22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

olarak insanın yazgısı ne yönde geliş mektedir? Bu yaşamsal soru, "yaban cılaşma ve kişiliğin parçalanması" bi çiminde yanıtlanmış olsa bilc, ünlii lngiliz düşünürü Thomas Hobbes'un iıç yüzyıl önce, ilkçağlara deği nirken söylediği bir sözü hatırlama mak elde degil: "Homo homini lupus" (Insan, insanın kurdudur). Hobbes'un bu sözü, çağdaş dünyaya gönderilmiş somut bir eleştiri sayıla maz mı? Otomatik Portakal, bir süper toplumun pa rıltılı görünümii altındaki yalnız ve umarsız insanın cinsel, ekonomik ve politik topografyasını çizerken, ruhsal yıkımlarda bile yeni bir dünya yaratma ülkü sünü, alabildiğine canlı tutuyor. ANIHONT BBHttKi otomatik portakal çok önemli ödülü olan Fatma Gürel'in, "Karşı Kıyı nın Işıkları "nda yalın bir dille anlattığı sevgiler, arayışlar, umutlar, yanılgilar, tüm yaşamın büyük gerçeğine de bakmayı sağhyor... Kimliğini Arayan Gençliğimiz/ Prof. Dr. Özcan KöknellAltın Kitaplar Yayınevi/ 383 s. Gençlik bir ulusun geleceği, itici ve ilerletici gücüdür. Yaşanılan günlerin aynası, yarınların haber cisidir. Gençliği tanımak, onun dtıyu ve düşüncesini, davranış ve tutıımunu anlamak, bilmek de mektir. Çocuk ve gençler arasın da ailenin, toplumun kiiltür yapı sıyla kimlik ve kişilik kazanır; bu yapıyı yansıtır. Nasıl sorunlu bir çocuk, sorunlu aile yapısını yan sıtıyorsa, sorunlu bir genç de sorunlu toplum yapısı nı yansıtmaktadır. Gençlik yüzyıllar boyu oluşmuş kültür yapısı içinde kimliğini, kişiliğini araıııa süreci yaşar. Bu süreç içinde toplumda durumunu, rolünü ve yerini bulmaya çalışır. Gençlik çağındaki kimlik, kişilik arayışı içinde, boyun eğmebaşkaldirma, ba ğımlılıkbağımsızlık, denemeyanılma, sorumluluksorumsuzluk, güvengüvensizlik, hak ve görev, özgür ve özerk olma, güçlü olmagüçsüzlük, toplumla bü tünleşme vb. gibi sözcüklerin içi doldurulur, kavramlar yaşama aktarılır. Eğer bir toplumda ortak amaç, beklenti, değer, ilke ve kurallar kargaşası varsa, çocuk ve gençlere aktarılacak kültür dağılıp parçalanmış ve olumlu, yararlı yapıcı örnekler azalmışsa, gençler kimlik bunalımı yaşamaya başlayacaklardır. Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası/ Dr. Necıp Hablemıtoğlu/ Otopsı Yayınevi/ 304 s. Cumhuriyet Tarihçisi Dr. Necip Hablemitoğlu, Avrupa Parlamentosu'nun A40432/98 sayılı kararından sonra AB ülkelcrinin neden Bergama'daki altın üretimiyle ılgilendiklerini araştırdı. Uzun araştırma sonunda bu kararın arkasındaki ülke ortaya çıktı: Almanya... Sonra Bergama'da, Havran'da, Sivrihisar'da, Uşak'ta ve daha pek çok altın yatağına sahip yerleşim merkezinde Alman vakıfları ve örgütleriyle karşılaştı. Almanya'daki Türkleri biliriz de, Türkiye'deki Almanları bilenimiz var mıdır? Türkiye'de her türlü etnik, dinselmezhepsel ajitasyonu gerçekleştiren, toplumsal, siyasal, ekonomik ve hatta genetik alanlarda hazırlattığı projelerle her türlü espiyonaj faaliyetini sürdüren, yerel basında, yerel yönetimlerde, üniversitelerde, sendikalarda, kaınu kurum ve kuruluşlarında, kısaca stratejik öneme sahip birimlerde "etki ajanı" ve "Alman sempatizanı" yetiştiren, şeriatçı yapılanmalardan çevreci örgütlere, bölücü yapılanmalardan terör örgütlerine, legal derneklerden siyasi partilere kadar ıızanan çizgide, Türkiye'ye, Atatürk ilke ve devrimleri ile Cumhuriyetin tüm değerlerine karşı olan, ulus devletin parçalanmasını isteyen tüm rejim karşıtlarına lojistik destek veren, bu ülkeyi alttan oyan bir avuç Alman istihbaratçısı, Türkiye'de vakıf temsilcisi statüsünde görev yapmakta ve Türkiyedeki sivil toplum örgütleri (NGO) olgusunu çok iyi kullanmakta... Dr. Necip Hablemitoğlu, alanında ilk olan bu araştırmasında Türkiye'dekı Alman yıkıcı etkinliklerini belgeleriyle gözler önüne seriyor. Anitta'nın Laneti/ Mahfi Hğilmcz/ Om Yayınevi/ 200 v. "Bu topraklarda bizden önce yaşayıp da büyıık bir imparatorluk kurmıış bulunan Hititlerc ilgimizin az olması beni bu konu üzerinde çahşmaya iten başlıca nedendi. Kadeş Savaşı Hititlerin üstünlüğüyle sonuçlandığı halde, dünya büyük çoğunlukla bunıı bir Mısır zaferi olarak biliyor. Aynı toprak ları iıç bin yıl arayla paylaştıgımız Hititlerin de tıpkı bizim gibi kendilerini anlatamadıklarıkuşkusuna kapılıp başladım araştırmaları derinleştirmeye. Anitta'nın Laneti, M ü 1800 ile 1200 arasındaki Hitit kralları, kraliçeleri, prens ve prenseslerinin yaşadıgı çeşitli olayları, entrikaları, savaş ve barışlan öyküleş tirerek okunması kolay bir Hitit tarihini sunuyor" diyor Mahfi Eğilmez. Yeryüzündeki Tanrı Devlet/ Şemsettin Orhan/ Berfin Yayınlan/ 312 s. "Kırım, katliam ve soykmmlari; işkence, hapishane ve darağaçlarını; talan, zulüm ve zorbalığı; yasak, soygun ve sömürüyü; dayatma, kuşatma ve yok etmeleri; pislik, yolsuzluk ve rüşveti; ahlaksızlık, kirlenme ve kokuşmuşlugu; hırsızlık, uyuştıırucu ve fuhuşu; üçkâğıtçılık, onursuzluk ve rezilliği; suiistimal, hainlik ve dumura uğratılan ahlaki değerleri bir bütunsellik içinde, diyalektik bir yöntemle ele aldığım 10 yıllık bu çalışmamda, öncelikle devlet olgusu üzerinde durmak istedim. Beğenileceğine içtenlikle inandığım, bir çeşit tarihin sorgulaması olan bu çalışmamla; soyut anlatımlar yerine var olan gerçek devleti tanımlamaya, özyapısını ortaya koyup, ne zaman, ne şekilde ve hangi ihtiyaçtan ortaya çıktığını açıklamaya; kökenini irdeleyip, tarih içindeki uygulamalarını gözler önüne sermeye; tüm ekonomik, sosyal, siyasal, sınıfsal, hukuksal, dinsel ve metafizik konulardaki yanlışları inceleyip sorgulamaya ve bunların üstünü örten sis perdesini aralamaya çalıştım" diyor Şemsettin Orhan. Cihan Harbi ve Türk Ermeni Meselesi/ Ahmed RiisIvm Bey/ Çeviren. Cengiz Aydın/ Hılge Kültür Sanat/ 216 s. Kitabın yazarı Ahmed Rüstem Bey, Osmanlı diplomatlarındandır. Kitap hakkında şunları yazıyor: "lhtiraslann ve duyguların son derece ağır bastığı bu meselede, iddia edildigi gibi Türkiye'nin ve Türk halkınm suçlu olmadığını ispat etmeyi amaçlayan bir tartışmada kalemimi ne kadar samimi ve inançlı kullandı^ım konusunda sadece bu savunmanın altına imzamı koymuş olmam bile bana göre yeterli bir ağırlık ve ciddiyet ifade eder, çünkü burada Ermeni komiteleri ve Itilaf devletleriyle ilgili çok acı gerçekleri gözler önüne seriyorum. Bu eseri bitirirken son sözü burada bir kere daha tekrar ediyorum ki, bir Osmanlı olarak Türklerle Ermeniler arasındaki bu ayrıhktan büyük bir üzüntü duyuyoruz. Ilalbuki kader onların bir arada ve birlikte yaşamalarını istemişti. Tarihe karşı bu cinayeti işleyenler ve böylece tarihin akışını değiştirenler kendilerine gelmeli ve Ermeniler lanetlerini onlara yöneltmeli ve saklamalıdır." Sessizliğin Ötesinde/ Ted Allbeury/ Çeviren: Arzu Durukan/ Bilge Kültür Sanat/ 112 a Soğuk Savaş'ın gerilim dolu günTfT) lerinde iyi bir insan olmaya çalışan ve bunun sonucunda tarihin akışını değiştiren bir casusun şaşırtıcı öyküsü. Kitabın yalnızca casus romanı olduğunu söylemek yanlış olur. Çünkü kahramanın ağzından özellikle güç kavrası:ssif/;ı.lf.l\ mını içine alan liderlik, politika, ÖTKSİNDK aristokrasi, maddiyat gibi insanlıÜın baş tacı ettiği tüm değerlerin sorgulandı^ını, hatta yargılandıgını ve sevgi, yardımseverlik, aşk, sanatın her türü, dünyadaki her türlü güzellik ve dürüstlük gibi degerlerin kitap boyunca yüceltildiğini duyuyoruz. Kitabın önemli bir bölümünde işlenen Berlin Duvarı trajedisi öyküye ayrı bir gerçeklik ve biraz da tarihi belge niteliğ*i kazandırmış. Romanda karşılaştığıınız çok sayıda gön dermenin altını doldurmak okuyucudan bekleniyor. Ted Allbeury yalın ve sade diliyle bizlere kolay okunur bir roman sunuyor bizlere. Ayrıca sonu merak edildiği için okunacak bir öykü de^il bu, her bölümünde ilgimizi çekecek ya da keyif alacak bir şeyler bulabiliyoruz. Fakat kahramanının agzına aristokıasinin "hiçbir şey" oldug'u iddiasmı tutuştursa da, onu bir aristokrat yaparak bu değerlerden hâlâ kurtulamadığını görüyoruz. Ve nedense kadın karakterler sürekli çocuk bakan, yemek pişiren, ev hanımı olan Allbeury'nin romanında, aşk, savaş, politika, sanat, sevecenlik ve daha birçok şey buluyorsunuz. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 901 Zaman Geçerken/ Aydın Boysan/ Bılgi Yaytnevi/ 218 v "...Biz dünyaya, düşünmek için gelmiş insanlarız. Zamanında düşünmeye alışmamıs kalaların pen cereleri daralıyor. Içeri ışık girmesi zorlaşıyor." "...'Düşünmek yaşamın kamçısıdır' diyen bir top lum var. Kim mi bunlarr1 Sıkı durıın! Afrikalı Hotanto Kabilesi... I lani o vahşi dediğimiz!" diyor Aydın Boysan Zaman Geçerken adlı kitabında. Öyküler/ Muzaffer Haahasanog'lu/ Hazırlayan Neca tiGüngür/ T.C. Kiil/ürBakanlığt Yayınlan/271 s ^^^^^^^^^m] Muzaffer Hacıha.sanoğlu (19241985) Cumhuriyet dönemi öykücülerimizdendir. Yaşadığı dönemde "Türk edebiyatı" ateşini canlı tutan adlardan biri olmasına kar şın, ne yazık ki ölümünden sonra birçok edebiyat adamiyla aynı yazgıyı paylaşarak "unutulanlar" /incırine bir halka gibi eklendi. tşte elinizdeki bu kitap, edebiyatı mızın unutulmaya yüz tutmuş değerlerini gündemde tııtmak amacıyla hazırlandı. Yazarın, gerçeklik anlayışını, Türk insanına olan inancı ve yaşam anlamını yakalama çabalarını yansıtan öy külerinden örnekler seçilmesine özen gösterildi. Mu zaffer Hacıhasanoğlu'nun öykülerini seçip yayına ha zırlayan Necati Güngör'ün, yazarın yaşamı ve yapıt larıyla ilgili kısa bir değerlendirme yazısını da kitabın ilk sayfaîarında bulacaksınız. Öyküler/ Behiç Duygulu/ Hazırlayan: Necati Gün gör/ T.C. Kültür Bakanlığt Yayınlan/ 226 s. Behiç Duygulu (19331985) Türk öykücülüğünde, admın çevresin de fırtına koparılmamış, neredey sc "gizli kalmış" değerlerden biri ılir. Uzun yıllar, doğup büyüdüğü ver olan Ödemiş'te yaşamış, mütcvazı bir kitapçı dükkânının geli tiyle yaşamını sürdürmüştür. OraJan yazdığı öykülerlc edebiyat ılıinyasında adından söz ettirmeyi başaran Behiç Duygulu, duyarlı bir aydının iç yalnızlıkları ekseninde bir Ege kasaba sının insanlarını ve doğasını anlatır daha çok... Duy gulu, öykülerini zaman zaman olaylara yaslandırsa da, esas olarak bir atmosfer öykücüsüdür; siirsel bir dil, içten bir anlattmla kurar bu atmosferi. lmanların ve olayların ön plana çıktığı son dönem öykülerin deyse yazar, yer yer ince bir mizah duygusunun ve toplumsalcı bir kaygının ardında görülür, Günümüzde adı neredeyse unutulmuş olan bu duyarlı yazarın öykülerini yeniden gündeme taşımanın bir kültür hizmeti olduğıına inanıyoruz. Behiç Duygulu'nun öykülerini kısa bir değerlendirme yazısıyla birliktebir başka öykücü, Necati Güngör yayına hazırladı. Karşı Kıyının Işıkları/ Fatma Gürt'l/ Rctnzi Kitabevi/ 158 s. Yaşantımız iç içe geçmiş, karma şık ve sayısız küçük olaydan olu şur. Birimizin yaşamadığını, yakınımızdaki başka biri yaşar. Bunların içinde gülümseten, heyecan veren, şaşırtanlar da vardır; baş kaldırtan, değiştiren ya da düşün dürenler de... Öykü alanında bir SAYFA 22
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear