25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

evinde aşcılık yaparken genç bir erkeğe âşık olan kadının, sürekfi başağnsı çekmekte iken temizlikçinin kızı aracılığıyla, boş tutulan diJek evinde başkalannın sorunlarının üstlenilebildiğini başağrılannın küçük kıza geçtiğini görüp, sevdiği adamı bekleven ne kadar kötülük varsa hepsini üstlenişi ve çektiği acıların mutlaka bir işe yaramış olduğuna inandığını vurgulayarak onun da çektiği acılann bir anlamı olduğu konıısunda teselli vermesi anlatılır."Sahibler Savaşı", bir çatışmada öldürüldükten sonra, arkadaşları tarafından öcü alınmak istenirken ruhu geri dönen ve onlara yardım ederek mezarınm yapılmasını sağlayan ve mezarının üzerine orada bulunan birlikler tarafından yücelten sözleryazılmış olmasına sevinen Kurban Sahib'in öyküsüdür/'Siperlerin Madonnası", savaştan sonraki yıllarda toplanan Eğitim Locasinda karşılaştığı ve taburda tanıdığı bir askerin bunahm nöbeti geçirerek, savaşa gönüllü olarak katılan yaşh bir adamın çok sevdiöi karısının öleceği günü öngörüp izin alarak intihar edeceği gün kansıyla kavuşma sahnesine tanıklık ediu şini anlatan bir öyküdür. Allah'ın Gözü"nde, bir manastırda hazırlanmakta olan dört Incil'in kopyalarına minyatürler çizen bir sanatçının, davet edildıği bir yemekte gözün görenıeyeceği kadar küçük şeylerin varlığı konusu tartışılırken ortaya çıkardığı ve küçük şeyleri büyüten, Arapların Allah'ın gözü aiye nitelendirdikleri kristal ile diğer malzemelerin rahipler tarafından, insanların görmesine izin verilenden daha fazlasını görmemeleri gerektiği inancıyla kınlışı anlatılır."Bahçıvan", attan düşerek ölen erkek kardeşinin yasak bir ilişkisinden doğan çocuğunun bakımını üstlenen bir kadının, teyzesi olduğunu sonradan açıkladığı için kendisinden nefret eden ve durmadan erken öleceğini bildirerek orduya katılan yeğeninin ölüm haberini aldıktan sonra öldüğüne inanmayarak mezarını aramak için yola çıkışı ve mezarlıkta çalışan birbahcıvan aracılığıyla mezar yerini buluşıı ile bu bahçıvanın yeğeni olduğunu düşünmesini anlatan bir öyküdür. Borges e göre, elestirmenlerin Kipling'e karşı olan kayıtsızlıklannın nedeni Bernard Shaw ve Wells gibi büyük çağdaşlarını sosyalist plmasına karşın onun Britanya Imparatorluğu'nun savunucusu olmasıdır. Kipling yasamı boyunca yalnız bir insan olmustür.Imgelem gücü, ince ustalığı, sözcükleri ekonomikJDİçimde kullanımı takdire değerdir. Öykülerinin birçoğunda yavaş yavaş ortaya çıkan olağanüstü konulan işler. Borges'in, adının, yazdığı öykülerdeki kahramanlardan daha az anımsandığı ve daha az anımsanacağını belirterek sunduğu, VILLIERS DE L'ISLEADAM'dan seçilen dizinin on ikinci kitabı "SON ŞENLlKLERİN DAVETLISİ" başhğını taşımaktadır.Yedi öyküden oluşan kitabın çevirisini Işık Ergüden yapmıştır. "Umut işkencesi", tefecilik veyoksulları acımasızca küçümsemekten sanık.Aragon Yahudisi haham Aser Abanel'in, bir yüdır süren bütün işkencelere rağmen inancını değiştirmediği için, Zaragozalı ruhban yargıçlann yeraltı gömütlüklerinin altındaki zindanda Ispanya'nın üçüncü büyük engizisyoncusu Pedro Arbuez d'Espila ve yardımcıları tarahndan zivaret edıleıek ertesi gün yakılacağını ve bu dünyadaki sınanışının sona ereeejjini öğrenmesiyle başlayan bir öyküdür.. Bütün zincırleri çozulerek verdikleri acılar için merhamet dilenen ekip CUMHURİYET KİTAP SAYI 601 gittikten sonra kapıya bakan Aser Abenel, bir an kapının açık olup olmadığı konusunda kuşkuya düşüp sürünerek kapıya yaklaşır ve parrnağıyla kapıyı yavaşça kendine çeker. Onünde uzanıp giden uçsuz bucaksız bir koridorda sürünerek ve korku içinde ilerlerken ayak sesleriyle irkilir. Yüreği ağzına gelen Asabel, yanından geçen engizisyoncular gittikten sonra yeniden uzaktaki umuda doğru ilerlemeye başlar, karşısına çıkan kaı önünde bira2 duraksar, sürgüsü ve ki,,di olmayan kapıyı açmaya karar verir. Onünde yıldızlı bir gökyüzü altında ışıyan yemyeşil bir bahçe uzanmakta; ilerde sıradağfar görünmektedir. Bütün gece koşar, Tanriya şükretmek için kollannı açtığında, kendini sarıp sarmalayan , mernametle göğsüne bastıran ve "N'oldu, evladım^ Tam kurtuluşun eşiğindeyken... bizi terk etınek mi istediniz?", aiyerek karşılayan Pedro Arbuez d'Espila' ile karşılaşır ve anlar ki bu uğursuz gecenin tüm evreleri önceden tasarlanmış, umut işkencesinden başka bir şey değildir. Borges'in, seckinin en iyi öyküsü ve avnı zamanda en başarılı kısa öykülerinden biri saydığı bu öyküde Villiers bize ahlaksal bir cehennem sunmaktadır."Tseıla'nın Serüveni", Tonkin'in kuzeyinde uzanan Tatar Imparatorluju'nun cimri, acımasız ve despotluğuya ün salmış genel valisi TcheTang'ın karşısına çıkan ve 'Göğün Oğlu' diye anılan bir gencin kendisine bir sır vereceğini karşîlığında da altın ve kızı LiTienSe'yi isteaiğini söyleyerek kralın, gencin ölümünün kendi ölümünü de getireceğini öğrenmesi; gencin bir sırrı değerli kılan şeyin, etrafta yalnızca kral tarafından biliniyor olaması konusunda onu inandırarak ölümden kurtuluşu ve isteğinden fazla armağanla saraydan gönderilmesi anlatılmaktadır. Öykunün sonu, bize, aşağılanmayı da içeren eksiksiz bir cömertliöi açınlar." "Koz", esmer güzeli Maryelle'nin evinde toplanan bir grup oyuncuyu, yenilirse kilisenin sırnnı vereceğini vaat ederek son bir el teklif eden kumarbaz Rahip Tussett'in yenilişi ve bu sırrın "Arafın olmadığrnı söyleyerek oyuncuların şaşkın bakışları arasında orayı terk etmesini anlatır."Kraliçe Ysabeau" da, Kral VI. Charles'in karısı, Fransa naibi Ysabeau'nun, âşığı Maulle Vidamının bir boşboğazlığını, tutkuyla bağlı olduğu kayınbiraderi Louis d'Örleans'tan uuyup onu ölümle cezalandır E f mak için kurduğu acımasız oyunda, Maulle yerine avukatının idam edilmesi konu edilmektedir."Son Şenliklerin Davetlisi"nde, bir karnaval gecesi opera locasında otururken karşılaştıkları üç bayanla eğlenceye giderken yolda karşılaşıp, akşam altıda önemli bir işi olduğunu söyleyerek katılmak istemese de ısrarla davet ettikleri Baron H gittikten sonra onun bir infaz memuru olduğunu öğrenmeleri ve çanlar saat altıyı vurduğunda irkilerek aşağı vukarı onunki kadar iç karartıcı bir barbarlığı, üstü kapalı da olsa paylaştıklannı düşünmeleri anlatılır. Adaletle deliliğin inanılmaz derecede birbirine yaklaştığı bu öyküde, vurdumduymazlıkla başlayan hafif ve uçarı olaylar dehşetle son bulmaktadır. "Karamsar Anlatı Daha Karamsar Anlatıcı", bir toplantıda annesine hakaret edildiği için ölümüne bir düelloyu göze alan, tiyatro oyuncusu eski bir arkadaşına tanıklık yapmak zorunda kalan Bay D'nin, tam kalbinden isabet eden kurşunla 'zavallı annem!' diyerek ölen arkadaşıyla ve bu olayla ilgili korku ve üzüntü dolu anlarını başariyla anlatışından etkilenen yazarın bu öyküyü yazmaya karar verişini anlatır. "Vera",'aşk ölümden daha güçlüdür,...Evet, aşkın gizemli gücü sınırsızdır' sözleriyle başlayan ve şehvetle sevdiği karısını kaybeden Athol Kontunun, kendini onun ölmediğine inandırıp onu sürekli yanında hissetmesi ve sonunda onunla tek varlık olduğunu düşünerek yanına gidişine ilişkin sanrılı olaylarla dolu bir öyküdür. Borges bu öykü için:"Villiers'in öyküleri arasında en fantastik ve Poe'nin düşsel dünyasına en yakın" tanımlamasını yapmıştır. naniHiaı rapNU* GUSTAV MEYRİNK, "KARDINAL NAPELLUS" adlı kitabıyla dizinin on üçüncü sırasında yer almaktadır.Borges'in:"Albert Sorgel'in tahminine göre Meyrink dünyanın absürd, dolavısıyla da gerçekdışı olduğunu nissetmekle başladı işe. Bu düşünceler, önce satirik, daha sonra da fantastik ve acımasız yapıtlarında kendini sösterdi. Bu seçkide yer alan üç öykü, en büyük yapıtı Golem'i haber verir ni teliktedir" sözleriyle sunulan kitabın çevirisi Zehra Aksu Yılmazer tarafından yapılmıştır. "J.H.Obereit'ın Zaman Sülüklerini Ziyareti", büyükbabasının mezartaşında 'VlVO' (YAŞIYORUM) kitabesini okuvup etkilenen ve sonra da ondan miras kalan yazı masasının gizli bir gözünde bulduğu dosyanın uzerinde: 'Beklememek ve umut etmemek dışında insan ölümün elinden nasıl kurtulabilir?'sözleriyle karşdaşınca 'Philadephialı Kardeşler' teşkilatının üyesi olduğunu öğrendiği büyükbabasının arkadaşı J. H. Obereit'i bulmak ve bu tarikatın felsefesini çözmek için yola çıkan anlatıcının bu sır peşindeki macerasmı anlatmaktadır. 'Zaman sülükleri' adını verdikleri ve sülükler nasıl insanın kanını emerse, onlar da bizim kalbimizden zamanımızı, hayatın gerçek özunü emen umudun başını ezdikten sonra insanın teselliye de ihtiyacının kalmayacağınr, bilinci yitirmeden ölümün eşiğini aşarak, kendinin etendisi olma öğretisinden bahseden yaşlı adam bedenini terk etme denemelcri yaparken gittiği veher yaratığın inanılmaz bir uyuşukluk içinde bulunduğu, bizim dünyamız kadar gerçek ve sahici ancak onun yalnızca bir yansıması olan dünyadaki asıllarınm iliğiyle beslenen, onları sönıüren ve onlar orada mutlııluk ve sevinç bulma umuduyla boşu boşuna kendilerini yiyip bitirirlerken, burada devasa boyutlara ulaşan hayalet ikizlerin bulunduğu bir ülkeyi anlatır; tek hedefimizin yeniden zamana dönüsmek olması gerektiğini vurgular."Karainal Napellus", kiraladığı harap köşkte yaşayan ve bütün gününü sandalında oturup ince uzun ipek iplerin ucundaki parlak metal bir yumurtayıgölün derinliğini saptamaya yarayan oir iskandilgölün durgun sulanna daldırararak geçiren Hieronymus Radspieller'in bir akşam botanikçilerin bulunduğu bir toplantıda iskandifinin o gün dibe vurduğunu açıklayıp bilimin bir şeyler yapmak için sadece bir bahane olduğunu, hayatın korkunç, gaddar ve ruhumuzu kurutan, en derinimizdeki be nimizi çalan bir hayat olduğunu, acımıza dayanamayıp sürekli haykırmamak, ne kaybettiğimizi unutmak için en çocuksu takıntıların peşine düştüğümüzü söyleyerek.bir zamanlar üyesi olduğu, "Mavi Kardeşler" tarikatı ue bu tarikatın kurucusu olan Kardinal Napellus'tan söz ettiği bir öyküdür. "Dört Ay KardeşiBir Belge", yirmi beş yaşından altmış yaşına kadar Kont du Chazal'ın uşağı olan ve kendini bildi bileli, düşlem denen şeyin serpilip gelişmesine engel olan demirden bir çemberin beynini sıkıştırdığı duygusuyla yaşayan, gözleri keskın Meyrink in bir sırrı açıklamak için anlattığı bir öyküdür. Tunaf eski cihazlar, mekanizmalar, dürbünlerle tıka basa dolu bir şatoda yaşayan Kont'un , 'Kızıl Tanjur' dediği doktor I laselmayer ile birlikte 20. yüzyılda insanlığın giderek çoğalan makineleri temizlemekten, cilalamaktan ve bozulunca tamir etmekten gün ışığını göremeyeceklerinden korkarak, evrende ölü olan tek bir şey bulunmadığını, ayın bile şu lanetlenmiş, gösterişçi giineşin hayat veren ışınlarını tıpkı bir büyülü fener gibi tersine çevirerek, yaşayanlann beynindeki türlü sihirli imgeyi sihirbaz çabukluğuyla görünüşteki gerçekliğe taşıyan ve ölümün ve çürümenin zchirli iksirini envai çeşit biçim ve ifadelerle yeşertip yasatan bir mercek olduğunu; ayın, zehirli soluğuyla insanların beynini gebe bıraktığını, bunun görünürdeki döllerinin ise makineler olduğunu; insanların bir gün mutsuz bir devridaim makinesine dönüşeceğini; kendilerinin 'yaşiyorum' değil, 'varım' diyen ve evren çökse de, kalıyorıım'u bilen, 'ebedi olmak'ın, o değiş nıe^ bilincin vârislerı olacaklarını savıınarak yaptıkları olağanüstü deııeyleri konu edinir. « SAYFA 7 "SonŞemdertnDavetW"
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear