05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

fcYerelden evrensele bir şiir yolculuğu düşmesini bekliyordum... Öyle ya, aynı toprağın yetiştirdiği bir yazar ve şair olarak onun şiirlerinuen bir şeyler katmalıydım hayata, hayatıma.Yaşamını halkına adamış bu şairimize vefa borcumu ödemeliydim. 2003 yıhnın ilkyazında, meslcktaşım ve değerli dostum Ecz. Suphi Alp ile yapacağım, meslek dergimiz "Galenova"da yayımlanacak olan bir söyleşi için Anamur'da buluştuğumda, önerim üzerine, birlikte Bulut'un köyü Akine'ye gittik. Köyünün,ve çocukluk evinin fotoğrafını çektim orada. Sonra, şairin ayak izlerini aradım. "SEN TEK BAŞINA DEĞİLSÎN" diyordu, bir köy minibüsünün alnındaki yazı. Akine'deki sessizlik, akan Dragon Çayı, şairin adını, onun bütün haksızkklara başkaldıran öfkeli ama yumuşak bilgeliğini fısıldıyordu . "Sen tek başına değilsin!", diyordu bana... Sen tek başına değilsin Yağmurda koşan taylar gibi Ve toprağı iytce kavrayan Kökler kadar akranın var Omuzlannda hayat ve şiir Alın terinde biryürüyüş (...) O an, yeniden çaktı kafamdaki şimşek. Onu bütün yönleriyle anlatan kitabı ben yazmalıydım. Heyecanımı dürtükleyen şey, ikimizin de Yörük çocuğu olması, bakışımızın, duygu ve düşünce dünyamızın örtüşmesi değildi yalnızca. Eşine az rastlanan, büyük bir vetenekle tanışıyordum. Ondaki soylu damar Karacaoğlan, Dadaloğlu, Pir Sultan ve Nâzım'dan; besleyici kaynak ise öz kültürümüzdenden, kendi dilimizden, Akdeniz'den, Yörük ve Şaman geleneğinden süzülerek geliyordu. Hem gür sesli bir şair, hem yumuşak bir Yunus Emre bilgeliği vardı söyleyişinde. Su gibi duru, coşkun bir çağlayandı sesi. Diyalektik bir bakışla dünyaya egemen olmak için değil, dünyadaki varlığını duymak, duyurmak için yazıyordu belli ki. Onu okurken kendi varlığını duyuyordu insan. Ayrıca, dilimizin, güzel Türkçemizin bütün olanaklanndan yararlanarak, özgün bir şür dili yakalamıştı Bulut. Kullandığı sözcük ve deyişlerin çoğu yerel, bizim, kendi yöremizin, konuşma dilimizin varhğıydı. Belki bin yıllıktı ama, şiirlerinde büyüsel bir canlılık, tazelik kazanıyor, evrensel bir söyleyişin yapıtaşlarına dönüşüyordu aşağıda örnek olarak sunduğum sözcük ve deyişler: Okuntu, dulda, yavşan, yağlık, günnük, evin, tahra, süygün, sağdıç... Ekine orak salar gibi yiğitçe s.33, Deli süygüne duran narın s.33 Oğul salan kovanlar gibi s.16 Bir güğüm gibi taşıdım sırtımda s.16 Ve bir el dibeği olan kalbim s.28 Şiire kalem, toprağa gönen s.10 Gökyüzüne incc bir öncek gibi s. 14 Buradaki amacımın, Abdülkadir Bulut'un şiiri üzerine akademik, bilimsel bir çalışma sunmak olmadığını hemen belirtmeliyim. Geç kalınmış da olsa ülkemizin eleştirmenleri, edebiyat tarihçileri, dilbilimcüer, üniversitelerimizin akademisyenleri bu görevi elbette yapacaklardır. Ayrıca, onun hayatını, sanatçı yanını ve şür dünyasını bütün yönleriyle tanıtan araştırmaların yapılması, bilimsel toplantıların düzenlenmcsi, hakkında kitaplar yazılması en büyük dileğimizdir. Hem de hiç gecikmeden. Tükenen şiir kitaplarının yeniden basılarak okurlara, özelliklc genç şairlere ulaşmasını istiyoruz. Bu konuda, şairimizin sevgili eşi Havva Bulut'un, kitapların basımı için girişimde bulunacağını söylemesi bizi umutlandırdı. Can Yayınevi sahibi, değerbiür yazarımız Erdal Oz'ün dc bu girişime destek vereceğini biliyonız. Öte yandan, Anamur'un, şairımizle ilgili araştırmalara ev sahipliği yapabilecek duyarlı, vefalı bir halkı var. Bu güzel ilçenin sanat ve kültüre değer veren bir belediye başkanı var. Bulut'un şair ve yazar arkadaşlan, yakın dostları var. " Anamur Kültür Derneği"nin üyeleri bir karınca gibi çalışıyor. Bu coşku ve heyecanı gördükçe umııdıımuz yeşeriyor. ANAMURLU DOSTLAR... Bilindiği gibi, bir çocuk ilk doğduğunda, babasının, annesinin adıyla tanınır, onlann adıyla çağnlır toplumda. Sonra zaman içinde, doğduğu köy, kent, kültür ona kimlik, kişilik kazandınr, adı o kentin adıyla çağrılmaya başlar. Eğer o çocuk, büyüyüp ülke ve dünya ölçeğinde önemli işler yapar, adı kent ve ülke sınırlannı aşacak biçimde tanınırsa, o kişi, ailesinden ve kentindcn ödünç aldığı olumlu kimliği, kentine ve ülkesine onur olarak geri verir. Bugün edebiyat dünyamızda Yaşar Kemal, Orhan Kemal adı anıldığında hemen Çukurova, Adana gelir aklımıza. Lorca dediğimizde Ispanya'yı. Neruda dediğimizde Şili'yi anımsa rız. Tolstoy, Gorki Rusva demektir. Nâzım Hikmet, Türkiye iıe andır, Bunun anlamı, o değerli kışilerin kentlerine, halkına ve ülkesine olan bütün borçlarını ödemiş olduğudur. Bu açıdan baktığımızda, edebiyatımızda önemli yeri olan, adı, Anamur'la birlikte anılan Şair Abdülkadir Bulut da , doğup büyüdüğü kente olan vefa borcunu hakkıyla ödemiştir. Şimdi Anamurlu dostlanna düşen görev ise şairlerine sahip çıkmak; onu, kitaplannı okuyarak tanımak; bu büyük ozanımızın tanıtılmasını sağlamaktır. Onun adına yapılan buluşma ve söyleşilerin amacının da bu yönde atılan yeni bir adım olduğunu söyiemeliyim. Gerçek okurların ve kimlik arayışında olan genç sairlerimizin, geleneğimizin ana uamarlarından biri olan Abdülkadir Bulut'u okuyup tanımalannı, yerelden evrensele nasıl varıldığını görmelerini isterim... (...) Bana bir gurbet adı gönder îçinden çıkamadıg'ım çok şey var Kuflartn ağzını açarak ölmesi Tutarak kokladtğım her sart çiçeğin Sonunda siyah bir tohuma dönüşmesi Buradan,"Bana Bir Gurbet Adı Gönder" diyen şairimize, on binlerce hüsnüyusuf, bobatça (papatya), san harnup çiçeği gönderiyoruz... • * Ölümünün 20 yılı nedentyle, 30 Temmuz 2005 tarihinde, "Anamur Kültür Derneği"nce Anamur'da düzenlenen söyleşınin konuşma metnı. K İ T A P Ölümünün 20. yılında Abdülkadîr Bulut | Folograf. Isa ÇeUk 8 Ağustos 1985 tarihinde, yaşamının en verimli döneminde, saçma diyebileceğimiz trajik bir traf ik kazasında onu yitirdiğimizde henüz 42 yaşındaymış. zamansız ölümünü, yalnız ailesi, halkı ve yakın dostları için değil, bütün Akdeniz ve Türk edebiyatı için de acı bir kayıp sayıyor; ölümünün 20. yılında onu, bütün sevenleri, halkı, dost ve arkadaşları ve sevgili eşiyle birlikte, özlemle anıyoruz. I") AIİ F. BİLİR BANA Bana bir gömlek dikebilir misin sen Üstünde zeytin ekmek yenmis Bir topraktan Bana bir gömlek dikebilir misin sen îki de cep yapabilir misin göğsüne Bir dağ rüzgârından Bana bir gömlek dikebilir misin sen Yıllardır benim sana duyduğum Hasretten 2 Temmuz 1984 minde, saçma diyebileceğimiz trajik bir trafik kazasında onu yitirdiğimizde henüz 42 yaşındaymış. Zamansız ölümünü, yalnız ailesi, halkı ve yakın dostlan için değil, bütün Akdeniz ve Türk edebiyatı için de acı bir kayıp sayıyor; ölümünün 20. yılında onu, bütün sevenleri, halkı, dost ve arkadaşlan ve sevgili eşiyle birlikte, özlemle anıyoruz. AYNI KÜLTÜR, AYNI COĞRAFYA Peki, ben ne zaman tamştım bu soylu ozanla? Yüz yüze hiç görüşmemiz olmadı ne yazık ki. Onun yakın arkadaşlan, benim de dostlanm olan yazar Osman Şahin ile fotoğraf sanatçısı îsa Çelik adından övgüyle söz ederler, onu anlatırlardı bana. Yeditepe, Varlık, Türk Dili, Soyut gibi dergilerde şiir ve yazılarını okuduğumu anımsıyorum. Milliyet Sanat Dergisi'nin açtığı 1974'ün en başarılı genç şair yarışmasında ödül almıştı. Zamansız ölümü ise korkunç bir uçurum açtı aramızda. Aynı coğraryamn, aynı kültürün çocuklanydık. Yol ve düşünce arkadaşıydık. 68 Kuşağı'ndan gelen bir gönül bağımız da vardı kuşkusuz. Belki de, şairliğinin yanında, onun onurlu duruşu, mitoloji kahramanlanna özgü yaşamı da ilgimi çekiyordu. Ölümünden iki yıl sonra, Can Yayınlan'ndan, bütün şiirİerini içine alan "Ülkemin Şiir Atlası" çıktığında, hemen alıp okudum. Okudum ve büyülendim. Tanrım, şiir buydu işte!.. Erken ölümüne karşm benim gözümde o, Türk şürinin kutup yıldızlanndan biriydiartık... Belleğimde imge yüklü şiirleri, onun izini arıyor, bir gün yolumun Anamur'a B u lirik, çağnşımsal şiirin ozanı, Türk edebiyatında önemli bir yeri olan; adı, Nâzım, Kiilebi, Dağlarca, Ritsos, Neruda ve Lorca ile birlikte anılan Abdülkadir Bulut. "Kasabalı Lorca" olarak da tanınan şairimiz, bir Akdeniz çocuğu olup 1943 yılında Anamur'da, Dragon Çayı'nın kıyısındaki Akine köyünde doğmuş. Çocukluğu ve ilk gençliği bu coğrafyada geçmiş. Kimliğini ve kişiliğini bu topraklar, bu zengin Şaman ve Yörük kültürü belirlemiş. Yüreğini halkına adayan, gönlü uçurum, alru sarp kayalık, korkusuz bir yiğit. Şairliğinin yanı sıra, yurdunun çocuklannı aydınlatma görevini de üsdenmiş. Yolu gurbete düşmüş. Öğretmen olmuş Akşenir'de. Sonra öteki yurt köşeleri; Kırıkhan, tstanbul... Ama nereye gitse, yanında götürmüş çok sevdiği, atayurdu Anamur'u. Ve, 8 Ağustos 1985 tarihinde, yaşamının en verimli döne SAYFA 16 C U M H U R İ Y E T S AYI 8 10
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear