldü” diye not var örneğin. Bu askerlerin de çoğu zaten günlük tutuyor, Bean’e tüm detaylarıyla anlatıyorlar. Türk tarafına baktığınızda, Türk ordusundaki askerlerin yüzde onu okumayazma biliyor. En önemlisi de bizim cephede Çanakkale Savaşı bitti ama Birinci Dünya Savaşı bitmedi, oradan bizimkiler Galiçya’ya gittiler, döndüler Suriye Cephesi’ne gittiler, o bitti Kurtuluş Savaşı başladı… Yani on yıllık zaman diliminde (19121922) bizim askerlerimiz sürekli savaştılar. Okumayazma bilenler genç subaylar ki bunların da pek çoğu şehit oldu. Bean gibi bir adam da kalkıp gidip bu işe soyunmadı. Bizde bir de böyle bir gelenek yok. Savaşı kazandık ve bitti. Ayrıntılarmaalesef bizde yok. Ailelere ulaşabildiniz mi? Sadece bir aileye ulaşabildim. Şehitler Tepesi Baskını’nda bulunan Saffet Bey’in ailesine ulaşabildim sadece. 1940’ın Vatan gazetesi elime geçti de Saffet Bey’in general olduğunu öğrendim. Ondan sonra da soyadının Pozantı olduğunu… Sonra oğluna ulaşabildim. O zamanki, Üsteğmen Saffet’in oğlu Suphi Bey şimdi 80 yaşlarında. Ama genelde ulaşamıyorsun. Örneğin Mehmet Çavuş… Savaş bitmiş, köyüne dönmüş ve rençperliğe devam etmiş, ölmüş. Nasıl bulacaksınız? Bu kitabı hazırlayıp yayımladınız. Nedir beklentileriniz? Var mıdır ya da? Bu kitaptan beklentim: Kitabı masaya koyup “yazdım işte, bitti” demek. Başka hiçbir şey istemedim. Kitaptaki yazıları oluşturmanın vermiş olduğu ke yif benim beklentimdi. O da zaten tamamlandı. Dileğim var tabii; o da bu kitabı okuyanların, “Bu kitabı niye okuduk, vakit kaybettik” dememeleri. Ya da kitabı satın alanların, “Yazık oldu verdiğimiz paraya” dememeleri. Çanakkale Savaşı’yla ilgilenen biri; Türk ya da yabancı bu kitabı eline alıp okuduğunda kesinlikle hayal kırıklığına uğramayacak, bu konuda iddialıyım. Bir de Çanakkale Savaşı alanının açık hava müzesi olarak düşünülmesi en büyük dileğim. Kitapta, örneğin Tevfik Bey’in mezarını anlatan bölümde, göreceğiniz gibi bu alanda yapılacak pek çok çalışma var. Ne yazık ki bölgede siperlere ağaç dikilerek ya da büyümesine izin verilerek tarihi yarımada 1915’teki durumundan uzaklaştırılıyor. Bir yerlere sembolik siper yaparken Bombasırtı’nda binlerce şehit verdiğimiz siperler bir otoparka feda ediliyor. İngilizce baskısı da yapıldı kitabın… Yurtdışına da açılmış oldu… Biraz da bunu konuşalım… Geçenlerde Avustralya’dan haber geldi. İnternet sitelerinin birinden kitabı temin etmiş. Okumuş, hoşuna da gitmiş. Benim orada tanıdığım insanlarla temasa geçerek, onlara da beğenisini iletmiş. Yıllarca uğraşmışsınız bu kitapla; konu hakkında bilgili ve uzman kişiler de övgüyle söz edince, insanın hoşuna gitmiyor değil. Bundan sonra Çanakkale Savaşı hakkında düşünmeyi, çalışmayı, yeni bir kitap hazırlamayı düşünüyor musunuz? Aklıma geldi; örneğin Avustralya ile ortak bir kitap çalışması yapılabilir… Düşünüyorum. Çok yakın bir zamanda başlayacağım. Ortak bir proje de düşünüyorum. Şunu sormak istiyorum: Bugüne kadar Çanakkale Savaşı’na dair pek çok çalışma yapıldı. Yeterli buluyor musunuz? Ya da gözlemlediğiniz eksiklikler neler? Bulmuyorum. Ben size bir soru sorayım bu konuda: Türkiye tarihinde hangi konu yeterince işlendi? Birinci Meşrutiyet mi? İkinci Meşrutiyet mi? Birinci Dünya Savaşı’na giriş koşullarımız mı? Çanakkale mi? Sarıkamış mı işlendi? Kurtuluş Savaşımız yeterince işlendi mi; kaynakları, nasıl başladı, nasıl bitti, askeri muharebeler, ekonomik koşullar, sonrası? Biz maalesef kazanılmışsa zaferdir diye konuyu bitiriyoruz. Kaybettiğimiz savaşları zaten konuşmayı sevmiyoruz. ? erdemoztop@yahoo.com Arıburnu 1915/ Haluk Oral/ İş Bankası Kültür Yay./ 483 s. Erdem Öztop ile Haluk Oral röportaj sırasında... CUMHURİYET KİTAP SAYI 943 SAYFA 17