Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? ral kuramlara karşı, Türkiye örneğinden giderek, az gelişmiş ülkelerde “piyasaların özgürlüğünün” antidemokratik rejimlerle sürdürüldüğü ve kişi özgürlüklerinin kısıtlanması pahasına gerçekleşebildiği gösteriliyor. Almanca Yazan Türklerde Metinlerarasılık/ Dr. Tevfik Ekiz/ Çankaya Üniversitesi Yayını/ 212 s. Bu çalışmada, postmodern edebiyatın önemli unsurlarından biri olan ‘metinlerarasılık’, Almanca ürün veren yazarların yapıtlarından yola çıkılarak ele alınmaya çalışılmış. Metinlerarasılık olgusu, Almanca yapıt veren yazarlarda nasıl belirmektedir? Kitapta, metinlerarası bağıntı, bir anlamda kültürlerarası bağıntı olarak da algılandığından, bunun edebi ürüne yansıması, metinlerarası yöntemlerden alıntılama, anıştırma, öykünme, yansılama ve bunların türevleri olan metinlerarasılık türleri açısından ele alınmış. Hermeneutik ve Şiir/ Doğan Özlem/ Digraf Yayıncılık/ 58 s. Kimileri Platon’dan kalkarak şairin tanrısal esinlenme sonucu ürettiğini, şiirin böylesi bir yaratma (poesis) olduğunu; kimileri Aristo geleneğinin bir devamı olarak şarin bir taklitçi, şiirin bir mimesis, teknik bir etkinliğin ürünü olduğunu söyler. Kimileri de özellikle Kant’a atıf yaparak şairlerin özgün yapıtlar ortaya koyan, “yaratan”, dâhi kişiler olduklarını belirtir. Doğan Özlem bu yapıtında, Aristo’dan bugüne dek süren bu tartışmayı hermeneutik (yorumbilim) dolayımında ele alıyor. Âşık Tahirî/ Dudu Angı, Hacı Angı/ Angı Yayıncılık/ 290 s. Âşık Tahirî, Niğde’nin Ortaköy nahiyesi, şimdiki adı Altunhisar olan, Bor ilçesinde 1812’de dünyaya gelmiştir. Asıl adı Mehmet, mahlası Tahirî’dir. Tahirî, ilk tahsilini köydeki mahalle mektebinde yaptıktan sonra Bor ve Kayseri medreselerinde okuyarak köyüne döndüğü rivayet edilir. Köyünde çiftçiliğin yanında, imamlık ve vaizlik yaptığı da söylenir. Fakirlik ve yoksulluk çektiği anlaşılan Tahirî, aldığı eğitimle de şair olarak da hayli güçlü bir hak kazanmıştır. Heceye olduğu kadar aruza da hâkim olan Tahirî’nin şiirlerinde ana tema olarak, insan, ayrılık, ölüm, yoksulluk oluşturur. Bu kitapta Âşık Tahirî’nin yaşamı ve yapıtları yer alıyor. Said Nursi, Fethullah Gülen ve “Laik” Sempatizanları/ Prof. Dr. Alpaslan Işıklı/ Hasat Yayınları/ 112 s. “Elinizdeki kitap, küresel boyutlarda çılgınlık düzeyine varmış olan akıldışı akımların, ülkemizdeki en önemli izdüşümünü oluşturan bir topluluğun önde gelen isimleri üzerinde yoğunlaşmış bulunuyor. Ülkemizde karşı karşıya bulunduğumuz bu oluşum, asla din istismarı yoluyla insanları çeşitli biçimlerde sömürenlerin bireysel ölçekteki kurnazlıklarının bilinen örneklerinden birisi olarak görülemez. Küresel boyutlu büyük bir plan karşısında Cumhuriyetimizin en temel değerlerinin yeniden sorgulanması aşamasında bulunuyoruz. Bu kitap da bu çok ciddi soruna bir köşesinden ışık tutma amacıyla kaleme alınmıştır” diyor yazar. Requiem/ Antonio Tabucchi/ Çeviren: Münir H. Göle/ Can Yayınları/ 112 s. Yıllar sonra ikinci vatanı saydığı Portekiz’e dönen bir adam, boğucu bir pazar günü, Lizbon’un sokaklarında ve rıhtımlarında dolaşır. Yaşayanlar ve ölülerle karşılaşır. Fernando Pessoa’ya çok benzeyen, çoktan ölmüş bir şairle buluşuncaya kadar “geçmişinin hayaletleri” arasında gezinir… Portekiz ve Pessoa tutkunu Antonio Tabucchi’nin, “Requiem”le, Lizbon kentine “yürekten bir selam” gönderdiği de söylenebilir. Tabucchi, bu kısacık anlatısında, hem okurlarını özlem yüklü bir gezintiye çıkarıyor. “Requiem”, yalnızca Lizbon kentinde değil, aynı zamanda Portekiz mutfağında bir bellek yolculuğunun kitabı. 900 SAYFA 31 CUMHURİYET KİTAP SAYI