28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

sırada sona eren ve türlü serüvenlerlc dolu yaşamında, hcr şeyden önce, kendini iyi yetiştirmek istemesi ve bıı yolda evrenscl nitclikte çaba göstermesi, çağdaşlarında pek az raslanan bir özclliktir. bütün sanat vc bilimleri incelemede eldc ettiği geniş görgü, ele aldığı konularda onu çağdaşlarının yüzeyde Kalaıı, çürük te mclli bilgilerinin üstiine çıkarmiştır. Cantemir, Avrupa kiiltiirünü anlamış, içine sindirmiş ilk Romanyalı sayılmaz; o yüzyılda yaşamış Pctru Ccrcel, tarihçi Miron Costin, Milcscu, Constantin Cantacuzino ve onlar gibi aydın insanlar yok edildi, ama hiçbirinue Cantemir'deki kaynakları doğrudan doğruya kullanma yetcneğini görme ve anlanıa gücünü on daki ölçüdegöremiyoruz. Doğu sorununıı politika açısından olduğu kadar, kül türyönü ileonun kadar inoelemişbirtarih rclsefecisine o yüzyılda sık raslanmaz. Fatih'in kurduğu Hndcrun gibi zamanin yüksek bir öğretim ve cğitim kurumundan başlayarak, iyicc benimsediği, gencl kültürü içinde özel bir yer verdiği Doğu değerleri, antik < a ve "Renaissance" kiilğ türleriyle genişlemiş sayılabilir; Cantemir, bunun somut öıncğini, Zenta sava şından sonra, 1698 yılında, yazmayı tasarladığı Osmanlı Tarihi ile verir. Istanbul'da başlaytp Rusya'da tamamladığı Osmanlı tmparatorluğu'nun Yükseliş, ve Çöküş Tarihi'nden önce, bu im paratorluğun tarihiyle iigili kitaplar Batı'da yok değil. Bunlardan en çok tanın mışları arasında Antoine Geurfroy, Guillaume Postel, Francesco Sansovino, Chalkokondylcs, Michel Baudier, Rycaut, La Croix gibi üsrnanlı tarihini toplıı ca, ya da "kısmî" olarak ele alarak onun Avrupa'da yayılmasına büyük ölçüde yararları olmıış yazarları sıralayabiliriz. Bunlar Canteınir'in bol bul yararlandığı Baıthelemy d'I lerbelot de Molainville'in ünlü sözlüğü Bibliotheque Orientale'ini de ekleyebilirız. Ama bünın bu tanıtıeı tarihlerin hiçbirinde, olaylarm ötesinde, sosyal, ekonomik ve kültürcl bir değerlendirmcycgidilmemiştir. Üstelik, lıemen hepsi, yerli kaynakları kullanma yeteneğinden yoksundur. Canteınir canfı, renkIi lıkralarla, bazen bizden derlediğı atasözleriyle, hoş, eğlenceli hikâyelerle, kişiscl gözlem, izlenim ve görüsleriyle dolu bir tarih içinde, sonradan Montesquieu, Gibbs gibi yazar ve tarihcilerin ve daha birçoklarının yararlandıkları, kendi nıalı olan bir tarin felscfcsini bu kitabında gerçeklcştirmek istemiştir. Canlı bir organizma olarak, imparatorlukların doğması, büyümesi, sonunda çökmcsi temel görüşü o tarihin ana teması olarak ayaktadır. Çağdaşı Marsigli'nin Osmanlı lmpara torluğu'nun çökmesini askerî gücünün zayıflamasıyla açıklamasına karşı, Cante mir, çok daha geniş ve tutarlı bir göriişle, bu durumıı sosyal, ekonomik, politik nedenlere bağlamaktadır. Montesau ieu'nün Romalıların yükseliş ve çöküşleri nedenlerini inceleycn önemli yapıtı (Considerations sur les causes de la grandeur des Romains et de leur decadence, 1734) bu görüşün daha sistemli ııygıılaması değil midir? Romalıların ba zı ılkelere (özgürlük sevgisi, çalışma sevgisi, yurt sevgisi, disiplin duygusu) baölı kaldıkları sürece, varlıklarını korudukla rı; yayılmak istedikçe, kontrolü elderı kaçırmaya ba^ladıkça, zayıfladıklan göriişiı, f'antemir'in politik gerçeklerin, gelenek ve görenekJerin, toplum yaşaım koşullarının durmadan de^işmesi anlayışına bağlanabilir. tki tarih felsefecisinin gö rüşlerindeki ayrım, belkı Montesuuieu'nün ilcri sürdüğü ilkelerin laik bir topluın için ortaya atılmı^ olması, (.antemir'in ise bunları "Islami" bir ortamda düijünmesi biçiminde yorıımlanabılir. tstanbul'a ÜCÜIILÜ gelişinden sonra yazmaya başladı^ı ve Rusya'daki çiftliöinde 1716 vılı sonbahannda ya/:masmı bitirdiği Osmanlı tmparatorluğu'nun CUMHURİYET KİTAP SAYI 448 Yükseliş ve Çöküş Tarihi, denilcbilir ki, yaptığı Doğu kültiirleri incelemelerinin geniş boyutlu ilk verimidir. Ortaçağ Latincesiyle yazdığı bu anıtsal çalışma, önce de belirttiğim gibi, Osmanlı Dcvleti üzerine girişilmiş ilk sistemli denemedir. Bu önemli çalışmayı Dimitrie Cantemir, başta Tâcüttevârih olmak iizere, Selâni kî, Peçevî, Karaçelebizade, Kâtip Çelebi, Naima ve daha başka kaynaklardan; dillerinin lıemen hepsini pek iyi bildiği, anladığı Batılı tarihçilerden, bu arada, daha önee andığım ve XVIII. yüzyıl boyıınca Doğu ile iigili konularda çahşanların adını annıadan, kendi mallarıymış gibi istedikleri gibi kullandıkları artık anlaşılmış olan Herbelot'nun Bibliotheque Oriantele'inden de yararlanarak; bütün bunlara kendi gözlemlerini, ülkemizde geçirdiği yirmi iki yıllık görgüsünu de katarak, XVIII. yiizyılda adını Avrupa'ya yayan büyük kitabınt yazar. Bu önemli yapıtın, oğlu Arıtiochus Kantemir'in Londra elçiligi sırasında, Oxford'da okumuş rahip Nicholas Tindal'in (16871774) çevirisiyle ortaya çıktığını yazmıştım. lngiltere'nin tantnmış kişilerinin desteöiyle ve tngiltere kraliçesinin koruyutuluğundii basılan bu büyük tarih sentezinin sade, saölam bir platıı var: Anadolu'ya yerleşmelerinden önce, Oğuz Türklerini topltıca ele alan bir "Giriş" yazısı. İki ana bölümden birincisi, Osmanlı tmparatorluğu'nun Sultan Osman'dan IV. Mehnıed'e, yani 1300 yılında Viyana kuşatmasına katlar (1683), yükseliş döncmi ni verir. Bu bölümde özellikle Istanbul'un fet hinden sora, tarih olayları çok geniş ve ayrıntılı biçımde ele alınmıştır, çünkü Kan temiroğlu, sayısı kabarık ycni kaynaklardan yararlanmıştır. Birinci bölümde 19 sultanın ayrıntılı biyografyaları yer alır ve bütün siyasal olaylarm kronolojisi de verilir. 273. saytada başlayan ikinci bölüm, ilk elden kaynaklarla geniş ölçüde yazılmıştır. XVII. yüzyıl sonundan XVIII. yüzyıl başlarına kadar ()rradoğu olayları ve Türkiye ile Avrupa ilişkileri, bu arada, iç karışıklıklar, sık sık başgösteren Yeniçeri isyanları, Anadolu ve Rumeli Beyle rinin, köylülerin baş kaldırmaları, imparatorluğun politik ve askerî durumu; ya bancı elçilerin Istanbul yaşamları, padişah ve vezırlerce kabulleri törenleri; sün net düğünleri, bayramlar; sanat ve edebiyat adamları, devlet büyükleri; lstan bul'un kültür yaşamı; ()smanlılar ve başka uluslar; inançlar, gelenek ve görenek ler; saray yaşamı, gelenekleri; medreseler, kitaplıklar, vb. Kitabın en ilginç, eskimediğini sandıgım yanı: (ielenek, görenek ve töreler, kurumlar, tanınmış kişiler, anıtlar üzerinde, Batı'nın o tarine kadar pek duymadığı, okumadığı bilgilere hemen her sayfada geniş yer tutan açıklayıcı notlardır. Bunların bütünü, XVII. yüzyılın sonu, XVIII.'nin başlarında Doğu ülkelerinin, özellikle îstanbul'un kültür yaşamı ile iigili, çok zengin, renkli, canlı bir kaynak niteliğine crişir ve böylece Cantcmir'in tarihi, olaylarm akışı içinde, Osmanlı Devleti'nin yükseliş ve çöküş dönemlerindc toplum ve kültür yaşamının gerçek ölçüsünü verir. Bütünü ile açıklamaların nerdeyse asıl metinden da ha çok yer tuttuğunu bclirttikten sonra, bunların başka tarihlerde bulunamayacak değerde olduğunu; sayısı ikiyüze yaklaşan halife, padişah, şah, han ile Osmanlı büyükleı iııin biyografyalarını, daha iyisi, portrelerini yansıttığını ve hcr birinin ayrıntılı maddeler niteliği taşıdığını burada hatırlatmalıyım. Osmanlı yönetiminin büyük şerefi Köprülüler, Râmi Mehmec) Paşa, Daltaban Musrafa Paşa, Damad Hüseyin Paşa, Çorlulu Ali Paşa, Amuca Hüseyin Paşa, Sokollu Mehmed Paşa, Baltacı, Maktul Mustafa Pasa ve daha başka "ricâl", bu portreler galerisinde yerlerini alırlar. Mültü Feyzullah üfendi gibi din adamları; Fazlı Paşa, Ksad Efendi, Nuh Efendi gibi bilginler; Bardakçı Mehmed Çelebi, Derviş Osman, Kemanî Ahmed, Küçük Müezzin, Memiş Ağa, Sinik Mehmed, vb. musikîcilcr; C.antemir'in sık sık görüştügü, kendilerine dost olduğu, davetlerini hıç kaçırmadığı, dünya olaylarını birliktc izlediği yabancı elçiler, bu arada Fransa elçileri PierreAntoine dc Chateanuneuf, (Iharles de Ferriol, lngiltereelçisi Lord William Paget, Hollanda elçisi Jacob Collyer, ünlü Fransız bilgini ve diplomatı François Petis de La Ooix; Nâbi, I.evnî Çelebi gibi şair vesanatçılar, Cantemir'inbu portreler galerisindebaşlıca ozellıkleriyle tanıtılırlar. Bunlar arasında, yapıtı Ingilizce'ye çeviren Tindal'in "Türk Aisopos"u dediği Nasreddin Hoca'nın özel yeri var. Türk mizahı nın, Türk zekâsının güzel ölçüsünü veren akıllı Hoca'mızı bütün dünyaya ilk tanıtanın Dimirrie Cantemir olduğu bilinirse, bizi neden, nasıl sevmiş olduğunu anlamakta güçluk çekmeyiz. Cantemir'in XVIII. yüzyılda en değer li tarih kitaplarından sayılan, onu Berlin Akademisi'neseçtiren, adını dillerde dolaştıran yapıtları arasında özel yeri olan Osmanlı I'arihi, XIX. yiizyılda Osmanlılar üzerine büyük, kalıeı bir tarih yazmış olan, Hammer'in nerdeyse saldırı dere cesine varan eleştirmelerinc konu olmuştur. Avusturyalı ünlü tarihçinin onsekiz ciltlik F'ransızca Hellert çevirisinin (Paris.'Bellizard, 18351843) önsözünde (cilt 1, sayfa XII), aynca olaylarm akışı içinde, yeri gelsin gelmesin, Cantemir'in yapıtı nı yermekten geri kalmamıştır. Bu ünlü rarihçi vc diplomat, en çok Ulah Beyi'nin notlarına sinirlenmişe benziyor. Paşaların şişmanlığı ile iigili öyküyü "garip" buluyor. Ama kendisinin gerçekten garip bir benzetişle, Nasreddin Hoca'ya "Türk Don Kişotu" sıfatını yakıştırmasına ne denilebileceğini hiç hesaba katmamış. Cantemir'in Boğdan Voyvodası olan ba basını tutucu bir dille övdüğünü, "Baba"nın Türk dostu görünerek Sobieski'yi tuttuğunu, samimi olmadığını söyleyecek kadar duygusallığa düşüyor. (Samimi olmasaydı yerinde ltalabilir miydi acaba? Constantin Cantemir, Voyvodalıkta a/.ledilmeden kalan ve "tabiî ölümle" o görevden ayrılan birkaç voyvodadan biridir). Önemli sayılması güç tarihler, olaylar üzerinde durııyor. Daha da ileri giderek, Türkçe'yi bilmediğini söylüyor, ama Türk musikîsi üzerine kendi elyazısıyla Türkçe bir teori kitabı yazdığını bilmiyor. Bu çalışmanın sonunda ünlü Von Hammer'e karşı Cantemir'i savunma duru muna girecek değiltm; ancak, bu konu ayrıca incelenmcye değer. Kantemiroğ lu'nun Osmanlı lmparatorluğu Tarini üzerine Hammer'in yazdığı sert yazı incelenmeye değer. Doğu incelemelerinde ad bırakmış, "Hacı Mehmed Etendi", "Ahmed F'rengî" takma adlanyla da Osmanlı tarihiylc iigili yazılar yazmış olan Petis de La Croix gibi bir bilgini de Freiher von HammerPurgstall'ın hışmından kurtulamamıştır. Dimitrie Cantemir'in kendisınden once ve sonra gelen Osmanlı tarihi yazan lardan ayıran yanını, bu evrensel zekâlı insanın tarihsel olayları bir kronoloji zin cirlemesinden daha çok, onları doğuran sosyal, ekonomik ve kültürel etkenleri de incelemiş olmasında buluruz. Kendi tarihleriyle iigili böylc anıtsal bir yapıtı Türkler elbette unutamazlar. • Ankara Üniversitesi Öğrctim Üycsı, UNBSCü Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Dimitrie cantemir. 1700moyıllan arasında üçüncü ve son defa on yıl geldlğl Istanbul'da bir kızı. dört oğlu doğar. Butun vaktlnl güzel bir köşk yaptırmakla geçlrlr. ülkenln toplum yaşamını yakından inceleme olanağını bulur. vazmak ıstediğı büyük Osmanlı tarlhlnln nazırlıkiannı yapar. Buyuk petroiTio yılında Osmanlıiara savas acınca. Boğdan voyvodası Nlcoias Mavrocordato'nun yerlne Dimitrie Cantemir gönderlllr. vanda, Cantemlr'ln Istanbul'dakl konagının kendi eiıyie cizdigı krokislni görüyorsunuz SAYFA 7
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear