25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Hayalgücünün Merkezine Seyahat/ Işıl Beril TetikAyşegül NergisDemokan AtasoyMurat GüneyYiğit Değer BengiÜmit yaşar Özkanl Ithaki Yay./406 s. Hayalgücünün Merkezine Seyahat adh bu seçkide, Ithaki Yayınları'nın Jules Vcrne adına düzenlediği öykü yarışmasında dereceye giren altı yazara ait on dokuz ödüllü öykü ycr alıyor. "Bilimkurgu ve fantazi başlangıcından bugüne dek Türkiye'de gerçekten ilgiyle okunmuş ve takip edilmiş türler, belki 'mucizelerle düşünmeye' eğllimli bir toplum olduğumuzdan belki de sınırlı vc baskılı bir dünyada sınırsız ve özgür düşler kurmamıza olanak sağladiğından... îlk Türkçe bilimkurgu ve fantazi kitabımız olarak siz okurlarımıza sunduğumuz bu seçki, umarız türlerin Türkiye macerasına olumlu bir katkıda bulunur" diyor kitabı yayına hazırlayanlar. Düşünce Balonları/ David Lodgel eviren: Meram Erdoğan/ Aynntı Yay. 320 s. Yazar bu yapıtında akademik hayatı fon olarak kullanıyor ve bizi "kıymeti kendinden menkul" akademisyenlerinin dünyasına götürüyor: Zina, bilinç muamması ve insan kalbinin karmaşasını incelemek için. 'Düşünce Balonları', Lodge'un insanların ilişkilerinde oynadıkları oyunları keşfe giriştiği bir sosyal komedi... Bu komedinin antikahramanı da son derece parlak bir akademisyen. Bir üniversitenin bilişsel bilim alanında çalışmalar yapan prestijli bir merkezinin yöneticisi ve bilimsel araştırmaların son noktası olan yapay zekâ ve insan bilinciyle ilgili araştırmalar konusunda aranan bir uzman. Aynı zamanda ifİah olmaz bir zampara. Amerikalı eşinin sağladığı refah dolu hayat, Ralph Messenger'ın çapkınlıkta sınır tanımamasına engel değildir. Üstelik eşi ile yaşadıkları bölgenin sınırları içinde olmamak kaydıyla, başka kadınlarla oynaşması konusunda bir anlaşmaya varmıştır. Ancak Ralph, kocasının ani ölümünün yasını tutan romancı Helen ile karşılaştığında bu anlaşmanın bir hükmü kalmayacaktır. Helen Ralph'ın taarruzları karşısında uyarılsa da, ahlaki prensipleri dolayısıyla ona karşı koyar. Bu, aynı zamanda ateist bilim adamıyla Katolik romancının da karşılaşmasıdır. Lodge, yaşamı ve ölümü, aşkı ve kıskançlığı, gizliliği ve dürüstîügü keşfe çıkarken, başımızın üzerinde duran düşünce balonlannda yazılı olan şeylerin peşine düşüyor. Yıldızlı ve Yağmurlu Geceler/ Maeve Binchy/ Çeviren: Zeynep Seymenl Doğan Kitap/248 s. adaya çok önceleri yerleşmiş trlandalı Vonni var. Herkesin omzuna yaslandığı sıcak ve yakın bir dost... Başkalarımn Kokusu/ Aslı E. Perkerl Çınar Yayınlanl 264 s. "New York'tan gelen telefonda Aslı E. Perker kitabını bitirdiğini, okumamı ve yazı yazmamı istediglnde çok sevinmiştim. Yayıncvinden dosyayı yolladılar, kısa sürede okuyup yazıyı teslim cderim diye düşündüm. Olmadı; çarpılıp kaldım. Oyküler olarak başlıyordu kitap, küçük sakin bir öykü, sonra o küçük nokta etrafını etkileyerek büyüyordu. Zincirleme kazalar yaşanıyordu kahramanlar arasında. Bir çember, bir spiraî döngüsü içinde zaman ve zaman degişiyordu. Sonra her olayın diğer öykünün alt metnini kurduğunu ve hayatın işte bu sıradanmış gibi görünen detaydan nasıl kocaman trajedilere dönüştüğünü gördüm. Yazarın öykü olarak kurduğu metnin romana geçişini, geniş plan baktığınızda da sinemaya göz lurptığını, hatta sanki gizli hedefinin bu olduğunu anladım. Anladım ki çok usta işi bir metinle karşı karşıyayız. Yalın, sade, çarpıcı, süratli..." diyor Meral Okay. Paris'in Karnı/ Emile Zolal Çeviren: Yurdahan Tulunl Payel Yayınlanl 332 s. RougonMacquart Dizisi'nin 3. Kitabı olan Paris'in Karnı, Zola'nın içine kendi fikirlerinden çok şey kattığı, bir gencin başkentin ihtişamına ve çağdaş yaşama olan aşkının romanı olduğu kadar, aynı zamanda politik bir roman. Zola, bu yapıtında roman estetiğiyle politikayı kaynaştırarak aldatıcı dış görünüşlerin genelleyici ama sert bir hicvini yapıyor. Öte yandan diziyi tamamlamak için yazacağı 17 kitaba hâkim olacak kurgu tekniğini oluşturduğu ve ressam Claude Lantier'nın ağzından modem sanatı savunduğu için dizinin bu üçüncü kitabını bir bildiri romanı olarak da görebiliriz. Günah Keçisi/ Rene Girardl Çeviren: Işık Ergüden/ Kanat Yayınlanl288 s. meyvelerini mi istersin?/ Dinlenmek, haz almak veya sarhoş olmak mı istersin?/ Bir kelimeyle yeri ve göğü kavramak mı istersin? Şakuntalâ derim..." Hayatın Anlamı/ Mehmet Açarl Ithaki Yayınlanl354 s. Kozmik Birlik Çağı'nın gerçekleşmesini, yani insanlığın evrensel kurtuluşunu engelleyebilmek için durmaksızın komplolar düzenlemektedir, Âvrupa Birliği'ne ve diğer tüm uluslararası organizasyonlara nüfuz etmiş olan kötü güçler, hain emellerini gerçekleştirebilmek ıçuı tum güçleriyle tılsımlı kolyeyi ele geçirmeye ve Hasan Tütün'ü saf dışı ederek Dünya Birliği'nin kurulmasını önlemeye çalışmaktadırlar... Medyumlar, cadılar, uzaylılar, tılsım ve büyü... Ahh Marilyn/ Turhan Feyizoğlul Ozan Yayıncılıkl 150 s. Norma Jeanne ya da tüm dünyada bilinen adıyla Marilyn Monroe, 'Los Angeles General Hospital/Merkez Halk Hastanesi'nde, asıl adı Aimce Semple olan, ancak hastane kayıtlartna 'Glayds' adıyla geçen bir kadın tarafından dünyaya getirildiğinde, tarih 1 Haziran 1926'yı gösteriyordu. Annesinin ve anneannesinin, yaşamlannın büyük kısmını akıl hastanelerinde geçirmesi ve dayısının intihar etmesinin dışında, onun hayatında başka dramatik süreçler de vardır. Ancak Marilyn Monroe'nun sansasvonel kişiliğinin daima ön planda tutulması, bu süreçlerin sinema tarihçileri tarafından genellikle göz ardı edilmesine neden olmuştur. Sıra dışı yaşam biçimi ve Amerikan Başkanı John F. Kennedy ile olan ilişkisinden dolayı, yaşamı ve ölümü ile ilgili çok çeşitli iddiaların yanı sıra, sinema tarihinin de çok önemli bir kesitini içeren Marilyn Monroe'nun biyografisi yer alıyor bu kitapta. Endülüs/ llker Özünlül Türkiye Iş Bankası Kültür Yayınlanl 308 s. Endülüs, çokkültürlü ve çok etnikli Akdeniz sularmda yaratılmış en renkli mozaiklerden biri olarak kabul edilir. Ne var ki bir Akdeniz mozaiğini anlatmak, ucu bucağı belli olmayacak kadar iç içe geçmiş bir uygarlıklar yumağını da açmak demektir aynı zamanda. 