25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Izgü öykücülügünde değişik bir yönteme yönelme görülüyor. Toplumsal zıtlıkların övküleri îzgü, bu öykülerinde, değişik bir yöntem izliyor ve toplumumuzdaki karşıtlıkları, terslikleri kişilerin odağında ortaya koyuyor. Öykülerdeki kişileri yakından tanıyoruz, nem dış görünüşleriyfe, hem de ruhsal ve yaşamsal görüntüleriylekarşı Tkarşıya geliyoruz. Ama, toplumsal karşıtlıklar, bu kişilerin çevresinde ve yaşamında olan olgular değişik oluşumlardan yola çıkılarak sunuluyor. Izgü, yalın dili ve sağlam anlatunıyla çok başarılı bir kurgulama da yapıyor öykülerinde. MUZAFFER UYGUNER uzaffer Izgü, öykülerini topladığı yeni kitabına Anadolar adını uygun bulmuş. 23 öyküden oluşan kitantaki öyküler toplumumuzda görülen birçok zıtlığı ortaya koymaktadır. Bunlann bazıları kişisellik gösterse de hepsi toplumumuzda görülen zıtlıkları ortaya çıkarmaktadır. Izgü, bir konuyu işlerken çok çeşitli yönleri Ue ele almıştır zıtlıklan. Bütün bu durumlan, kendine özgü diliyle öyküleştirmiştir. Kitabın ilk öyküsü "Çıktık Açık Alınla"da, işine giderken dediği otobüs parasından kurtulmak için yürümeyi yeğleyen ve yürüyüş için de Çıktık Açık Alınla şarkısını söyleyen ve onun ritmiyle yürümeye başlayan Hulusi Bey'in yürüyüşe başladıktan sonra ardına daha birçok kişinin katılması anlatılmıştır. Otobüs parası bile veremeyen memurlann bu yürüyüşü, sonradan polisçe durdurulur. Çünkü, "Yasakmış. Eğer yürüyeceksek kimsenin gözüne görünmeden yürümemiz gerekliymiş". "Anadolar" öyküsünde ise emekli bir memurun sıkıntılan dile getirilmiştir. Sıkıntılan gidermek için, insanın tepkisini göstermek için Fuat Bey tef çalmaya başlar. Tefin o kadar yaran olur ki csnaf dükkanlarının önünde de çalmasını ister. Sonunda Başbakanhk önünde tef çalmayı uygun bulur; ama önlenir. Ama, ona göre, "Namussuzlar el üstünde, namuslular el altında"dır. M yüzydlar önce mağarada yaşayan bir ailenin öyküsü anlatılmıştır. O yıllardaki yaşam üzerinde durulmuştur. ama, anne riuku, oğluna zaman içindeki oluşacaklan sezgisiyle anlatmakta ve günümüzdeki çarpıklıkların o zamandan bilindiğine değinılmektedir. Mağara yaşantısı çok güzel anlatılmıştır. "Kemerde Dehk Bitti öyküsünde, geçim zorluğuna yer verilmiş ve kemer sıka sıka artık kemerde delik kalmadığı gerçeği üzerinde durulmuştur. Toplantı yapılması kararlaş tınldığı halde niç kimsenin gelmemesi, bir tek kişinin sayısız nolis ortamında yürümesi de toplumsal duyarsızlıldarı belirten bir durumdur. Gelmeyenlerin hepsi bir yalan uydurmuştur sommluluktan kurtulmak, toplantı yürüyüşünün olumsuzluklarına katlanmamak için. "Ruhsuz Ülke" öyküsü de bu gibi sorunlarla karsı karşıya kalan bir ülkede insanların ruhsuz olması, konulara yakınlık duymaması gerçeğini vurgulamakta, hiç olmayacak şeylerle ilgilendiği halde asıl sorunlara el atamamış, onlara ilgi duyul maması gerçeğini önümüze sermektedir. "Ruh Sağlığı" öyküsünde ise herkesin elinde cep telefonu Jbulunması çevresinde odaklanmıştır. Öykü şöyle başlamaktadır: "Beyler, bayanlar, ruh sağlığınız için hemen bir cep telefonu edinin; markası, modeli hiç önemli değil. Hattı da hiç önemli değil. İster hattınız olsun, ister kartınız olmasın, ama mutlaka bir cep telefonunuz olsun". Son yıllardaki cep telefonu modası eleştirilmektedir öyküde. "Usandım Senden" öyküsü de, bir adamın vücudu ile savaşımını dile getirmektedir. Vücut, adamı yönlendirmekte ve onu kendi isteklerine karşılık bulmaya zorlamaktadır. Bu, insanın kendisiyfe bile zıtlığa düşmesinin öyküsüdür diyebilirim. "Gözleri Doysun , beş çocuklu fakir bir ailenin çocuklannı ancak doyurabilmekte olduğu gerçeğini vurgulamaktadır. Adam, çocuklarını büyıik mağazalardan birine göturmekte ve oradakı yiyecekleri göstererek ıyice bakmalarını ve gözlerini doyurmalarını istemektedir. Böylece, karınları doyamavan çocukların hiç değilse gözlerinin doymasını uygun bulmaktadır. Toplumun çok acıklı bir cöstergesidir bu öykü de. "Seyit Hoca nın Eşeği" değişik bir or tamdaki ölen bir hocanın erkek eşeğine dişi bir eşek bulunması olayını anlat maktadır. Bir köyde insanların nasıl birlik oluşu ortaya konulmuştur bu öyküde. "Yankesici" öyküsünde ise, toplumumuzda yankesicilik olayına değinil mekte ve insanlan soymak için neler yapıldığı bu konudaki yöntemlerin ayrı ortaya konulması ile işin nasıl gerçekleşti" Yaşayan karakterlar "Torunlarıma Mıras" öykusunde, hiçbir varlığı olmayan bir kişi, torunlanna miras olarak, uzun süre siyaset alanında kalan Süleyman'ı miras olarak bırakmayı uygun bulmuştur. "Üstelik şapka da bu mirasın içinde"dir. Çünkü, 'şapka yere dönük bir ileri bir geri gidiyorsa bilin ki ülke de bir ilcri, bir geri gidecektir" ona göre. "Düğmeye Kım Basacak" öyküsünde, çeşitli çarpıklıkları irdelemek için yapılmaması gereken işi önce kim ele alıp yürütecek Konusuna el basılmıştır. İse Kİmingiri|eceği toplumdan beklenmektedir. Operasyonlara konulan adlar konusu da bu öyküde irdelenmiştir. Şimşek Operasyonu", bir kadının işinin yapan memur Sadık'ın masası üzerine konulan rüşvet parasının öyküsüdür. Sadık, masaya konulan parayı alıp almamakta karar veremez, sonrasını düşünür. Bu bir şimşek operasyonu olur ve Sadık görevinden alınabilir. Rüşvet konusu böylece değişik bir ortamda, değişik anlatışla ortaya konulmuştur öyküde. "Ankara Canavan" ise, insanlan kandırmanın öyküsüdür ve bu kandırma işinin nasıl yapıldığının ortaya konulmasıdır. "Utanmak" öyküsünde, bir kişi nasıl utanılması gerektiğini kendi çevresindeki durumlarla anlatır. Izgü, insanların neden utanmadıklarını, bu kişinin utanmazljğt ve utanmak ısteği ıle ortaya koymuştur "Yasak" oykıısü dc, devletin koyduğu yasaklar yanında kışinın kendisine de koymak ıstediği yasakları dile ge tirir. Sözgclimi, kişi, kendine okuma yasağı koymayı düşünür. Kişi şöyle konuşur: "Çok özgürüm, çok rahatım, çünkü SAYFA 14 'TonmtapınaMpas" kendi kendiıne rahatça yasaklar koyabiliyorum. Hıç kimse kanşmıyor, 'Kendine yasaklar koyamazsın' demiyor". "Ders: Hayat Bilgisi", bir sı nıfta, hayat bilgisi dersinde çocukların bambaşka konulara değinmesi üzerinde durulmuştur. Her çocuk, ilgisiz konular üzerinde görüslerini ortava atar, öğretmen ae dinler onlan. Bu, eğitim düzeninin eleştirisi sayılmalıdır. Yeni Komşumuz" öyküsünde, bir ailenin, karşılanna yeni taşınmış bir aileyi ziyaretinin öyküsüdür. Bu ziyaret muzaffer tc, adamın karısına karşı olumsuz davranışlan, gevezeliklcri ortaya konulmuştur. "Erkek otuz beşinde vardı .ıma kadın çok gençti. Kadının önce güler yüzülüğüne karsın, adamın yüzü asıktı. Kaşları kalın, saçlan da dikti. Ama giysilerinin pahalı olduğu belliydi. Hep takım olarak giyiyor, kravat taluyor, ayakkabısı karşıdan parlıyordu". Böyle bir aile içindeki aykın davranışlar öyküde bircik bircik gösterilmiştir. "Bir Mağarada Yaşardık" öyküsünde, Cocuk kltaplanda yazan Muzaffer Izgü, bir Imza gununde kuçuk okuruyla bırlıkte CUMHURİYET KİTAP SAYI 606
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear