25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Y R I N T I L A Ö N E M L I D I R MODERNİZM, EVRENSELLİK ve BİREY Çağdaş Ahlâk Felsefesine Katkılar Inceleme/Çev.: Mehmet Küçük • Şeyla Benhabib Modemlik projesinin dünya çapında girdiği krizin hem organik birer parçası hem de bu krıze verilen bırer yanıt olarak ortaya çıkan etik ve politik eleştirilerin yol açtığı kargaşa, tüm bunaltıcılığıyla yayılıyor. Dünyanın gitgide küçüldüğü bir konjonktürde, ulusdevletin kendi arkaik çerçevesini korumak için yürürlüğe koyduğu çatışmacı stratejıye alternatif üretemediğimiz Türkiye'de ise, bunaltı sözcüğü bile hafif kaçıyor. Bu coğrafyanın kırk yılda bir de olsa her şeye rağmen ortaya çıkardığı (ve yitirdiği) değerlerden birisi olan Şeyla Benhabib'in bu çalışması yaşadığımız politik coğratyanın düzeyi ile dünya arasındaki mesafeyi göstermesı açısından büyük bir önem kazanıyor. Biliyoruz, "pratik felsefe"nin "eylem felsefesi" olarak tercüme edildiği ve "eylem" ile "felsefe" arasında bir ilişki°Vurmaya alışmamış bir entelektüel ortamda Benhabib'in cemaatçi düşünürlerle tartışmasını; postmodern itirazları babadan kalma "olumsuzlayarak kapsama ve aşma" usulüne pek benzemese de bu usülden ders almış bir çabayla alt etmesini kavramak zor olacaktır. "Postmetafizik, etkileşimsel evrenseJcilik" ya da "bağlam duyarlı akıl" kavramlarını Türkiye'de Türkiye için düşünmeye çalışmak çok zahmetli, çok rizikolu olacaktır, biliyoruz; ama politik ve kavramsal sözcük dağarımızı genişletme zahmetine katlanmadığımız takdirde, Türkiye'de bize zorla dayatılan deli gömleğini yırtıp atmanın imkânsız olduğunu maalesef hep birlikte öğrenmek zorundayız. Üstelik, düşünsel çıtayı alabildiğine yükselten Benhabib'i okurken şu bizim eski ve tatlı tartışmamız "evrenselden yerele, yerelden evrensele" sorununu bu kez "posf'lar çerçevesinde yeniden düşünme imkânı da bu zorunluluğun bir ödülü olabilir. Dünya ölçeğinde düşünce üretmenin nasıl bir şey olduğunu merak edenlere... SİYAH 'AN'LAR Inceleme/Çev.: Ayşegül Sönmezay Jean Baudrillard Çağdaş Fransız felsefesinin en çarpıcı yazarlarından biri olan Baudrillard Siyah An'lar'da, 19801990 yılları arasında kendisi için tuttuğu notları okuyucuyla paylaşarak hayatı algılamanın, onu parmaklarının ucunda hissetme çabasıyla mümkün olabildiğini ortaya koyuyor. Yoğun, zehir gibi gözlemleriyle tarihin hiç alışılmadık bir yorumunu sunuyor. Bütün toplumsal, siyah yapıların yanı sıra entelektüelliği de mahkum ediyor. Doğanın, bütün ritüelleriyle ölümü kusursuzluk mertebesine yükselttiğine; düşüncenin ise paradokslar zincirinden ibaret olduğuna inanıyor. Kavramlara takılıp kalan ve hayatın ötesine savrulan felsefeleri eleştiriyor. Hayatın bütün anlarını, bütün "siyah anlar'ını dolu dolu algılamak istiyor ve bunu yaparken seçkinliğe taviz vermiyor. Baudrillard'a göre dünyamız kendi gerçeklerini var etmek için yokoluşa sürüklenıyor; onu ilgilendiren de işte bu yokoluşun öyküsü. Ona göre yazmak, kendini ifade etmenin bir biçimi değil yokluğa yönelik bir tutku; çünkü yazı dili değiştiriyor, var ettiği anlamı da yok ediyor. Elimizde kalan tek hayati yoğunluğun baştan çıkarma olduğuna inanıyor Baudrillard. Baudrillard'ın Siyah 'An'lafr, son demlerini yaşayan uygarlığımızın son yirmi yılına dair yalın ve görkemli bir tanıklık, bir ayna. Bizleri, bütün duyularımızla çevremizde olup biten her şeyı algılamaya çağırıyor sanki. PORTNOY'UN FERYADI Edebiyat/Çev.: Özden Ankan Philip Roth Philip Roth, erkekliğin kitabını yeniden yazdı. Histerik, kurnaz, hesaplı, korku ve beklentilerle dolu, ama çok da kıvrak, cazibeli, hatta cilveli bir kitap bu neredeyse "öteki"nın kitabı. Sıkça söylendiği gibi insan dişisi, kadın olarak doğmuyor, bir kadın olarak inşa ediliyor. Ama erkek olmak için de yoğun bir inşaat faaliyetı gerekmekte, üstelik malzemeden çalma şansı çok daha kısıtlı. En azından kahramanımız Portnoy için ki bu dünyada bir erkeğin başına gelebilecek en büyük talihsızlik onun da başındadır: Bir kadın tarafından doğurulmak ve yetiştinlmek. Fakat talihsizlıkler burada bitmez; bir de baba vardır, çekirdek aile cehennemı vardır. Üstelik Portnoy, Yahudidir; hiçbir yerde kendini yurdunda hissetmeyip hep başka diyarların düşünü kuran bir azınlık mensubudur. Ve her erkek gibi başındaki asıl bela, sonu gelmez istekleriyle ona dünyayı dar eden "koca kafalı canavar"dır. Bir türlü yatıştıramadığı canavarı ile annesinin demir pençesi arasında sıkışıp kalan Portnoy, bu uzun feryadıyla çağdaş edebiyat tarihinin en kıvrak, en keyifli, en edepsiz monologlarından birini yaratıyor. Bir erkeğin cinsel gelişimini yer yer gerçekten çok komik ve sevimli, yer yer irkiltici olabilen serüvenleri üzerinden ızlerken; bir yandan orta sınıf aile kültürünün dehşetini hissediyor, "büyüme" denen sürecin aslında nasıl azap dolu olduğunu hatırlıyoruz. Çağdaş Amerikan edebiyatının ustalarından Philip Roth, bu romanında argo ile ironiyi, fars ile trajediyi, kahkaha ile hüznü eşsiz bir kıvraklıkla harmanlıyor. Herkesin kendi çocukluğundan ve annesinden bir şeyler bulacağı; herkesin kendi içindeki ötekiyle, kendi içindeki azınlıkla karşılaşacağı; kendi canavarını hatırlayacağı bir roman bu... çok komik, yakası açılmadık ve sevimli... Times Literary Supplementa göre yüzyılın en iyi yüz romanından biri olan bu samimi itiratnameyi Türkçede yayımlamaktan sevinç duyuyoruz. ^ MELANKOLİ KADINDIR Inceleme/Çev.: ilknur igan Dörthe Binkert ANARŞİZMİN BUGÜNÜ İnceleme/Çev.: Neşe Ozan Der.: HansJürgen Degen YENİ ADRES: Ayrıntı Yayınları Dizdariye Çeşmesi Sk. No. 23/1 34400 Çemberlitaş/İstanbul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear