05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Petros Markaris’le “Balkan Blues” üzerine… ‘Dünya hızla 19. yüzyılın sonlarına geri dönüyor’ Heybeliada doğumlu Yunan yazar Petros Markaris geçen günlerde Türkiye’deydi. Merkez Kitaplar’dan çıkan yeni kitabı Balkan Blues için Türkiye’ye gelen Markaris’le söyleşme imkânımız oldu. Roman ve öykülerinde polisiye türünü seçen yazar, son dönemde kaçınılmaz sonuç olarak toplumsal konulardan yola çıkarak yazıyor. Bu yeni kitabında da ağırlıklı olarak göçmenlik, azınlık problemi gibi konulara değinen Markaris, başrolde gene ana kahramanı Kostas Haritos’a yer veriyor. Yunancadan başka dillere çevrilen yalnız romanlarımdır. SİNEMA İLİŞKİSİ ? Erdem ÖZTOP ayın Markaris, kitabınızı konuşmadan önce, İstanbul’a gelişinizi konuşalım. Heybeliada doğumlusunuz. Sık sık ziyaret ediyor musunuz doğduğunuz şehri? Bu ziyaretler yazarlığınızı nasıl etkiliyor? Gerçekten, İstanbul’dan hiçbir zaman kopmadım ve İstanbul’a sık sık geliyorum. Ne de olsa İstanbulluyum, köküm burada, çocukluk ve gençlik anılarım burada. Kopmak değil; tam aksine insan yaşlandıkça köküne, anılarına dönüyor. Öte yandan şimdiye kadar yazmış olduğum dört roman Atina’da geçiyor. Bugünkü Atina: Toplumu, insanları, ekonomik hayatı, Atina’nın küçük bir Balkan ülkesi başkentinden bir Avrupa Birliği ülkesinin başkentine geçişi beni çok ilgilendiriyor. Doğma büyüme Atinalı olmadığımdan, Atina üstünde yazmak bana zorluk yaratmıyor. Atina ile duygusal bağlarım olmadığından kente ve Atinalılara uzaktan bakıp onları romanlarıma aktarabiliyorum. İstanbul ile duygusal bağlarım çoktur. Bunlar beni ürkütüyor ve yazar olarak İstanbul’a yanaşmayı göze alamıyorum. Tabii ki hâlâ İstanbul’da yaşasaydım durum bambaşka olacaktı. Ama şimdi İstanbul’a yılda iki üç kez geliyorum, gelince anılarım, duygularım taşıyor ve İstanbul’a uzaktan bakamıyorum. Birkaç dili birden konuşuyorsunuz. Ama yazı diliniz Yunanca yanılmıyorsam? Öte yandan Heybeliada’yla ilgili anılarınızı Türkçe kaleme aldınız? Bu dil çeşitliliği edebi metinleri kaleme alışınızda ne gibi etkiler gösteriyor? İstanbul’dan ayrıldığımda ben üç dilliydim: Türkçeyi, Yunancayı ve Almancayı aynı kolaylıkla yazabiliyordum. Yazı dilim demeyeyim de roman dilim Yunancadır. Bunun nedeni Yunan dilinin anadilim olmasındandır. Yunanca benim ilk konuştuğum dildir, ilk düşlerimi Yunanca gördüm. Bu nedenlerle Yunancada karar kıldım. Ama romanlarım dışında tüm yazılarımı ya Almanca ya da Türkçe yazıyorum. S Sahne sanatlarıyla ilgilendiniz uzunca bir zaman. Sonra bir de sinema var tabii. Hâlâ onunla ilgilisiniz. Yönetmen Theo Angelopoulos’un senaryolarını yazıyorsunuz. Bu kadar çeşit varken, edebi metinler kaleme almak nereden çıktı? Ya da şöyle sorayım; bu kadar sanat uğraşı zaten sonunda edebi metinle uğraşmanızı kaçınılmaz mı kılacaktı? Ben oyun yazarı olarak başladım. Bunun yanı sıra bir de oyun çevirmeye başladım. Aslında ’60’lı yıllardan bugüne kadar ara vermeden sürdürdüğüm tek tür çeviridir. Hayatımı yazar olarak değil çevirmen olarak kazandım. Sonra, ’70’li yıllarda GÜVENLİK ELEŞTİRİSİ Theo Angelopoulos’la tanıştım ve onun Kostas Haritos’un kahramanı olduğu yanında senaryo yazmaya başladım. Angeöykü Yunanistan’daki olimpiyatlar zamalopoulos’la üstünde ilk çalıştığımız senarnında geçiyor. Ve ironik bir üsyo onun ikinci filminin, yani “36 günlelup kullanarak eleştiriyorsunuz ri”nin senaryosu oldu. Aslında uzun yıllar o dönemi! Özellikle de güvenboyunca roman yazmanın hevesini hiç lik sistemi konusunda! “Bizi duymadım. Edebi metin, yani sayfalarca delirtmeyi başardınızsa mutlaanlatmak beni sıkıyordu. Onun için seka El Kaide’yi de çıldırtırsınız naryoyu bir çeşit görüntülü roman sayıp siz.” onunla yetindim. Ama 90’lı yıllarda, “Bir Bu hikâyenin komik bir Cinayetin Anatomisi” adlı dizinin senaryosunu yazarken birden karşıma Kostas Haritos çıktı. Başlangıçta bu tipik Yunanlı, küçük burjuva Haritos’a hiç ısınamadım ama polis komiseri olduğunu anladığım anda polisiye kahramanı olarak çıktı karşıma. Eğer Haritos karşıma çıkmış olmasaydı, belki roman yazmayı hiçbir zaman aklımdan geçirmeyecektim. Polisiye türünde bir senaryodan sonra polisiye romanlar ve öyküler yazmakta zorlandınız mı? Markaris’in İstanbul’a gelme nedeni de mekân dolaşmak, unutmuş olduğu semtleri dolaşmak, anılarını canlandırmak... İnanır mısınız, Haritos’un polis olduğugeçmişi vardır. Olimpiyatlardan bir iki ay nu anladığım anda, senaryodan romana önce beni “TA NEA” gazetesinden aradıgeçmek benim için inanılmaz kolay oldu. lar ve Olimpiyat döneminde beş hafta süTabii ki bunun birçok nedeni vardır. İlresinde yayımlanacak Komiser Haritos’un kin, dediğim gibi senaryo bence bir çeşit başrolünü oynadığı bir hikâye istediler. görüntülü romandır. İkincisi, dizi dolayıBen olimpiyatları hikâye konusu yapmak sıyla hemen hemen her gün televizyon kaistemiyordum. Bir yandan olimpiyatları nalına uğradığımdan, televizyon gazeteciizliyoruz ve aynı anda olimpiyatlar üstünlerini izlemek fırsatını buluyordum. İlk de bir hikâye okuyoruz, bu benim aklıma romanımın, yani “Gece Bülteni”nin kopek yatmadı. O zaman kaldığım ev Akronusu böylece ortaya çıktı. Üçüncüsü ve en polis’le karşı karşıya idi. Her sabah yazı önemlisi, ben toplumsal sorunlara çok ilgi masamın başına geçince Akropolis’le karduyan, toplumsal sorunlar üstüne çok eğilen bir yazarım. Polisiye yazmaya başlaşılaşıyordum. Bir temmuz sabahı Akropoyınca, polisiye romanının bugünün toplis birden kayboldu. Kocaman bir zeplin, lumsal romanı olduğunu anladım ve böyAkropolis’in önünde kımıldamadan durulece polisiyede karar kıldım. Artık bugün, yordu. Atina’yı gözetleyen bir emniyet Angelopoulos’un dışında, başka senaryo zepliniydi bu. Bir hafta sonra ilk zeplinin veya tiyatro oyunu yazmıyorum. En son, yanında ikinci bir zeplin daha türedi. O 2002 yılında, Goethe’nin “Faust” eserini kadar sinirlendim ki aklıma birden bu hiçevirdikten sonra, artık çeviri de yapmak kâye geldi ve yazmaya başladım. Bir tarafistemiyorum. Kala kala tek bir roman ve tan Euro’yu kazanan ve Yunanlıları coştuöykü sevgisi kaldı. ran Yunan futbol takımı, bir yandan da ABD ve AB’nin koşullarıyla Atinalıları ge Komiser Kostas Haritos’un kahramanı olduğu romanla başladınız; neden sonrasında yazdığınız hikâyelerde aynı kahramanla devam ettiniz, ediyorsunuz? “Balkan Blues” da ancak ilk öykünün kahramanı Haritos’tur. Diğer hikâyelerin değişik kahramanları vardır. Haritos’la ancak son hikâyenin sonunda tekrar karşılaşıyoruz ama bu sırf öykü kitabının başlangıcını ve sonucunu bağlamak amacıyla yapılmıştır. Bunun dışında polisiye romanında aynı kahramanla çalışmak yalnız olağan değil nerdeyse ilke haline gelmiştir. Agatha Christie’nin Hercule Poirotsun’dan, Raymond Chandler’in Philip Marlowe, ve Ian Rankin’in Detectıve Rebus’una kadar değişik polisiye yazarlarının ortak tarafı hepsinin aynı kahramanla çalışmalarıdır. ce gündüz gözetleyen zeplinler ve sokaklarda dolaşan yetmiş bin polis. İşte “Balkan Blues”un ilk hikâyesi böyle ortaya çıktı. Öykülerinizde temel işlediğiniz konulardan biri de göçmenlik! Yunanistan’a göçen Arnavut göçmenler hikâyelerinizde ağırlıkta! Bu kadar zulümle karşılaşıyorlar mı gerçekten? Bilmem dikkatinizi çekti mi; geçenlerde Almanya hiç beklenmedik bir TürkYunan dostluğuna tanık oldu. 20 yaşında bir Türk, 18 yaşındaki Yunanlı arkadaşıyla bir metro istasyonunda yaşlı bir Alman emekliyi sebepsiz dövüp hastanelik ettiler. İkisi de hem sarhoş hem de uyuşturucu madde etkisi altında imişler. Şu anda Almanya’da kıyamet kopuyor. Yok efendim, böyle gençler Almanya’dan kovulmalıdır, gençler için ceza yasaları sertleştirilmelidir… Neyse uzatmayayım, Alman politikacıların bir kısmı popülizm satıyor. Aynı zamanda aşırı sağcı, Nazi, Alman gençler her gece ihtiyarlara saldırıyor, hastaneye gönderiyorlar ama politikacılar bunu görmezlikten gelip susuyorlar. Demek istediğim: Şu anda, yalnız Yunanistan’da değil, tüm AB ülkelerinde göçmenler düşmanca karşılanıyorlar. Avrupa’da ırkçılık eğilimi vardır ve bu giderek kötüleşmektedir. Balkanlar’ın geleceği konusunda da metinlerden anladığımız karamsarsınız! Balkan Blues ismi buradan mı geldi? Aslında biz Yunanlılar kendimizi şanslı saymalıyız. Ne de olsa bize göçmen olarak gelen Arnavutlar, Bulgarlar ya da Romanyalılar bizim komşularımız. Ne var ki biz Balkan ülkeleri birbirimizden nefret ediyoruz. Hatta birbirimize karşı kin beslememiz bile olağan sayılıyor. Buna bir de Balkan milliyetçiliğini katarsanız durum apaçık ortada. Ne yazık ki milliyetçilik has bir Yunan, Türk veya Sırp hastalığı değildir, bir Balkan hastalığıdır. Bana sorarsanız, tüm Balkan ülkeleri milliyetçilikten arınmak tedavisinden geçmelidirler. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de ABD ve AB, Balkanlar’da durmadan ufacık tefecik yeni milliyetçi ülkeler yaratıyorlar. Balkanlar, Birinci Dünya Savaşı öncesi durumuna dönüyor. Yeni ülkeler olsun, politika olsun, ekonomi olsun, dünya hızla 19. yüzyılın sonlarına geri dönüyor ve buna bir de “reform” adını takıyorlar. Karamsar olmamak mümkün mü? Bu ziyaretiniz kurgulayacağınız metinlerde yardımcı olacak mı dersiniz? Malzeme toplama imkânı buldunuz mu? Şöyle bitireyim sorumu: İstanbul’un mekân olduğu bir roman yazmayı düşünüyor musunuz? Şu anda yazdığım roman İstanbul’da geçiyor. Kostas Haritos’u ilk kez yurtdışına çıkardığımda ona doğduğum ve gençliğimi yaşadığım kenti tanıtmak bana çok daha olağan geldi. İstanbul’a gelmemin nedeni de mekân dolaşmak, unutmuş olduğum ya da son yıllarda dolaşmamış olduğum semtleri dolaşmak, anılarımı canlandırmak, değişiklikleri izlemek... Atina romanlarımdan da bilirsiniz ama yalnız benim romanlarımda değil, tüm çağdaş polisiye romanlarında kentin payı çok büyüktür. Kent yalnız bir dekor değil başrollerden birini oynayan bir roman kahramanıdır. Bunun çağdaş polisiye romanıyla bir bağlantısı vardır. Çağdaş polisiye aşk, miras ya da öç almak gibi konularla uğraşmıyor. Toplumun içinde yer alan ve durmadan alan kazanan mafya örgütlerini konulaştırıyor. Mafya örgütlerinin ise doğal çevresi büyük kentlerdir. ? erdemoztop@yahoo.com Balkan Blues/ Petros Markaris/ Çeviren: İlknur Özdemir/ Merkez Kitaplar/ 130 s. KİTAP SAYI 936 SAYFA 8 CUMHURİYET
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear