Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ekrem Ceyhun; Türkiye’nin büyük, güçlü bir dünya devleti olduğu bilinciyle 2023’te hazırlanabileceğine inanmaktadır. Nice uygarlıkların içinden gelen, devlet kurucu yeteneği olan ulusumuzun gücü başaracaktır bunu. nadolu toprağının 10.000 yıl geçmişe dayanan bir tarihi var. bu topraklar üzerinde nice uygarlıklar yaşamış. Çok Tanrılı dinlerden Tanrıkrallara, mağara döneminden düzenli kentlere doğru, değişik yaşama biçimleri bu toprakları canlı tutmuş. Anadolu insanı tarımı, tekerleği, seviyi, tecimi öğrenmiş. Haksızlığa başkaldırmak, yönetimde yer almak, yaşamanın içinden geçerken nice düşünürlerin, nice dinlerin gizeminde büyümek, Anadolu insanının yazgısı olmuş. Eskil çağlardan bu yana paylaşma savaşları sonucu değişik ellere geçmiş bu ülke. Uzun süren barış dönemleri yok. Yerine göre iç savaşlar daha da kıyıcı olmuş. Osmanlı Devleti 600 yıldır bu toprakların efendisiydi. Batı emperyalizminin “efendilik savaşı” çıkar kaygılarına dayanıyordu. O çıkar hesaplarını bozan Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı gibi bir “mucize”en sonra 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu. Mustafa Şerif ONARAN Değinmeler A “2023 Yılında Türkiye” bakması; ayrıntılara girmeden, genel görünümüyle bir çerçeve çizmesi; geldiğimiz, gideceğimiz yolu göstermesi bakımından ilgi çekicidir. Üstelik Ekrem Ceyhun siyasetçi kimliğinden çıkarak cumhuriyetin yorumunu bir aydın olarak yapmaya çalışmıştır. Türkiye’nin 100. yılını çocuklarımız gördüğü zaman, Ekrem Ceyhun’un anlattığı Türkiye’yi bulacaklar mı? Yoksa siyasetin bulanık akışı içinde sorumluluk alanlar, kendilerini önemseyip, kendi çıkarlarına öncelik tanıyıp Anadolu’nun gereksinimlerini görmeyecekler mi? Bir “mirasyedi” gibi ülkemizin olanaklarını savurup duracak mıyız? 2023’ÜN ÖZELLİĞİ Ekrem Ceyhun kitabını üç bölüme ayırmış. Önce “Neredeyiz?” diye bir durum saptaması yapıyor. Cumhuriyete nasıl, nereden geldiğimizin sorunlarını ele alıyor. Ekrem Ceyhun’un çalışması şu sorulara yanıt aramak için yazılmış: “Türkiye Cumhuriyeti 80 yılda neleri başaramamıştır? Neden başaramamıştır? Cumhuriyetimiz 100. yılına neleri başarmış olarak girmelidir?” Geldiğimiz yeri anlamak için cumhuriyetin kuruluş yıllarında Ankara’nın nasıl olduğunu anımsamak gerekir. İsmet Paşa diyor ki: “1923’te Ankara’da kalmak ne demekti bilir misiniz? Bir çıkmaz sokağın nihayetinde hasretli gözlerini denize çevirip zorla bir kulübede barınmaya çalışmak demekti. Asayişsizlik devam ediyordu. Memleket fiziksel bir bütünlük içinde değildi.” Başkenti böyle olan bir Anadolu ulaşımdan, ışıktan, sudan yoksun; uzaklarda unutulmuş, yoksul bir ülkeydi. Üstelik kadınlı erkekli genç kuşaklar savaşlarda kırılmıştı. Daha önemlisi, “Türkiye Cumhuriyeti, çok dilli, çok dinli, çok uluslu Osmanlı İmparatorluğu’ndan çıkmıştır.” Bu koşullar altında kurulan yoksul bir cumhuriyetin özgürlüğe, adalete dayalı, laik, barışçı, çağdaş bir devlet kurması, üstesinden gelinmesi olanaksız bir devrimdir. Ekrem Ceyhun, cumhuriyet yönetiminin tartışma konusu edilmesini, yaşamasını çekinceli duruma sokan bir sorun olarak düşünmektedir: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ayakta durması demokratik, laik üniter bir devlet olma vasfını korumasına bağlıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, vatandaşını bu vasıflar etrafında rızasıyla kenetlemek ve iç barışı muhafaza etmek zorundadır. Demokratik rejim tartışmaları, ülkenin gündeminde, artık yer almamalıdır. Rejim sorunu memleketimizin gündeminden çıkarılmalıdır.” Atatürk dönemi cumhuriyetinde devrim anlayışını çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak bir çalışmaya girişildi. Hukuk düzeni, kadın hakları, eğitim dizgesi, değişen toplumun koşullarına göre yeniden kurumlaştırıldı. Ekrem Ceyhun diyor ki: “Cumhuriyet, bir büyük meydan okumadır. Kime ve neye meydan okumadır. Cehalete, yoksulluğa, çaresizliğe, harabiyete, karanlığa karşı meydan okumadır.” Mustafa Kemal’in ağzından ulusun sesini yorumluyordu Ekrem Ceyhun. Çünkü o ses şöyle yankılanıyordu: “Memleket behemehal (mutlaka), asri (çağdaş), medeni ve müreffeh olacaktır. Bu bizim için hayat davasıdır.” CUMHURİYET TÜRKİYESİ Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze doğru, toplumu yeniden yapılandıran köklü bir kültür değişimi oldu. Osmanlı Devleti’nin ümmetçi toplum düzenine alışan insanları, yeni bir yapılanma içinde, ulusal devletin bireyleri olarak kazanmak, nice kurtuluş savaşlarının üstesinden gelmeyi gerektiriyordu. İleriye doğru, cumhuriyetin 100. yılında nasıl bir Türkiye beklentisi içindeyiz? Ekrem Ceyhun, öğrencilik yıllarımızdan bu yana, arkadaşlığımızı yara almadan sürdürmesini bildiğimiz, eskilerden gelen bir dost. “2023 Yılında Türkiye” çalışması; geniş belgelere dayanarak, şimdiye dek aldığımız yolu, son yirmi yılda, Cumhuriyet’in 100. yılında, nereye varmamız gerektiğini anlatan bir kitap (2023 YILINDA TÜRKİYE, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları, 2006). Avrupa Birliği’nin kapısında oyalanırken 80 yılda nasıl bir varlık oluşturduğumuzun dökümünü anımsatmak, bunların yorumunu yapmak, 2023’e nasıl bir inançla yürümemiz gerektiğinin ödeşmesi içinde olmak gerekir. Ekrem Ceyhun’un çalışması bize bu olanağı veriyor. ÇOK PARTİLİ YÖNETİM Çok partili yönetime geçildikten sonra bu düşünceyi gerçekleştirmek için çok yönlü bir kalkınmaya girişildi. Köyleri kasabalara bağlayan yollar yapıldı. Okulsuz köy kalmadı. Su sorunu ile aydınlanma sorunu büyük ölçüde çözümlendi. Kurtuluş Savaşı’ndan kalan 12 milyon insanımız; sıtmalı, veremli, sakat; % 90 okuma yazma bilmeyen, rençberlikle uğraşan köylülerdi. Topraklarınsa ancak % 5’i işlenebiliyordu. Cumhuriyetten 80 yıl sonra 70 milyon genç nüfusla kentlere göç başlamıştır. Ekrem Ceyhun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ayakta durması için, laik üniter yapının yeterince korunup korunmadığını araştırmıyor. Oysa daha kırklı yılların ikinci yarısında Şemsettin Günaltay Hükümeti köy enstitülerinin yapısını değiştirmiş, imam hatip okullarını açmaya başlamıştı. Demokrat Parti ezanın Arapça okunmasına olanak sağlamış, Adnan Menderes milletvekillerine, “Siz isterseniz halifeliği de getirirsiniz” demek gereğini duymuştu. Bir yandan dinde gericiliğe ödün vermek, öte yandan “partini tutanları zengin edeceksin” anlayışı, demokrasiyi bir çıkar rejimine dönüştürerek yozlaştırdı. Askeri darbeler bu anlayışı değiştirmediği gibi, baskı yönetimleri demokrasinin gerilemesine yol açtı. Ekrem Ceyhun “12 Mart 1971”, “12 Eylül 1980” darbeleriyle “27 Mayıs 1960 Devrimi”ni bir tutuyor. Oysa asker yönetiminin bilim insanlarına hazırlattığı “60 Anayasası” çoğulcu demokrasimizin önemli kurumlarını topluma kazandırmıştı. Gene de asker yönetimleri, genç demokrasimizin yozlaşmasına, toplum düzeninin bozulmasına yol açan girişimler oldu. “80 Anayasası” anarşi ile terörün tırmanmasına engel olamadı. Yavaş edimli savaşa yol açan PKK terörünün bu ortamda ayrı bir yeri vardır. Ekrem Ceyhun diyor ki: “Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu bölücü iç tehdit, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarihten devraldığı bir olaydır. Bu olayın içinden Türkiye Cumhuriyeti henüz çıkabilmiş de değildir.” Demokratik gelişmeyi, ekonomik dengeyi bozan nedenler arasında; olağandışı yönetimlere bağlı kalışımız, yüksek savunma giderlerimiz, hızlı nüfus artışımız, geçirdiğimiz depremler anımsanabilir. Bütün bunlara karşın cumhuriyetin kazanımları; 1920’lerde 50 milyon olan dış satımı, 2003’te 46 milyar dolara çıkarmış, üstelik bunun önemli bölümünü sanayi ürünleri oluşturmuştur. Halkı Müslüman olan 55 ülke arasında özgürlükçü demokrasiyi, laikliği, piyasa ekonomisini uygulayan tek ülke Türkiye ise, cumhuriyetin kazanımları dolayısıyladır. Kitapta cumhuriyetin kazanımlarının ayrıntılı bir dökümü vardır. 2023 TÜRKİYESİ Ekrem Ceyhun; Türkiye’nin büyük, güçlü bir dünya devleti olduğu bilinciyle 2023’e hazırlanabileceğine inanmaktadır. Nice uygarlıkların içinden gelen, devlet kurucu yeteneği olan ulusumuzun gücü başaracaktır bunu. Tanıdığım Ekrem Ceyhun, parti örgütünde, hükümette görev almanın kişiye hizmet etme anlayışı ile kişiye bağlı kalma anlayışına dayanmadığını; özel bir yetenek, gelişmiş bir birikim işi olduğunu bilirdi. Bu özellikleriyle görevine bağlı kaldı, karşıt görüşte olanları bile anlamaya, yardımcı olmaya çalıştı. İster bürokrat, ister siyasetçi olsun, elli yıl devlet hizmetinde çalışan bir insanın; dünyadaki gelişmelere uyum sağlayarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 100. yılı için hazırlanması çalışmalarını anlatması, bizler için yol gösterici olacaktır. Ekrem Ceyhun; uzun süreli gelişmenin, insan kaynaklarını kullanmanın, sürdürülebilir kalkınmanın, insan sağlığı için, değişik alanlar için yeni gelişen yöntemlerin nasıl uygulanacağını göstermekte, cumhuriyetin 100. yılı 2023’te nasıl bir dünya devleti olacağımızı anlatmaktadır. Gelip geçen hükümetler, bundan sonra da gelecek olanlar parti çıkarlarıyla yandaşlarını gözetmekten, bunları uygulamaya olanak bulabilecekler midir? Sanmıyorum. Ama böyle yol gösterici bir kitaba danışmak bize görmeyi, bilinçlenmeyi öğretecek, gericiliğe ödün verdikçe Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığını korumada çok sıkıntıya düşeceğini anlayacağız.? Bu sayfayla iletişim kurabilmeniz için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderirseniz memnun oluruz. BİLİNMEYEN EKREM CEYHUN Önce belleklerimizi yoklayıp Ekrem Ceyhun’u yeniden anımsayalım. Annesi; “Osmanlı Kadını” dedikleri, yaşama deneyimiyle yüklü, gün görmüş, özel dünyası olan bir kadındı. Babası; her zaman genç kalmasını bilmiş, içi sevinç dolu, bir küçük memur. Ekrem Ceyhun 1952’de İstanbul Teknik Üniversitesi’nden yüksek inşaat mühendisi olarak çıkıp Karayolları’nda görev aldıktan sonra, 50 yıl boyunca, devletinen yüksek yerlerinde bürokrat olarak çalışmış; siyasete atıldıktan sonra da değişik bakanlık görevleri yapmıştı. Örtülü Ödenek de ona bağlıydı. Derin devleti yakından tanıdı. Atatürk devrimlerine inanan samimi bir Müslümandı. İnançlarını siyaset için kullanmadı. Evinin de, gönlünün de kapısı dostlarına hep açık oldu. Böyle yakından tanıdığım; çalışkanlığına, dürüstlüğüne inandığım bir devlet adamının Türkiye Cumhuriyeti’nin geçmişine, 2023 yılına doğru geleceğine SAYFA 22 MUSTAFA ŞERİF ONARAN Ekrem Ceyhun Hekimköy Sitesi 20. Sk. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 858