Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
omuzuna dokunduğunıı duyumsar gibi oluyor, çarşafın buruşuk kıvrımlarını bile görcrek giriyordu yatağına. Yazgısına boyıın eğerken yücc duygularla titriyor, bitcn günün, ortalama altmış yıllık bir yaşamın yirmi dört saati olduğunu hiç mihiçdüşünmüyordu. Bu bırbayrakyarıştydı ki, başkasının bıraktığı yerden kcndisi almıstı. Sonsıızlııkra yaşıyoruz. Bayraği bırakanla kendisinden alacak olanın arasındaydı şimdi. Bir yazgıydı bu, ama kııtsal bir ya/.gı. Ovünmeliydi bu yazgıyı başkalarıyla paylaşmaktan. Böbürlenmeli, sonra uyumalıydı." Mııstafa Taşkcsen, her zanıan bu kadar ralr.ıt değil. Çünkii arkadaşlarının bir te zini hatırlıyor sık sık, "eğcr bütün toplıımıın öniindc ıktıdar sahipleriyle taıtışa bılsclcr, halk hemcn kcınlileıini yeğlevecektir." Bu tezın, gulunçlüğü, sığlığı okurca yargılanmaya bırakılmış. Kendini ilerici devrimci sayan kişilerin halk ko nusundaki çclişkilcrc dc: Ağabeyım ça lışıyor, işçi', demişti I lavatiye Mustala, 'iflahı kcsilivor da yine de bilmiyor kendisini ncyin kıırtaracağmı. 'Ona açılıyor musun.'' diyc sormuştu Hayati. 'Açılacak nldum bir ke/. Ama aklı cr miyor ki... "Sakın ha! tyi ki crmiyor aklı."(...) 'Neden?' "O senin benim gibi olmaz, oğlum. Aklı bir ercrse yaşamı yıkılır, dünyası zindan olur. Bırak, böylc yaşayın gitsin Merak etme, böyle dana mutludur o.' Ona inanmıştı. Ama bencil hesaplıhn kaskatı duygularıyla sarsılarak susup almıstı." lşçi sınıfının üyelerıne, akılları ermeycceği ya da mııtsuz olacakları gerekçesiylc anlatılmayan dünya düzeninin yanfış noktaları ve o sınıf ın gerçekleştirmesi gereken bir örgütlenmeyi yiıklenme. Kemal Bekir'in, gizli partiyi yargılayış noktalarından biri bu. Kuşkusuz, romanın kişilerinin açısından vc konumları bakımından hakıı. Anlattığı dönemlerle ilgili bir bclgesel yazmıyor o. Bu konuda belgeleri hem o nareketin yandaşları hem karşıtları verdi; örnek mi?" "Truva Atında İlk Gün", "Kırmızı Karanfil ve Kasket'VZihni T. Anadol; Tür kiyc'de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler (19101960)/ Dr. Fethi Tevetoglu; "Boşuna mı Çiğnedik'7 Sevim Bclli... Kemal Bekir, "halka rağmcn halk için " hareket etmenin yanılgısına ve sonucuna Kanlı Düğün adlı romanında da deginir. Ama, bu kadar net biçimde değil. Ölümve sevişme şiirleri Talât Halman, son şiir toplamı Sessiz Soru'da duyum yitimine kararhhkla direniyor. Cîündelik vc rastlantısal olanın ötesine uzanan şiirlerindc şair, bu şiirlere yol açan özgün yaşantı ve içgörüyü hcr an sezdiriyor. ERTAN ADALI Bir çağrıdır lirik şiir. Insanı içine, icimizc davet eder. 'Ben der ama bencil aeğil dir. Diğcr yandan, istediği kadar karanlıkta boy ölçüşsün şair, seslcndiklerinde birduymakapasitesini varsaymak zorundadır. [,irik şiirin çağımızdaki trajedisi dc buradan dogar. Davete yanıt verebilcceklerin soyıı tükenmektedir. Bcnjamin'in dcdigi gibi, insanların dinleme kapasiresi crimekredir. Narsisizmin yükselişiyle içselliğin çüküşü atbaşı gitmektedir. Talât Halman, son şiir toplamı Sessiz Snru'da bu duyum yitimine kararhhkla direniyor. Gündelik ve rastlantısal olanın ötcsinc uzanan şiirlerinde şair, bu şiirlere yol açan özgün yaşantı ve içgörüyü her an sezdiriyor. Felsefesini ve ütopyasını kuşanmış olarak toplumsal ve bireysel trajedilerıc yüzleşiyor. Dokunmak vc duyurmakta ısrar ediyor ve bunu nasıl yapacagını biliyor. Bu hatıra ve hafıza şiirinde doöa, tarin vc toplum, hem kendi gcrçekliklcrıyle hem dc 'bizim' olarak yaşıyor. 'Sev(iş)mek' Halman'ın şiirinde belki de en öncmli sözcük. "Cehennem/ Scvmeden gördüğümüz/ Her şcy" diyen şair (" Sevmeden "), bu çok boyutlu sözcükle bir eylem stratejisini, karanlığa karşı alınan bir tavrı imliyor. Şair 'sevişme'yi bircysel bir seçenek olmanın ötesindc, kozmosun insana dayattığı sınırlılığa bir ya nıt olarak görüyor. Tanrı doktrininin ortodoks türlcriyle arasının açık olduğunu sezdiren şair, belki tam da bu yüzden, insanı "scvişebilen' ve kendisine dayatılan sınırlan bu şekildc aşması miimkün olan bir tanrı olarak tasarlıyor. Oylcvse, Sessiz .S'on/'daki birçok şiirde gündeme gelen ölüm tcmasının örgütlii dinlcrin asıl yatırımlarını yaptıkları alana cl atması ve I lalman'ın bu şiiı toplamının bir ccclle hesaplaşma pıx>g ramının ögclcrini içcrınesi boşıına degil. "Olüıtıü seçccegim günlerdcn bir gün/ Tanrı hiçli^ineçağırmadan bcni" diycrck tabııya meydan okııyan şair, son dcrcce köktcnci bir açılımla "üleceğim ecelsiz varlık uğruna" diye scslcnir ("Cîüncşten Kopardığım Çiçck"). Buradaki 'ölüm arzusu', 'sevişme' programının yıkıcı ve yapıcı boyutlarını bir arada dilcgctirmektedir. Yani, bir yandan bedenruh ayrımının ötesine uzanılmakta, diğer yandan bedenin ölümlülüğüne 'sevişme'nin sunduğu itiraz örtük olarak anımsatılmaktadır. Ecelle bu tür bir hesaplaşma, tasavvufla da bağlantılı (ve pagan anlamındaki) bir tür neoklassisizmin yolunu açmak tadır. Talât Halman'dan "Sessiz Soru" t İç hesaplaşma Hücre 1952, yalnız gizli bir örgüt üyesinin kendi gcçmişi ve örgürüyle bcllcksel bir hcsaplaşması değil. Beklediği da yaklar, işkencclcı, /.or kullanmalar gerçekleşmedcn, ncrcdcysc kcndiliğinden, güvcndiği kişilerin "çözüldüğünü" öğrendiğinde konuşan bir örgüt üyesinin iç hesaplaşması. Bir intihar gırişimine dc yol açan bu ic hesaplaşma, hcm Mustafa Taşkescn, hem sorgucular açısından verilmiş. Siyasal edcbiyatımızın sözcl b()lıımun de çok tartışılan, konuşmakkonuşma mak, çözülmekdayanmak kavraSıların.ı baska bir açıdan bakan Hücre1952, bu bakımdan da irdclcnccek belki. Ben, bu anlatının, tiplcrin çeşitliliği, kurgulan ması; davranışların, inanışların elcştirilmesi, yargılanması bakımından başanlı olduğuna inanıyorunı. Ayrıca, romanın ilk yayımlanma yeri Fclsefe Dergisi'nde Afşar Timuçin'in dileğine de katılıyorum: "Dış dünvayla iç dünyanın bu kadar güzel bagdaştırıldığı, geçmişle şimdinin bu kadar güzel kaynaştırıldığı yapıtlar gerçekten çok azdır.L.) dilerim elcştirmenlerimiz onu ele alsınlar, ince eleyip sık dokuyarak incelesinler." Hücre 1952/Kemal Bekir/Pencere Yayınları/195 s. SAYFA 6 "Camiler[in] Tanrıya kapanık" oluşu, şaire göre, kesindir ("Oynasana"). Şu muzip dizelcrde de aynı tavrı görmek mümkün: "Tanrıdan ne gelirse/ ünda/ Bir hayır vardır" ("Kargış"). 'Ote dünya'ya kapalı fakat tasavvufî bir yaşammerkezililiğc açık bu şiirlerde 'cenneti biz yaratırız sevişerek/ sevişirsck' denmek isteniyor sanki. Hatta, yalnız sevmek ve sevmck istemek bile yetebilir, çünkü "Sen hiç sevmcsen de olur" ("Sevmesen de Olur"). Diğer bir deyişle, sev(iş)mek bizim ölümsüzlügümüzdür ve buradan da şairin "görkemli bcraberlik" ütopyasına ulaşırız ("Yalnız"). Talât } lalman'ın ilk bakısta doöayı ve hayvanları anlatan şiirlerinde de hep bir insan mctaforu gizli. "llkin balıklar Vardı" vc "Issu Çckirge" gibi şiirlerde vahşice öldürcbilen ama yine de yaşatmaya mahkum olan insanın yazgısı yer yer destan soluğuyla anlatılıyor. Şair, ölümlülükle hesaplaşmasını kozmik boyııttan bireysel boyuta taşımasınt da bilir. Son derece dokunaklı "Abbas Yolcu'da ölmeyc hazırlanan biri 'olarak' dcgil 'onurı gibi' seslenir. Ayrıntılara dikkat edildiöinde bıınun otobiyografik bir scs olmadıgı farkedilebilir. Burada şair, kültürel 'ölmebiçimleri'negöndcrmeyaparak bütün bir toplumsal duyarlılıklar silsilcsini harekete geçirmektedir. Ycni kuşaöın bilmeyebileceği deyimleri sıklıkla kullanarak ölüm duyarlılığıyla uzlaşma yolları aramaktadır. Taııpınargibi söylersek, 'ölüınii evcilleştiriyor' bile denebilir. Ancak burada bir teıcihtcn söz etmek iyimscrlik olur. ()lümiın getirdiği "iç karartısı" "kör bıçak"tan fazla acıtıyorsa ("Oynasana"), yaşamakta ısrar edebilmck için toplumsallıgından başka sığınak kalmaz insana. Tam da bu nedenle, genç yaşta yitirilcn çocuğun ardından söylenen o unutulmaz "Ben/ Oğlumun/ Öksüzüyüm" dizcsi ("Gerçck Ölüm"), trajediyi tek kişilik olmaktan çıkarabilmektc, hcpimizin kılabilmektedir. Aynı şek.ilde, "Kara Kan" şiirinin o iç burkucıı "Ölürse/ Büyür/ Baba" dizelcri, bu acıyı pay laşan herkesin büyüme sürecinin parçası olur. Buraya kadar söylediklerimizden Halman'ı ilgilendirenin yalnız soyut anlamda ki insanın ve 'ben'in yazgısı olduğu çıkartılmamahdır. Toplumsal ve toplumlararası olana açık olan bu şiir, tarihscl hak sızhklara da son derece duyarlıdır. "Bey Vakti" başlıklı şiirde Osmanlıdöneminin en yctencklison kadınşairlerinden I'ıtnat 1 lanım'ın, içinde bulunduğu koşullarda kendisi olmasına izin verilmeyişinin dramıanlatılır. "Istanbul" başlıklı şiirinde ise şair şchre ahşılagelmiş bir hayranlık ve özlemle yaklaşmak yerine, Istanbul'un sıkça unutulan cehennemî yiizüne dikkat çekmeyi tercih ediyor: +"tstanbul/ Çagfarın görmektcn korktuöu/ Düştiir." "Vicdanımız rahat" başlıklı şiir isc Türk dilinc sinmiş ctnik önyargıların bir parodisini sunar. (îarintir ki, ctnosantrist (Türkçü) bağnazlıkla alay eden bu şiir bir zamanlar, dıkkatsiz ve yüzcysel bir okuma sonucu, sanki eleştirdiği mantığın kendisini temsil cdiyormuş gibi yorumlanmıştı. Halman'ın yapıtı, sözkonusu şiirde kınanan türden bir nefretle yuğurulmuş ol saydı, aynı özne, "Kurbanın Bayramı olmaz" diye haykırabilirmiydiC'Canevi")? Ya da, "Baba, Olüm" başlıklı anışiirde anlatıldığı gibi, çocukluğunda amiral ba bası ile yaptıöı bir gezintiyi anımsayan şair, "Benim düşlerimdc muhripsiz deniz lcr yardı" diyenilir miydi^ Olyc olsaydı, üstlendigi öncmli görcv ler vc yaptığı yayınlarla kültürlerarası barış elçiliği misyonunu yıllardır hcm cn ii^t düzcyde hem de en iyi şekilde siirdürcbilirmiydi Talât 1 lalman? (Şimdi dc Bilkcnt Ünivcrsitesi'nde Ttirk Ftlcbıyatı Bölümü'ıııin kurulmasına öncülük cdiyoı.) Şaiı, gcçcn zamana karşın, babasının kıtabın ortasına konan elvazısı notunda dile gclcn 'yaramazhğından' hıçbır şcy kaybctmiyor. Ve lirik şiir bize bizi anım satarak çağa aykırılığını sürdürüyor. Şairin bizi kendi derinligme, dolayısiyla, de rinliftinıize doğru yaptırdığı başarılı yolculıık lirik şiirin işlevinin hcnüz sona crmedij*ini kanıtlıyor. Sesstz Soru'yu tanıtmaya yetmeyen nu sözler umarız çok daha iyi okurların dikkatini bu yapıta yöneltebilir. Sessiz Soru/ Talât Halman/ Siırlerl BılgıYayınevi/ 1998/ 152 s. K İ T A P C U M H U R İ Y E T SAYI 4 4 S