24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cemil Kavukçu'dan Başkasının Rüyaları' • Meilke KOÇAK Gerçekrüya yolculuğunda ilk adım Cemil Kavukçu iki yıllık bir aradan sonra yeni öyküleriyle çıktı okur karşısına: Başkasının Rüyaları. Kurmaca ile gerçek'in iç içe geçtiği öyküler arasında ustaca dolaşıyor Kavukçu. başhyor öykümüz. Bunun ardından da yazar, sunduğu göstergelerle sözü edilen sıkıntılı atmosferi çizmemize yardım ediyor. "Sıcak öğle sonralan Ipe dizilmiş tütün yapraklannın kurutulduğu sokaklar Bomboş sokaklar Sessiz sokaklar ^ Dilleri dışanda köpekler Bitkin köpekler Sinek vızdtılan K An vmltıları r Karga sesleri Tekdüze guguuukguk sesini çıkaran güvercinler" Bitkinlik, yorgunluk, aynıhk, durgunluk, durağanlık... Bu ifadelerle, pek çok benzer adlandırmayı yapabiliriz. Öykü kişisinin geçmişi düşününce o günlere dair yaşadığı sıkıntının tek sebebi yukandaki göstergeler yardımıyla çizdiğimiz bu görüntü değildir elbet; "zorunlu öğle uykuları"nı da buna eklemek gerek. Uyku istenmiyordu; ama zorunluydu. Bu zorunluluğun her I lk zamanlarda, Bursa'nın bir parçası lnegöl'ü kendine mekân tuttuğu için vurulmuştum öykülerine. Kitaplar elimde sokak sokak dolaşmıştım înegöl'de Kavaklaraltı Parkı'nı bulacağım diye. Sonra elimde kalan öykülerdeki mekânlar da olsa yalnızca, onun gözüyle bakmaya çalışmıştım sokaklara, ağaçlık alanlara, tepelere, Uludağ'a. "Bu kent dağ ve aşktır." diyen yazann gözüyle bakılmalıydı da zaten tanrdarın ve tanrıçaların dans ettiği bu kente, dağa. Dağa bakıp şarap şişesinin dibindeki "dört parmaklık karanlığı" bitirmeye çalışan, "Herkes gibi yatağında olmayan", "Karanlığa, geceye karşı çekilmcnin anlamını arayan" bir adam çıkmıştı karşıma bir "Patika"da. Oradaki karanlıklarda uyuyamayan kişi, uykularda, rüyalarda selamhyordu şimdi de içine alan diliyle bizi "Başkasının Rüyalarrnda. "Cemil Kavukçu'da Mekânlar" başlıklı bir yazı tasarlamaktaydım ne zamandır; ama bir türlü başlayamadım elimdeki onca nota rağmen. Üzak Noktalara Doğru'daki "Ormanın Içlerine Doğru" öyküsüydü beni durduran. Bu öykii, unutamadığım öykülerden olurken, diğerlerini yazmamı da engelledi durdu. Artık beklenmemeliydi; çünkü Cemil Kavukçu, yeni açtığı gerçeklikrüya penceresinden selamlıyordu okurlarını "Başkasının Rüyalan"nda. Ben de artık kararımı vermeliydim. Kitaplar arasında sondan başa doğru çıkılacak yolculuk için bütün hazırlıklarımı yapıp biletimi kestirmeliydim. Bunîarı düşünürken ne olduğunu anlayamadım. Biletimi ne zaman kestirmiş, yolculuğa başlamış ve son durağa gelnıiştim? Tek bir not düşmüştüm bu ilk okumada: "Müthiş!" Bu soluksuz yolculuğu, son ve tek söz "Müthiş! "i açmak için başladım çahşmaya ve işte il durak: "RÜYA" gün, her öğle sonrası küçük bir çocuğun yaşamının parçası oluşunu sözcüklerdeki kimi eklerden de anlayabiliriz. """^^^^~~~~~~ j "Yatırır, örterdi, loş olurdu, kaymık diye bağıran dondurmacı ikindiden sonra geçecekidi, söylerdi, kapardı, çalışırdı, dinlerdi, merak ederdi, gıdıklarlardı, geçerdi, bilirdi" Bütün bu "r+idi"nin yüklendiği birbirini takip etme, benzerlik, tekdüzelik anlamları girişin şu son cümlesiyle pekişir: "Uzun, sıcak, sıkıcı yaz günleriydi." Öykünün giriş cümlesiyle bu son cümle arasındakiler bizim o ana dahil olmamızı, o atmosferi canlandırmamızı ve geçmişe dönüldüğünde yaşanan " sıkıntı "yı anlamamızı sağlar. Cemil Kavukçu BAŞKASININ RÜYALARI Okur bir öyküden başka bir öykiiye yol alırken neyin, kimin, hangi yerin karşısına yeniden çıkacağını bilemediğinden karşısına çıkan imgeleri ve diğer analtı ıınsurlanriî bunları asla unutmamalıdır. Her birine zihninde özel bir yer ayırmalı ve yolculuk sürdükçe imgelerle, dille, kişilerle, kişilik özellikleriyle o yerler arasında köprüler kurmalıdır. Kimi zaman bir karga, kimi zaman abla, kimi zaman bir riiya yetişecektir köprü kurabilmek için ündadına ve ancak o köprüler kurulduğu zaman bu kitabın tadma varacak, büyüklüğünü görecektir okur. Öyküdeki ablaçocuk yakınlaşması, ablanın anlattığı masallardaki "Birilerinin bir şeylerin daha iyi olması için çok uzaklara gitmesi", "giden erkeği bekleyen genç luzlar", "birleşmeylebiten aynlıklar" "düğünler", "gemili masallar" "motosikletiyle uzun bir yolculuğa çıkan, binbir güçlükler atlattıktan, bütün zorlukları yendikten sonra peri annenin kızıyla evlenmeyi hak eden adam", "motorsiklet sesi"... Acaba hangi öyküde ve nasıl karşılğını bulacak? Yazar, bunlann hangisini gerçek yaşamda, hangisini rüyada; gerçek olan rüyada veya riiya olan gerçek yaşamda kuracak bizim için? Bilemeyiz. Bütün bu bilinmeyenleri bilinir kılmak için, yazann bu ilk öyküde bize sunduklarını saklamab ve dikkat kesilmeli kitap boyunca. III Uyku Rüya Biz bunlan düşüneduralım, öykü kişisi olan küçük çocuk çoktan uykuya dalmıştır. Yazar da, bizi ilk rüyaya davet etmektedir. Yazann davetini kabul edip kapıdan gireriz masallardaki denizleri rüyaya taşımakta olan çocukla karşılaşınz. Burada: Rüya gören ÇOCUK(Öykü kişisi) Rüya kişisi Yukanda da göriileceği üzere biz hem çocuğun rüyasını, hem rüyadaki çocugun yaşadıklarını; bir yandan da öykü kişisinin rüya sonrası gerçekliğini görür, biliriz. Zamansız, mekânsızdır bu rüya. Çakıl taşlan, kısa pantolonlu, yüzünü göstermediğinden şimdilik kimliği belirsiz bir çocuk (kısa pantolon küçüklüğün, çocukluğun simgesidir burada), martısız gök, kötü bakan kargalar, ağaçlar ve ağaç dallarında "dostça sesiyle öten" ablanın "gugukçuk" dediği güvercinler vardır. Hemen rüyayı bölelim, araya girelim: Kargalar kötü bakarken, güvercinler dostça sesle öter. Bu da abla ile kardeş arasındaki yakınlığa, yakınlaştırmaya başka bir göndermedir. Masallardan sonra şimdi de güvercinler ablayla aradaki yakınlaştırıcı unsur olaruk karşımıza çıkar. Ayrıca burada yazann gerçek yaşamdan kimi görüntüleri rüyaya taşıdığını da görüyoruz. Bu da ashnda hem öykünün hem de kitabın bütünün akışına ilişkin bir ipucu bize. Rüya nerede, gerçekler neredei' Rüya ilerledikçe küçük çocuk, rüyadaki kişinin kendisi olduğunu anlar. Sebebi belirsiz bir korkunun ardından uyanmanın sevincini yaşar. Tabii burada hem zorunlu öğle uykusu bitmiş hem de en güzeli kargalardan, denizden uzaklaşılmıştır. Rüyabit IIAblaçocuk(Kardeş) Yakınlaşması Zorunlu uykulardaki tek güzel anlar "çok sık olmasa da arada ablasının "yanına uzanıp, saçını okşayarak kısık sesle masallar" anlatarak uyduğu anlar, günlerdir sanki. Yazar, burada masalların içeriğine yüklediği görevin dışında ki bunu da açacağız masal anlatımına da bir görev yüklüyor. Masalların anhıtılması abla ilekardeş arasındaki yakuılaştırıcı unsurdur. Masalların içeriğiyse, kişileri, yerleri; sonları da kimin hangi masalı sevdiğini söylenmesi ablanın ve kardeşin kişiliklerine dair ipuçları sunuyor bize. "RÜYA" Uykuyla başlayan öykü rüyayla sonlanır adına yakışır biçimde. Arada da "uykurüyagerçeklik" üçgeninde git geller vardır. Yazar, anlatıcı kişi bu git gellerde ister rüya ister gerçeklik olsun "çocukuyku, çocukabla, çocukokul, çocukbüyüme, çocukilk aşk, kaçış" diye adlandırabileceğimiz öykücükler birleşiminde büyümenin, yalnızlığın, korkunun, sonsuz gidişin öyküsünü anlatır bize. Bu öykücükler, öyküdeki kişiAler, dıırum, yer/ler/yersizlik, zaman/lar/zamansızlık, deneyim/ler hakkında iskelet çıkarmamıza da yardım eder. Bunları dikkatc alarak öykünün biraz daha içine girmeye, kendimizi rüyaya katmaya, gerçeklikle rüyanın kesiştiği noktaları yakalamaya çalışacağız şimdi. Bu seyrimiz süresince de şunu hep bileceğiz: Bu bir başlangıç; çünkü öyküler ilerledikçe... mişrir, Öykünün başındaki ilk cümlede "içe çöken sıkmtı'nın bir sebebinin de görülen bu rüyalar olduğunu söylemck mümkün göstergelerle çizilen atmosfere ve zorunlu öğle uykulanna ck olarak. Deniz olup da martının olmamasını, karganın ve guguk kuşunun ne anlama geldiğini de merak edip duC U M H U R İ Y E T K İ T A P Sıkıntılı Atmosfer, Ortam "Çocukluğundaki yaz günlerini düşündükçe içine bir sıkıntı çökerdi" cümlesiyle SAYFA 12 •I SAYI 728
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear