25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

meyi öğrenmeli. Elimden gcldiğince izlemeye çalışıyorum cdebiyat ortamını, herkesin hoşuna gidecek, genel beğeniyle örtüşen metinler üretmc yarışı var sanki. Gitmek, gelmek vc özellikle de yol, edebiyatın da en büyük kaynağı zatcn. Bunun üzerine bizim toplumda son elli altmış yılın yol açtığı göç, kültürel kırılma, kimlik değiştirme devinimi de göz önüne ahnırsa, kıtap adının ne büyük bir olanak sağladığı dana iyi anlaşılır. O olanağı, kendini duyurmak için olanak bulamamış insanların ve duyguların öyküsü nü yazabümek için kullanmaya çabaladım. CERÇEK VE KURGU İLİŞKİSİ Kurgulartnmn uzamı kırsal, köy, kasaba ve gecekondu. . Uzamlardakı yaşamsal gerçek öykülerınızın iskeletı. Öyküde gerçek ve kurgu ılışkisini nasıl yorumluyorsunuz? Yine aynı noktaya döneceğiz. Üretilmiş, bir merkezden yöneltilen hazır kültür yerine, artsüremli, tarihcil gelişmesini de kendi içinde taşıyan, insanımızın duygusunu içinde var etmeyi başarmış bir "alternatif kültürü" savunmak istiyorum; onu beslemek, onunla beslenmek... Bu çabayla birlikte, bir uzak duruşta, yadırganan bir kıyı içinde buluyorsunuz kendinizi. Genel olanın dışında kalıyorsunuz. "Yine mi köy ya da kasaba" , "Yine mi kır?" sorusu, yüz buruşturmalar çıkıyor karşınıza. Amacım başka bir dünyaya dikkat çekmek, kentin karşısına köyü, teknolojinin karşısına doğayı çıkarmak filan değil. Toplumsal iletişimi, karşıt uçlar içinde bırisini diğerine dönüştürmeden çoğulluğu içinde ortaya sermek istiyorum. Onem verilmeyen, olmamış sayılanı da göstereyim diyorum. Okur için hemen anımsanabilir, bildik, tanıdık olmayabilir gezindiğim coğrafyalar... Bu anlamda kırsaldayım, uzaktayım. Ama o uzak aslında insanımın unutturulmuş olan yanı, "yakını", "yüreği" hatta. Kentimiz de orada aslında, kentlimiz de... Kendi kıyımızı görelim istiyorum. Bilincimizi yukarıdan gelen simge sağanağına karşı çıplak, savunmasız bırakmayalım. Unuttuğu kendisiyle barışmalı insanımız. Başkası olarak yaşamayı ne çabuk kanıksadık!. Böylece kendimize ait hayatı bulmalıyız öykü içinde; bir yandan da, öykü, bir kurgu olduğunu, bir uydurmaca olduğunu bildiren aşkınlığı da temsil etmeyi Laşarmalı. "Gerçcğin kopyası" ya da temsüi yerine yeni bir gerçeğin yapılanmış olduğu kanısı öne çıkmalı. Kurgu olmadan öykü olmaz. Kurgu da gerçeğe en yakın noktalara teması sağlayacak çatışmaları, iki ayrı ucu birlikte taşıyan bir şaşırtmaca, devirmece oyununu kapsamalı. "Gidenler Gelenlerdi" dekı öykülerinizdebiçem (üslup) farklılıgı var. Demck ki araymnız siirüyor Yazma dünyamzda biçemı nereye koyuyoriunuz? Bendeki biçem değişikliği, öykülerdeki biçem ayrımı, bilinçli bir çabanın ürünü. Bilerek ve isteycrek deniyorum, yaratmaya çalışıyorum yeni biçemleri. Yalnızca anlatıcıyı, kullandığı malzemeyi değil, biçemi de değiştirmeli diye düşünüyorum her yeni metin. Yazarlık anlayışım bu. Bir yeri bulup oraya yerleşme, aynı biçemle yazma çabası içinde değilim anlayacağınız. Olguların, sözcüklerin değişmesi yetmez... Yazar kendisini, biçemini değiştirerek yenilemeli. Kendisini tekrarlayan, yineleyen bir yazar olmak istemiyorum. Yazdığım, kendimi anlattığım her biçem benim bir başka yüzüm, yüreğimin başka bir köşesi. On yıl önceki öykümde de kendimi bulabiliyorum. Ama benim ayrı bir ânım, ayrı bir duruşum taşınıyor değişimlc birlikte. Olgunlaşmış bir yazar belirli bir biçeme sahip olıır ve o biçem kendisine aittir gibi bir düşünceyi diyalektik, gelişmeye açık bulınuyorum. Birçok yazarımızın belirli bir dönemden sonra okumayışları, kendisini yenilemeyişleri kuramsal ve şaşmaz bir gerçeklikmiş gibi sunuluyor. Nereden çıkarıyoruz bu "değişmez doğruları", "şaşmaz gerçeklikleri"? Yazar olınak büyük sorunıluluk isteyen r ı i M U M R İ Y F T K İ T A P bir iştir. Ya da ben öyle alıyorum olayı. Yazar önce okuyandır. "Bir biçeme ulaşıncaya kadar oku, sonra sürekli yaz" gibi bir genel eğilim var yazın dünyamızda. Buna katılmıyorum. Okuyan insan da, kaçınılmaz olarak değişir. Değişmeden okumak olası değil... Onun adı kendini kandırmaca olur. Başkasını anlatabilmek biraz da başkası olabilmeye bağlı. Yalnızca yaşam içinde karşılaştıklarımız değil, okuduğumuz metinler de bizim için "öteki"dir. Öteki olmayı başardığımız ölçüde yazar saymalıyız kendimizi. Ama kendimize ait bir iz, bir gölge mutlaka olacaktır o başkalaşımın içinde. Taklitle, öykünmeyle aynı şey değil... TozKoparan MIOKVALD, YAŞAMIN İÇİNDEKİ SESLER Yansımalı sözcüklerle bezelı bettmlemelertnizın bırezgisı var. Ttpkı pastoral şiirler gibi. Do&adakı ya^amın içındekı seslen kullanırken ne yaratmaya çalıştınız? Sesleri ve sözleri 'an'a ait bir orkestranın elemanları ve çalınacak müzik parçasının notaları gibi bir arada vermeye çalıştım. Bir rengin, bir sesin ayrı gözden algılanışı, ayrı kulaktan duyuluşu ancak böyle sağlanabilir sanıyorum. Karar bildiren, yargıyla sona eren hükümlü tümccler ve sözcelem yerine herkesin kendine ait bir imge kuracağı imge ipuçları verip çekilmeye çabaladım. Ses ve sözcük orkestrası... Yönetici, şef, okurdan okura değişmeli. Kümeleşmiş notaları istediği gibi kullanmalı okur... Bir ansiklopediyi ne kadar kalın tutarsanız tutun, ne kadar ayrıntılı yazarsanız yazın, bir orkestradaki çeşitlüiği bulamazsınız orada. Birden çok duyguyu devindirmek çabası olarak da anlayın... Keşke kitapların dokunma duyusuna, tat almaya seslenen yönleri de olabilse... Yazının olanaklarını aşan bir ufuk açmak istedim. Bu ufuk, doğaya, hayatın insan eliyle henüz yeterince ellenmemiş, kurulmamış yerine doğru uzandıkça genişler. însan elini vurduğu şeyi indirger, daraltır, sınırlar, duvarlar kurar, yönlendirir. Doğada, hayatın kendisindc var olan çoğulluğu tekıl kazanımlara indirgemeye çaIışır, öğrenilmiş kavramlar arttıkça ufuk daralır. Bir yönde uzun erimli bakmayı öğrenirsin ama diğer yönler körelip gider. Pastoral şiire benzetilebilir kimi öykülerimdeki söz dizinleri ama, onlara göre daha ucu açık, daha belirsiz imgeler taşırlar. Okuru anlatının içine çeker. Pastoral şiir kendince bir duygu yüklenimi vermeye çalışırken ben yapım işini okura bırakmaya özen gösterdim. Öykü adlanmz imgeyüklü. Öykü adlarını seçerken ya da verirken esin kaynag'ınız nedır? Oykü adı, öykü konusunu, temasını üzerinde taşımalı. Öykü okuru daha adımını atarken içeriye doğru, bir doğrultuda bir yönde kıpırdanmaya başlamalı imgelemi diye düşünüyorum. Ad bu anlamda çok önemli benim için. Oyküdeki bir kahramanın, karakterin adı, bir olgu öyküye ad olup çıkmamalı. Öykü odacığının kapısı açılmış olmalı adıyla birlikte ve ilk metrelerin görünür olmasını sağlayacak bir ışık düşürmeli içeriye. Adı seçerken bunları düşünüyorum işte. Bir öykümün adı bellekte kendine yer edinecek kadar anlam çoğulluğu taşımalı, öyküyü kendisiyle birlikte götürmeli gittiği yere. Ustam, Nereden Geltr, Nereye Gidersin bölümlerinden olu\an öykülerin bir datnarı da halk öykücülüğümüze bag"lı. Bu öykülerle aranız nasıP Bu öykülerle beslenmiş benim yaratıcı imgelemim... Bu kitabımda da iyice öne çıktı sanırım. Çoeukluğumda dinlediğim masallardan, halk öykülerinden oldukça etkilenmişimdir. Sesleri hâlâ kulaklarımdadır... Babamın annesi Seyhat Nene, Byüp dedemin bacısı Gülşan Nene vardır çocukluğumun köy akşamlarında. Yayla evinde topluca girerdik yataklara. Tepedeki küçük kirli camlarda, ay ışığının önünde sallanan bacadaki otları ve karşımdaki yıldızları izlerken bir yandan, o neneleri dinlerdim; görünenin içine onların sesindcn, yüreğinden gelen anlatıyı yerleştirirdinı. Masallar anlatırlardı. Gü,m 808 Sıı I;N Mehm»d lf?nn'un ftnç^yfü Iskender'den Aslan Yürekli Richard'a, ıçlı ordulanndan Napoleon'a, Hitler'e ve modern zamanlarda ABD'y^vanncaya dek defalarca topyekün saldınlara ve istilalara mâruz katmış, direnen ve bağışlayan Doğunun ya da Selahaddin Eyyubi'nin dcstanı... Ünlü Norveçli yazar ThorvalîRfeen, Tozkopararida, tüm tarihin ve insanhğın takdirini kazanmış, hem kendi yazgısını hem de yaşadığı iklimlerin yazgısını rcddeden, banşçı ve bağışlayıcı Selahaddin Eyyubi'nin destansı yaşamını, oryantalist klişelere saplanmadan, tüm gerçekli^iyle ve ustahkla betimliyor. TOZKOPAKAN Thorvald Steen İthaki > Çağdaş Dünya Edebiyatı 8,00 YTL (8.000.000 TL) 1 HAFTADA 5 YAYIN DAĞITIM ARACILlfilYLA ZİNCİR A6AZALARDA VE MARKETLERDE SAYI SAYFA 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear