Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Vedat Hoca 90 yaşında. Hâlâ genç, hâlâ dipdiri. Bu sağlıklı, çevresine ışık saçan yapısını aydınlanmaya olan inancına bağlamak gerekiyor. Vedat Günyol giBi insanları yanında, yöresinde görünce, geleceğe, gelecek güzel günlere olan inancı artıyor insanın. Haydi! Hep birlikte kutlayalım Vedat Hoca'nın 90'ıncı yaşını. Bize verdikleriniz için teşekkürler Hocam!... MEHMET BAŞARAN Aydınlanmamızın büyük öğretmeni 90 yaşında Vedat Giinvol E vet öğretmen, yazar, eleştirmen, çevirmen, yayıncı Vedat Günyol, 90 yaşında... Yüzyılımızın aydınlık insanı, bilge tanığı. Altmış yılı aşkın bir süredir öğrencileri, okurlarıyla birlikte diişünen, yapıtlarıyla düşüncemize, sanatımıza "yeni ufuklar" açan; dünyayı, yaşamı güzelleştiren bir yazın eınekçisi, bir yaşam ustası; yaşamı, davranışlanyla örnek bir insan... lyi bir öğrenim görmüş: Saint Benoit, îstanbul Hukuk Fakültesi, Paris Hukuk Fakültesi'nde doktora... llginç yerlerde çalışmış: Bir süre asistanlık, Dünya başyapıdarını dilimize kazandıran Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu'nda görev (19421948). Değerli bilinı adamı Adnan Adıvar'ın yönettiği Islam Ansiklopcdisi Yazı Kurulu (19491959), Yabancı Diller Yüksekokulu'nda okııtmanlık (19591962), Atatürk Erkek Lisesi Fransızca öğretmenliği... Yücel, Ufuklar, Yeni Ufuklar (ve Sabahattin Eyuboğlu ile birlikte Çan Ya yınları... Kitaplarınm sayısı 20'yi, çevirilerinin sayısı 50'yi aşkın ve 40'tan çok da Çan Yayını... "Mernaba insan sıcaklığı merhaba:" seslenişiyle biter Ustanın bir yazısı. Denemeleri, eleştirileri, çevirileriyle "merhaba'sına bilincin aydınlığmı, yaratıcılığın ateş yakıcılığını yükleyerek "Merhaba insan sıcaklığı" uer o nep. I ler yara tıcı bir ateş yakıcıdır ona göre, ama kiillenmeye, kabuk bağlamaya karşı çıkan, insanın sınırlarını, aklın aydrnhğını genişleten bir ateş yakıcı... İnsan sevgisiyle yoğrulmuş, insan olmanın sorumluluğunu, onurunu duyan bir aydınlanınacımızdır Günyol. "Derin kültürü, yaşam deneyi, zekâsı, mantığı bir bütündür. Her şey insanlar içindir... Yolda karşımıza çıkan ilk insanla konuşur gibi yazmak.. () karşılaştığımız insana yarar sağlamaktır amaç. Boşuna söz yığınları olmamalıdır yazı, deneme, sanat, insanlara bir yarar sağlamalıdır. Hiç değilse "insan kavşağında" buluşturmalıdır duyan, düşünen kişileri, sevgiyle, ilgiyle, inançla... Günyol'a göre insan olunmadan hiçbir şey olunmaz (üktay Akbal). Yazardır, çevirmendir, eleştirmendir ama, her şeyden önce öğretmendir Günyol. Atalay Yörükoğlu'nun dediği gibi "başka bir öğretmen". İnsanın "insan kavşağında" buluşmasıdır ona göre öğretmenlik; bir dostluk ortamında" bir düşünme, arama, özgürleşme imecesi... sevgiyle, insan sıcaklığıyla çoğalmadır... Bu yüzden, dersliği yoktur okulunıın. Yeni Ufukların yönetim odası, kapısı herkeslere açık evi, gidilen bir deniz kenarı, tek sözcükle tümüyle yaşam, dersliğidir onun. Elbette tüm öğretmenlerden çoktur öğrencisi... Bu tür öğretmenliğin ilk tadına vardığı yer (Kendi deyişiyle öğretmenliği öğrendiği yer) Hasanoğlu Yüksek Köy Enstitüsü olmuştur. Enstitülere öğretmen yetiştirecek bir köy üniversitesi sayılabilir burası. Yeni kurulmakta, harç, ı: ter kokmaktadır havası. Ankara'ya 35 km uzaklıkta olduğu için, güç, öğretmen bulunmaktadır. Ama gönüllü koşup gelmistir Günyol; gelmiş ve kaynaşıvermiştir köy çocuklarıyla: "Anlatılmaz bir öğretme susuzluğuyla karşılaştım Hasanoğlan'da. Burası bir bilim tapınağiydı sanki. Klasik eğitimin yapay düzeni yıkılmış yerini içten, sıcak bir öğretmenöğrenci, öğretrnenarka daş, öğretmenkardeş ilişkisine bırakmışu." Güleryüzlü ciddilikle yazdığı denemeleriyle, özenle seçerek çevirdıği düşüncemize, sanatımıza katkı getirecek yapıtlarla, gerçekçi yazınımızın ustalarını ner yönüyle tanıtıcı, değerlendirici eleştirileriyle de öğretmenliğini sürdürmektedir. Yazarlık, bir çeşit sürekli eğitimciliktir zaten. Ama o öğretmez, sezdırir, içindcn uyandırır düşünme eylemine katar okurunu. En verimli çeviri imecelerini gerçekleştirdiği Sabalıattin Eyuboğlu gibi, A. Adıvar'ın: "Ölümüyle genç ilim ve genç fazilet büyük bir kayba uğramıştır" dediği Orhan Burian gibi, bir gönül adamıdır Günyol da. Düşündüğü gibi yazar, düşündüğü gibi yaşar. Özellıkle ülkemizde düşündüğü gibi yaşaması, çok zordur kişinin, çeşit çeşit öcülerle kuşatılmışttr çünkü. kolay mı 12 Mart'lardan, 12 Evlül'lcrden geçmek... Eyuboğlu ile çeviraikleri Devrim Yazıları adlı kitap yüzünden, (yapıtın vazılışından 167 yıf sonra) ülkemizde bir Babeuf Davası yaşânmıştır. Ağır cezada yargılanarak aklanımştır çevirmenler. 12 Mart döneminde de, gizli öra;üt kurma savıyla tutuklanmıştır. Eyuoğlu ve Azra Erhat'la birlikte. İnsanın insanca yaşamı gerceklestirmesi için, resmi yalanfarın köleliğinaen, küflü gelencklerin, yerleşmiş otoritelerin baskısından kurtulması gerektir. Böyle bir bilinçlenmenin, derin işlenmiş topraklarda boy atacağına inanır. Yeni Ufuklar dergisiylc, Çan Yayınları'yla; eleştirileri, denemeleriyle, hep bir düşünce kirizmasının ardındadır. Pek çoklarının adlarını bile anmaktan çekindikleri yıllarda, Sabahattin Ali'yi, Nâzım Hikmet'i, toplumcu gerçekçi sanatçıları, en iyi değerlendiren o olmuştur. Çok açık, çok aydınlıktır dünya görüşü: Son yıllarda, özellilde dc 12 Eylül'den sonra sanata daha başka yaklaşıyor sanki. Daha doğrusu kendisi bir sanatçı tavrı içinde. Kendıni anlatmaya da başladı. 194O'lı yılların başında, hümanizmi, "bağnazlığın tersi" olarak tanımlıyordu. 1950'li yıllarda, yazıda biraz katılaştığını görüyoruz. Bunda, Demokrat Parti Ilctida rı sırasında, bazı Cumhuriyet değerlerinin tehlikeye düştüğü kaygısının da payı olacak. Günyol'un ve Eyuboğlu'nun altın yılları 1950'li ve 196O'lı yülardır. Hümanizme, yeni bir sosyal içerik getirme çabası içinde dirler. Köy edebiyatını öne çıkarırlar. 12 Mart'ta gizli örgüt kurdukları gerekçesiyle tutuklandılar. 1970'li yıllarda savasçı bir Vedat Günyol karşısındayız. 1980'li yıllann getirdiği siyasal ve toplumsal acılar da yukarıda değindiğim sanatçı tavrına itti onu. Umutsuzluk mu?Milliyet Sanat'ta yayımladığı yazıların genel başlığını değiş tirdi: Gider ayak'ı Yaşarken yaptı. Bu değişiklik geleceğe inancını da gösteriyor. 11) Her şey gibi dostluklar da eskiyor ve dayanaksız kaüyor. Yoksa dostluklar insa nın ortalama hayat süresine göre mi programlanmış? O süreyi aşınca bazı dosdarla da kopuşma kaçınılmaz bir şey mi? Bilmiyorum. Ama yaş aldıkça, Vedat Günyol'un yüzünden silinen çizgiler de olmuş. Azra Erhat gibi. 12) Sanırım, bütün mavi yolculuklara kı tapları ve yazı makinesiyle katıldı. En az mavi yolculukçu.. 13) Bir çağmım daha: Bir Günvol tavrı olmasaydı Dİr Erdal Inönü tavrı da ortaya çıkmayacaktı belki. Günyol poleınikçi, Inönü naif görünüyor. Olsun. Bir ilinti var. Ecevit de Yücel de Ufuklar'da Günyol'un bağlı okuru. 14) Günyol'un sağda eşdeğeri yok. Biraz zorlarsak, belki Cemil Meriç. 15) tçindcki aydınlığı karşısındakineyalnız yansıtmakla kalmaz, kendininkınin bir eşini de hemen yaratır onda. 16) Ceyhun Atuf Kansu'dan sonra biz sa natçıların cumhurbaşkanı adayı odur. • Vedat Günyol CEMAL SUREYA 1) Orda bir aclam var. Vapurdan iniyor; Karaköy'deki posta kutusıınu açıyor; sonra ınerdıvenleri ikişer ikişer çıkarak kalabalığa kanşıyor. Yaşına karşın dimdik bir adam. Yüzü sanki bir yazarın değil de bir gökbilim profesörünün yüzü. Bcrtrand Russel'i de anımsatıyor bi raz. tdealıst filozof Russel'i değil, hani şu mahkemesi olan Russel'i. Var öylc bir adam. Var ve hepimize ilişkin çok şeyi kurtarıyor orda. 2) Ortaokulda tahrir ödevlerini bir arkadaşına yazdınrmış. Arkadaşlarının hatıra derterlerine iki satır yazmayı göze alamayan çocuk... O kadar da değil canım, yine o yıllarda bir derginin açtıfiı artist resimlerini tanıtma yarışmasında dercce alacak. Ödülü: bir dişmacunu, bir diş fırçası. Her zaman düşünürüm, nasıl girdi o yarışmaya? 3) Yedi yıl papaz okuîu. Dogmaların katılığından o okulda tiksinmeye başlamış. Ama felsefe merakı da orda uyanmış. Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra doktora yazmak için Paris'e gitti. Çağdaş edebiyatla da ilk kez orada yüz yüze geldi. 4) Adnan Adıvar ürhan Burian Sabahattin Eyuboğlu... Bakınca Vedat Günyol'ıın yüzünde bu üç adı heınen görürsii nüz. Halide Edip'i de eklemek gcrckir. Adnan ve Halide Edip Adıvar, gençlere yönelik bir güven parıltısı olarak yer etmistir bakışlarında. Orhan Burian çenesiyfe ağzının arasındadır: girişim sevinci. Sabahattin Eyuboğlu ise iki kaşın arasında: Duygu vc düşüncenin herbirıni sürekli kollaması. Yüzünün bir yerinde Hamdi Tanpınar'ın da gizli konumu var gibi gelmiştir bana. 5) Islam Ansiklopedisi yazı kurulunda Adnan Adıvar'la, Ufuklar (sonradan Yeni Ufuklar olacak) dergisinde Orhan Burian'la; Çan Yayınlan'nda Sabahattin Eyuboğlu'yla beraber. 6) Dostluk duygusu hayatını belirleyen bir duygu olmuş. Dostunu kayırma duy gıısuyla çıkış yapmaz. Ama onu öyle fazîa savunur kı sonunda aynı noktaya gcldiği olur. Sanırım, yanlışları oldııysa, bunlar hep o dostluk sayrılığından doğmuştur. 7) Ahmet CemiJ mülkiyeliyuı. Yüzbaşı Selahattin harbiyeli, 196O'lı, özcllikle de 1970'li yıllarda Türk entelijansiyasınm gerçek temsilcileri ise öğretmenler oldu. Büyük bir yaygınlaşma ve doğal güç kazanmadır bu. Dev bir dalgalanma ve bilinçlenme. Dalgalanmanın ve bilinçlenmenin temelinde kıırucu öğe olarak Sabahattin Eyuboğlu'nun ve Vedat Günyol'un da büyük bir katkıları olduğunu kimse inkâr edemez. tnsanı gösteraüer. 8) Ne verdi bizer* Öyle bir şey ki artık iyice bizim olmus, bizleşmiş. Kolay onlatılamaz. Bazı yönleriyle aşılmış da. Ulusal hünerimiz gereği, onu kolayca küçük de görebiliriz artık. (")yle bir şey. 9) Düşüncesiyle üstü başı, hayat göriişüyle yüzü gözü birbirine bu kadar benzeyen daha kaç kişi vardır ülkemizde! Düşüncesini hayat biçimine dönüştürdü. Derviş. C^ençlerle bir arada oldu. Hep en gençler arasında. 10) Yazı hayatı da düşünceyle başladı. I iatta salt düşünceyle. Çok iyi biröğrcnim görmüştü. Birkaç dil biliyordu. Kendisinden yararlanmak istediler. Bugün Türkivc'nın en zengin avukatı olabilirdi. Ne yaptir1 Tercüme Bürosu'nda görev aldı. Orta öğretim kurumlartnda yabancı dil öğretmenliğini yeğtuttu. Evet, salt düşünce. Yüccl'deki kitap tanıtma yazılarında sanat yapıtlarında aa hep ana düşünceyi, dünya görüşünü yakalama ve her şeyi ona göre değerlendirme çabası içinde olduğu görülür. Ilerdeki elestiri yazılarında da aynı çaba içinde olacak. SAYFA 6 CUMHURİYET KİTAP SAYI 579