24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

HEINRICH İLE CLÂRCHEN Çok dertlenmişiz, yüzümüzden okunuyor, kiiçük kardeşim ile ben. O gün bayramliklarımızi giydirmişler temi/ [>ak ve elimizdeıı tutup bizi karanlıklara götıir müşler. Dornık donuk bakmıştı dikip camdan gözünü, gözümüzden ayırmadan içimize korku salan o tahtadan böcek. Gizli bir dayanışrna ile direnerck korudıık sessizliğimizi sonunda sevgili evimize dönünceye dek. Orada, askılandı Heinrich'in gemici giysisi, benim sağdan sarkıttığım kurdelcsiyle nerem, gümü^ balıklarınm kemirdi^i mukavvanın önündc, kokusuysa burnumuzda, uzaklık ve naftalın kokusu. Hazırlayan: Cevat Çapan Maria Victoria Atencis/ Şiirler/ Çeviren: Ayşe Nil Akbulut Ems Kıvılarında 1931 Malaga doğumlu îspanyol kadın ozan. Emily Dickinson, Fcrnando Pcssoa ya da Gcrard Manlcy Hopkins gibi önemi vc sanatının gücü geç anlaşılmış ozanlardan. Bunun nedenlerinden biri uzun suskunluk aralarıyla ürün vermesi dolayısıyla okuruna gcreğince ıılaşamaması. Son yıllarda eleştirmen ve araştırmacılarca hakettiği konuma oturtulmuş. Doğum yılına bakılırsa '50 KuşağY denen ozanlar arasında ycr alıyor, ancak birçok eleştirmen onu yazınsal eğilimleri açısından Cantico ozanlar grubuna katıyor. Doğdugu kenti şiirlerine taşıyan bir ozan. Bir eleştirmen onun Mâlaga'sını, Pessoa'nın Lizbon'u, Kavafis'in îskenderiye'si ve Baudelaire'in Paris'iyle bir tutuyor. Antonio Machado'nun kendi şiirlerindeki Sevilla için söylediği gibi, artık bu kent "haritaların ve takvimlerin dtşında" kalmış, söylenceye dönüşmüş bir uzam parçası.Aşağıda sunulan örnekler Litoral dergisinin 1997 yılında ozan için hazırladığı özel sayıda basılmış, her biri bir eski fotoğraftan esinlenerek ve onu betimleyerek yazılmış şiirlerden seçmeler. EV Girmişim içeriye önümdeki kitabın kapagında, boyunca uzanan ağaçları ve eşyalarında bir sessizlik, ben yakıştırıyorum ya da uydııruyorum: nerdeyse boyayabileceğim, çocukluğumdaki gibi oyabileceğim bir çakıyla, birkaç göz de pencere, çünkü bu ev benim dünyamdı, başka bir dünya içine yerleştirilmiş, gizli ve benim olan bir dünya içine, benim ele geçirdiğim ve başkalarına sunduğum bir dünya. Bu evde olup biten her şcy bir köpek, bir ampulsonuçta mutlu etmiştir beni. karşılaşmamız: mukavvadan atlar, oğlum, olduğu gibi yağmur suyunu çeker, kar onları hepten bozar. Ama dörtnala gitmene bak sen, güzelim seyisler çıkacaklar önüne seni bulmak için bir deri bir kemik bir midilliye bindirmek için scni kuzeyin çiçeği. Sus biliyorum, gözünü dikmişsin bana söyleyebilmek için başka resimlerin de olduğunu ve bugün senin yüzün ve yüzleri ötekilerin, izlerini bırakmakta karış kanş, senin bir solukta dörtnala geçtiğin topraklarda. ATLIKARINCA Sürgit dönerken kendi çevresinde bu alamet benim de içimi döndürürdü, gererek beni dur durak bilmez bir piyano müziğinin dizemi gibi. Atların kişnemesi, gıcırdayan tahta şaha kalkınca ve hemen ardından gelen sıra otıırağı muşamba ve parlak resimlibiribirini izler, fır dönen sonsuz bir çember, önünde yüzlerce ayna ve ışıl ışıl ampuller, burgacına düşmüş tükenmez bir kovalanıacanın, değişmeyen çadır bezi göğün alunda. İSTASYON ŞEFİ Her şey birdcn dıırsun ya da kendi dizemini bulsun diye durdurabilir ya da yürütebilirim lokomotifleri. Işte bu yüzden lıavran bırakırım keııdine vagon pencerelerinden bana bakan yolcuları (14:30 ekspresindeki şapkalı nanım dahil). Çünkü bir düdüğüm yeter, ibrelerin yönünü değiştirip, yankılanmaya karşı tepelerde, « ÜÇ GÜZELLER, KHARÎTLER Bilemiyorduk yüz kızartan bu utancı nasıl sileceğimizi içimizden, kollanmızdı gerçi yalnızca görünen ve bacaklarımız, bu mavi mayo ile o komik başlıktan. Öylesine gençtik ki, birtakım kavramları henüz yitirmemiştik ve bilmiyorduk sevgiyle giyindiğini lıo^nut çıplağın. Bunun sırası da gelecvkti. Ama o zamanlar, resmimize bakarken nedense yenemediğimiz bir utanç sanyordu içimizi: yoksa makinenin karşısma geçtiğimizdc aklımızda biri olduğundan değil. DORTNALA Minik Heinrich, az gittin uz gittin nereye dek, kalabildin atının üstünde? Valeria, Paula ile öteki kızlar, senin şu serüvenin çerçevesi oluyor ve başaracagına bahse girip altın paradan gülüşlerini koyuyorlar ortaya. Ya Kara Orman'daydı ya da Ren'de seninle SAYFA 14 CUMHURİYET KİTAP SAYI 428
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear