Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Etrafı vazarçizer dolu olduğu halde kimse Güneş Karabuda'ya yazarlığın ne güzel bir şey olduğunu anlatmamış. 60 yaşından sonra bunu ilk kitab'ıyla birlikte kendi keşfetmiş. Yazarhğın tadını alınca da artık yeni belgesel projeleri yanında yeni kitap projelerini de düşünmeye başlamış.. Gazeteci, beîgesefci, gezgin... 40 yıldır îsveç'te yaşayan Güneş Karabuda, ikinci kitabı Zaman Bahçesinden Portreler ile kimliği ve kişiliğine çok uygun tarzını oturtmuş: Dünyanın farklı ülkelerinde, farklı işler yapmış, farklı kişileri'; kısa, sade ve içten cümlelerle; üçer sayfada anlatıyor. Karabuda, yazarhğa 60 yaşından sonra Daşlamasına da hayıflanıyor. LEVENTCİNEMRE eden yazmak ıçın bu kadar bekledıniz? Yazarlığın ne iyi bir şey olduğunu çok sonra anladım. Kaşarü yazar değilim. Şipşaktan geldim ben. Sonra da kamcraya ve belgesel filmciliğe geçtim. Kendimi 60'ımdan sonra yazarlıkta buldum. Şimdiye kadar kimse bunun ne iyi bir şey olduğunu anlatmamıştı. Halbuki etrarım yazarçizer dolu. Hanım bile 18 kitap vazmış biri. Ben seneler boyunca hep teknik şeylerle cebelleştim. Halbuki yazarhk en iyi işmiş. Ne kanşan var ne göruşen. teknık konularda hep ekiple beraber davranmak, onlarla birlikte gitmek zorundasın. Mesela Turkuaz belgeseli için Çin'e gitmiştik. On genç var ekipte. Kimi annesini özler, kimi yemekleri beğenmez falan, uğraşır durursun. Tabii ki bunlar normal çünkü onlar daha genç. Ama yazarlığım, belgeselciliğimden çok etkilendi. Dünyanın dört bir yanında belgeseller yaptım. Çok yer gezdim, çok kişilerle tanıştım. Kitaplarımda bunun izi var. Ayrica uzun yazamam. Filmcilik, çok mantıkh bir şeydir. Seansları kısa yapmak zorundasınız. Yazarken de kısa bir mantığın etkisiyle cümleler kullanıyorum ve kısa yazıyorum. Uzun yazamıyorum. Hem ben sıkdıyorum. Hem de insanlan sıkıyormuşum gibi geliyor. Meğen yazarlık üzel Güneş Karabuda ile yazarlığı üzerine dışında Şili'de, Fransa'da birkaç yıl yasadım. Bana göre insan kendi kimliğine, kişiliğine sahip çıkınca başka ülkenin kimliğine ihtiyaç duymaz. tnsanlar başka bir ülkenin kimliğine girdikleri zaman insanlarından kendilerinden birıymiş gibi muamele etmelerini bekliyor. tabii ki böyle olmuyor. Tersine, komik duruma düşüyor. Türkıye'den kaçyasında aynldınızy 19 yaşında bu ülkede birçok şeyden sıkıldım. Gariplik, adaletsizlik, haksızlık çoktu burada. Dışarısı nasıl diye merak ettim. Fransa'dan başladık dönüp dolaşıp îsveç'te noktaladık. Kendi üllcemde neden şikâyet ettiysem, orada tersi var. Adalet, hak gibi her şey var. Zaten 50'li ydlar, Isveç'in örnek ülke olduğu zamanlardı. Başbakan tramvayla işine gidiyor. Benim oturduğum apartmanda bir başbakan oturuyordu. Karısı da öğretmendi. Kadın sabahlan arabasıyla kocasını işebırakıp kendi işine giderdi. Bugün de böyle. Ama Olof Palme bu yüzden öldü. • O da sokakta kendi başına gezerdi. Gerçi onun zamanında korumalar falan başlamıştı ufak ufak ama özgürlüğünü kısıtlamak istemezdi. Gerçi Isveç hâlâ iyi ve adil bir ülkedir ama uünya değışiyor. Bir kere çok sayıda mülteci kabul ettiler. Bunlar arasında normalde mülteci olmayacak insanlar da var. 80 bin Turk yaşıyor. Mesela Konya'nın Kulu ilçesi, neredeyse toptan oraya goçmüş. Şimdi îsveç'e girmek artık eskisi lcadar kolay değil. 9 milyonluk bir ülke. Ekonomi artık eskisi kadar rahat değil. Mesela dünyaca ünlü Ericsson firması, krizde. Irkçılık diğer ülkelerde kıyaslandığında cok azdır. Neonaziler de var ama çok azlar. Eskiden Isveç'te ortada para bıraksanız kimse almazuı. Isveçliler çok iyi nıyetli, dürüst, adil, düzgün insanlaraı. Aydınları da öyledir, halkı da öyle. Kötü olay olmazdı ülkede. Isveç, bekâretini Olof Palme olayında kaybetti. O olaydan sonra herkes cok şaşırdı. "îsveç'te bovle bir şey nasıl olabilir' diye insanlar şoka girdi. Benzer bir şoku şımdi New York ve Washington'daki terör olaylarından sonra yaşıyor insanlar. Bundan sonra ne yapacakstmz? Belgesele devam. En son Birleşmiş Milletler'in Dünya Mirası saydığı kültürel ve doğal varlıklar üzerine bir belgesel yapmıştım. Bu varlıklardan 12 tanesini çektim. Bu belgesel NTV'de oynadı. Yıne benzer işler yapacağım. Kıtapta 31 kişiye yer vermıssınız Bu kisiler arasında en Ugınçlennden bırisi Ağa Han ve halkından ağtrlığt kadar altm toplamast herhalde Torunum benden gerçek bir öykü anlatmamı istemişti. Bunu anlattım, "hani bana gerçek bir öykü anlatacaktın" dedi, inanmadı. Halbuki adam geliyor. insanlar onu törenle karşılıyor. Ortalık 1 GÜNEŞ KARABUDA 1933'te Izmit'te doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra Paris'te hukuk okudu. Burada gazetecilik ve foto muhabirliği yaptı. Televi/yona geçti. Îsveç'e yerleşti. Dünyanın çesjtiı ülkeleriyle ileili sosyal, kültürel ve politik belgeseller hazırladı. Şili'de Allende iktidan sırasında Isveç Televizyonu'nun Latin Amerika temsilcı si olarak görev yapu. Orta ve Uzak Doğu ülkelerinden haber geçti. Vİetnam Savaşı'nı görüntüledi. Afrika'da bağımsızlık savaşı veren ülkelerde çalıştı. îsveçli yazar ve yönetmen Barbro Karabuda ile evli ve üç çocuk babası. Indim Zaman Bahçesine (YKY, 1998) ile Zaman Bahçesinden Portreler (YKY, 2001) adlı iki kitabı var. Itveçin bakâreU N Türkıye'den neden ayrıldmız? Dış dünyaların insanlarını merak ediyordum. ÜÖcemiz iyi, güzel de başka yerlerde insanlar neye güler, neye ağfar? Zaten bu gülme meselesi kafama nep takılmıştır. Herkes güler ama farklı şeylere güler. Mesela bizim Laz fıkralarına Belçikalılar gülmez. Biz de onlarınkine gülmeyız kolay kolay. Gülmede her ülkenin insanı farklıdır. Ağlamada ise herkes birbirine benzer. Dünyanın her yerinde insan hüzünlü olaylara, üzüntü ve acılar sonucunda ağlar. Ağlamalar da birbirine benzer. Insanların oturması, kalkması da bırbirinden farklıdır. Oturmakalk Tüpktorln maço yürüyüşü rup kalkmada sınıfsal farklar ülkesel farklardan daha büyük. Yani dünyanın farklı ülkelerinde mesela üst sınıflara ait kimselerin oturup kalkması, aynı ülkedeki ama alt sınıflardaki vatandaşından daha çok birbirine benzer. Aynca yürüyüş... Dünyada Türklerin yüruyüsü çok belırgın. Mesela ben Tıirkleri yürüyüşünden tanırım. Kollar iki yana açık, maço yürür. Bacakları da öyle. Bunun filmini çok çekmek istedim. Sız nasılyurününüz peki? Ben de eskiden böyle yürürdüm. Sonra diğerlerinden göre göre normal yürümeye alıştım. Sız hem Türktye'de doplunuz, hem de tıp ve harekel olarak Akaenızlistnız Kuzey ülkesı Uveç'tn soğuk iklimiyle nastl haşa çtkıyorsunuz ? Isveçliler'in bir lafı var: "Kötü hava yoktur, kötü giyim vardır" derler. Haklısınız, Akdeniz tipine uygunum ama alıştım artık. Üstelik havası da tertemizdir. Neredeyse 40 yıldır Îsveç'te yaştyorsunuz. Kendimzi îsveçlt gibt mi hissediyorsunuz ? Isveç'i çok severim ama kendimi îsveçli hissetmem. Zaten bu milliyet mesdcsi ilginç geliyor bana. Ne olursa olsun doğduğun yerin kimliğini değiştire miyorsun. Ama neden ? Küçük yajtmzdan itiba ren orada yaşıyorsunuz 40 sene olmus. Orada kazamyorsunuz Oradan evlendtmz. Orayt ve insanlarını sevıyorsunuz Ama uzun süre baska ulkelerde yaşayan ınsanlarda olduiu vıbı Türkçentzde kaymalar hıle olmuyor. Konuşması değişen insanlar, zaten değişmeye, yeni bir şekil almaya eğilimli insanlardır. Ben, yüruyüşüm hariç, değişmedim. Tersine memleketinizi uzaktan daha büyük bir ilgıyle izliyorsunuz. Elinize ne geçerse okuyorsunuz. Hem eski dili hem de yeni konuşulan dili izliyorsunuz. Tabii bunu yapmayanlar da var. Uzun yıllarTürkiye'den uzakta yaşamış bir arkadaşım, Turkçe biliyorum diye düşünüyordu ama konuştuğu kelimeler hep 195O'li yıllarda konuşulan kelimeler. Benimse Türkçem daha belirginleşti. Şu anda konuşulan dili de biliyorum ve çok beğeniyorum. Çok güzel kelimeler var artık dılimizde. Aynca stk sık Türkiye ye de geltyorsunuz. Tabii bunun da büyük etkisi var. Bir de kendimi îsveçli hissetmememde çok fazla gezmemin etkisi vardır. Yılın neredeyse yansını dışanda geçiririm. Bunun AğrfetncaaRnvakayıtı $£&* SAYFA 14 Portreden lklsl:s lwdorAllendeveJacques Pr6vert " CUMHURİYET KİTAP SAYI 908