Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Vitrin Alay'ın Kızları/ Muaze Uzunal/ Lan Yayınüırı/ 141 s Alayın Kızları, adını öyküleriyle duyuran Mucize Özünal'ın ük romanı. Anadolu'nun doğusunda, küçük bir sımr kasabasında konuşlanmış bir askeri birlik, bir alay. Bu birlikteki askerlerin kızlan, yani alayın kızları. Tam yedi kız. Yedi dağ çiçeği. Çocukluklan, ilkgençlikleri birlikte geçer, ortak hayaller kurup birbirlerine kenetlenirler. Sonra o kasabadan çıkıp dört bir yana savrulur, kendilerini bekleyen farklı yaşamlara dalarlar. Kimi devrimci olur, yaşama erken veda eder, kimi müzisyen olur, kimi avukat, kimi de tiyatrocu. Aralarında buluşanlar da olur, birbirini hiç görmeyenler de. Içlerinden biri, yıllar sonra hepsinin yer aldığı bir çocukluk fotoğrafına bakınca hayatta kalanlan bir araya getirmeye karar verir. Ama acaba kaçı gelebilecektir bu buluşmaya? Alayın Kızları, 1900'lü yılların başından başlayarak uzunca bir zaman dilimi boyunca bu yedi kızın öykülerini anlatırken, Türkiye'nin yirminci yüzyıldaki portresini de çiziyor. Zamana karşı duramayarak yozlaşan değerleri, bozulan insan ilişkilerini anlatıyor. Yakın tarihimizin siyasal ve toplumsal olayları bu kızların ve ailelerinin öykülerine ustaca işlenmiş. Türkiye'nin toplumsal mozaiğinin, insan dokusunun, gelenek ve törelerinin şaşırtıcı bir gözlem gücüyle sunulduğu Alayın Kızları, yazann yıllarca Anadolu'nun çeşitli yörelerinde bulunmasının sağladığı dil zenginliğiyle, tatlarla, renklerle dolu bir roman. Uygarlık Süreci Cilt 1/ Norbert Elias/ Çeviren: Ender Ateşmanl' llettşım Yaytnlart/ 342 s. Norbert Elias'ın başyapıtı Uygarlık Süreci, insanbilimleri literatürünün, onun ötesinde modern düşüncenin öncü ve kalıcı ürünlerinden birisidir. Bu eserdeki zengin analiz, toplumsal yapıların ve kişilik yapılannın uzun dönemü değişimlerine ışık tutmaya çalışarak, sosyolojinin, onunla beraber (sosyal) psikolojinin ufkunu genişletir. Elias'ın gayreti, toplumsal değişimin, neredeyse metafizik nitelikli otomatik evrim/ilerleme tasanmlarına sığmayan, sahiden karmaşık ve sahiden uzun erimli bir macera olduğunu anlatmaktır. Onu iyimseridealist ve Batımerkezci bulanlar dahil, modernleşme süreciyle ilgili analizlere yeni bir bakış açısı ve yeni bir malzeme kazandırmıştır. Elias Uygarlık Süreci'nin ilk cildinde, " uygarlık" ve "kültür" kavramlarının sosyal anlamlannın tarihsel oluşumunu inceler. Söz konusu sosyooluşumun önemli veçhelerinden biri, "uygarlık" "kültür" karşıtlığı ve bu karşıtlığın aşılmasıdır. Ardından, "insan davranışlannın özel bir değişim biçimi olarak uygarlığı" ele alır. Gündelik davranışlann, adabı muaşeretin, doğal ihtiyaçlarla ilgili tavırların, değer ölçülerinin değişimine bakar... "Duygu denetim modelleri ve standartlan" ile "utanma ve sıkılma sınırlan"ndaki gelişmeyi gözler. Bu süreçte özellikle özdenetimin bir uygarlık ölçütü olarak nasıl önem kazandığını gösterir. Ahmet Haşim/ Yakup Kadri Karaosmanoğlu/ îletijim Yaytnlart/ 90 s. Yaşantılar ya da gerçeklerin değil, bunların kendi hayalindeki yansımalarımn, dış evrenin iç evreninde uyandırdığı düşsel ve duygusal çağrışımların, çağdışımlarla bütünleşen izlenimlerin şiiri için önem taşıdığı bir şair Ahmet Haşim. Yakup Kadri, Ahmet Haşim adlı monografisiyle şiiri kadar latif, fakat doğrudan doğruya yakalanması güç bir "insan"ı bize sunuyor. Aksi, alıngan, tatlı dedikoduya meyyal, bazen de en Yakup Kadri Karaosmanoglu açık pornogratıye kadar gıden, rakat benzcrsız hayalleriyle "kendine mahsus saatleri olan" Ahmet Haşim'in ilginç dünyasına açılan kapdan aralıyor. Özel Bir Acı/ Andreıv Miller/ Çeviren. Zeynep Mercan/ lletışım Yaytnlart/ 341 s Eylül 1739. Ingiltere'nin küçük bir köyünde Joshua Dyer'ın dördüncü çocuğu James dünyaya gelir. Babasının aksine esmer olup annesi Elizabeth hakkında kuşkular doğuran bu çocuk ilginç bir özelliğe sahiptir; fiziksel ve duygusal acıyı tanımaz. Bu özelliğiyle James Dyer, Aydınlanma'nın eşiğindeki Ingiltere, Avrupa ve Rusya'da at koşturur, Batı Hint Adalan'nda korsanlarla savaşır ve insanlann acılarını dindirir. Sirklerde sergilenen tuhaf yaratıklardan Newton'un devrimci kuramlarına kadar, her türlü yeniliğin ilgi ve merakla izlediği bu çağ, aynı zamanda hoyrathğın ve acımasızlığın kol gezdiği yıllardır. Büyüleyici bir dille insanın kendinden kaçamayacağı gerçeğini vurgulayan Andrew Miller, Özel Bir Acı'da son derece güçlü bir dönem atmosferi oluşturmayı başarıyor. "Devlet Aklı" Kıskacmda Hukuk Devleti/ Mtthat Sancar/ îlettşim Yaytnlart/ 250 s. Hukuk devletinin tarihsel çerçevesi ve anlamı nedir? Bizzat devlet olma sıfatının meşruluğu garanti ettiğini varsayan "Devlet Aklı" (veya hikmeti devlet), hukuk devletinin gerçekleşmesinin önünde nasıl bir engeldir? Yasallık, devlet uygulamalannı meşru kılmaya yeter mi? Elinizdeki kitap, sadece teorik açıdan değil kamu hayatı ve insan hayatı! açısından eğitim önem taşıyan bu sorulan, kuramsal vukufla tartışıyor. TarOşmanın nesnesini de, Türkiye Cumhuriyeti Devled'nin "Susurluk Skandalı"yla simgelenen 'örtülü' pratiği oluşturmakta. Bu tartışma, doğal hukuk ve insan hakları ve ilgili analizlerle zenginleşiyor. İnsan haklannın "kara kaplı kitap"lardaki biçimsel çerçevesi ile insanlığın özgürleşme macerasının açtığı evrensel ufuk arasındaki gerilime dikkat çekiyor Mithat Sancar. Düşünce özgürlüğü sorunu ve 1982 Anayasası'nı, bu bağlamda ele alarak inceliyor. Devlet Aklı'nın sultası altındaki hukuk devleti ve insan haklan pratiği, kendini nihayetinde yargı sürecinde açığa vuruyor. Bu süreç, kitapta, yargının bağımsızlığı ve tararsızlığı ile ilgili bir tartışmanın ardından, Anayasa Mahkemesi'nin sosyalist bir partinin kapatılması ve Terörle Mücadele Yasası ile ilgili verdiği kararlann irdelenmesiyle tahlil edilmekte. Siyasetbüimi ile hukukun birikimlerini bir araya getiren kamu hukukçuluğu, verimli bir bilimsel disiplin olmuştu. Bu disiplin, bir unutulma döneminin ardından son ydlarda sosyal bilimler dünyasında yeniden önem kazanmakta. Mithat Sancar'ın çaLşmaları, Türkiye'de de bu yöndebir canlanmanın başını çekecek önemdedir. ŞahMat ve Ölüm/ Yıldırım Üçtuğ/ Altın Kttaplar Yayınevi/ 254 s. Yıldınm Üçtuğ, ODTÜ Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi. Çalışma ve ilk deneyim oluyor. Ancak, hiç de böyle değil. Olaylan ve kişüeri ilişkilendirmedeki başansı, yapıta usta işi bir nitelik kazandınyor. Bununla da kalınmıyor; yazann, açık ve anlaşılır bir anlatımı var. Hızla değisen ekonomik ve toplumsal yapılarda ve bunun neden olduğu değer yargılannın altüst oluşunda, aile içi ilişkiler kolayca çok sertleşen çıkar kavgalarına dönüşüyor. Buna bağh olarak sevgi ve sevgisizlik aşın uçlara taşınıyor. Giderek, cinayetlerin yoğunluğu da kaçınılmaz oluyor. Üçtuğ, bu süreçten ilginç bir kesiti başarı ile yakalıyor. Polisiye roman alanının esasen oldukça yetersiz kaldığı toplumumuzda bu yapıtın bir boşluğu dolduracağına kuşku yok. Bir nokta daha var; polisiye roman yazanlar genellikle tek yapıtla yetinmezler, başarüı bir ilki yenileri izler. Bu kural Üçtuğ için de geçerli olmalı. Volga Tatarlan/ AzadeAy;e Rorlich/ Çeviren Mehmet Süreyya Er/ lletışim Yayınlart/ 392 s. AzadeAyşe Rorlich, referans bir eser olmayı fazlasıyla hak eden bu kitabında, Volga (Idil) Tatarlarının çok fazla bilinmeyen tarihini başlangıcından 1970'lere kadar getiriyor. Anlatılan, 16. yüzyıldan beri, önce Rus, Ekim Devrimi'nden sonra Sovyet, bugün yine Rus siyasal sistemi altında yaşayan bir halkın ilginç serüvenidir. Kökenlerinden Bulgar devleti dönemine, Moğol istilasından Kazak hanlığına, Rus egemenliğinden Sovyet dönemine bir ulusun tarihi... Profesör Rorlich çahşmasında Tatarların ilginç bir özelliğini, değişen şardara uyum sağlama kabiliyetlerini ortaya çıkarıyor; hatta Tatarların bir "millî uyum" örneği olduklarını vurguluyor. Rusya'daki modernleşme çabalanna Tatar toplumunun verdiği cevap, henüz pek fazla bilinmiyor. Eldeki bilgiler, Türkiye'ye gelen Tatar aydınlarının aktardıklarıyla sınırlı yalnızca. Son yıllarda bu alanda gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında yapılan ve sayıları her geçen gün artan çalışmalar, bu kitabın değerini ve önemini daha da artınyor. Volga Tatarlan, içerdiği bilgiler ve verilerle konusunda temel bir eser olma niteliğini uzun yıllar koruyacaktır. Yalnızlar/ Zaven Biberyan/ Aras Yavınaltk/202 s Biberyan yazarlık yaşamına Ermenice yazdığı öykülerle başladı. İlk öyküsü 1945'te Istanbul'da "Yerek Inger Eink" (Üç Arkadaştık) adıyla Jamanak gazetesinde yayımlandı. Daha sonra çeşitli gazete ve dergilerde öyküleri, makaleleri yer aldı. Öyküleri yalın dili ve gerçekçi temalarıyla ilgi çekti. Istanbul Ermeni edebiyatının önde gelen realist yazarlarından olan Biberyan, çevresindeki olaylara bir aydın duyarhlığıyla yaklaşıp, dile getirilemeyen gerçekleri cesur ve kuvvedi kalemiyle gözler önüne serdi. Hatta dünya görüşleri farldı olsa da haksızlığa uğradığına inandığı bir rahibin yanında tutum alarak, bir insan hakları savunuculuğu örneği sergiledi. Elinizdeki kitap, Zaven Biberyan'ın 1959 ytlında Istanbul'da basılan Ermenice Lıgırdadzı (Sürtük) adlı romanının, 1966'da yazann çevirisiyle, Öncü Kitabevi tarafından, Yalnızlar adıyla yapılan Türkçe basımı temel alınarak yayına hazırlanmıştır. Biberyan'ın çeviri dili, Ermenice metinle karşılaştırılarak yer yer güncelleştirilmiş, tarafımızdan (*) ile işaredenen sözcüklerle ilgili olarak da, kitabın sonuna bir "Açıklamalar" bölümü eklenmiştir. Aziz Bey Hadisesi/ Ayfer Tunç/ Yapı Kredi Yaytnlart/134 s. 1964 Adapazan doğumlu Tunç'un ilk kitabı 1989 Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü kazanmış olan Saklı isimli öykü kitabı. 1992'de Kapak Kızı adlı romanı yayımlandı. Çeşidi gazete ve dergilerde çalışan Tunç'un, Mağara Arkadaşlan adlı öykü kitabı da 1996 yılında çıktı. Aziz Bey Hadisesi, Tunç'un son dönem yazdığı bir uzun beş kısa öyküyü içeriyor. Kitabıyla ilgili olarak konuştuğumuzda, bugünün büyük, yeni, küresel dünyasından hiç de hoşnut olmadığını belirten yazar, geceleri kendi kahramanlannı yazıp onlann dünyasında iz sürdüğünü, gündüzleri ise tekrar bu yeni, büyük dünyaya bakmak durumunda olduğunu söylüyor. Türdeş, benzeş, sığ ve kitlesel olana "küresel" denen bir dünyada, mütevazı bir yazar olmayı seçen Tunç belki de bu büyük dünyadan hoşnutsuzluğu sebebiyle, kahramanlannı biraz eski günlerden seçiyor. Dünyanın üstünün çeHk ağlarla kap < CUMHURİYET KİTAP SAYI 536 SAYFA 21