'Endülüs', bir kültür sohbeti sıcaklığında kaleme alınmış bu 'kent anlatı' kitabı sadece Endülüs'ün değil, tarihi 'akrabalık ilişkileri'nde tüm bir Akdeniz'in de öyküsünü anlatıyor. Günah Keçisi REN£ GIRARO Yıldızlı ve Yağmurlu Geceler Maeve Binch 'Yıldızh ve Yağmurlu Geceler', ani bitişlerin, aynı zamanda da ani başlangıçların romanı... Küçük bir Yunan adasında birbirleriyle yeni tanışan dört insan hayatlarını paylaşıyorlar bu romanda. Gezmek, yaşadıkları hayattan uzaklaşmak ya da yeni bir hayata başlamak için geldikleri adada, kendileriyle ve gerçeklerle yüzleşiyorlar, birbirleriyle dost oluyorlar. Bir de onlann öykülerine dinleyici olan, bu arada kendi hüzünlerini de kıyıdan köşedcn ortaya koyan adanın yerlisi, tavernacı Andreas var. Andreas oğlunu Amerika'ya kaptırmış, yalnız bir adam. Elsa, sevdiği erkekten kaçarken televizyonculuk meslcğini de terk etmiş Alman bir genç kadın. Fiona, kaba ve duyarsız sevgilisiyle geldiği adada aniden tek başına kalan Irlandalı bir hemşire. David babasının işini sürdürmek istcmediği için ailesinden kabul görmeyen bir Ingiliz delikanlısı. Thomas, oğluna çok düşkün eşinden ayrı bir Amerikalı. Tabii bir de SAYFA 30 Kurbanın kendisi de dahil olmak üzere hemen hemen herkesi kurbanın suçlu olduğuna inandıran günah keçisi mekanizmasının kültür üzerindeki kurucu, koruyucu ve birleştirici rolünü çözümleyen Rene Girard, mitolojiyi, ortaçağ metinlerini ve Incilleri yorumlayarak mitlerin toplukıyımlan nasıl gizlediğini gösteriyor bu kitapta. Şakuntalâ/ Kâlidâsal Çeviren: Korhan Kayal Imge Kitabevil 136 s. MÖ 4. yüzyılda yaşadığı düşünülen bu Kâlidâsa'nın birçok yapıtının arasında Şakuntala'nın yeri bambaşkadır. Bu Hint dramında aşk, bütün boyutlarıyla son derece incelikli bir anlatımla betimlcniyor. Oyle ki, çağlar boyunca bu yapıtı okuyan birçok şair ve yazar hayranlıklarını gizleyememiş. Bunlartlan biri olan Goethe, !jakuntalâ için şöyle diyor: "tlkbahann çiçeklerini mi,/ Yoksa sonbaharın Knrtallar sonsuz topraklarda uarvordu Kartallar Sonsuz Topraklarda Uçuyordu/ Özgür Arcanl Babil Yayınlanl 304 s. 'Eski Dünya'nın ilk sahipleri Kızılderililer anlatılıyor bu kitapta. Onlar toprağın sunduklanna karşı borçlu kalmamak için bileklerindeki kanı 'Toprak Ana'ya sunabüecek kadar doğaya saygılıydılar.. Ama bir gün bu halkların üzerine okyanustan kara bulutlar geldi. Ve bu kez aynı toprağa, yağmurun toprakta bıraktığı çukurlar kadar ölü verdiler.» C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 808
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear