22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

oluşmuş bir hedefe doğru yönlendirilmiş bir bomba çizimi yer alıyor afişin tumunde ve slogandan başlayarak (Bonvoyage bir sözcük oyunuyla, daha doğrusu oir harf oyunuyla Bomvoyage'a dönüştürülmüş) etkilı bir kestirmeye dönüşüyor. Dunya üstündeki savaşlara, sıcak savaşlara ciddi bir göndermeyi ve karşı koyuşu barındınyor. Arzın merkezine doğru yol alan bombanın hazin yolculuğu! Yine 1998'de üretilmiş bir başka afişte, Emeğin Partisi için uretilmiş politik bir afişte de rastlıyoruz bombalara. 'Savaşa Hayır!' sloganıyla dikkat çeken afişin ust bölümünde yer alan USA bayrağını anımsatan bayrak tümüyle bombalardan oluşmuş. Ortadoğu'dakı savaşı kimin körüklediğıni, bizzat savaşı kimin kışkırttığının metin olarak söylendiği afişte, Savaş Çekiç yaratıcı bir buluş ve uygulamayla söylemi görsele dönüştürüyor. USA bayrağının model olarak bombalardan oluşturulmuş, bayrak gerçeğin öte yüzünü göstermesi açısından da dikkat çekici. Afişin bütününde yaratılmaya çalışılan eskitilmişlik ve sıradanhksa, geçmiş dönem politik söylem afişlerinin geleneğiyle bir bağ kurmayı denemesi açısından da önem taşıyor. Yine aynı yıl, aynı parti için üretilen 'Özelleştirmeye Hayır!' afişinde de aynı yöntemi uyguluyor. Bu kez görsel malzemesinde bir dönüştürmeyle, USA bayrağuıı anımsatan melon şapkayla tipik Türk politikacısını, ülkenin kimi kurumlanyla kumar oynar bir görüntüye büründürerek belli bir mızahi doza da ulaşıyor. Yağmanın özelleştirmeyle eşdeğer görüldüğünü vurgulayan bu çalışma, tasanmcının dünya görüşü konusunda da ipuçlan veriyor. Savaş Çekiç diğer sosyal ve politik propaganda afişlerinde de benzer yöntemler kullanarak, değişik konularda (kadın, şiddet, siyanür, düşünce ve ifade özgürlüğü vb) çarpıcı sonuçlar elde ederek, toplumsal sorunlara belli bir tavır göstererek, duruşunu ve sözünü sakınmayan bir tasanmcı portresi çiziyor. Gelişmekte olan bir toplum alarak, dünya üstündeki sosyal, ekonomik ve politik olaylara, değişimlere ayak uydurma, küreselleşen dünyanın bütüncül anlayışına katılmaktaki sakıncalanmız, çekincelerimiz, değişimin sancılanmızı doğuruyor. Dünyayla ilişkisini öncelikle teknolojik ve siyasi platformlarda sağlamaya çalışan, yetersiz ekonomınin ınsan üstünde yarattığı tahribat, yalan yanlış eğitimin kültürel yaşamımıza getirdiği olumsuz çeşitlilik, toplumsal hayatımızdaki en önemli çalkantıyı oluşturuyor. Alabildiğıne duyarsız, kişi hak ve özgürlüklerini çiğneyen kalabalık bir kide olarak yaşıyor Türk insanı. Her bilinçli aydın gıbi Savaş Çekiç'te, tasanmcı olarak, kendi kişisel alanında sorumlu bir kışilik oluşturuyor bence. 1999'dan başlayarak günümüze kadar gelen süre içinde bir dizi özgün çalışma üretti ve bu çalışmasında da toplumsal yaşamımıza dair öneri ve uyanlannı etkili bir biçimde sundu. Çeşitli formatlarda ve biçimlerde karşımıza çıkan bu çalışmalarda, şiddetli bir kirliliğin, hoşgörüsüzlüğün, sahici olandan uzaklaşmanın, insani ilişkilerde yozlaşmanın derin izleri görülebilir. Özellikle 1980 sonrası değişen toplumsal koşulların, yaşamımızda yaptığı büyük tahribatın izlerini görmek olası bu çahşmalarda. Yıllar sonra yaşamımızı, tarihimizi ve koşullarımızı belirleyen ipuçlannı banndınyor bu işler. Tespitlerini uyarılarla da destekliyor bir tasa nmcı olarak Savaş Çekiç. SAYFA • Afiş, takvim gibi çeşitli biçimlerde toplumun çeşitli kesimlerine yaydan bu çalışmalarda, daha önce Hayvanat Bahçesi afişinde rastladığımız (daha bırçok işte de göriden) konuşan figürler karşımıza çıkıyor yine. Ne ki ku kez insan yerine, ya insan uzvunun bir parçası (baş, el, parmak v.b.) ya da nesneler (mouse, çekiç, kalemvbjvarmerkezde. Teknoloji, yaşam ve tüketim arasında gidip gelen insanı durumlan ya da insanın durumlarını, alacağı tavırları işaret eden uyanlar var bu afişlerde. Orneğin bir uzum salkımıyla simgelenen 'Örgütlenmekten Korkma!' başlığını taşıyan afişte, salkımı oluşturan konuşan üzüm tanelerinin bir araya gelmiş, düşünce ve insan topluluklarınj simgelediği açık. Yine bir saksıdaki konuşan kaktüslerin 'Muhalefetten Korkma!' sloganıyla neyi simgelediği apaçık ortada. Özellikle olumsuzluklann ve eksiklerin üstüne gidilerek düzeltilebilceğine olan inancı da taşıyor bu işler. Kimi direkt bir göndermeyle kimi de dolaylı bir göndermeyle, toplumsal yaşamımızın değişimi konusunda manifestik bir içerik taşıdığı söylenebilir cinsiyet aynmcüığı, bilinçsiz çoğalma, boyalı gıda, ses kirliliği, düş ve düşünce özgürlüğü gibi sorunları ele alan Savaş Çekiç'in bu ürünleri. Tüm bu çalışmalarda yer alan sloganlannda belli bir uyarı tonu taşıdığını da görürüz. Bu uyarüar kimi kez emir kipine yakındır ve üretici, dönüştürücü kişinin olumsuzluklara tahammülsüzlüğüne tipik örnekler oluştururlar. Denilebılirkı, tüm bu işler yan yana dizildiğinde, toplumsal ve sosyolojik çıkarımîara vanlabilir. Türk insanın 1980'den başlayarak içinde bulunduğu yaşama koşullarıyla ilgili tahliller oluşturulabilir. Tıpkı mağara resimlennde olduğu gibi! • (*) Bu kıtabın aiını ben koydum! Yanı ısım babası bentm. îs:m dedest de Görtderen Etıts Batur'la EB'dır Doğrudur' Gösteren: Savaş ÇekiçAfişler/rTı<rensel Basım Yaytn ve Turgay Kanturk, Mehmet Ergüven, Mustafa Baykan, Nuray Sancar/ 192 s Gösterilenle gösteren arasında tasarım NURAY SANCAR G österilenle gösteren arasındaki ilişkı ezeli bir tartışma konusudur. îki büyük felsefi akım; idealizm ve materyalizm bu ilişkiyi birbirinden tamamen farklı tanımlar. Yüzyılın başında, dilbilimcilerin tezlerinden gelişen modern idealizm, gösterilenle gösteren arasında sonsuz bir tekabüliyetsizlik olduğunu varsayar. Dilin hiç bir nesneye denk düşmedıği, dolayısıyıa tarih, bilim, sosyoloii, sanat gibi disiplinlere dair ne anlatılırsa anlatılsın, nasıl ürünler verilirse verilsın ulaşılan sonucun koskoca bir metafordan ibaret olduğu, gerçeğin kesinlikle tanımlanamayacağı öne sürülür. Kabaca formüle ettiğimiz bu tezlerin mantıksal uzantısında ise, doğrunun aöreceli ve sayısız olduğu, kavram ve imgelerin gerçeldıkten bağırnsız ve kendiliğinden Dİr yaşama sahip olduklan iddiası yer alır. Oysa, idealizmin bu vargılanna yüzyıllardan savaş açmış materyalizme göre kavramla nesne arasında sonsuz bir "tekabüliyetsizlik" bulunmaz. Nesne önceldir ve bilinebilir. Kavram ve imgenin ise, varlıklan nesneye baglıdır. Ve gösteren (kavram veya imge), ona yeni özellikler katarak gösterileni yeniden üretir. Bir sonsuzluktan söz edilecekse " tekabüliyetsizlik "in değil tekabül edisin diyalektik sonsuzluğundan söz edilebilir. Dolayısıyla bilim ve sanat, bütün idealist bilinemezci tezlere karşın, hakikate ulaşmavı sağlayacak, dünyayı algılamayı ko layıaşüracak elverişli araçlar arasında yer alırlar. Dünya, üreten, yaratan insanın tasarlayarak değiştirme sürecinde bilinebilirlik kazanır. Nesne, onunla ilgili sınıfsal tasan ne ise, neye dönüştürülmek, nasıl bir gelcceğin parçası kılınmak isteniyorsa odıır. Bu yüzden ancak sahip olduğu potansiyelleriyle birlikte tanımlanabilir. Nesnenin imgesi ise (gösteren) doğrudan doğruya bu çabayı, emeği özümseyecektir. CUMHURİYET KİTAP SAYI »06
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear