25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Başar Başarır, kendi deyimiyle, "öyküdc ısrar ediyor". Öykü meraklıları onu 90'lar boyunca yayımladığı sıra dışı metinlerden ve düzenli aralıklarla çıkan üç kitabından taniyor. Başarır, alışılagclmiş ritmini bozarak gcçtiğimiz günlerde dördüncü kitabını yayımladı. Alışılagclmiş diyoruz çünkü ilk olarak 1992 yılında Kcnt Kitabı ile okurların karşısına çıkan Başarır, takip eden her dört yılda bir yeni bir kitap yayimlayarak devam etmişti yazma serüvenine: Eski Şchrin Ayazı (1996), Ncdir llayat(2000). Ancak bu kez dördüncü yılın sonuna dek bekleyememiş olacak ki, takvimler henüz 2003'ü gösterirken dikkat çekici bir başlık vc insanı sorularla baş basa bırakan bir kapak tasarımıyla bir kez dana okurların karşısında: Gcrjrin O Günlcri, Yakalım Bu Öykülcri (Doğan Kitap, Ekim2OO3). Bütün bunlarla nc anlatmaya çalıştığım vc öykünün günümüzün edebiyat ortamındaki yerini konuşmak için karşısına geçtik yazarın. AHMET SONMEZ X"\ Ufiünc dek 4 öykü kitabı ya fS ynnladımz. Kendiniziöncelik/i ~~ I J olarak bir 'yazar' olarak mı tantmlıyonunuz yuksa bir 'öykücü' ularak mı ? Ben ilk öykümü 198K yılında yayımlamıştım. İlk kitabınısa İ992'de çıktı. Dcmck ki yazdığım öykülcri bir 15 yıldır okıırlaıla paylaşıvorunı. Yazmak dcyıncc aklıma övkü geliyor, başka bir şey değil. Çünkü bir kerc öykü yazıyor olmaktan güç alıyorıım. ()ykü yazabildiğim için hayatın diğer alanlarında da kendimi ayakta tutmam kolaylaşıyor. Dolayısıyla genel anlamda bir "yazar" olmaktansa tam ve sadece bir öykücü olmayı her zanıan tcrcih ederim. Öykünün gö'rece olarak daha kulay okunan bir yaztn türü olduğunu varsaydıgımızda ve günümüzün hızlı hayat tcmposunu da dikkat'e aldığtmtzda, o'ykülerin daha çok ilgi görmesini beklerken hâlâ romanlar daha çok tutuluyor. Bu dtırumda ülkemizde öykünün romana karşı duruşıınu fan/mlayabtlir nıisıniz ? Türkıye'dc öykü kıtapları pek okLiıı ınuyor, burası kesin. Dolaşım rakamlanna bakarsanız, öykünün edebi bir tiir olarak romanın çok çok gerisinde oldıığıınıı hcmen görürsünüz. Uzun süredir de bu böylc. Ama bize özgü bir çelİ!;ki değil bu. Dünyada da durum böyle. Aradaki farkın ncdcni, bcncc, içerik değil formdıır. Yani gününıüzde roman türü, öykü kiiabına göre daha çok tcrcih cdiliyor. Rıı çağın insanına roman daha çok hitap ediyor. Yirmi birinu yuzyılın yaşama biçiminc roman okunnık daha bir deıık düşüyor. Yalııız bu rada bir püf noktası var bana kalırsa. tnsanlar öyküyü seviyorlar, ne var ki iş SAYFA 8 Başar Başarır ile öykü üzerine "Ovküde ıspanlıvım" kiiap okumava geldiği zaman öykıı kitabını değil de roıııanları tcrcih ediyor lar. Yanı sorıın öykünün kendisinde degil, sunuluşunda, öykü kitabında. Paradoksal gibi görünüyor ama hiç dcğil. Tek tek öyküleri okunıak heınen her okıırıın hoşıına giden, üstelik de sizin dediğiniz gibi, kolay bir iştir. Ama bir oturuşta ardı ardına 10 övküyü okursa nız, o zaman iş. değişir. Çünkü bu kez lü değişik atmosferden, 10 ayrı kurgu darı, pek çok iark.li karakter ve diyaloğıın içindcn geçeceksinız demektir. Eh, bu da çok daha iazla dikkat isteyen, bağlılık gerektırcn bir dıınımdur. ()ku ru zorlar. Hele eğer öncc okuduğunuz öykiiyü beğenirseniz, o zaman mutlaka etkisi altında kalırsınız ve bu etki peşinizı bir sonraki öykiide de bırakmaz. Bu da okuma zcvkini ve konsantrasyonunıızu olumsuz etkileyebilir. Elbette ki herkes için durum böyledir dcmck istemiyorum. Idmanlı öykü okurları bu mücadcleyi severler, böyle bir okuma deneyiminden keyif alırlar. Ama genel okur kitlcsı için boylc bir kcyir nc yazık ki söz konusu değil. Oysa romanda böyle bir sorıın yoktıır. Başlar vc kitabın sonuna kadar aynı bildik cevrede ilcrlcrsiniz. Bcncc iştc bu yüzdcn, roman türü, öykü kitabının ününe geç miş, daha fazla tercih edilir olmuştur. Yalnız bir kez daha hatırlatmak isteıim ki, bu bizc ozgu bir çelişki değil, cvrensel bir sorundur. Hipotezimın doğru ol Jııgıınu varsa yarsaK bir adırn sonra sunu sorabiliriz: peki, bu nispetcn teknik sorunıın bir LÖZÜIHÜ de arıyorum. Sanırım bu yiızden ister istemez iarkJdaijarak ilcrliyor yazdıklarım. Ama siz doğru bir saptama yapıyorsıınuz. Bu kitaptaki öykülerim öncekilere göre çok daha "açık" metinler. Bu açılına sayesinde kurgulardaki çe^itli ayrıntılar da görünürlük kazandı. Sanırım "macera dozundaki artıs" dcrken buna işaret ediyorsunuz. Böyle bakıldığında yazdıklarımda yeni bir yönelim olduğu söylenebilir. Cîeçen zamanla birlikte hepimiz kaçınılmaz olarak ş,u ya da bu ölçüde değişiyoruz. Bazen gelişiyoruz, bazen de bozuluyoruz. Kendim vc yazdıklarım hakkında benim bir yargıda bulunmam doöru olmaz sanırım. Ancak temei kaygılarımın aynı kaldığını heınen söylemeliyim. Benim öykü vazmaniın ıki tenıel sebebi var, ki kitabın arka kapağında da yazıyor bu tcmcl meseleler. "tnsanla ve lisanla derdi vardır vazarın" cümlesi benim bütün öykü seı üvenimi özetliyor. lşte bunda hiç değişiklik olmadı. Hayatımızı ve Türkçenıi/i e^elemekten, karı^tırmaktan, bunların içindc dcbclcnmcktcn memnunum. Şıı kadannı söyleyebilirim: Şimdiye dek kiraba dair aldığım eleştiriler genellikle olumlu. çok önemlidir benim için. Ezbeıiennıe yc müsait metinler yazmak istcrim. Yiiksek seslc okunmaya yatkın, bagıra çağıra okunduğıında kevil vcrecek, verini bıılacak cümleleri hayal ederim hep. Türkçe'nin o e^siz müzikalitesi, eski ve yeni kelimelerin bir arava geldi ğinde olu^tuıdukları o tuhal ahenk beni hep çekmıştır. Kendı dılımı, kendi yazıs, biçinıiıni ararken kulağımda hep şiir dıırur. Bazen hece ölçüsünii bile kullanırım. Orneğin btı kitapta yer alan "Köprüde kiler" öyküsünun büvük bir kısmı hece ölçüsüvle yazılmıştıı. Zaten atmoslet dcıı gelen bir şiirsellik hâkimken bir dc böyle teknik unsuılaıla destekleyiiKe, iyiden iyiye şiirselleşiyor düzyazı. Benim çok hoşııma gidiyor bu. Yazaıkcn tekrar tekrar yüksek scslc okuvarak emin olmaya calışıyorum. Bcccrdiuimi düşündüğümde de zevkten dört koşe oluyorum. Tahmin edebileceğiniz gibi vazma işinin en keyifli anları nöylc dakikalardır. Şiirselliğin bir başka nedeni de sanınm genellikle tercih ettiğim masalsı an latım. Masallar, destanlar, kahramanlık hikâyeleri... Bu türlerin hepsi çocukJuğum boyunca, okuyarak gcçiruiğim yıl larda bcni çok etkiledi. Halının üstüne yatıp saattlcrcc okur, okuduklarımı gö~ zümün önünde canlandırırdım. Korkarım içindcn hiç çıkamadığım, hiç de çıkmak istemediğim bir etlu bu. Insanlar öykiiyü seviyorlar... olabilir mi^ tştc bundan emin değilim. Yüzlerce vıldır belli bir formıı muhafaza eden öykıı kitabına nıiidahale etmek ma nalı bir is, olıır mıı, bilemiyorum. !jimdilik sadece bu sorular üzerinde düşünüyorum. Bir sonuca vardığımı dü^ünürseııı de nerhaldc ilk olarak kcndi kitabım üzerinde denerim. "Getırın () Catnleri Yakalım liu Öykülcri" sızın öykü serüveninizin yeni kitabı. Özelliklc bu kitabınızda yer ıiltin öykülerde hem dılde bir sadeleşme hem de macera dozunda bir artı$ var. Bunu ntiiıl yorıımluyorsunuz ? Bu yeni tür deneyişleri mi 'J Yoksa tarzıntzın kendinı bıdması mı? Ben her yazdığım öykünün yepyeni, bambaşka, benzcrsiz olıııasıııı istiyorum. I Icr yanıyla, hcr şcyiyle biricik olan metinle " Hayatımızı ve Turkçemlzl eselemekten, kanstırmaktan, bunlann rin peşindeyim, onları lclnde debelenmekten memnunum" dlyor Basar Başarır. Yeni kitabtntztn bir başka özelltgı de öykülerin alışagelmişlcn daha k/sa obtnı lart. Hatta tek sayfalık bir öykünüz bıle var. Bilinçli bir kurgusal tercih mi yoksa sadece 'öyle ıçimzden geldığı' tcın mı .J Kitaptaki öykülcri üç ayrı başjık altında topladım. Kitapla aynı adı taşıyan ilk bölümdeki öyküler için yargınız doğru. Ancak ikinci bölümde, ki bu bö lümün adı zaten "Eski Delterler", yer alan öyküler daha uzun. Gerçekten de ilk böfümc göre biraz daha eski tarihli metinler bunlar. Oykü yazmaya ilk ba^ Türkçe'nin müzikalitesi ladığımda 20 daktilo sayfasını doldur Öykülermızııı kı ozellıklc son kitaplarınıza doğru belirginleşen özelliği hem madan duramazdıın. Hatta bu yüzdcn dcrgilcrde yayımlanması konusunda zekıce hem $ıirsel tamlamalarınız, cüntepey sıkıntı çektiğimi hatıılıyoıunı. lelerıniz... Bunu öykülerinizdeki jiirsel"Cîetirin OCîıinlerı, Yakalım Bu Ovkııleşme olarak düsünebılir mıyiz ? leri" tamanılandıktan sonra da epey yeYazarken de okurken de şiirsellik ni öykıi yazdım. Onları da van vana kovduğum zaman da göı üyoı um ki, ge ncl olarak yazdığım metinlerin bdvları kısalıyor. Biraz da çarpıcı, darbe içeren metinler yazma çabasının sonııcu bıı galiba. Iabii her zaman ve her yerde ol duğu gibi, esas olan boyut değil yaratılan etkidir. Benim için öykü bir harıılcdir. Bir hamlc yapmaktır. Yazarak bir hanıle ya parsınız, okur bu haınlcyle kar^ı karşıya kalır. Esas olan yarattığinız etkidir. Sarsabiliyor nuısunuz? Harekete geçi rebiliyor musunuzr' Düşündürebılıyor musunuz? Bir tokat atabiliyor musunuz, bir okşama hissi ya da bir iirperme yaratabiliyor musunuzr' Esas soru budur. Cîerısı hikâye. Son olarak, hep öykü yazmayı mı diifünüyorstınuz yoksa roman ya da başka türlerde de projeleriniz, planlannız var mı ? Bugün için başka bir yazın türüne yönelmeyi Jüşünmüyorum. Kendimi hiç oturup "bir roman yazacakmış" gıbi hissetmiyorum. Açıkçası, aslında romanın büyük biraderi olan öykünün bugün düştüğü nıahzun durumu da çok sevimli buluyorum. Bir avuç öykü fanatiği yazar var. ünlar hiç başka bir scyc kaymadan, bildikleri yolda dümdıiz gidiyorlar. lşte ben de bu kalilenin içinde olmaktan, kendimi onlardan biri şaymaktan mııt luyum, memnunum. Oyküde ısrarlıyım. • Getirin O Giinleri,Yakalım Bu Oykiileri / Başar Başarır / Dog'an Kitap /126 s. KİTAP S A YI 7 18 Yaratılan etkl... C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear