Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
r NACİ GÜÇHAN er zaman olduğıı gibi, güzel sözlcıdcn biıiııi yine ondan, Cevat Çapan'dan duymuştum: 'Kitap, yalnızca okıır taraiındaıı okunmaz, kitap da okurunıı okıır". Filmlerin de böyle olduğıınu düşünıneye başladım sonra; onlar da ızleyicilerinı izlivorlardı; "oku rıına ulaşma", "izlcyicisiyle buluşma" gibi kavramlar ohışmııştu. Çok güzel bir birliktelikti bu, kaışılıklı etkileşmc, gclişme, güzellcşme. H Sinema, Dorsav ve öbürleri vıl, 1922. Öbür ülkelerde dc böyle; film kuramlarıyla, film clcştirisinin birhirle rini besleveıek geliştiğini, hcr bilinçli iz lcyici söyleycbilir. Türkiye'de düzcnli film eleştirisi için 1950'lerin ikinci yansını beklcnıek gcrekir. Evet, Sedat Sinıavi, Fikret Adil, Vchbi Bclgil, Oktay Akbal vb. gibi ay dınlarımızın yazdıklarını unutmayalım ama, bunl.ın düzenli ve eleşriri olarak tanımlamakta zorlanabiliriz. Yazılarına, işin önemini dııyıımsayan aydınlarımı zın saygıdeğer çabaları dcrsck, haksız1 lık mı etmiş olııruzr '50'lcrin ikinci yarısında Halit Refiğ, Tuncan ()kan, Semih Tıırgul, Çetin ()z kırım, Nijat Ozön, G. Scognamillo gibi eleştirmenlerin, çeşitli gazete ve dergilerdeki yazılarıyla, ulkemizde dc düzcnli film eleştirisinin yapılmaya başlandı ğını söylcycbiliriz. '60 Devrimi ile, toplumsal yaşamla birlikte, sanat vc düşün yaşamında da yeni bir 'heyecan' dalgasının estiğini, bu neyecanın ycni bilinclcr yeşerttiğini, ycşeren, filizlenen bilinçlerin toplumda daha gcniş kcsimlere doğru yayılmaya başladığını da görebiliyoruz. Işte bu sü reçtc, film eleştirisi alanında bir isim ortava çıkar: Atilla Dorsay. 1%6 yılı sonl.ırında Cumhuriyetgazetesindey aznıa va başlıyor. Dorsay, o gün bugündür dc yazıyor, yani otuzycdi yıldır yazıyor, otuzycdi yıl... Sözcüğün gerçek anlamıyla kırk yıllık Cumhuıiyet okıırıı oldıığum icin, yazılarının büyük bir bölümünü okudıım Atilla'nın; kitajılarının da. Oncc şunıı söyleyeyim, "kalemi güzel" bir yazar Dorsay. Akıcı, kıvrak nir dili var; günliik konuşma dilinin inceliklerini de kııl laııarak rahat okıınan, anlaşılır bir yazı çıkartıyor ortava. 'Iam kültür dayağı atacakmış izlcnimi vcrccekken, ustaca dönüşleıle sevimli liğe dogru yol alıvor, 'hınzır'lıklarını da bağışlatlırıyor okuruna. Kimi ı,okbilmiş eleştirmenlerin tlilbazlıklarından doğan, civi yutmuşluk duygusunu, duyurtmııyor. Bakın ne kadar engin bilgim ve ışıldayan bir zekâm var, öneınseyin beni, cdasının, müstehcenlik olduğunun iarlunda. Ruhi Su'nıın türkii söylerkenki hali gibi, Dorsay'da da film izlemck bir aşk hali; izlemek, üzerine düşünmek, yazmak. "Vazife" icabı" olanları anlayışlaKarşılarsak, öbiir yazılarında, özellikle de kitap Yazarla okıırıı aıasıııda kıırulan o incc bağ gibi, yönetmenle izleyicisi arasında da bu bağın kuı ulabileceğini duyıımsatan filmlcr dc vapıldı, yetmiş yıl önce Fransa'da. Kuruldu da bu bağ. Ancak, sincma gibi, neredeyse tüm sanatların bileşimi olan bir sanat dahnda, gelişkin bir izleyici kitlesinin oluşması pek dc kolay değil galiba; en azından, yalnızca film izlcycrek sinemadan anlamanın mümkün olmadığını "hcrkcs biliyor" artık. Olmazsa olmaz bir dolıı şeyin yanı sıra, düzcnli yapılan film eleştirilerinin ne denli önemli olduğunu, "farkındalık" yaratmada tıasıl vazgeçilmez olduğunu bilıyoruz. Yine Fransa'dan bir ör nek; Louis Dcllııc'ün cincclub'ü kıırup, düzenli film eleştirileri yayımladığı Hlm eleştirisi larında, bu aşkı ve heyecanı kolayca al gılavabilivoruz. (Zalcn bu "heyecan ek sikligi", cgcr varsa, her cylcnıimizde pis pis sırıtmaz mı.') "Uretken yazar" nitelemesini dc gönül rahatlığıvla kullanabiliriz onun için. Sinemayla ilgilenenlerin ilgilenmevcnlerin, cğitimini gören ya da görmek iste yenlerin ıstemeyenlcrin, sanıldıgındaıı daha çok insanın her an başvııracağı, okııması gerektigi biı dolu kilabı var. Kilaplarının savısı, bu konikla eğıtiın vc ren heıhaııgi biı okulda yayımlanaııdan da, sanırım, daha çok. Kimi popülcı sinema öınekleıine ge rektiğinden çok prim veriyor; has yapır larla bunlaıı bazcıı aynı kalede tartıvormıış izlenimi veriyor; kendisini konum landırmada lcrcddütc düştüğümüz oltıyor gibi eleştiriler kulağınıza çarpabılir ama, yine de, "Dorsay nc vaznıış, bu lilm hakkında ne dcmişr*" dıye merak edilı vorsa bunca yıldır, bu öyle kolav kolay basarılacak bir iş değil. Yiğidin hakkını teslim edclim. (Yıllar önce, Fcllini'nin Amarcord'u üzerine Aziz Nesin'le gir dikleri bir polcmikte, kimin haklı olduğunu sormuştum öğrencilere. Çocukla rın sinemaya ilgilerinin nasıl kamçılandığını, "iyi film ne" tartışmasının nasıl dana renkli ve zcvkli hale geldiğinı anımsadım bir an.) llgi alanlannın çokluğundan da dem vurulur Arilla'nın. Kentsel düzenlenıe (ne de olsa mimar), yemeiçme, miizik vb. Ama bunları bir Türk büyüğii cda sıyla yapnııyor gibi gclir bana. Hele helc son yazdığı o şurup şeker tadındaki ki tabında, biraz da zorunlu olarak, kendi yaptığı bir işı gündeme getirip oluınla masını tamamen haklı bulııyorum. Radyolarımızda uzun süredir (belki Faıuk Yener'den beri) özlemi dııyulan nitelıkte ve progıamcılık ilkeleriyle öıtüşen, parlak bir sayladır "Cıeçmişten Ciıinümüze ". Yazımızın başındaki benzetmeye dönelim.ller sanat yapıtının, birlikte olmaktan mutluluk duyacafiı seveceği ki şilere sahip olma isteğinden soz elıııiş tik. [Jlkemiztle oynayan "iyi" filmlerin de, kendileıini izlcycnlcrin aıasıııda, scvdıklerı, birlikte olmaktan mutluluk duyılukları kişilerin gün be gün çoğal masında, Atilla Dorsay'ın önemli, hatta çok önemli biı katkısı olduğunu düşunıiyorıım. E, ne de olsa, keııcli keııdını taııımladığı sözeüklerle, o bir "progresıv bur jııva". • 'Geçmişten Günümüze' 1993 Antalya Altın Portakal Jurisl ön sıra. Gülseren CücHan. Tunc Basaran. Jale Onanç, LemanAtllla Dorî.iy Arkn sıra Naci Guçhan. Engin Cezzar, Ornan Aksoy. Nedim Otyam. Ibrahim Karatnemet, Hulya Kocviğit. Kalemine bereket Atilla Dorsavi SUNGU ÇAPAN lışılmış dcyişle, nicctlır I Vırk sıneına eleştirnıenlcrirıin 'dııayeni' sayılan Atilla Dorsay imzasına aşina olmayan bir sinemasever tlüşünülebilir mi acabar1 Uzun yıllaıdan beri hiç aıa vcrmcksizin sincma üstüne yazmayı sürdüren, kuşkusuz birkaç kıışağı yazılarıy la, kitaplaııyla etkilcyip bcsleycn vc sessiz sinema döneminden günümüze, Ye dinci Sanat'ın cskiycni, çeşitli klasiklcrini ekrana getıı digi televizyon programlanvla da büvük nir boşluğıı dolduran Dorsay ın, iilkemızdeki sinema kültürü nün yaygınlaşıp vavılnıasındaki payı ve katkısı görmezden gelinemez sanırım. lc)67'de(Aimhııriyet'tc film eleştirmenliğine başlayarak tam çeyrek yüzyıl sü resincc aynı gazetede, aralıksız Icalcm oynatan Dorsay, 1992'dcıı itibaıen Mil liyet, Yeni Yüzyıl gibi başka gazetelerde vürüttüğü sincma yazarlığını halcn Sabah'ta sürdürüyor, aynca Mılliyet Sanat, Cîöstcri, vb. gibi başka sanat dergilcrinc A de yazıyor.Tabıı kı çeşitli sinema dergileı inc yazmayı da cs geçmcycn Dorsay'ın tam 5(> yıldır, kesintisiz yazması bile bir basın olavı değil midirr1 Bizcc salt bu yanıyla bile meşhur C uıiness rekorlar kita bında yeı alaeak türdcn bir süreklilikdevamlılık gösteren Dorsay la 30 yıla yaklaşan, mcsleki dernck toplantılarını ya da kimi yurtiçi ya da yurtdışı testival arkadaşlıklarını da içcren, insanı gönentliren bir dostluğa sahın olmakla mııtlu yum. Sinemayı birkaç kuşağa ve bu arada, vaktiyle şimdi 'iktidardaki' genç eleş tirmenlere de scvdircn Dorsay, o kalın, sıyah çerçeveli gözlüğü taşıdıgı 1970li yıllarda, rahmelîi Nezih Coş ve Engin Ayça'yla çıkardığı Yedinci Sanat dergisi serüvcninin ardından, dönemin tüm sinema yazaılarını bir dernek çatısı altın da toplamayı amaçlayarak günümüze kadar süıegelen ve lıalen başkanlıgını sıirdürdüğü Sinema Yazarları Derne ği'nin (SİYAD) kurulmasında da başı çekti. Yine 1970'li yıllaıın sonunda, ar tık kalıcı bir iş yaumak istiyorunı diycrek kitap çalışmalarına dalıp yoğıınlaş lığını da hatıılıyorıım. Hatla ilk kilaplarından Sinema ve Çağımız 1 2nin ka paklannı vapmaktan keyil aldığımı da unutmuyorıım. Avııı okuldan (şinıdı adı Mimar Sinan UnıveiMlesi Cui/el Sanallaı 1 ukültesi'nc çevrilmi.ş olan Fındıklı'daki Devler Güzel Sanatlaı Akademisi) mczun olduğunıu/. (o Miman'den, bense (îrafik Sanallaı claıı) Doısay'ın biliııdiği gibi, si nemanın vanı sıra başka uğraşları da vardıı, aılık yapıııadığı tııriznı rehbcrliği ya da ııniversircde sinema dersleri vermek, lıocalık elmek, ıııüzik, yenıek ve kent kulıunı yazarlı^ı gibi. 2030 yıl önce meslektcn bile sayılmayan Hlm eleştirmenliğini günümiizde yeni kıışaklara çckiei kılmada kuşkusuz oncülük etleiı Dorsay, her geçen yıl ki laplarına bir yenisini eklenıeden dııramıyoı. ( )nım bundan sonra asil amaeının da gündclik lilm eleştirisinden çok sinema üstüne kalıcı, kaynak kitaplar vazmak, temel eserler çıkarmak oldıığuıııı da zatcıı bilen biliyor. Çüııkü Dor say'ın hâlâ belleğı güçlü, bırikimidona ııımı mükemmel vc ürctnıek arzusu da aynen sürüyor. Kalemine bereket Atilla Dorsav! • C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A YI 7 18 SAYFA 6