05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Savkar Altınel ile şlîr ve yolculuk üzerîne 'Gözümde şiirlerimle gezi kitaplarım arasında liçbir fark yok' Savkar Altınel şiirlerinin yanı sıra yayımladığı gezi kitaplarından da tanıyoruz. İlk gezi kitabı Güneydeki Ülke' dan yıllar sonra' Kvangvamun Kavşağı' ile okurlarının karşısına gelen şaykar Altınel'le söyleşimizin iki ana izleği, kuzey rüzgârına takılan şiir dizeleri ve yolculukları oldu. G HâleSEVAL kuyucuyla buluşan şiir, şiir çevirileri ve gezi kitaplarınız var. Kitaplarınıza ve yolculuklara geçmeden önce biraz sizi tanıyalım istiyorum. îngiltere'deyaşamadan önce hayatımza, okulyıllannıza giren Amerika da Chicago var sanıyorum. Önce Amerika diyelim.... Ve neden Amerika? 1 Iayat ya da, en azından, benim hayatım önceden planlanabilen bir süreç değil. izleycceği yolu tesadüfler belirliyor. "Çocukluğumdan beri Amerika'ya gitmek istemiştim" türiinden bir şey söyleyemeyeceğim, çünkü böyle bir isteğim olmamıştı. Ama Türkiyc'de bir Amerikan okuluna gittiğim için üniversiteyi Amerika'da okuma imkânım vardı. Bu imkânı kullanıp Chicago'ya gittim; sonra da, kısmen Amerika'ya pek ısınamadığımdan, kısmen de o yaşların sıradan buhranları ncdeniyle karmaşık ve sıkıntıIı bir dört yıl geçirdim. Amerika'dan ayrıldıktan sonra da etkileri süren bu dönemden sonıında çıktım tabii, ama çıktığımda gençliğin sarsıntılarıyla birlikte o sonsuz enerjisi ve umııdu da ardımda kalmıştı. (!enç olmak ve peşinden de gencliğin kaybolması herkesin yaşadığı dencyler, ama ben bıınları belki biraz daha yoğun bir şekilde yaşadım ve içimde Chicago'yla bir ilişkilerinin olduğu izlenimi kaldı. L. P. Hartley'nin "C.eçmiş başka bir ülkedir" sözünü antnayan yoktur; benim için o başka ülkenin bir adı da var: Amerika. Bu söylediklerim, "Neden Amerika?" sorumı/u cevaplandırmasa da, Amerika'nın kafamdaki ycrini bir ölçüde açıklayabilir değil, dingin bir şair olarak bilinmeyi isterdim. Hdebiyatın diğer dallarına gelince de, Chicago gibi şiir de hayatımda yalnızca bir tesadüf. IZdebiyatla ilk ilgilenmeye başladığımda hikâyeler yazıyor, zamanla da romancı olmayı istiyoıdum. Sözünü ettiğim sarsıntılı dönemde yazmayı bıraktım, geri döndüğümdc dc kcndimi hiç bcklemediğim bir şekilde şiir yazarken buldum. Ama şiir benim için hiçbir zaman tümiiyle doyurucu olmadı, hep düzyazıyı, düzyazının büyük yolcııluğunu özledim. Toplu Şiirler'imle şiir serüvenimi tamamladığımı söyleyebilirim. Bu, bir zamanlar yapmayı umdu ğum gibi, ille de roman yazmaya başlayacağım anlamına gclmiyor; ama ileride ne yazarsam yazayım, düzyazı olacağına eminim. Klasik Ingiliz şiirinden yapttg'ınız çevirilerden olusan Kuzeyde Bir Adadan adlı kitabınıza aldığmız şairlerden babsedelim biraz da... Romantik şıirın öncüsii Samuel Taylor Coleridge'den "Kub/a Khan" (Kubilay 11a») adlı şiiri yer alıyor Şairin en ünlii üc iiırı "C.bristabel", The Ancıenl Marinerve "Kubla Khan". Elestirıuen G Wilson Knigbt' ın lammlamasına göre, Dante'nin Divina Commedia'sında yer alan Purgatorio, Infcrno, Paradiso üçlemesinde oldug'u gibi, "Christabel" bir Cehennemı. The Ancient Mariner Anıfı, "Kubla Khan" ne Cenneti anlatır 1 T)\ yıltnda an dokuz yasmdayken C.anıbrıdge'de }e\u\ C.ollege'a gıder sair Dını eğıtimin etkist mıdir şıirlerinde görülen'•>Buradan yola çıkarak Coleridge in şiırdekı yerini konuşalım. BAŞARISIZUK HAVASI... Coleridge bir rahibin oğlu olarak diinyaya gelmiş, kendisi de rahip olmayı düşünmüş, dini bir dergi çıkarmış, vaazlar vermiş vb. birisi. Hıristiyan kültürüyle elbette ki bir ilişkisi var. Ama bir Herbert'ın ya da Hopkins'in olduğu anlamda bir "Hıristiyan şair" olduğu bence söylenemez. Öyle olsa bile, benim için il ginç olan yanı bu değil. Binlerce başka hayranı gibi beni de Coleridge'e çeken şeyin ondan yayılan o garip Başarısızlık fıavası olduğunu düşünüyorum. Edebiyatta da, hayatta da düşlediklerini gerçekleştirememiş, ne istediği büyük epik şiiri, ne de neredeyse daha da çok istediği büyük felsefe kitabını yazabilmiş, umutsuz bir aşlda, para sıkıntılanyla ve alkol ve uyuşturucu bağımlılığıyla boğuşarak ömrünü tüketmiş bir insan. Ama bize kalan bir avuç eşsiz şiirinde, yazmayı becerdiği yazılarda, sonradan derlenen sohbetlerinde ve hatta okuduğu kitapların kenarlarına düştüğü notlarda o kadar zeki, parlak, çarpıcı şeyler var ki hayatının oluşturduğu enkazın içinde sıkışmış mücevherler gibi hâlâ ışıyıp gözümüzü ahyorlar. Coleridge'in "Kubla Khan"a eklediği notta, bu şiirin, afyon aldıktan sonra gördüğü bir rüyada oluşmaya başladığını, ama Porlock'tan bir adamın kendisini görmeye gelmesi üzerine yarım kaldığını anlattığını bilirsiniz. Belki de hepimiz, için için, hayat araya girmeseydi, Porlock'tan (ya da Chicago'dan) o adam gelip kapıyı çalmasaydı, neler neler yazabilirdik diye düşündüğümüzden Coleridge'i o kadar seviyoruz. Ama tabii onun bizden farkı gerçekten de çok şey yazabilecek olduğunu gösteren kanıtların olması. Ingiliz kadınları ve şiir diyelim biraz da. Dizelerde aşk ve feminist polemik yan yanadır. Kadınların düşüncelerini sözcüklerden çekip çtkarmak, işte bu ayrı bir tat verir bize. Çünkü yaşama gücünü kamçılayan güzel şiirlerin yanında, kucak dolusu romantizm serılir tinü'müze. Dorothy Wordswor/h, "Grasmere A Fragment" adını verdig"i şiirde vadinm doyulmaz yeşillig'ini, ev ö'zlemini ve sevgiyi tünı kalbiyle sunar. Elizabeth Barrett Broıvning'ın ünlii soneleriakıldan çtkmaz Bronte kardesler, ncir alanında verdiklcrı eserlerin yanı sıra, sizin de kilabınızda yer alan Emily Bronte'nin "Görebilen" adlı KİTAP SAYI 8 0 4 O Şttrlertnızde keııtlere ve yerlere göndermelcr var. Bir anlatnda şiirlennizde yolculuk ana izlek. Sizi bu keııtlere ve yerlere çeken neden/nedenler üzerinde dura lım... ANA İZLEK YOLCULUK Yolculuğun şiirlerimdeki ana izlck olduğu konusunda haklısınız. Kısa bir siire önce yayımlanan Toplu Şiirler'ime de zaten bu nedenle Yol Notları adını verdim. Sevdiğim şehirler, yerler elbette var; ama beni herhangi bir yerde olmak düşüncesinden çok, yolda olmak düşiincesi, yolculuğun kendisi çekiyor. Yolculuğun çekici yanı dünyaya dışarıdan bakmamızı ve dolayısıyla da her şeyi alabildiğine net bir şekilde görebilmemizi sağlaması. Yazarların yaptığı da bir anlamda hayatlarımıza belli bir uzaklıktan bakıp bizc bu hayatları anlatmak olduğu için, yazmakla yolculuk arasında bir ilişki olduğu bcnce açık. Başka bir yerde de dediğim gibi, temelde her kitap, yazarın gördüklerini anlattığı bir gezi kitabldır. Ama, lıpkı yazarlar gibi, yolcuların da bu şekilde dışarıdan neredeyse zamanın dışında bir noktadan bakmaya çalışmasında, hayattan kaçmak, yaşayan bir insan yerine yalni/ca gören bir göz olmak, her şeyden kurtulup bir tür sınırsızlığa (ya da belki hiçliğe) ulaşmak isteği de yok değil. Bu da yolculuğun kaçış yanı. Noshıl/i adlı yirinizde " içimdeki lok aa" diyorsunuz. " lok aa" beııı keııdine çeken gızemli bir sb'z oldu. Sızısı dinmi\ bir aayı vurguluyorsunuz... 7.aman sözcü g'unden söz edelim istiyorum. Acının üzerinden geçen ve onu tül perdesiyle örten zamandan ve hayattan... Dediğim gibi, yazmak hayata belli bir uzaklıktan bakmayı, içindc olup acısına kadanmak yerine, dışında durup bu acıyı oradan görmeyi içeriyor. Wordsworth, şiirin sonradan dinginlik içinde hatırlanan duygulardan çıktığını söyler. Eliot da acı çeken insanla yazan sanatçı arasındaki uzaklık arttıkça sanatın kusursuzlaştığını belirtir. Ama, böyle bir uzaklık olmadan yazmak imkânsız olsa da, her yazar bu uzaklığa eşit derecede önem vertniyor. Hayata daha yakın bir noktadan, daha büyük bir kargaşa içinde, daha çok acı çekerek yazanlar da var. Bense hep ıızaklaşmak, zaman ve uzay içinde uzaklaşmak istcdim. Şiirimde bir manzaraya uzaktan bir tepedcn, yüksclmekte olan bir balonun sepetinden, bir uçak penceresinden bakıldığı anlara çok sık rastlanmasının nedeni de sanırım bu. Şiirlerinizde bana kendini hissettiren duygu " hu'zün" oldu. Şiir hüznün yanında kendini öykü diyanna taşıyor sanki. Neden direkt olarak hikâye değil de şiir? Edehiyatın diğer dalları sizi kendine çekmedi mi? Önce hiizün konusuna değineyim. îjiirimdeki hüzünden çok söz edildi, ama ben bu hüznü göremiyorum açıkçası. Yukarıda andığım uzaklıktan kaynaklanıın dinginlik çok daha belirginmiş gibi geliyor. Kış Clüneşi adlı şiir kitabıma da ilkin Dingin (^umhuriyet adını vermeyi düşünmüştüm. Hüzünlü bir şair olarak SAYFA 12 C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear