Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
0 K U R L A RA " ...DarioFo'nun özelliği, yazdtklartnt aynı zamanda oynaması. Uaha doğrusu, Dario Fo'nun, oynadıklannı yazması. Gerçekten de Dario Fo'nun, güncel toplumsal olaylan ele alan oyunlannı, oyun kesin biçimini alaıktan sonra kitaplaştırdığı biliniyor. Dario Fo yu çağdas Italyan sanatının en ö'nemli temsilcilerinden biri yapan özelliği. tiyatro araalığtyla ülkesinin toplumsal koşullartntn diyalektik çö'zümlemesini yaparak, siyasal iktidarlartn çürümüşlüğünü gözler b'nüne sermesi. Geleneksel Commedia dell'arte anlayışını günümüze uyarlayan Dario Fo, güldürme ve taşlama yoluyla bürokrasinin, büyük sermayenin, meayanın, adalet sisteminin çarpıkltklartnt gündeme getiriyor. Kendıülkesi dtşındaki baskılan, haksızlıklan da konu ediniyor." Yukardaki sö'zler, sayfalartmızda, Fo üzerine bir yazıst yer alan Rekin Teksoy'a ait. Rekin Bey, bu sözler Fo'nun 'Marino Serbest! Marino Masum!' oyunu üzerine söylemiş. l?97NobelEdebiyat Ödülü'nü alan Dario Fo'nun kendi yazdtklarının yanıstra esi Franca Rame ile birlikte kaleme aldığt oyunlar da dilimize aktanlıyor. Açılım Yayınlan tarafından yayımlanan kitapları Füsun Demirel, Rekin Teksoyve Egetnen Berköz aktardılar dilimize. Yüzyılımıztn bu ilginç tiyatro adamınt tanımak için iyi birfırsat dilimize aktanlan oyunlan. Bol kitaplt günler!... FETHIIMACI e zaman Turgay Fişekçi'yi okusam hep Halikarnas Balıkçısı'nın Denız Curbetçilerı romanındaki cümle gelir aklıma: "Suyun yüzüne bakamıyordun, ama içine, dibine bakıyordun, su da o kadar berraktı." Turgay Fişekçi'nin şiiri de bu "su kadar berrak" bir şur; ışte o çok sevdiğim "Gün Içinde": N Bir atın ınce uzun, yalımlı boynu Rüzgârda uçuşan renkleri kelebek kanatlannın Evdeki kedinin anlastlmaz daurantşlarını ızleyerek geçen saatfer Sınema fnmleri Bakmaya doyulmayan yüzler ' tpte astlı çamasırlar Uzaklan ne hoş görünür bir şaırin yolda yürüyüşüÇocuk gbzlerı, savaş göruntüleri Ormanda bir yürüyüs Bahçe sulamak , *; , Ders dinlemek Uzak ülkelerden gelen bir mektup Bir tabak yemek Kurduğun düşler Okuduğun kitaplar Bir gün hepsı birden Bir aşk olup çıkıverir kar<jtna. (Keşke şu "Ders dinlemek" dizesi olma Î saydı! "Aijk"la bağdaşması olanaksız!) Turgay Fişekçi'nin şiirinin en belirgin özelliği "insan ve doğa" sevgisi; bir konuşmasında şöyle demiş: "... Doğadaki her şey beni ilgilendiriyor. Kendimi deonlann bir parçası olarakgörüyorum. Eski şiirlerimden birinde de genç kızlarla ilgili 'Hepınizı sabab ayna karımnda süüenirken görmek isterdım' diyc bir dize vardı. Bu duyguyu tanımlamak zor bir şey. Aşk, baba sevgisi denemez. Böyle sonsuz oir sevgi scli taşıyorum içimde. Bu sevgi dünya, 'eryüzü sevgisi. Üzerindeki böceğiyle, otuya, nayvanıyla, insanıyla..." "İnsan sevgisi"ni şiirinin temel taşlarından biri yapan Turgay Fişekçi, şiirinde "dürüstlüöü" elden bırakmıyor, şiirine aykırı gelse de doğru bildiğini yazıyor: "Babama ili)kin bir emek anımsayamıyorum üzerimde/ Sıradan bir tnsandır bu yiizden bentm içın" diyebiliyor. Zordur böyle bir dize yazabilmek. (Ben ki "yazar özgürlüğü"naen söz ederken "Ozgürlük verilmcdi bana, o özgürlüğü ben kazandım!" demişimdir, sıra annemden söz etmeye gelincc susmak zorunluluğunu duyuyorum!..) Ama annesini çok seviyor Turgay: " Annemı çok sevdim, emeğı çok sevdiğimden/ Diktijti gömlekleri, pantolonlan, giydim/ Sevınç duydum kesip biçtigini dii}ündükçe kumaşlannı/ Gümlek yakalartm tersyüzlüdür hep/Sevgtden atılamazlar." Kitaba adını veren "Sevgi Bağları", biçimiyle, şiirden çok hikâyeye yakın, bir hikâye gibi "özetlenebilir" bir yapıda: Anneannesinin oğluna yani Turgay'ın dayısına bağlılığı anne sevgisinden öteymiş. Mobilya ustası dayı iyi kazanan, gönlünce yaşayan biri. Yirmi altısında evlenmis, otuz altısında ölmüş. Tereke açılınca bir nayli borcu çıkmış. Turgay'ın annesi, yengesi "rcddi miras"ta bulunmuşlar. Sonrası: Sıra anneannemegeldi, yüzü al al ayağa kalktı / "OSlumdur, kabul ediyorum Hakim Bey," deai, oturdu " / Dayımtn bütün kalıtı, yant kendt eltyle yaptığı ev cşyalanl' Bizim eve taşındı./ Ânncannemin tek gelırı olan üç aylığına baciz kondu./ Ölene dek on ikiyıl oglunun borçlarım ödedı "Sevgi Bağları"nı okuduktan sonra o dünyalar iyisi" Anneanne"yi unutmak olanaksız. Ama o şiiri okudum okuyalı hep aynı şeyi düşünüyorum: Turgay, "Sevgi Bağlan "nı bu "düzyazı" dilinden kurtaranıaz mıydı? Turgay Fişekçi'nin şiirlerinde, "doğa"nın önemli bir yeri var, bir konuşrnasında "doğa" sevgisini şöyle anlatıyor: "Dört yaşımdan 18 yaşıma kadar Balıkesir'de, şehre oldukça uzak bir bağ evinde ve çevresindeki bağda yaşadım. Evimiz, şehirden epey uzakrı, belediye otobüsü bile yoktu. Çevremizde de tek bir ev yoktu. Çok zengin bir bağdı. Bütün meyve ağaçları vardı ve bcnim niç arkadaşım yoktu, sürekli o bağda, ağaçlann ara sında yaşıyordum. Her gün tüm ağaçları tek tek dolaşıyordum. Doganın benim hayatımın bir parçası olması o günlere dayanıyor. (...) Bugün doğayla insanlık bir çelişkiyi yaşıyor. Ben şiirlerimde doğayı ön plana çıkarırken amacım biraz da insanlara o duyguyu vermek. Hem doğanın güzelliklerini, nem yıkımını anlatmaya çalışıyorum, hem dc insanlarla doğa arasında bir arabulucu olmaya çalışıyorum." "Olanaksız bir arabulu culuk gibi geliyor bana Turgay'ın (ya da şairlerin) arabuluculuğu: "Arazi mafyası", sirasal iktidan umursamazken, şairlerin şiirerini mi dinleyecek!.. Şiir üzerine çok az yazıyorum ama yazdık larımı okuyanlar bendeki "dize" tutkusunu bilirler; Turgay'ın kitabında da çok sevdiğim dizeler buldum: "Yapı" adlı şiirden: Erguvan, göz rengimi değjjtiren tjtk. "Beden eğitimi" adlı şiirden: Bırer kepçe dondurma gög"üüerı "Uzun Yol"dan: Yanlış yerlerde bekledik güz güneşinı "Uzun Yol"un ilk dörtlüğü de çok güzel: Avuçlanmın arasında bir parça sudur yüzün açtk denız rüzgârlarına bakan Kuzey yamaçlarımn çillı meyvalannda Araaığım "Beyaz Kiraz Likörü" ve "Umutlu Oykü" adlı şiirlerin benim için ayn bir tatları var; ama "Komşuluk" şiirini okumanız şart: "3 Nisan 1969'da Ritsos, Sisam adasında terk edilmiş bir evin bahçesine bakıp yazmış "Yeniden Doğuş" şiirini./ Biz o şiiri 1974'te okuduk ('evat Çapan"dan açıklamasıyla başlayan şiir şöyle: Böyledir komşuluk. Orada bir bahçe çiçcklcnir, biz seviniriz burada. Ege Denizi'ne her bakışımda görürüm o bahçeyi Dağlar uykuya daldığında O tsstz ovalarda yanan isyan ateşlerinde Karannca Ege Denızı Yüzümün bir yarısı gibi. "Son Perde" adlı şiirde iki dizesi var Tur gay'ın: Gün gelecek dünya, o en sevdiğimiz mavi meyva... F.luard'ın çok sevdiğim bir dizesi vardır: "La terre cst bleue comme unc orangc" (Dünya bir portakal maviliğinde); Turgay biliyor muydu bu dizeyı.* Sovgi Bağları'nı kcyifle okudum. Bu kitabıyla Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü kazanan sevgilı Turgay Fişekçi'yı kut luyorum. • Î TURHAN GÜNAY Imtiyaz Sahlbl: Berln Nadl o Basan ve Yayart: Yeni Cün Haber AJansı Basın ve Yayıncılık A.ş. o Cenel Yayın Yönetmenl: ortıan Ertnço Cenel Yayın Koordlnatörti: Hikmet Çetinkaya o Yazılsleri Müdürü: Ibrahim Yıldız 0 Sorumlu Müdür: Flkret llkfz o Yayın Yönetmeni: Turtıan Cünay o Graflk Yönetmen. Dilek llkorur: Reklatn: Medya c CUMHURİYET SAYI 486 KİTAP SAYFA 3