Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 8 N I I A N 2 0 0 0 • Fethi Naci 'Eleştiri Günlüğü'nde bu hafta, A. Hamdi Tanpınar'ın 'Mahur Beste'sini irdeliyor 3.sayfada • Şener öztop, Ayşe Kulin'in "Füreya"sını değeriendirdi 8. sayfada • Muzaffer Buyrukçu, Tülay Ferah'ın 'Kırmızı Erik'initanıtıyor 9. sayfada • Adnan Yücel, Suna Aras'ın şiiıi üzerindeduruyoryazısında 14. sayfada Şiirin çağırdıgı yerde duran biri KITAP Cumhuriyet Tuğrul Keskin adını ilk kez dergilerde çıkan yazı ve şiirleriyle tanıdık. 1986 yılından başlayarak da kitaplarıyla buluşmaya başladık. Şimdilerde Izmir'de yaşayan Tuğrul Keskin'le şiiri, şairliği ve yaşamı üzerine Namık Kuyumcu konuştu. Veysel Çolak, î. Mert Başat ve Ahmet Telli de Keskin'in şiiri üzerine yazdılar. NAMIK KUYUMCU er şaırtn ve her şıırtn bir serüvenı olur ezberıyle sordum, o da bize kendını ve bıriktirdiklennı anlattt Neyi yaşadıysam içime dönüp onlara yolculuk ettim. Yaşadıklarımla yol arkadaşlığı yaparak yazdım nc yazdıysam. Sezgiyi ve vicdanı ikı sevgili gibi taşıdım yanımda. Yaşadıklarıma verimli olanın ezberiyle hiç bakmadım. Yaşananın burgaçlandığı yerden bakmak da ha doğru geldi bana. Çok âşık olaum, üç kere evlendim. Kendisinin Azeri olduğunu söyleyen kocaman gözlü bir kızıtn var. Nehir'im. Hep özlemini duvduğıım Âras kadar coşkun ve güzel. Yani ki Iğdır'da doğaum. Daha ormanları yakılmamıştı ve ırmaklarında on tür lü balık yaşardı, gördüm. Söz daha kirlenmeden, Tahir ile Ziıhre, Yusuf ile Züleyha, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Arzu ile Kanber'in tutuşan aşklan ile yandım. Kınlgan karlann kokusu yedeğimde, bibilerimin çığlığı kulağımda yürüyüp geldim tzmir'e. Çocuk kalbim ve ben.. Arkadaşlarım oldu, ölümüne sevdim sevdiklerimi. Ölenler oldu sonraki ydlarda yaşayanlan ölüden beter gördüm. Kir ve çek para ve bonoya savrulurken hayat, o kiri kazıyıp, altındakine bakmaya çalıştım. Yazdığım her §iirde kendiminkine benzer bir yürek aradım. Bunu "Bir Suyun Kıyısında" aradım ilk, yıl 1985'ti. Kırdan kar sesinde aradım 1988'e gelmiştık. Babek'le birlikte aradım, onun kavgasına dil olurken. "Tacir ve Cinayet"te aradım, artık öldürülecek kadar büyümüştü yaşım. Şimdi "Ipekler Çoğaltmaya" başladığımız bu yeni süreçte arıyorum. Insana olan umudumu diri tutmaya çalışarak. Yirıe de, "ellerim kirleniyor para saymaktan". Sevgili TuSrul, "îpekler çoğaltmaya'yla kondun geçenyılınortahahanna Bubeştncişürkitabın "Tacırve cinayet"günlertnden "Îpeklerçoğaltmaya" doğru, tyımser bir ıçe yolculuk var sanki... Dün, "dünyanın yalnızItğına üzülüyorum" dıyordun.. arkadan "üstüme yü'rüme dört mevsım" duruşunla "ktrtlan karsesıne" saklanmışlığın vardı "Îpekler" nerede, nasıl ve kımınle çoğaltılmalı sence? f H • Doğrusu herşey gibi, hayat gibi akıp gidiyor şiir de. Tacir ve Cinayet'teki siirler, 1980'den alıp getirdiğim duyarhfan son şiirleriyai belki de. Kendi acuma eskittiğimi duşünüyorum o şiirleri. Geriye hüzünlü anılar kaldı o şiirlerden şimdilerde. Dahası son onbeş yirmi yılda insan o kadar çok savruldu ve öylesine bir mahvoluş sınırına taşındı ki, oradaki insan duyarlığımıza tecavüz edildi, hissine kapılıyomm. Işte tam da buradan, tecavüz etmekte oldukları insan duyarlığına yeniden sahip çıkış, savrulan küçük insanlarla ilgilenmek gerekir diye duşünüyorum. Yani son yirmi yılda ne olduysa insana, onun ipuçlarının şiirimizde olması gerektiğine inanıyorum. Ipelder çoğâltmaya'ya buradan bakarsak, adı gibi yeniden ipekler çoğaltacağımız günlerin şiirleri olduğunu görürüz. Îpekler çoğaltma'nın şiirim adına yeni Dİr açılım olduğunu duşünüyorum. Eskimiş/eskitümiş bir duyarlığın şiirini yazmakta ısrar edince şair, hep aynı şiiri yazar durur istemese de. Bense yeni aşklar arıyorum, veni sözcükler için, bırakalım bir kenara yayınladığım kitabı, yazdığım her şiiri bir öncekinden aşkın kılabilmenin tek yolu bu. lşte ipekler çoğaltacağımız yerin tam da burası olduğunu duşünüyorum. Aşkın ve hayatın en tenha en muhalif olduğu, yazılan her şiirin bir öncekine ihtilal olduğu o sonsuz zemin. Şair, verili yükselen değerlerin insanı değil, savrulmuş tutunamayan insanla ilgili olmahdır. Bunun altını çizme nedenim şu, yükselen değerlerin sanatını (şiirini) yapmak/yazmak varolagelen bir olgu. Hep olur ama bir sonbahar yaprağı gibi savrulup gider sonradan. Gerçek şairler, ipeklerini nerede dokuyacaklarını bilirler ve kalıcı olmalarının asıl nedenidır bu. Buradan bakarsak, yükselen değerlerin sözcükleri gündelik hayatta nasıl sıkıştırıyorsa insanı, bu şiirde de oluyor. Çünkü şair, verili gerçeğin dışında değil aksine, parçası uurumunda. Böyle olunca da yazdığımız şiiri hayatın kılabilmenin yolu, elestirel bilgiye sahip olanlarla (şairlerle) "safları daha sıklaştırılmış" zeminde buluşmak oluyor. Birlikte ölmeyi göze alaığımız insanlarla bugünden başlayarak ipekler çoğaltmalıyız. Hem baDevamı 4. sayfada. CUMHURİYET KİTAP SAYI S30