Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? nırsa New York bizden bakıldığında en Batı’daki kent. Ayrıca Batı için bir ikon kent. Son derece önemli bir kent ve de çarpıcı. Bu New York yazımı Enis Batur o kadar çok beğenmişti ki, iki kez bastı çıkardığı dergilerde. Ben de New York yazıma kıyamadığım için bu kitapta kalıcı olsun istedim. Ayrıca en uç “Batı” olarak Avrupa kentlerinden son derece farklı oluşuyla da kitaba girsin istedim. “Ek kent” değil tabii, var olan ve güçlü bir yer. Bu kitapla ilgili çalışmalarınız sırasında Orhan Duru’nun eli, yüreği değdi mi metinlere? Çevirileriniz için de bunu merak ediyorum aslında, okutur musunuz ona, fikir alır mısınız? Orhan Duru’nun ne eli ne de yüreği değdi benim metinlerime. Ben son derece bağımsız bir kişiliğe sahibim. Ailedeki yazarlar yüzünden zaten çok çektim. Duru’ya hiçbir şeyi okutmam, ama bazen anlamadığım bazı sözcükleri sorarım, çünkü Duru ayaklı kütüphanedir. EN BÜYÜK ÖZLEM Sizi yazar örgütlerindeki çalışmalarınızla da tanıyoruz. Kitapta her kentin yazar evlerinden, edebiyat müzelerinden söz ediliyor, nasıl özlem dolu o sözcükleriniz. Türkiye için en büyük özlemlerinizden biri sanki… Türkiye için en büyük özlemim İstanbul’da ve de bir iki başka kente uluslararası yazar ve çevirmenler evlerinin açılması. Yıllardır bunların açılması için çaba harcadım, ama duvarlara çarptım, ne ki yeni kültür bakanı sayın Ertuğrul Günay bu konuda bana söz verdi. Umutluyum. Kimi zaman bir lokantaya gidebilmek için İtalya gezinizi bir gün uzatıyorsunuz; kimi zaman iyi bir lokanta için kilometrelerce yol tepiyorsunuz. Yurtdışındaki belediyelerin davetlerinin menülerini bile veriyorsunuz. Kültür ve yemek arasındaki ilişkileri incelediğiniz besbelli; belki de her çevirmenin bu özelliği olmalı mı? Sezer Duru’nun çevirmen yanının gerektirdiği bir özellik mi? Everest Yayınları’na bir uyarımı iletin lütfen, kitabın arka kapağına “Hamileler için uygun değildir!” notunu koysunlar. Yemeklerin, içeceklerin, pastaların, çöreklerin kokuları sayfalar arasından buram buram geliyor çünkü! İyi yemek ve de eşliğinde iyi bir şarap kültürün çok önemli bir yanıdır. Ve de şık sofralar. Biliyor musun Mavisel, yıllardır ülkemizdeki lokantaların çoğuna beyaz şarabın soğuk, kırmızı şarabın oda sıcaklığında içileceğini öğretemedim. Bütün Anadolu kentlerinde de durum böyledir. Ne yazık değil mi? Yemekler kitaptan buram buram kokular çıkarıyorsa ne hoş. Söz çeviriye gelmişken; bu yıl önemli bir ödül aldınız. Ondan söz edelim mi? (Rabia Çapa gülüyor ve “birlikte yaptıkları bu yolculukla ilgili anılarını bakalım ne zaman yazacak” diyor). Frankfurt Edebiyat Evi’nin Kültür Elçiliği ödülünü aldım. En yakın arkadaşlarım Rabia Çapa ve Ginesta Guerrera benimle birlikte Frankfurt’a geldiler, beni yalnız bırakmadılar. Bu bana büyük bir mutluluk verdi. Ardından üçümüz Berlin’e gittik ve sonsuz eğlendik. Bu gezi anılarımızdan asla silinmeyecek. Ödül töreninde onlar benden daha çok heyecanlandılar ve bana sonra ağladıklarını söylediler. Bu da beni çok duygulandırdı doğrusu. İLERİYE YÖNELİK DÜŞLER Ödül aldığınız bu projeyle ilgili ileriye yönelik düşleriniz var mı? Türkçeden Almancaya çeviri başladı bile. 2008’de Türkiye Frankfurt Kitap Fuarı’nda konuk ülke. Birçok yayınevi Türkçeden çeviriler basıyor, bunların en önemlisi bence Bosch Vakfı’nın desteklediği ve Union Yayınevi’nin çıkarmaya başladığı 20 ciltlik Türk edebiyatı örnekleri. Şimdiye kadar altı, yedi kitap çıktı, son olarak da Halit Ziya Uşaklıgil’in “Aşkı Memnu”su. Bildiğiniz gibi benim de Almancaya yaptığım epey çeviri var. Söyleşilerimi sözcük oyunu ile bitirmeyi seviyorum. Var mısınız? Varım tabii. Sözcük oyunlarına bayılırım, hele Proust’unkiler yok mu, nefistir. Aşk, Kaş, Şiir, Hüzün, Mavi… olsun sözcüklerimiz. Aşk: Ben Kaş: Yeryüzü cenneti Şiir: Işık Hüzün: Aşksız kalma durumu Mavi: Sen Baştan demiştik, “duygusallaşırsak affola!” diye… Işıksız, aşksız kalmayın. Bu sıcacık söyleşi için teşekkür ederim. ? maviselyener@gmail.com Beyaz Gecelere Doğru / Sezer Duru / Everest Yayınları/ 133s. / 2007. 936 SAYFA 5 Bir kentin mimarisi ve yemek kültürü Sezer Duru’yu çok ilgilendiren unsurlar. Kentleri insan öyküleriyle, mimarisi, yemek kültürü ve her şeyden önce de orada yaşanan aşklarla anımsamak istiyor. CUMHURİYET KİTAP SAYI