29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

İngiliz tarihçi Philip Mansel ile geçmiş ve günümüz düzlemlerinde İstanbul üzerine.. Konstantiniyye ve realpolitik İngiliz tarihçi Philip Mansel’in uzun araştırmalar sonucu kaleme aldığı “Konstantiniyye/Dünyanın Arzuladığı Kent: 14531924”, Everest Yayınları tarafından yayımlandı. Fatih’in İstanbul’u aldığı 1453 yılından, Cumhuriyet’in kuruluşunun bir yıl ertesine, 1924 yılına uzanan kitap 15 bölümden oluşuyor: “Fatih”, “Tanrı’nın Kenti”, “Saray”, “Haremler ve Hamamlar”, “Altın Kenti”, “Vezirler ve Tercümanlar”, “Sefa Yastıkları” , “Sefirler ve Sanatçılar”, “Yeniçeri’nin Çatık Kaşları”, “II. Mahmud”, “Mucizeler Kenti”, “Çarigrad’a Giden Yol”, “Yıldız”, “Jöntürkler”, “Bir Başkentin Ölümü”. Louis XVIII ve Prens de Ligne’nin biyografilerini kaleme alan, saray ve hanedan tarihçisi Philip Mansel’in Konstantiniyye’den başka, The Court of France 18141830 ve Sultanların İhtişamı: Osmanlıların Son Yılları adlı iki kitabı daha bulunuyor. FinanSAYFA 16 cial Times, Daily Telegraph, Spectator, Apollo ve International Herald Tribun gibi pek çok yayında yazıları yayımlanan Mansel, Royal Historical Society (Kraliyet Tarih Kurumu) üyesi ve Society for Court Studies’in (Saray Araştırmaları Derneği) yayın organı olan The Court Historian’ın da editörü. Philip Mansel’in şu sıralar, levanten kentlerin tarihi hakkında bir kitabın hazırlıklarını sürdürüyor. Philip Mansel ile “Konstantiniyye/Dünyanın Arzuladığı Kent: 14531924” adlı kitabını ve geçmiş ve günümüz düzlemlerinde kentin tarihini ve kaderini konuştuk. ? Gamze AKDEMİR “Roma İmparatorluğu’nun başkenti Konstantiniyye’dir… Dolayısıyla, siz Romalıların meşru İmparatorusunuz… Ve kim ki Romalıların İmparatorudur ve öyle kalır, o aynı zamanda bütün dünyanın İmparatorudur. Georgios Trapezuntios’tan, Fatih Sultan Mehmed’e, 1466.” itapta kullanılan Konstantiniyye, kentin birçok isminden sadece biri. Diğer isimlerini okurlarımıza anımsatarak başlayalım söyleşimize.. Konstantiniyye, Osmanlı belgelerinde ve sikkelerinde sıkça kullanılmış ve diğer dillerde de en sık kullanılan K isim olmuştur. Diğer isimleri ise şöyle sıralamak mümkün: İstanbul, İslambol, Stambul, Estambol, Kuşta, Consple, Gosdantnubolis, Çarigrad, Rumiyyetü’lkübra, Yeni Roma, Yeni Kudüs, Hac Şehri, Azizler Şehri, Darü’l Hilafe, Payi Taht, Darü’l Devlet, Dersaadet, Çeşmi Dünya, Nelcetü’l Alem, Polis, Kent. Kaynakları nasıl belirlediniz, ana kaynaklar nelerdi? Anılardan çok, doğrudan o zamanı anlatan kitapları tercih ettim. Türk arkadaşlarım bana bazı kaynakları tercüme ettiler. Pek çok Türk tarihçinin başka dillerde, İngilizce ya da Fransızca da yazdıkları tezleri okudum. Ayrıca bir Amerikalı tarafından Fuat Köprülü üzerine yazılmış çok başarılı bir tez vardır, onu kullandım. Diplomatik dokümanlardan faydalandım. İngiliz işgalinin hâlâ sürdüğünü ele alan bir doküman vardı, mesela o çok ilginçti. Çünkü Türk ordusu İstanbul’a ilk girdiği zaman İngilizler hâlâ buradaydı ve kentte nelerin olup bittiğini, onların neler yaptığını anlatan bir diplomatik dokümandı. Öncelikle incelediğim şeylerden biri Osmanlı İmparatorluğu’nun nasıl bu kadar uzun süreli bir imparatorluk olduğuydu. Araştırmalar sonucunda İstanbul’a ve Osmanlı’ya bakış açınızda nasıl bir değişiklik oldu/oldu mu? Nasıl bir düzlem gelişti? Hayır, sonuçta kentin Osmanlı Hanedanının merkezi olması ve hanedanlığın ihtiyaçlarını nasıl karşıladığı konularına tarihi gerçekler bazında sadık kaldım dolayısıyla bakışımda bir değişiklik olmadı. Hiçbir şeyi aklamak yada karalamak üzerine çalışmadım, olanı biteni kaynaklar dahilinde ele aldım. Birçok insanla tanıştım o günleri anım sayabilen. Sanırım bir yabancı olmak bu noktada bir avantaj. Bu arada Floransa’da ve İsveç’te pek çok resim koleksiyonlarını inceledim, aynı zamanda Paris ve Atina’ya yolculuklar yaptım, orada eskiden İstanbul’da yaşayan ve aile bağlantıları olan insanlarla tanıştım. ‘HALK İSTANBUL’A VE CUMHURİYET’E SAHİP ÇIKMALI’ Tüm bu insanların kente ilişkin ortak dile getirdikleri neydi? Öncelikle kentin olağanüstü güzelliği özellikle eşsiz Boğaz.. İstanbul’un eksantrik günlük yaşamı. Bu insanların ekonomik ve kültürel arka planlarına bağlı olarak çok çeşitli deneyimleri vardı ama hepsi de öncelikle şehrin fiziksel güzelliğine hayrandılar. Özellikle de Boğaz’ın maviliğine. Bir Fransız büyükelçi Cumhuriyet’in ilk kurulduğu yıllarda demişti ki, ‘Osmanlı Hanedanlığı İstanbul’u tam bir sanat şaheseri haline getirdi, umarım Cumhuriyet rejimi de bu konumu sürdürür, korur.’ Her ne kadar bir İngiliz olarak keşke bu kenti kaybetmeseydik, keşke Boğaz’da İngiliz bayraklarını görebilseydim diye hissetsem de ben de umarım Türk halkı İstanbul’a ve Cumhuriyet’e sahip çıkar/çıkmalı. Konstantiniyye kılıçla fethedildi.. Bunun şehrin kaderindeki etkisini yorumlar mısınız? Kenti Konstantiniyye yapan şeylerden biri de bu akınlar ve kılıç faktörü… Bu çok ilginç, sanırım bu kimliği değişen son ana kent Avrupa’da. Tabii ki bütün büyük merkezlere kılıçla hükmedildi. Osmanlı’da da askeri güç çok ama çok önemliydi. 469 yıl sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesine kadar da, kuvvet kullanımı başlıca KİTAP SAYI ? CUMHURİYET 936
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear