Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Aslında dünyevi güzelliklerle ulvi güzellikler önceki çağlarda kesin çizgilerle birbirinden ayrılmışlar, sıradan insanlar değil, ancak soylular tanrısal güzellikten bir parça taşıyan yanlarıyla sanata konu olmuşlar. Bu durumda güzel, tarih boyunca belki de en çok tanrıçalar için kullanılan bir sıfat olmuş. “Bir düşünelim hele, güzelin kendisini, sade, saf, katıksız, insan teninin, renklerin ve daha bir sürü müzahrefatın kirine buluşmamış güzeli, kendi olduğu gibi görebilen, formunun biricikliği içinde temaşa edebilen bir insan neler duyar acaba? (…) Diyorum ki, insan doğasını bu nimete kavuşturabilmek için Aşktan daha iyi bir yardımcı zor bulunur.” Platon “Şölen” ne kadar da öğretilmiş değerler üzerine kurulu olduğunu görmek oldu. RUHSAL GÜZELLİK Çağlar boyunca güzellikten söz ederken tabii ki sadece fiziksel ölçüler temelinde ele alınmamış konu. Güzellik sadece gördüğümüz ile ilintili olsa, sıkıcı derecede sıradan olurdu. Platon çok yerde, dillere destan çirkinliğiyle Sokrates’in “iç güzelliği” sayesinde parladığını yazar. Ayrıca yine Pitagoras felsefesinin etkisiyle, matematiksel formüllerin ve geometrik şekillerin güzelliğinden de söz eder. Umberto Eco, İlkçağ, ortaçağ ve Rönesans dönemlerindeki güzellik anlayışlarını bilimsel gelişmeler ile din etkisiyle ele almış. İlkçağda orantı, uyum ve düzen dengesinin güzel tanımındaki etkisini gösterdikten sonra, ortaçağ ve Rönesans’ta ruhsal ve ahlaksal güzelliklerin ön plana çıktığının altını çizmiş. Her dönemde güzellik anlayışının etki altında kalışını gösterdiği için de, gerçek anlamda güzelliğe her yönüyle bakabilmiş. Tanrısal olandan sıradana, popülere ve hatta sanatta işlenen tiksindirici konuların “güzellik”lerine de değinmiş. Kitabın ilginç bölümlerinden biri, plastik sanatlarda güzelliğin ifade buluş biçimini açıkladığı sayfalar. Bunların başında, ışığın kullanımı geliyor. Özellikle Meryem Ana ve İsa tasvirlerinde ilahi ışığın karanlık yeryüzünü aydınlatması yücelik duygusunu coşturan bir öğe olarak kullanılmış. Kitabın belki bu anlamda bir tek eksikliği sadece Batı kültürü ve Hıristiyanlık temelinde güzelliği değerlendirmiş olması, fakat bunun nedenini önsözünde açıkladığı için, eleştirmek haksızlık olur; yine de, diğer kültürlerin güzellik anlayışlarını da karşılaştırmalı olarak en az bir bölümde sunmasını bekledim. “Güzelliğin Tarihi”ni Ali Cevat Akkoyunlu çok güzel çevirmiş, ayrıca alıntı yapılan metinlerin çevirileri de, Eco’nun metni ile çok uyumlu. Bence kitabın bir tek eksikliği isimler dizininin olmayışı. Bunun yerine çok gelişmiş, bölüm alt başlıklarını da gösteren bir içindekiler konmuş kitaba, ama bence yeterli olmamış. Bu tür referans kitaplarında dizin çok gerekli. VEDA NOTU Sevgili okurlarım, Ocak 2001’den beri sürdürdüğüm Yazın Sanatı köşesine bir süreliğine ara veriyorum. “Güzellik” dolu günler dileğiyle, hoşça kalın. ? Asuman KAFAOĞLUBÜKE Yazın Sanatı Güzelliğin Tarihi yazmasına rağmen, anlaşılır olmak uğruna seviyesini düşüren bir yazar olmamıştır. Bu kitapla bunu bir kez daha kanıtlıyor. “Güzelliğin Tarihi,” zihnimizde güzelliği temsil eden tablolar, heykeller ve fotoğraflara açıklık getiriyor. Kitapta ayrıca, felsefe ve edebiyat tarihinin bilinen metinlerinden geniş alıntılar yer alıyor. Kitabın giriş yazısına, Eco, kendi güzellik anlayışını da anlamamızı sağlayan bir önsöz ile başlamış. Gündelik kullanımında “güzel”in anlamının yanı sıra yazar, estetik kuramlarını da ele alıyor. Burada güzeli tanımlarken, sadece estetik bir değerlendirme olarak değil, tüketim toplumunda arzu edilene duyulan eğilim olarak da değerlendiriliyor. Kitabı elime alır almaz benim ilgimi çeken bölümlerin başında “Yücelik” kavramı geliyordu ve hemen açıp bu bölümü okudum. Eco’nun, aslında çok karmaşık olan Kant’ın güzellik ve yücelik olgularını ne denli sade bir dille anlattığını görünce hayranlık duymadan edemedim. TANRIÇALAR Aslında dünyevi güzelliklerle ulvi güzellikler önceki çağlarda kesin çizgilerle birbirinden ayrılmışlar, sıradan insanlar değil, ancak soylular tanrısal güzellikten bir parça taşıyan yanlarıyla sanata konu olmuşlar. Bu durumda güzel, tarih boyunca belki de en çok tanrıçalar için kullanılan bir sıfat olmuş. Günümüz tanrıçalarına da Eco, aralarında Brigitte Bardot ve Monica Bellucci’nin bulunduğu kadınları göstermiş. Bu açıdan bakınca, Venüs ile başlayan bir zincir, güzelliğe tapınma nedenlerimizi açıklar hale gelmiş. Çağdaşımız “tanrıçalar”, bir bakıma daha önceki çağların tanrıçalarına benzer pozlar vererek zihnimizdeki ulaşılmaz yerlerini sağlamlaştırmışlar. Umberto Eco antik çağlardan beri güzelliğin izini sürerken, kronolojik olarak güzelliği her dönem temsil eden tanrıçaların resimlerini yan yana vermiş. Böylesi bir zincirin son halkaları olarak örneğin Playboy dergisine verdiği ünlü pozda Marilyn Monroe’yu görmek, aslında Batı kültürünün nasıl da şartlanmış bir güzelliğe bizi hazırladığını anlamamıza yardımcı oluyor. Bu ilk bölümlerin ardından güzelliğin nesnel ya da öznel bir değerlendirme olduğuna ilişkin tartışma ise, öznellik konusunun yeniden tartışılmasının gerekliliğini gösteriyor. Bu kitapta bana en çarpıcı gelen şey, öznel değerlerimizin, zevkleUmberto Eco, “Güzellik Tarihi”nde günümüz rimizin, haz aldığıtanrıçalarına, aralarında Brigitte Bardot ve Monica Bellucci’nin bulunduğu kadınları göstermiş... mız objelerin aslında Y üzlerce yıldır filozoflar güzelliği bir türlü tanımlayamazken, birileri çıkar, kesin ve şaşmaz bir cesaretle dünyanın en güzel kızı unvanıyla her yıl bir genç kızı taçlandırırlar. Aslında güzellik yarışmalarına biraz dikkatle baktığımızda, güzeller tanıtılırken yan alt köşede bir sürü sayının da güzelliği anlamamız için belirtildiğini görürüz. Yaşı, boyu, beden ölçüleri gibi rakamlar, ilkçağdan beri filozofların da – özellikle Pitagorasçı düşünürlerin – söyledikleri gibi, ölçü, orantı, düzen ve öğeler arasındaki uyum gibi temellere dayanır. GÜZEL VE ÇİRKİN Her insan, gün boyunca “güzel” ve “çirkin” sözcüklerini sayısız kereler kullanır, buna rağmen neden bazı şeyleri ve kişileri güzel olarak tanımladığını bilmeden kullanır bu sözcükleri. Güzellik nedir? Bir kişiyi ya da nesneyi güzel yapan öğe hangisidir? Güzel olmayan bir bütün içinde, bir öğe kendi başına güzel olarak algılanır mı? Genelde, güzelliğin bir bütünden söz ederken kullanılması daha yaygındır ama örneğin, çirkin bir kadının güzel gözleri olduğunu söyleyebilir miyiz? Günümüzün en sevilen yazar ve düşünürlerinden Umberto Eco, yine olay yaratacak güzellikte bir kitapla, “güzel” üzerine Batı kültür tarihi boyunca düşünülen, yazılan, resmedilen olgulardan yola çıkarak, güzelliğin serüvenini anlatmış. İlkçağdan günümüze kadar, farklı güzellik kriterlerini dile getirmiş. Eco çok geniş okur kitlelerinin ilgisini çeken ve hemen herkes tarafından anlaşıra Akın... Güzelimiz Az lacak kitaplar 2002 Dünya SAYFA 14 Güzellik Tarihi / Umberto Eco / Çev.: Ali Cevat Akkoyunlu / Doğan Kitap / 2006 / 438 sayfa. KİTAP SAYI 854 CUMHURİYET