25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

ŞÖLEN Şiir istiyorsunuz? Şair ne zaman şiir yazacak? Gizi de istiyorsunuz, sarındığı gizi mi? Onun karanlığını istiyorsunuz, onun yenilendiği, imini istiyorsunuz Ve eşkalini mi Ve müziğini mi? Ve fotoğrahnı mı? Gidiniz! bu odadan çıkınız!... Şiir, bağışlayan olsaydı Ve bağışlayan, şiir olsaydı Şiir ve bağışlamak bu mekânın karanlığında olurdu Bu önümüzdeki sofrada Aç Aç açı duyar Ve anaşır Şiire ve bağışa ve gerçekleşmeyene Şimdi aşka ve ona yanaştım! Yemekle uyandım Uyandım aşkın yemeğiyle Beni yedi Şafağın arzusuyla Başka bir sevinçle Pişmanlıktan şikayetçi Asılanı gördük Indirilip saklandığını Kahreden korkuyla Uzaklığın akıntısında Kollarımda, gözlerimde, kalbimde ve dişlerimde Ve başımı yarattı bu azabın uğultusu Başımı yarattı ellerimin arasında gezip inleyerek ellerim olmadan inleyerek Zamansız inleyerek. Şimdi dindi sonsuza kadar sonsuz olandan sonra yaklaştım. Tükenişimden mi? Başım oradan çıkacak mı? Hayır mı? Beni duyuyor musunuz? Kardeşlerim değil bu büyük boşlukta derimi yüzen Bu ezberlediğim yerde derimi yüzen kardeşlerim değil Yaramadığım kardeşlerim! "Şimdi ben aşktayım" diyorum Ve diyorum "Bu aşkın yemeğiyle uyandım" Ancak hangi aşk? Ayın ışığı parlayıp sarkar bu yere karanlığın yuvasına Ve ayın karanlığı elemin karanlığında kayıp bir ceza! Bende sözü aramadan Ve ben o şeyde olmayan. Yakın bu kitabı! Ihanetle!... Ihanetle!... Ve ben o şeyde olmayan. Bu açık cesarete yanaşana kadar Geceyi içtim. Ben ve ben Islaklığım neden? Tükenişimden mi? Nasıl serileyim nerede tekrarlanayım karanlık şiiri taşıdı Ve taşıdı beni? Hangi gözlerden çıkar bu anılan nimet Ve hangi dil geri çevirir bu düşen yankıyı? Ben neredeyim? Ve hangi deri bu ruhu kucaklayacak şimdi karşılaştığı Yarada ve gördüğü, uzak ve yakın, düş bilimi araştıracak Bu yalnızhğın sultası altında Veya araştırmayacak Araştırılanda olsam Ve bu uzaklık olmasa Katliam dönecek katliam dönecek Hani deri bu ruhu kucaklayacak? Bugünün bitiminde bu aşk benim değil diyeceğim Ve de bu hayat Ben her şeyin üstünde sanıyorum kendimi gerçekten Ben aşkı derinlerde tekrarlıyorum Ben şair olmayan şair Alınız! uğultunuzla alınız! Bu benim olmayan sözde? Sonra onlara benzeyen! sizlere benzeyen!... SAYFA 18 Yatağan bu yağmurda gizlenen Ey azapla yağan Bize parlakhğınla Ve gizlerinle süpürüp yıkan Hangi olasıyla dönecek düşümüz Ona tapalım Ey giz? Güneşte kapalı gözlerini bile okuduk Karanlığının arkasındaki güvercin satırlarını Sisinde kaybolan Ve gizi bile yıkan gizini büdim Gizlerin enkazı altında? Kaç geri döneceksin Geri gel kaçacaksın Çünkü seni giz diye adlandırdım. KAYIP ANLAM Hizmet edeni onda vuruldu sabah saatlerinde Ilk yakın dille anarak. Oysa vuruşun hizmet etti Güneş doğmadan Ancak ilk ikramla Güneş gibi kırıldı. Hizmet edene güldüler Yüzündeki anlam kaybolunca! Şiir Atlası/Unsa El Hac(Lübnan)/ Çeviren Metin Vındıkçı Sölen Unsa El Hac 1940 ydında Lübnan'da doğdu. Lübnan'daki savaşların etkisinde kalarak ve çevresindeki acılardan etkilenip olgunlaşarak, ilk şiir kitabını "Olacaksa"yı yirmi yaşındayken yayımladı. Kitap ses getirmişti. Mahmut Derviş ve Semin El Kasım'la aşağı yukan yaşıt olan El Hac, bu şairlerle birlikte uzun zaman zarfında dergiler çıkarıp, kitaplar yayımlayarak Filistin mücadelesinde katkıda bulunmaya çalıştılar. Unsa El Hac'ın başlıca şiir kitapları: "Olacaksa,1960; Kesik Baş, 1963; Geçmiş Günlerin Getirdiği, 1965; Göçle Neyİ Güzelleştirdin Güllerle Neyi Yaptın, 1970; Uzun Şiirle Mektuplar, 1975; Sözcükler Sözcükler Sözcükler, 1988; Mühürler, 1991 ve bu şürleri seçtiğimiz son kitabı olan Şölen, 1994 yüında yayimlanmıştır." Öfke nefsimin yuvası olur Kanatlarıyla güzelliğimi yıkan. Sizinle değilim İçime girmeyin sakın! Ben bana benzeyen söze muhtaç Daima, ödün vermeden. Başımı istiyorum!... Onunla kuşanmak için!... Bu sıkıntımla Benim yerim Onların toplandığı görüyorum bu yeri, acım onlardan büyük. Ben bu sıkıntımda Ve sözünde büyüyen Gerçeğim daha büyük veya daha küçük Yazık ki benim yuvam değil bu dilin bahçesi Bana aşk duyacak içinde değil Ve beni yenileyebilecek. Kapıya toplanın Sözün mevsimi ve benim aramı karartan Açın diyeceğim. Boğulacağım Bunda o üstündür Bu o şiirin Yanıtıdır Onda vahşet barınmaz Yol üstünde sizleri soran Herkes uzakta boğulacak Boğulup geri dönecek Doğmadan önce!... DUDAĞINDAN FIŞKIRAN Daha çok fışkırır kederle susuzluktan Taş ve dikenlerin batışı yeniden acıtıyor. Daha çok fışkırır susuzluktan. Sen susuzluktan ağlamayan Söyle: "sana muhtaç olan ben hangi su gözüyüm?" Ve güzelliğini taşıyan iki taşın ve dikenin. Ey susuzluktan ağlamayan Ağzın bir armağan ve açlığın veren Bedenin benzerini oluşturur parlaklıSabahın yanında uyu Diken bir çivi ve taş bir kasır, Su gözü parlar ve beni alır. Sen o kaynakta susuz Dudağında fışkıran. DÜŞEN Beni kim düşürdü Uyuyan gözlerinden Sahilin koynunda taşıdılar beni Uyuyan gözlerinden düşünce Uyurken aldılar beni Uyuyan gözlerinden düşünce Yedi güvercin tutup kaldırdı bni Uyuyan gözlerinden düşünce. Tutup gözlerimi kapadılar benim Ve uzakJaştırdüar, Sonsuzla gittim uyuyan gözlerinde Karşılaşacağımız yerde düşürdüler beni... KAYIP KARANLIK Açık pencerenin önünde oturur ve gidenle parlar. şehir Uzun dumanda ve yükselen seslerde. Ta uzakta, Dİnaların karşısında, ona doğru bir adam gelir ve o pencerenin Ardında. bu son yalnızlığıyla meçhul. tanrınm izniyle kalacak. Bütün gün yaklaşan. Bütün istediği bu. KAPALI KAPI Açık giysisini ilikler Ve çıkar Bastıran karanlığa Beyaz gözlerinin izinde Soğuk Yeni sınırlar açıp Ve kapatırken... OYSA ZAMANIN DAHA SONRAYMIŞ Oysa zamanın daha sonraymış Şimdiki sevincim ağlıyor beni zamandan daha çok yaratıyor Oysa ant içtim şimdiki sevincimin zamanım ağlamanın karanlığıyla dolsun Ve dolan hepsi kaplarla boşaldı bu büyük zamanı taşıyan zamandan Küçüktü. Hatta dönmedi beni geri getirecek yaklaşan anlamda Sözüm uyanır denizde yarışan dalgaların çizgileri gibi. SENt GİZ DtYE ADLANDIRDIM Seni giz diye adlandırdım. Kilitli hüznü çağırdım. Gizinden değişen Benliğimi değiştiren karanlıkta. Nereye kaçarsan oraya kaçarım ben de Seninle aşkımı çoğaltarak. Saklı olan kaybolmaz Bir cevheri saklamayı dener gibi Bu kişiyi kime vereceğini saklayan bi CEZBEDEN Damarlarına kaçıyordu, ölecek olanın tohumunu taşırken azalan Gecede. Fotoğrafimı bende katlıyordu. Diyorum: "Ben günahkarım" onlar beni düşleyecek aldanarak tanırlar; Şimdi ben, babasına boynuna bağlanan bir çocuk gibi onJarla, inmek istiyorum. KÖRÜN HAREKETİ Senin ve benim aramızda bir deniz var, başka bir şey yok. Derin mi, sonuçta bir körüm. Senin ve benim aramızda iskeletim var altında bir şey yok. Senin ve benim aramızda sensin. Kimse bu sıcaklıkta gizlenen yok,körüm, git ve geri dön. Senin ve benim aramızda ellerimizin esintisi. Körün hareketleri kendini belli etmez. Senin ve benim aramızda çukur. Yüksel içinde oturalım. Hangi bulut bizleri yanına alır? Duman alevini aştı. CUMHURİYET KİTAP SAYI 6 5 6 lir Saklayan o çobanı anımsar saklananı çoban gizlemediği için. Uzaklığımda çök ve bat kilide Oysa bendedir aldığın kilidin anahta
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear