Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
'Susavınca icersin havatı../ Gültekin Emre'nin şiiri Türkçe şiirin kalın bir damarı: Berlin'de yaşamanın onca uzaklığına rağmen ülkesine bunca yakınlığı bambaşka olanaklar kazandırmış besbelli. Türkçe şiirin gereksinebileceği doğubatı arasındaki arafta bulunma konumuyla belki de bir kavşak. NURİ SAGLAM (Faili Meçhul Şiir1, s.44) Arası açdmış günlerine gençliğin nasıl su döker Rüzgârının kaynağı öpüşür ırmağınla derin bir yanda (Faili Meçhul Şiir 2,s.45) Hem çok bildik bir edim şiirinin konusu, hem de özgün bir çevirtim, birdenbire anlamı imgeyle donatarak şaşırtıveren. Ustüne üstlük yalınlığını dondurtmayan bir dalgalanım dibini tarattırmakta. Gültekin Emre'nin şiirinin yakınsıcak gelme sinin bir nedeni de bu olmalı: Kcndimize dokundurtması, sohbeti ne yapıp yapıp sonlamaması. Ucu açık gösterilene bir kez kendini bırakabilen okurgöstereni merak ederek aramaya koyulur, kuyuluğuna bakmadan. Labirentc girdigini sonradan tark eden geri dönüş yollarını da bulacak belli bir gerilimle: Köprü yüzünün ötcki yarısını örter Köprü yarın kıyısındaki yâr Yolcu, naiku (FaiD Meçhul Şiir 4, s.47) Dizelerin kendi başlarına (bile) var ola^ bilişleri karman çorman bir okumada da imgekelime tatlarını azaltmıyor: Dizeler arası bağlantıların sıkı sıkı kurulmaları sonucu bir noktadan çıkarak boyutlu uzanımlarla yaşamın donatılabileceği umudu da beslenir, zemini oluşturularak. Yoluma çıkar sesini, ben buradayım unut Zor bir kentteyim zor bir dönemden geçiyorum Şansı açık bir zamanda giz tüketir kendini Yolun yarısında perdeler soru sorar sokağa Sokağım utangaç bekler balkonun altında Ömrümün altını çiz koyarken çerçeveye (Zarfı Açılmadık Şiir, s.8) Denmişti ya: acısı tek tek insanların acı^ sı artık. Hemen o canalıcı alanda bitivcrmesi, her bireyin kendi özel konumuyla anlaşdmasına da bir vurgu, genelleştirip geçiştirmeden: Toplum, birey halleri tek başlarına bir mesai Kaygısıyla büyük harflerle vurgulanarak hani nasıl söyleniyordu: görevler yerine getirilmiyor; aksine iç içe geçiştirilerek zaten birbirferindc içkinlesjmişlilderi kendi yaklaşım biçimiylebi çemiyle yeniden keşfcdüiyor. Çok bulamaç yaşamı cesaretli dokunuşlarla tarayanın tez elden sonlar hakkında bitirilmiş doğruları gösterme derdi yoktu kuşkusuz. Şiirin gezindiği alanda odoğrular zaten içkindir. MCTCCK tutuluyormuşgibiyapılmıyor; duygu dünyasının alabileceöi şekillerle ahşverişi olsun isteyen, saptarken tavrını da Koyuyordu: Koşullan değiştirmenin zorunluluğu!! Memet'lerin konumu örncğin, yağız delikanlıları bekleyen bir yazgı olmamalıdır! Sistem harcıyordu işte canları!! Gece bereketi bunlar abi Büyüyecekler de sınırlara dikilecekler Adları memet olacak da dağlara yazılacaklar Kahvelerc asılacak suretleri, gazetelere çıkacak Resimleri, bu testi mi dalacak tarihin bagrına Bu ırmak mı akacak bu haritanın alnından Bu ölüler mi silinecek bu bakımsız köylerin yazgısından (Zarfı Açılmadık Şiir 4, s.10) Müthiş bir şey tabii: Tavrını bu kadar asıl muhatabının içinden, çerçevesinden Gültekin Emre'den "Kanun Hükmünde Şiir" bakarak şürleştirebilmek. Birde rdenbire koskoca bir Türkiye beliriyor önür 3nümüzde: Siyasetinin bir türlü barışa ciddi ciddi yönlendirilemedigi, oncak insanın kırdırılması sonucu, dökülen kanlar... Mezarının başına bir testi koyduk yavrum Susayınca içersin hayatı kana kana Dudaklarından dökülen nedir yaşamımıza (Zarfı Açılmadık Şiir 4 , s.lü) Evet imgelemin zonklayarak belirginleştiği yerde içten içe zonklatılır yerine göre acılar, sulugözlülüğe düşmeden. Sona birden bir aralık daha, davetkâr, niçinburdasınınrintçilbirhatırlatılışı:Bir özet özetlerden, bir ödev bitirilemeyenlerden, bir hareket.. özünden. Işte hayatımız gibi aynntılanyla, bıkkınlıklanyla, açılımlarıyla bir direni kendimize kendimizden ayaklandırılmakta. Olanbiteni olabildiğince aydınlatma niyetlisi kendine yolun başındaymış gibi geliyor. Her bitişin baş langıçlıgının bağrında devindirici diyalektik.. neresini ona göre ayarlıyor yoldaki. Yol yolcusunu arıyor ıssızlığını katık edip Dikip gözlerini uçtaki bitimsizliğe G ültekin Emre bu serer Türkiyc'yc dönmüş yüzünü diyebilir miyiz acaba, çok kaba hatlanyla "Kanun Hükmünde Şiir"in hareket alanını sapramak isreseydik: Aşk ve Minyatürler (1989) ile yeni şehrini (Berlin) kucaklayış biraz da kucaklanarak kabulleniş, Siyaha Elvada (1993) ile aileye, çocukluğa yönelmişti alttan alta. Taşı Sula'daki (1998) iki yakaya bakışın getirdiği deneyim olmalı, artık ayyuka çıkan Türkiye karmaşasının açıktan açıöa batışı ve şairimizin bakışlarını bu ouaklanmadan alamamasının nedeni. Belki biraz da örtüşür, kendi içindeki acılann, gölgelerin, dilsizliklerin, "yüreğinin başını ezme"lerin "Dert etme ülkeni O da öğrenir gülmeyi" (Ara Yollarda, s.43) benzeri şekilde avutulmasıyla... Nasıl ki kelimelerin birbirleriyle iletişiminde henüz denenmemiş açılımlarla mayalanıp yeşertilmeleri etkileşimin canlıkanlı kalabilmesi için önkoşuldu; şiirin bir bıitünlük çerçcvesinde kendi başına oluşurken yarattığı gerçekliğinin elle tutulurcasina yapısını son tuğiasına varıncaya çıkabilmesi de yıkılmamasının önkoşulu. Aynı özneden beslense de her şiir ilk sözcükten sonraki hayatını biraz da kendi başına kurmak zorunda. Gültekin Emre o serbestliği ipler elinden hiç çıkmayacakmış gibi gözağrısı şiirine sağlarkcn, nasılsa denetimsiz kalmayacağı özgüvenine yaslanmasını da biliyor, yılların deneyimiylc. I ler şiir bu yüzden hem sonı yapısına bürünmeyc sıkıştırılarak fazla lıklarından arınıyor; hem de açılımını diri atılımlarla hak ederek kelime kelime, dize dize kazanıyor. Kanun hükmünde şiirlerin ışık öbekçilderi halinde aynı çekirdek etrafında durduraksız toplanışları da bir yerde bunu gösteriyor: Şiir yalnızca bir son dıırum değil, aynı zamanda bir sonrakinin önünü açış doğurganhğı işlevini de yüklenebiliyor. (Nitekim kitap taki şiirlerin büyük çogunlugu 610 maddelik açılımlarla oluşturulmuşlardır.) O öbekçiklerin fırdnnüşlerle benaileülkeannebaba... yolculuklaıını sürdürmcsi sürekli kendinin gezginiyle yüz yüze gelinmesini de vurgulayacaktır doğal olarak. Her okumayla eksenini yeniden buldurtan şiir bu yüzden yolculukları sırtlanım da. 1 lem de sarmal devinimin nereye çıkartacağının ipucunu (iyi ki) hiç mi hiç vermeden. Ortancaları şu yana da dikelim istersen Dibine sevdiğin rengi serelim (Faili Meçhul Şiir 8 , s.51) Dikkat heyecan var Bir kadın kendini bırakarak geçiyor yanımdan (YoIsuzYolcul,s.l7) Konaklanılan yerler bu yolculukların gctirip dayandırdıgı düğüm noktaları. Mercek ayrıntı aramaya iyice yaklaştırılarak bütün ortaya serilecek: Arazi mafyası hesaplaşır denize karşı tapuları serip Işkencede öleli çok oldu bu yavrunun babası (Yerinde Durmayan Şiir 3, s.27) Çarenin (bazen çaresizce) bulunduğu yerler tam da vazgeçilen kararlılıklara rastlıyor. Kendi haline oırakma dönüm noktalarında çomak gibi her dize çamurlu suya daldırılan. Ben herkesle koalisyon yapamam evladım Kapat artık şu albümdeki hayatları ha^ yatım. (Yerinde Durmayan Şiir 3, s.27) Açılımlarını takip eden bitiremiyor bütünii. Kendini tekrarlamayan süreklı tekrarlananlarla toslastıkça haliyle acıtılıyordu. Çekip gitmek aeğilse de çaresi öyle bir aklagelirki... Ay ışığı kucakla beni götür yarınlarına Buralar dayanılmaz oldu, bozdular dünyayı (Yerinde Durmayan Şîir 3, s.27) Aramaktaki özne karşılamaya iyice gözlerini açıyor, saptıyor, çıkış yolu buluyor içinde dışında. Kat kat tabakalar arasında sıkışmayanı dürten oyunlar kadar bitim siz anlamaduyumsama gereksinimleri de doyurulacaklar arasında. Her yaklaşış kişiliğe atılan bir ilmek daha ağını örerken: Girilen delhizler, bulunulan tünel aöızları, dolaşılan uçurum kenarları ve ille de yapıeı eklenmeler, değdi dedirtenler: Ayışığı sar beni, beni Tükenmiyor yolumdaki yolcular (Yerinde Durmayan Şiir3, s.33) Katıyı yontacak girişkenlikler alışıldık görüntülerin arka planına geçmeye de yanyor. Aslında kendi gönül kapılarını aç maya; dillenmeye. Şairimizin kaç dil konuştuğunu hemen "Kirpiğin Dili"yle (s.7) öğrenmemiş miydik: Al yanına bizsizliği de unutma unutuldun sen de Dilini bileyle bu keskin günlerle, eğil dilindeki SAYFA 8 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 492