26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

iman oldug'unu kcndisı de dahıl uiyleyebılecek kımse yoktu!" (s. 285) Anlatıcının alıntıladığım bu yorumunu Reşit Paşa'nın Osman'a da söylemesi önemli. Çünkü roman dokusu içinde "Osman'a" bizzat aktarılanlar, Anmct Prof. Dr. GÜRSEL AYTAÇ Altan'ın özelliklc vurguladığı açıklamalar. Romanda illüzyonu kırma, anlatının kurmaca nitcliğini açığa çıkararak okudıç Yarası Gibi", olay dokuyucunun kurmaca gerçekliğ'e mesafe sunun zenginliğiyle "sürükkazanmasını sağlamak, Ahmet Altan'ın lcyici" olduğu kadar, kurgu ilk romanı "Dört Mevsim Sonbasundaki "denge"yle hatta diyebilirim ki har"dan bcri ustalıkla uyguladıgı bir özellikle "denge" ilkesiyle başanlı bir roman tekniği. Kdebiyatbiıiminde şimroman. dilerde metafiktion (üst kurmaca) olaOsmanlı tmparatorluğu'nun lkinci rak adlandırılan bu tekniğin daha girift Meşrutiyet öncesi son yıllarını, her türlü Antatmkurmacanttelği tonlumsal ve politik kaosu içnidc yansı" Şu güzellıjh' bak doktor, ama güzcl bir şekliyle karşı karsıyayız "Osman'a tırken padişanı insanî boyutlarıyla canlik kaç para edcr, tadını çıkaramadıklan söylenenlcr"de. Bir leitmotif gibi roman dokusunda farkedilen "sonra Oslandırmayı bilmiş Ahmct Altan. sonra Bu $ehrm her tarafından ıhanct, "Kdıç Yarası Gibi", 344 sayfa ve nucınayet, kan sıztyor, bazen rüyamda Bu man'a (...) demişti" sözleriyle tırnak içinde yazılanlar, Ahmet Altan'ın kurmaralı yirmi yedi bölüm. Birinci ve soHaziç'ni görüyorum, kandan bir deniz nuncu bölümler, Ahmet AJtan'ın özdeşi akıyor, mtündc ccsetlcr yüzüyar; Rabbü maca gerçcklik içinden çıkarıp üzerinsayabifeceğimiz, ama romanın anlatıcılalemin bizc vcrdığı şu güzel denız gözü de düşündüğü konular. Bir örnek olarak şu ahntıyı vcrcbilirim: sından ayrı bir figürü, Osman'ı söz kome kanlı gözüküyor. Uzaktan bakanlar nusu etmekle anlatının çercevcsini oluşda kulay sanıyor memlcket tdaresını, al "litkmet Bcy daha sonra Osman'a, 'O turuyor. Eski esyalarla dolu bir odada ışte herıfler güpevündüz payıtahtın urtayılba^ı gcccsı masaya döndüğümde', degeçmişi hayal edıp canlandıran, yaşayan sında vuruşuyonar, zindana mı atayım, mışti, 'Mehpare'nin gözlerınde ısıklı bir osman, "ölümle hayatın, akılla dcdilig'in Fızan'a mı sürdüreyım, sürdürsem ycrine boşluk vardı vc bcn ışıg'ı gördüm yalmziçiçe geçtiği vc küre iyice parçalanıp yok. gctıreccklcrim daha mı iyi, onlar da birca ama, tuhaftır, o liiğın her zamanki gioluncaya kadar sürecek olan nctamcli binnı boğazlayacaklar, Allahın gücüne h: olmadı&ı da bcn farkına varmadan akyolculuğuna çkmı^tı " (s X) gitmcsın ama bıze öylc bir ış vermış ki, lıma takıldı dcmek Epeyce bir zaman atsan atamaz'nn, tatian satamazsın, bagcçtıkten sonra bir gün yolda yalnız yüHayat ve olüm hakkmda cağtna bağlanmış ta$ gibi yaşadıkça siirü rürken o geccki ısıkAhmet Altan, romanını Osman'dan yeccğiz hunu," (s. 5051) lı bosluk birayrı bir anlatıcı ile kurgularken anlatıaen gö'zleSarayda olup bitenden, rüs,vetten, lanlara iki kat mesafe sağlamaktadır. rimin ihanctlerden haberdar, ama her şeyi Olaylar, Osman'ın büyükbabasının büönüne kendi lchinc kullanmayı bilerek ahlak yükbabası gençlik ydlarma aittir. RomagelisızlıkJardan en az etkilenmeyi ilkc cdinnın konusu, daha ilk sayfalarda şöyle v ermiş. biridir o. "Padışah dvdıpjn yalnız özetlenir: doğar, yalnız yasar, yalnız nlür, kuldan " . şchırlcrdcn, uıraylardan, köşklcranlaıızak Allaha yakın\ın " dcr doktoruna. den, yalılardan, tckkclcrdcn, savaşlarAnlatıcı, onun doktoru Reşit Padan, çatışmalardan, ctnayetlerdcn, dostluklardan, ınsanlık hallcrindcn bahsedı şa'yla sohbetlerinc ilisjkin şu yorumu yaıyor: yorlardı vc hikâyelcri Şcyb H/endı'nın doğününün yapıldığı o tuhaf gündcn başınsanlara, hep onlar: ezcn bir nclıyordu," (s. 8) zakctlc davranır, nczakctiylc onları kcndı\ınden uzak tutardı Yalmzca Roman kişilcrinin geçmişte yaşamış Rcşıt Pa^a'nın yanında, onun bir dok olmalan ncueniyle Osman ve anlatıcı tor olmaundan herhalde, \amımıleşır, onlardan "ölüler" diye söz edcr. Zaman, hatta zaman zaman bu uımımıyctc çogeçnıiş ve şimdi, hayat vc ölüm hakkın cuhsn bir ştmarıklık bıle katıda roman dokusuna serpiştirilmiş gölırdı Rc^ıt Pa$a, Ovrüşler, düşünceler var. Meselâ 3. bölüm man'a, '() da bir tnşöyle başlıyor: sandı,' dcmişti, "Zamanla ılışkısinı ^oktandır kaybct ' a m a k o s k o ca J£J mıştı, zaman artık onun ıçın hep aynı yoımparatorlukta nc doğru kan bir ncbır dcğıl, gcçmıonun da bir şın.ânın, hatta gclcccğın içinde hırtktığı büyük. bir göldii. Bu göliin sularına dalı yor, kcndt geçmışıylc, nlülerıylc htrlıktc yaşıyor, hcr gıin biraz daha dibc, biraz daha gcçrnışc ıncrck hugünden uzaklaşıyordu Zamanın, akan bir nchirdcn du rıtrı bir gölc nc vakıt döndüğünü hatırla nıayacak kadar dertnlcrdcydı artık " 3) Işte Osman'ın zaman nehriy ni göle dönüştürdüğü süre, yeni romanın geçmişte yakalayıp yakın çckimc aldığı tarih kesitinde, hayat çızgileri kesişen insanlar bircr birer anlatı dokusuna katılır. Bunların ilki Sjeyh Flendi ilc ilk karısı Mehparc, Mehpare'nin ikinci kocası IIiiseyin Hikmet Bey, onun annesi Mihrişah Sultan, paşalar, kalem efendileri,... ve padişahtır. Roman kişileri özel adlarıyla anılırken padişahın hukiim sürdüğü yıllar tam olarak verildiği, dolayısıvla kimin kastedildiöi belfi olduğu halde adıyla anılmaması Ahmet Al"Kılıç Yarası Clbi" geleneksel, Ahmet Altan'ın deyişiyle "neoklasik" bir roman. "Kıhç Yarası Gibi", 344 sayfa ve numaralı yirmi yedi bölüm. Birinci ve sonuncu bölümlcr, Ahmct Altan'ın özdeşi sayabileceğimiz, ama romanın anlatıcısından ayrı bir figürü, Osman'ı söz konusu etmekle anlatının çerçevesini oluşturuyor. Bip tarihi roman tan'uı bu fit»üre bir temsilci kimlifii vcrmesiyle açıldanabilir: O, Osmanlı "padişahY'dır. Ahmct Altan, roman konusunu yerlcştirdiği o istibdat devrinin padişanından bile bir roman figürünün gcrekleriııi yerinc getirerekinsanî özellikleri, ona bir romancı olarak nüfuz etmesini bilcrek ortaya çıkarıyor. Padişahın içini döktüöü dostu, doktorudur. Doktorla sohbctlcri, "Kılıç Yarası Gibi"nin ııstalıklı diyaloglarını oluşturur. Hafiye jurnallcri kendisinc ulaştırıldıkça padişah, doktoruna dert yanar. Bunlaruan biri, Bo^az"ı seyrcdcrken oluı. Ahmet Altan dan "Kılıç Yarası Gibi "K dım ama artık çok gcçtı.' Osman, Hikmet Bcytn bunu uydurdu ğunu düşünmüştü, 'tşıklı boşluk' sözlenni onun söylcyemeyeceg'ini, bir yerdc okumuş olması ihtımalının daha yiiksck oldug'unu aklından geçirmişti; ncdcnsc Hikmet Bey'i, bu gcnç öliinün bütü'n eptimtne, bılgısınc, kültürüne rag'men biraz küçiimsüyordu (...)" (s. 135136) Osman'a anlatılanlar kadar Osman'ın yazarlıkyaratıcılık konusunda yaptığı açıklamalar da Ahmet Altan'ın romancılığı bir çcşit eğlence, bir çcşit oyun, hem de bizzat yaşayanların tattığından büyük bir eğlencc olarak değerlendirilişini gösteriyor. Olayların öncesini sonrasını bilen olimpik anlatıcının sahip olduğu, za manda ve mekânda "kuş bakışı", roman figürleriyle romancı arasınua Tannkul Uişkisini hatırlatıyor. "Kılıç Yarası Gibi"dc Ragıp Bey'in, ünıitsizçaresiz hali anlatılırken bir üst kurmacaua şunlar dile geliyor: "Osman dedesini dinlerken, daha son ralan paşalıg'a yükselecek Rag:p Bey'in, hayatının tumüylc dcğişcceği bir günün neredeyse bırkaç saat öncesınde kendını ümitsizliğin vc sc/alctin dibinde görnıc sinde, kaderin ya da kâınatın yaratıcısı 'Yüce Rabbımızın' alaycılıg'ını yakmdan görmesini sağladığı ıçın eğlcndırıyordu onu, ama hep ejUenen baska hırtd aha var duygusuna kaptlıyordu intanların kaderinı çtzen, bu hayatların hıkâycsini yazan her kimse, yazdıklarının yaşanmasından ve onları yaşayanların saşkınlığından kendinc bir eg'lcnce çıkanyordu Hayat eğlencelı bir şeydi ama Osman 'a göre eğ,lencnlcr yalmzca tannlar, yazarlar ve dılelerdı, yant yaşamayanlar Yasayanların paytna eğlenteden fazld bir şey düş müyordu," (s. 144) Bugünküne eşdeğer oknnsuzluklap "Kılıç Yarası Gibi", tarih romanlarının üslubunu yakalamıs,: Eskiyi arkaik dille anlatmatfa Osmanlıca kelimeleri sıkça kullanarak atmosfer yaratmayı başarmış. Tarih romanlarının alışılmış, mo tifi nostaljiden yola çıkmıyor Ahmet Altan; yani bugünün olumsuzluklarından kaçıp tarihe sığınmak değil amacı. Anlattıgı döncmin hcr türlü olumsuzluklar bakımından bugünkünc eşdeğer oldıı gu, romanın cl..attıgı pek çok konuda ortaya çıkıyor. Ote yandan, "Kılıç Yarası Gibi"dc iijlcncn aynı döncm içinde birbirinden çok farklı ahlak ve felscfc anlayışlarının da var olduğunu, geleneksel alaturkanın yanında alafranganın, alışılmışın yanında sıradışının aynı zaman diliıni içinde varlığını sürdürdüğünü görüyoruz. Romanda meselâ cinsellik konusunun işlenişinde karşımıza çıkan geniş yelpaze, Ahmet Altan'ın bütüncülüktcn yana olduğunun gösterge lerinden biri. Tarih romanlarında tarihten çok romanın, olaylardan, gerçcklcrdcn çok "insan"ın önemli okiugunu, "Kılıç Yarası Gibi" bir kez daha kanıtlıyor. Romanın son satırlan, yani Osman'ın, istibdatın yıkılış, kutlaınalarınm coşkun luğu tablosunda algıladı£ı ijcyin bir tek tananca sesi olması, onun Hikmet Bey'lc Mchpare Hanım'ın öyküsünc daha duyarlı olduğunu gösteriyor: "Osman ıse bü'lün bu görültünün odasında pallayan bir revolverin sesini duyuyordu. l'ck bir revolverin." Kitabın arka kapağında Ahmet Altan'ın bu romanını "neoklasik" olarak nitelediğini görüyoruz. Edcbiyat bilim ölçütlcriylc değerlendirecek olursak, ard arda anlatımından, işlediöi dönemin dilini çağrıştırarak atmosfer yarat masından, insan ögesine özel bir değcr vermesinden dolayı "Kılıç Yarası Gibi" geleneksel, Ahmet Altan"ın deyişiyle "neoklasik" bir roman. Buna karşılık kuruusu, anlatımındaki kutupluluk ve üst kurmacasıyla modern. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 448 SAYFA 14
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear