24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

SONELER alât Sait Halman'ı bir kez daha anıyor ve onun K Kitaplığı'nda yeniden, gözden geçirilmiş haliyle Shakespeare'in Soncler'ini başucuma koyuyorum.l989'da Cem Yayınları'nda okurla buluşan Tüm Soneler bu kez Soneler başlığıyla şiirseverlerin kitap raflarında yerini aldı. 154 sone îngilizceleriyle birlikte, özenli bir biçimde basılmış. Talât Sait Halman'ın 'Önsöz'ünden okuyoruz şimdi: "William Shakespeare "Bütün dünya bir sahnedir," diyor. Shakespeare yeryüzünü baştan başa sahne olarak görmüş, kendi sahnesine bütün yeryüzünü sokmaya çalışmıştır. Ama, hem oyun yazarı, hem şair olan Shakespcare'in bütün dünyası sahne değildi. Yaşantılarının birçoğunu trajedilerindeki ve komedilerindeki kişilerin sözleriyle dile getirmekle yetinmedi, şiirleriyle de açıkladı." Soneler için de şunlan yazıyor Talât Sait Halman: "Büyük yazarın iç dünyası, Sonelerindedir. Bu özlü şiirlcrde, dramatik ses değil, lirik ses egemendir. Çoğu, derin duyguları, güçlü heyecanları, acıları ve sevinçleri anlatır... Onaltıncı yüzyılın sonlarında yazılmış olan Sonelcrde, Shakespeare insan ruhunun birçok boyutlarını yansıtmış, yaratmıştır. Baştan sona okunduklarında incecik sevgilerden yaman cinsel iştahlara kadar değişen bir gönül serüvenini anlattıklan görülüyor." Bu 154 sone, elbette Ingilizccnin en önemli ve ünlü şiir dizisidir. Aşk şiirleri olarak da dünyada benzersiz bir yere sahiptir bunlar. Soneler'de aşk, sevgi, kıskançlık, öğüt.. gibi konuları paylaşıyor bizimle Shakespeare. 116. Sone'yi birlikte okumaya ne dersinizr1 Mutlu birlesmesine hiçbir engel yok bence Gerçekten sevenlerın. Sevgı demem sevgiye Bir döneklik yaparsa bir değjşme görünce, Baska yola saparsa sevgılı taptı diye: Hayır, sevgı besbelli sağlam bir nirengıdtr, T Boraları gözler de sallanmaz, göğiis gerer, Gemilere yön veren yıldızların dengıdır, Değeri buinmeden başt tâ göğe erer. Zamantn soytarısı değildır sevgı asla, Gülyüzlüler göçse de orağına düşerek O değismez kısacık günlerle haftalarla, Direnir ve katlanır mahserin ucuna dek Yanılıyorsam bunda ve çtkarsa yanlışım, Ne hiç kimse sevmtştir, ne ben siir yazmısım. Aşkı aldım önüme yukanda söz etmeye çalıştığım kitaplardaki şiirlerde, dolandım haritayı imgelerle, bir tarihin geçmişine bugününe girip çıkarak kimi gölgeli kimi güneşli dizclerle birlikte ola ola çıktım çıkabildiysem düzlüğe. Düzlüğe çıktım ki, bir de ne göreyim bir anne kurban gitmiş çılgın bir cinayete, yani hunharca öldürülmüş doğum sancıları çekerken yavrusuna; ayna görmüş bunu Kim'e ne söyleyeceğini bilemeden bir antikçağ şairinin dünyasına sığınmış cinnet geçirmiş bir cinayet. Bedensiz Kadınlar'ın düşü bile güzel kendisi acı olsa da yaşamın. Mitolojinin büyüsünden sıyrılmak kolay mı her yeri sahne olan bu topraklar üstünde? Aşkı aldım önüme, ondan öğreneceğim ne çok şey olduğunu gördüm de yazdım bu yazıyı Kim'e? • Kim'e/ Zeynep Uzunbay/ Şiır/ Paptrüs Yayınları/ 2003, 63 sayfa. Bedensiz Kadınlar/ Nibat Ateş/ Şıir/ Papırüs Yayınları/ 2003, 79 sayfa. Çakmaktaşı/ Mehmet Kıyal/ Şıır/ Doku Yayınları/ 156 sayfa. Susmanın Otesi/ Hakan Cem/ Sıir/ Sardes Yayınları/ 200i/ 64 sayfa. Antikçağ Anadolu Şiiri Antolojisi/ Çeviren: Alova/ K Kıtaplığı/ 2003, 171 sayfa. Soneler/ William Shakespeare/ Çeviren: Talât Sait Halman/ K Kılaplığı/ 2003, 1S5 sayfa. 17 Ağustos Depremi çizgilerle belgeleniyor Şengöz'ün deprem gunlugu 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşadığımız o büyük, o korkunç depremi, yaşayan insanlardan çoğu unutup gitti... Belleklerde ancak yarım yamalak anılar kaldı... Muhammet Şengöz Özgür Kocaeli gazetesine her gün çizdiği karikatürlerlebu depremin günlüğünü tuttu.. Şengöz, önce sergisini açtığı bu karikatürleri, "Orada Kimse var mı" adıyla kitaplaştırdı. çıkıveren "Orada Kimse Var mı" ile yeniden o büyük felaketi yaşar gibi oldum. Tümü depremi konu alan 61 karikatürii ile Şengöz, o yaşanan acılı günlerin tarihçisi olmuştu.Yalnızca karikatürün, resmin değil, edebiyatın, sinemanın, tiyatronun da sevdalısı olan Şengöz'ün, kitabın girişine düştüğü notlar da bir günlük niteliği taşıyor. Yazımı bu notlarla noktalıyorum. . Büyük bir ug'ultu ve iarsılma... . Korkuyla karısık derin bir oh çekip yasama sevinci... . Çevremizdekı bmaların yerle bir oluşu, toz, toprak ve bağırtslar . Evler artık yabancı, sog'uk ve gri... Yasama sevınaardından sevdiklentmu, yaktnlarımızı merak etmeler, onlara ulasmaya çalışmak, çaresizlığın getırdığı yılgınhk, kokuşmuslug'a kızgınlık.. Çöken bmaların altındaki sevdiklerimizden ses alamamalar, ambulans sesleri, helikopterlerle Tüpras'ı wndürmeyeçalışmalar... . Kurtulanlara sevinemeden, dig'erlerini merak etmeler. ''OradaKimse'Varmı! ", "Bizıduyuyorsan ses ver...', Sessizlık, bekleyis... . Umulların bir sonrakı güne ertelenmesi; gece, açkalanlarda naylondan, tahtadan yaptlmıs bannaklara doğru yol almalar... , Sevdiklerımizi frı renklerden ayırdıktan sonra toprag'a vermeler; hızlıca, ağıt yakamadan... . Yalmzltklar, bırakıp gitmek istemeler, gidememeler... . Acıyı anlatamamalar, daha büyük aalarkarsısmda ezıklik duymalar... . Artık herkestn ayrt bir öyküsü var... . "Cumhurbaskanını halk seçsin", "Takdiri ilahı", " 7.4 yetmedi mi" beynimize taktlan sözler.. . Dedikodular, cahıllikler; akılların uykuya yatltğı, korkunun guzlere yerleştig'i bitmek bilmeyen günler, geceler... . Her gün ölerekyasamakyerine, yasama tutamaklarına sartlmak; sanat, kâğtt, kalem... . Artplar, korkular, korkulann üzerine dalga geçerek gitmeler, umutsuzluklan yasama sevincıne dönüştürmeler, ölümlerin arkasından ağıl yakamadan, neden olanlara lanet okumak için çizmeler... . Ag~ır hasarlı binalan hafif hasara çevirmeler, hiçbir şey olmamıs gibi devam etmeler . . Bilimm yıne dıslanman ya da yozlastırmak istemeler... . Veyasam sürüyor... . Yasadtklanmızı unutturmamak için .. 17 Ağustos 1999 depreminin çizgilerle belgelenmesi... • "Orada Kimse Var mı" / Muhammet Sengöz/Yayına Yayınları/ 66 s. onaltıncı yüzyılın sonlarında yazılmış olan Sonelermde, Shakespeare insan ruhunun birçok boyutlarını yansıtmı$, yaratmıştır. O Ruşen HAKKI / / / ^ öz uçar, yazı kalır" diyenlere ka• * ^ ^ tılıyorum. Unutkan bir ulusun ^ \ unutkan çocuklanyız. Yaşanan \~S onca olay eğer yazıya dökülmemişse, fotoğrafı çekilmemişse, karikatürcünün kalemini oynatmamışsa, unutulup gidiyor. Ömeğin, 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşadığımız o büyük, o korkunç deprem de unutulup gidecekti... Ve o büyük felaketi yaşayan insanlardan çoğu da unutup gitti... Belleklerde ancak yarım yamalak anılar kaldı... Felaketin üstünden bir hafta geçmeden, başka illerde yaşayan yazar arkadaşlarımdan davetler aldım, "Eşinizle birlikte konuğumuz ol" dediler, kabul etmedim. Izmit'te kalıp günü gününe tutulan notlarla Deprem Günlüğü'nü yazmayı yeğledim. Davetler aldığı halde yaşadığı kenti bırakıp gitmeyen biri daha vardı: Muhammet Şengöz... Çok sevdiğim, sanatına saygı duyduğum Şengöz de Ozgür Kocaeli gazetesine her gün verdiği karikatürlerle depremin günJüğunü tutuyordu. Karikatürlere baktığımızda yıkıntıyı, acıyı, ağıtı, çaresizliği, siyasilerin nasıl duygu sömürüsü yaptıklannı görüyorduk... Muhammet Şengöz, önce sergisini açtığı bu karikatürleri, daha sonra "Orada Kimse Var mı" adıyla kitaplaştırdı.(Yaymca Yayını, Ağustos 2001) Geçenlerde kitaplığımı gözden geçirirken karşıma WlLLIAM SltAMSPEAllL Sondn Ruşen Hakkı İle Muhammet şengöz... SAYFA 13 CUMHURİYET KİTAP S AY I 7 5 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear