05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Alpay Kabacalı'dan 'Aydınlanma Bilgesi İlhan Selçuk' Bilge bir düşünür: İlhan Selçuk İlhan Selçuk, Türk düşün, yazın ve basın hayatının, kısaca Türk entelektüel hayatının köşe taşlarından birisidir. O, bilge bir düşünürdür. Bu topraklardaki Aydınlanma savaşının yılmaz önderlerinden birisidir. Kemalist devrimi sahiplenen kadronun önde gelenlerinden, hatta günümüzdeki başlıca yol göstericisidir. Aynı zamanda Doğan Avcıoğlu'yla birlikte Yön dergisini çıkarıyoruz. Doğan Avcıoğlu'yla olan dostluğuma biraz ilişmek gerekiyor. Onu 1955 yılında tanıdım. 1955'in sonunda Akis'te yazıyor, Akis dergisini hazırlıyordu. Metin Toker, o sırada sanırım hapisteydi. Doğan Avcıoğlu'yla tanışır tanışmaz kaynaştık. Doğan müthiş üretken bir insandı. Tanıştığımızda Fransa'dan yeni dönmüştü. Büyük hayallerimiz vardı. Bir şeyler yapmak, yaratmak istiyorduk. Sürekli ülke sorunlarıyla ilişkiliydik. Ben o sıra Dolmuş dergisini çıkarıyorum, o Akis'te çalışıyor. Sık sık Ankara'ya gidiyorum, o İstanbul'a geliyor, buluşuyoruz. Daha o zamanlardan Yön gibi bir dergi çıkarma fikri aramızda oluştu. Bir dergi çıkaracağız, bu bir fikir dergisi olacak ve ülkeye yön verecek...O Ankara'da çalışmaya devam etti, ben askere gittim, o arada 27 Mayıs patladı. 27 Mayıs'tan sonra tam ortam oluştu. Askerde de mektuplaştık. O mektupları saklamadığıma şimdi üzülüyorum. Dönüşte de Yön dergisini birlikte çıkardık.” İlhan Selçuk, Türk siyasal düşünce hayatının bu önemli organının çıkışına da şöyle değiniyor kitapta: “Yön dergisinin hazırlıkları yıllar sürdü. Birdenbire olan bir şey değildir. Bildiri hazırlandı... Bu hareketin içinde Mümtaz Soysal, Doğan Avcıoğlu, İlhami Soysal, ben vardık. Cemal Reşit Eyüboğlu girişimin mali temellerini hazırlamıştı; bilinçli, kültürlü bir insandı. Yön dergisi, Doğan'la aramızdaki dostluğu yoğunlaştırdı.” Cumhuriyet'e giriş Alpay Kabacalı'nın kitaptaki renkli söyleşisinde, İlhan Selçuk, özdeşleştiği Cumhuriyet'e adım atışını şöyle anlatıyor: “Nadir Nadi, Vatan'daki köşemi okuyormuş; bir gün Yaşar Kemal geldi, dedi ki: 'Nadir Nadi seni çağırıyor.' Cumhuriyet'e geldim, eski ahşap konakta Nadir Nadi beni odasında kabul etti. Nadir Nadi çok değerli bir kişiydi gerçekten. Bana, 'Sizin yazılarınızı üç aydan beri okuyorum,' dedi. 'Cumhuriyet'te çalışmanızı istiyorum, ne dersiniz?' Ben de dedim ki: 'Cumhuriyet'te çalışmak benim için bir onurdur ama, Vatan'da yazdıklarımı yazabilir miyim? O özgürlük ortamı Cumhuriyet'te olabilecek mi?' Nadir Nadi, 'Burası,' dedi, 'Atatürkçü bir gazetedir. Biz de Atatürk devrimlerini savunuyoruz, istediğinizi yazabilirsiniz,' dedi. Sonradan düşündüm, Cumhuriyet'in başyazarı, aynı zamanda patronu çağırıyor, 'Gel, bizde çalış,' diyor, ama biz pazarlığa girişiyoruz. Bir tartışma açılıyor, bu da fikir üzerine. Para falan konuşmuyoruz.” “İlhan Ağabey” Cumhuriyet gazetesinde, o, herkesin “İlhan Ağabey’i”dir. İlhan Ağabey, kendisi gibi Cumhuriyet'in en eskilerinden, “kare as”ından olan (kare as'ın diğerleri ise Şükran Soner ve Abdülkadir Yücelman'dır) Hikmet Çetinkaya'nın tanımıyla, “ 'pembe düşler'in değil, 'gerçekler'in onurlu ve devrimci yazarı!..”dır. O kadar hoşgörülü, o kadar alçakgönüllü, anlayışlı, dost ve sevecendir ki, bu da onun bilge kişiliğinin bir parçasıdır. Kucaklayıcıdır, vericidir. Özverili ve alabildiğine çalışkandır da.. Kırk bir kere maşallah; 82'lik bir delikanlıdır. Hem gazeteyi yönetir, hem Türkiye için düşünür, konferanslar verir; kitaplar yazmaya devam eder (bu sıralar yine nefis bir kitap yazıyor) ve hem de dile kolay haftada altı kez köşe yazısı yazar. İlhan Ağabey, “sakin güç”tür Fransızların deyimiyle. Ancak, her zaman istimlidir. Dağlarca, bakın ne demiş günümüz bilgesi için: “İlhan Selçuk'un kişiliğinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün umduğu bir 'Türk Genci' yaşamaktadır.” Melih Aşık ise onun için, “İlhan Selçuk yine ipek dokur gibi yazıyor, bir çetin kavgayı sessiz sedasız ama sapmasız ve sabırla sürdürüyor. Telaşsız...” derken, yerden göğe kadar haklıdır. Yunus Nadilerden, Nadir Nadilerden aldığı bayrağı olanca güçlüklere karşın yere düşürmeyerek dalgalandıran; çalı ? Muzaffer Ayhan KARA İ lhan Selçuk'u anlatmak ciltlerle çalışma ister. Onu öyle bir çırpıda anlatamazsınız. Onu anlamanın en iyi yolu, Cumhuriyet Kitapları'ndan ardı ardına yayımlanan eşsiz denemelerini okumaktır. Genç kuşaklar için ise, İlhan Selçuk'un kimliği üzerine toplu bir çalışma da yararlı olacaktır. Alpay Kabacalı'dan bir portre denemesi İşte, İlhan Selçuk'un bir portre denemesi, Alpay Kabacalı'dan geçtiğimiz yıllarda gelmişti. Bu kez, aynı çalışma; “Aydınlanma Bilgesi İLHAN SELÇUK”, Gürer Yayınları'nca Ekim 2007'de basıldı ve 26. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı'nda okuyucuyla buluştu. Bir derleme niteliğindeki eser, İlhan Selçuk için yazılanlarla, İlhan Selçuk'un kimi denemelerinden oluşuyor. Ayrıca, kitapta Kabacalı'nın İlhan Selçuk'la yaptığı bir söyleşi, Selçuk'un “Yaşam Çizelgesi”, “Yapıtları”, “Ödülleri” de yer alıyor. Usta kalemlerin, Selçuk'un eserleri üzerine yaptıkları değerlendirmelerin bir araya getirilmiş olması, kitabın en özgün yanı diyebiliriz. Kitapta, İlhan Selçuk'un eserleri üzerine değerlendirmeleri yer alan isimlerden bazıları şöyle: Yaşar Kemal, Şükran Kurdakul, Emin Özdemir, Oktay Akbal, Cemal Süreya, Muzaffer İlhan Erdost, Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Doğan Hızlan, Hikmet Çetinkaya, Prof. Yakup Kepenek, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Melih Aşık, Yalçın Pekşen, Deniz Som, Ahmet Cemal, Müşerref Hekimoğlu, Nail Güreli, Ataol Behramoğlu, Orhan Erinç, Doğu Perinçek. Yön Hareketi ve Avcıoğlu'yla dostluk Yön Bildirisi'yle gündeme gelen ve siyasal tarihimizin önemli bir kilometre taşı olan Yön Hareketi ve Doğan Avcıoğlu'yla dostluğuna ilişkin olarak, İlhan Selçuk şu bilgileri paylaşıyor Kabacalı'yla: “Hızlı bir hayat yaşıyorduk o zaman. SAYFA 6 karılacak büyük bir tarih birikimine ve eninde sonunda ortaya koyacağı bir geleceği kurma iradesine sahiptir. İlhan Selçuk gibi yazarları olan bir halk, sırtını sağlam dağlara dayamıştır; büyük bir geleceğe sahiptir.” Kabacalı'nın kitabında, Ahmet Cemal de başka bir açıdan ele almış İlhan Ağabey’i: “İlhan Selçuk, kalemiyle hep en az özgürlük kadar değerli bir erdemin, belli bir kişisel ahlak anlayışının da savunucusu ve kanıtlayıcısı oldu. Ülkemizde onun adının özgürlükle özdeşleşen adlardan birine dönüşmesinin temel nedenini de kanımca bu ahlak anlayışında aramak gerekir. Kalemini satmanın görünüşte en göz kamaştırıcı biçimde ödüllendirildiği ortamlarda kalemini satmamanın ahlakının temsilciliğini üstlenmek, en büyük yalnızlıklara, dayanılması en güç acılara ve en amansız düşmanlıklara açılan kapılara geçmekten korkmamak anlamına gelir. İlhan Selçuk da Türkiye Cumhuriyeti'nde ve o cumhuriyetin düşünce bağlamındaki en sarsılmaz kalelerinden biri olan Cumhuriyet gazetesinde geçen yılları boyunca mutlulukların çileleri dengelemekte çoğu kez yetersiz kaldığı zamanları yaşadı. Kurumsal ve kişisel ihanetlere uğramışlığın yazgısını taşıdı. Çıkış noktası yapılan yüce ideallerin, sonradan nasıl kendini başka iklimlere pazarlamanın temeline dönüştürüldüğüne tanık oldu. Atatürkçülüğün, Atatürk'ün düşüncelerine ve ilkelerine ihanetle eşanlamlı içeriklerle doldurulmaya çalışıldığı dönemlerde o, onurlu bir yazarlığın tüm gücünü gerçek Atatürk'ü, yetişmekte olan kuşakların taptaze bilinçlerinde umuda çevirmeyi sürdürmenin yeni yollarını aramak için seferber etti.” O, bir idol... İlhan Ağabey'le ilgili olarak bir iki yerde, “kalem ve fikir idolüm” dediğimi anımsıyorum; eminim ki, bu tanımı memleketimizin dört bir köşesinde paylaşacak sayısız aydın ve genç vardır. O, gerçekten de kendisinin de sevdiği bir deyimle altını çizersek, bir “fikri müstakim”dir. Aynı zamanda, usta bir kalemdir. İmrenirim yazılarına; dantel gibi, kanaviçe gibi, oya gibidir... O kadar derin bir fikri, o kadar ayrıntıyı işi lafa boğmadan, o nasıl vermektir, onca kısa bir fıkrada?.. Bunu becerebilmek için İlhan Selçuk olmak gerekir. Sonra, güncellikle tarihi buluşturması, bilimi, aklı, mizahı yazılarından eksik etmemesi... Nereden bakarsanız bakın, başka bir gözdür İlhan Selçuk. Her gün, Cumhuriyet okurları güne manşetten önce Pencere'yle başlarlar; bakalım, İlhan Selçuk ne yazmış?.. İlhan Selçuk'a, yazılarını, kitaplarını okuyacağımız ve Türkiye'nin yüzünün güleceği nice yıllarda uzun, güzel bir ömür dilemek; ona saygılarımızı sunmak, ona bize verdikleri için teşekkürlerimizi iletmek istiyorum... Ve yıllar geçtikçe söylenecek “bir şarkı” olduğunu söylemek... ? Aydınlanma Bilgesi: İlhan Selçuk/ Alpay Kabacalı/ Gürer Yayınları/ 224 s. KİTAP SAYI 932 şanları, yazarları, muhabirleriyle, okurlarıyla bir büyük dayanışma yaratarak düzlüğe çıkaran da odur, “Aydınlanmanın ışıklı penceresidir” Deniz Som'un deyimiyle. TGC Başkanı, Cumhuriyet yazarı Orhan Erinç de, İlhan Ağabey'i onurlandırırken, onun mizah yönüne de gönderme yapmaktadır: “Tencereli bir gazetede olmaktansa 'Pencere'li bir gazetede çalışmanın insana başka bir keyif ve gurur vermesi de işin bir yanını oluşturuyor.” Doğu Perinçek, belki de “aydınlanma bilgesi”ni tam da yerli yerine oturtmuştur: “İlhan Selçuk, toplumumuzun tarih bilincidir; geleceği kurma iradesidir; nesnellikten kuvvet alan, o nedenle sarsılmayan güvendir. Türkiye halkı, İlhan Selçuk'ları yarattığına göre, bilince çı CUMHURİYET
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear