Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
hükümetin altında görevini sürdürmeyeceğini söyleyen Fikret'i istifadan döndüren öğrencileridir. Bu dönemden sonra Fikret bu kez de yeni Maarif Nazırı olarak Emrullah Bey ile yaşanan gerginlikler neticesinde istifa edecek ve bizzat Emrullah Bey'in ricası dahi onu bu karanndan döndüremeyecektir. Fikret, öğretmenlik yıllarında bir bilim dergisi olarak yayın hayatında yer alan Serveti Fünun'a; Recaizade Ekrem tarafından yönetici olarak atanır. Derginin 256. sayısıyla başlayan bu süreç derginin pozitif bilim içeriğinin son bulup, artık bir edebiyat dergisi olması sonucunu da doğuracaktır. Memet Fuat, "Tevfik Fikret" adh eserinde Fikret'li Serveti Fünun dönemini şu şeküde özetlemektedir; "Abdülhamit'in aydınlar üzerindeki baskıları durmadan artarken, jurnalcilik çok geniş boyutlara ulaşmışken kurulan Serveti Fünun topluluğu, dışardan bakıldığında, tam anlamıyla siyasal eylemlerden uzak bir edebiyat topluluğuydu. Ortaya koydukları yapıtlar, savundukları düşünceler, yaşayışları hep bu doğrultudaydı. Ama sonradan yazılanlardan görünüştcki siyasa dışılığın bilcrek takınılan bir tavır olduğu anlaşılıyor. Ashnda Serveti Fünun Basımevi memleket sevgisiyle yanan, Saray'a, Abdülhamit'e karşı, hürriyetçi, meşrutiyetçi gençlerin ocağı imiş." Fikret'in 1899 yılı sonlanna doğru yayımladığı "Rubabı Şikeste" adlı şiir kitabına duyulan ilgi Edebiyatı Cedide ve beraberinde getirdiği yenilikçi anlayışın yazar kesim dışında okuyucu tarafından da sevildiği ve benimsendiğinin kanıtıdır. Ancak bu durum Edebiyatı Cedide'nin kendi içerisindeki kırılmalara engel olamaz. Fikret'in yülardır beraber çaiıştıgı Ahmet thsan ile olan fikir aynlığı küslüklere sebebiyet verir. Dergi yönetimi ile bir konu hakkında ortaya çıkan uyuşmazlık Tevfik Fikret'in 1900 yılında Serveti Fünun'u bırakması ile sonuçlanır. Mehmet Rasim ve Hüseyin Cahit'in yönetim ile Fikret'i uzlaştırma yönündeki çabası da sonuçsuz kalır ve Serveti Fünun Hüseyin Cahıt ile yoluna devam eder. Yönetimin başına Hüseyin Cahit'in geçmesi aynı zamanda Fikret'in ricasıdır. Fikret'in Abdülhamit'e ve onun yönetimine karşı beslediği duygular yakın arkadaş çevresinin de malumudur. Hatta yakın arİcadaşlarından Hüseyin Cahit Yalçın, "Edebiyat Anıları" adlı eserinde Fikret ile ilgili olarak şöyle bir tespite yer vermiştir; "En çok Abdülhamit ve zorbalığa karşı konuşurken coşardı. Yanımızda yabancı bulunmadığı zamanlar, söyleşi konusu edebiyat tan sonra bu idi...." Serveti Fünun'dan ayrılış ve babasını yitirişin ardından Fikret; Aşiyan'da yapımında bizzat çalıştığı konağına çekilir. Bu süreçte Robert Koleji'nde öğretmenlik yapar. Edebi yazın hayatından aynlış çok uzun sürmez ve Fikret 1905 yılinda bir gazete çıkarmak üzere Hüseyin Cahit ile yeniden bağlantı kurar. Fikret Meşrutiyet'in ilanını Aşiyandaki gizli kalesinden bir seyirci edasıyla izlemek istemez, bu konuda sessiz kalmamanın toplum menfaatına olduğunu düşünür. Tüm bunların yanı sıra elmas kadar parlak kıldan ince kdıçtan keskin vicdanı da onun susmasının önündeki en büyük engellerdir. Bu zeminde yayın hayatına başlayan "Tanin" gazetesi Hüseyin Cahit ile Fikret'in bir haftalık bir sürede yaptıkları görüşmelerin ürünüdür bir anlamda. Fikret gazetenin daha çok teknik ve yayına hazırlama gibi işleri ile ikinci planda kalmayı tercih etmekte, yazı yazmaktan kaçınmaktadır. Gazetenin başyazarı Hüseyin Cahit'dir. Bağımsız bir gazete olan Tanin gazetesinde tttihat ve Terakki'ye belli bir sempati duyulmakta ve onların bildirileri de yayımlanmaktadır. Yayın hayatına başladığı 4. ayda Fikret, Tanin gazetesinden herhangi bir gerekçe bildirmeksizin ayrılır. Bunun gazete olarak belirli bir mesafede durulan tttihat ve Terakki'nin yönetime ilişkin tutumlarının yarattığı hoşnutsuzluktan kaynaklanan bir aynlma olduğu kuşku götürmez. Fikret yavaş yavaş yayın hayatından kendisini çekecek, bireysel anlamda katkılan ise devam edecektir. FikC U M H U R İ Y E T K İ T A P ret bu süreçten sonra Robert Koleji'nde yeniden başladığı öğretmenliği ölümüne değin sürdürecektir. hep okunan kitaplar KİŞİLİĞI Fikret'in, tüm kurumlanyla çüriimeye yüz tutmuş ve sona yaklaşan bir imparatorlukta mutlu bir birey olarak yaşaması düşünülemez. Bu nedenle yaşamındaki mücadeleci ve zaman zaman kavgacı kişiliği onun ne kadar temiz bir düşünce ve hayatın özlemini kurduğunun en önemli göstergeleridir. "Kafamı taşlara vurasım geliyor.ama nerede benim temiz kanımla sulanmayı hak edecek bir taş" diye seslenmesi bu umutsuzluğunu yansıtmaktadır. Serol Teber'in " Aşiyan'daki Kâhin" adlı eserinde Fikret ile ilgili psikolojik çözümlemeleri onu tanımamızda bizlere yardımcı olmaktadır. Teber, Fikret ile ilgili psikolojik çözümlemeler çerçevesindeki önemli bir çıkarımını şu şekilde örneklendirmektedir; "Tevfik Fikret'in kişiliğinin, psikolojik tartışması yapılmaya çalışıldığında, onun Aristotelcs ile Theophrastus'un düşünceleri çerçevesinde, sanatçılara özgü melankolik mizaçta olduğunu söylemek olasıdır. Burada belki bir kez daha anımsatmak gerekebilir ki, bu melankolik mizaç kişilik saptaması bir hastalık tanısına değil, bir duyuş, davranış, dünyaya bakış, özgün bir yaşam tarzına gönderme yapar." Sanatçı kişiliğin gerisindeki hu melankolik kişilik Fikret'in çoğu zaman toplumun geri kalanından kendisini soyudamasına ve hatta çok da iradi olmayan bir durumun doğumuna sebebiyet vermektedir. Kişiliğinin içinde yoğrulmuş ruhsal acılar, korkular özgün ve rutkulu bir yaratıcılığı kaçınılmaz olarak doğurmuştur. Bu türdeki bir melankoli Fikret'in kişiliği bağlamında toplumun geneline kıyasla olumlu bir farklıhğı doğurmuştur. Fikret'i yakından tanıyanlardan bir olan Ruşen Eşref Ünaydın'ın doğrudan gözlemlerine dayab anlatımlan Fikret'in günlük yaşamı hakkında bizlere bir ipucu vermektedir; "Arkadaşlan Aşiyan'a gittiklerinde Fikret, kapılardan birinden yavaşça görünür, seri adımlarla size yaklaşır, tombul parmaklannın ucu sivri elıni size uzatır ve elinizi içtenlikle sıkar. Kanepesine oturur. Parmaklannı birbirine kenetler. Ellerini ovuşturur. Ve bakışlannı, gözlerinin önüne eğerek, o iri görünümlü vücuttan hiç beklemediğiniz nazik bir sesle hatırınızı sorar. O zaman Fikret'in gayet sıkılgan bir insan olduğunu görürsünüz. Sözcükleri birer gözyaşı, cümleleri dinmek bitmeyen bir coşkudur. Onu dinlerken insanlığı daha uzaktan, daha açık görmek için yükselmiş ve karışıklıktan annmış muhteşem bir varkkla karşılaştığınızı sezer, onun bu coşkusuna hak verirsiniz. Hep insanlığın karanlık, çamurlu yollannda, dehlizlerinde sitemkâr dolaşır, hemcinsleri için kurtuluş diler. Onu her ziyaret edişinizde size mutlaka edebiyattan ve memleket sorunlarından söz eder; şehirden çekilmiş, insanlarla ilgisini kesmiş sanılan bu adamın bizleri ne açık ve kapsamlı bakışlarla izlediğini, genel toplumsal yaşama ne derece yakın olduğunu görerek şaşınrsınız. Aşiyan'a giden bilgilenmiş, hakikate biraz daha yaklaşmış olarak çıkardı. Biz kendimizi ona bakarak tanırdık." Fikret'in toplumdaki kirlenmeye karşı duran kişiliğinin yansıması yaşamının bir bölümünde adeta bir sığınak gibi gördüğü Aşiyan'da da gösterir kendini. "Aşiyan geleneksel kültürün egemen olduğu toplumsal bir ortamda modernleşmeye çalışan Tevfik Fikret'in, yaşadığı düş kırıklıkları karşısında, kendisini korumaya çalıştığı trajik bir özgürlük barınağı...." olarak nitelendirilmiştir Serol Teber tarafından. Aşiyan; Fikret için bir anlamda bu kirlenmeden etkilenmemek için yapılmış bir kaçıştır. Gördüğü her şey şiirlerinde ve dilinde vücut bulur, anlamlanır. Leibniz bu eğilimi "monadlaşma" olarak çözümler. Şöyle ki, bir düşünür ya da sanatçı yaşamını sürdürmek üzere kapısız ve penceresiz bir mekâna kapanacak, burada ashnda kendisi ile baş başa kalacaktır, Ancak toplumun bütününden de kopmayacaktır. Topluma ilişkin gözlemleri eserlerinde biçimlenecektir. İeber bu husu810 BLAISE CENDRARS MORAVAGINE Moravagine Dehasmı hem yaşamma hem de eserine koymayı başarmış sıradışı bir yazaröan bir "yeraltı klasiği" İçinizöeki Moravagine'i uyandırmaym! Yoksa... ıi'irır.canvavi nlari.com SAYFA 11 SAYI