Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Irvin Yalom, "Nietzsche Ağladığında" romanında sadece filozofu değil, 19. yüzyıl Orta Avrupası'nın entelektüel ortamını da kanepeye yatmyor. Gerçekle kurguyu karıştıran teknikle yazılan tüm kitaplar gibi, okuyucuya kuru biyografilcrdc bulacağından fazlasını veriyor. ASUMAN KAFAOGLU BÜKE enelde sanatçtlar kadar rcnldi yaşanıları olmayan filozoflar, delilik kıyısında gezinmedikçe romancılann ilgisini pck çekmezler. Belki gerçekren renksiz yaşam siirdükleri için, Dclki de yaşamları fefscfeleri altında ezildiği için; ama felsefe profesörlerinin deIilikten (ya da sıradışı davranışlart) ile il gili anekdotlar çok sevilir. Başkahramandan çok.ayrıksıyan karakter olarak kurguda yer alırlar. Ta ki bir psikiyatrist, felsefecinin zihin işleyişini roman konusu edene dck. Stanford Universitesi'nde psikiyatri profesörü olarak gorev yapan "Nietzsche Ağladığında"nın yazarı Irvin D. Yalom, Nietzsche'ye bir doktorun hastasına duyduğu türden ilgi ilc yaklaşmış vc rom an ı iiüü Giicünü yaşamdan alan filozof ünlü düşünürün terapisi biçimindc kurmuş. Romanın geçtiği 1882 yılında psikotcrapi elbettc hcnüz doğmamıştı ve Nietzsche doğal olarak bu konuyla formel olarak ilgilenmemişti takat Sigmund Freud'un dediği gibi, "Nietzsche yaşamış vc yaşayacak olan adamdan daha çok keııdi hakkında derin bilgi sahibiydi." Niet/.sche'nin tüyler ürpcrtici sahnclcrdcn olıışan yaşam öyküsii psikoterapinin ilgisini hep çekmiştir. Zayıf bünyeti biri olan Nictzsche'nin, görme bozuk luğu, migren, gastrit ve uykusuzluk hiç pcşini bırakmamış onu ağır ilaçlar kullanmaya zorlamıştı. Acı bir rastlanrı sonucıı hem babası hem de doğumeününde doğduğu için adını aldığı Kral Friedrich gi bı delirmiş, yaşamının son on yılını nercdeyse evden hiç çıkmadan geçirmişti. 1870'de sağlık göreviyle gittiği cepbeden dızanteri ve dirteri olupevegeridönmüş vegenç yaşta malulen emekli sayılmış, tı. ügrencilik yıllarında yakalandığı frengi ise ilerki yıllarda delirmesinin veölümünün nedcni olarak görülmiişrür. Anııesi, ablası, anncanncsi ve iki teyzesi tarafından büyütülen Nietzsche, yaşamı boyunca yabansı fikirleriyle ve sal dırgan tavırlarıyla dikkatleri üzerinc çckmiştir. Anlaşılamamaktan dolayı kızgm ve keskin dilli bin olmııştur. Yazdığı bazı tüiTiceler tek başına okun dugunda delilik be Iirlis ini g e nç yaijlarclan beri taşıdığı düşün ü Iebilir. Fakat bu yıl lardayazdıkları yine de anlam içeren yazılardır. Nietzsche'de sonun başlangıcı Ocak irvinD. Yalom dan "Nietzsche Ağladığında" G At Sokrates ve Isa karşınnda MetzschB 1889'da başlar. Bir sokak köşesiııde, sopayla dövülmüş yerde yatan yaralı bir ata sarılmış ağlarken bulunur. Bu Nietzsche'nın evden son çıkışıdır. 1889 yılının ilk haftasından sonra yazdıklan artık tamamen aklını yitirdiöini gösterir. Filozofun zihni büsbütün karanlıktadır; ne yazdıkları, ne de söyledikleri bu tarihten sonra hiç anlaşılmaz. ye çalışan ablası ve Lou Salomc dışında bir dost çevresinden bahsetmek olanaksız, çünkü o, Dr. Breuer'in dediği gibi, "en yalnız canlı". Josef Breuer ise çevresi dolu, başarılı bir doktor. Aile yeınek lerinde beş çocuğu, karısının ailesi vc genç Sigmund Freud ile neşeli sohbetler etrafında dönen dostluklar. Romanda, Breuer'in bıılunduğu ortamlar hep bir sıcaklıkta belirtilmİ!) şömine basında oynanan satranç maçları, pastanelerde içilen sıcakkahveler ve pastalar... hcpsi belli bir mutluluk ve huzur yansıtırken Nietzsche çıplak ve soğuk odalarda, hastalığıyla terk edilmiş bir portre olarak veriliyor. Elbette bu iki adamın yaşamlanndaki zıtlık, kitabın ikinci yarısında farklı bir görüntü almaya başfıyor. lin başta Dr. Breuer görünuüğü kadar huzurlu bıryaşam sürmüyor, çevresindeki konfor, Karısının kusursuz güzelliği, aile hayatı ve sorumluİLikları ona kaçış yolları kapanmış bir hapis cezası gibi görünmeye oaş lıyor. Sorumlulukları altında ezildıği için yaşamadığı aşklar da, Nietzsche'ye anlattıkça zihninde zehiı gibi hızla büyüyor. Böylece eşit görünmeyen şartlar altında baslayan Dr. Breuer vc Prof. Nietzsche ikilisinin tedavisi, iki adam gözgöze bakabilecek eşitliğe ulaşıncaya dek sürcr. Roller dcğiştiği için her ikisi de hastadır artık; ve birbirlerinin onayına muhtaç iki adam olarak ilişki kıırarlar. Henüz "psikanaliz" terimi doğmadığı için ilk başlarda bu seansları nasıl adıandıracaklannı bilemezler. "...CDıp tarihinde sizin ve benim yaptığımızı dana önce hiç kinıse yapmamıştır. Bıına ne ad verilebileceğini bile bilemiyorum, belki ümitsizlik terapisi ya da felsefe terapisi ya da henüz doğmamış bir ad olabilir." Daha sonra yaptıklarmın ne olduğunuanlamayabaşlıyorlar: "Son biıkaç nafta içinde, felsefi tedavinin, kendi içindeki sesi dinlemek olduğunu aııladını" diyor f'riedrich Nietzscnc. Kurgusal olarak psikanalizin doğnıasıııa tanık olmamız Yalom'un kitabını ilgınç kılan özelliklerin başında geliyor. Breuer ve Nietzsche ilk başnı soyut ola rak düşündüklerini zamanla somut terapi metodu olarak geliştiriyorlar. Dene dikleri yöntemler arasında, saplantıya doğrudan saldırma, kaynağa inme, rol değişimi (doktorun yerine geçmek, ya da başka bir öznenin yerine geçme), baca temizliği <zihinde o konuyla ilgili herşeyi anlatma), öfkenin boşaltılması (haka ret edebilme) ve de kozmik perspcktıf yaklaşımı (insanın sahipolduğu perspektif açısını değisjtirmesi) öncelikle yer alıyor. Terapi ilerledikçe ve insan ruhundakı en izbe köşelere ulaştıkça terapi arayışları farklılaşıyor. Herşeyden once rerapilerde içtenlik nasıl ölçülebilir? Bir de, hastanın güvenini kazanıp herşeyi itiraf ettirmck diyelim ki mümkün, tüm bunları öğrenince terapist ne yapacak.1 Bu bilgileri hastadan almak onu iyileştirmek için yeterli mi? Bu sorular romanın akışı içinde yanıtlarını bulurken, terapi çok önemli bir noktada takılıyor: 1 lerşey an latılmış, iki adam karşılıklı güven duygusu gelistirmiş ve cn önemlisi içtenliğe da yanan bir dostluk kurulmuştur, şimdi sıra tüm yaşananların anlamını bulmaktır. Ancak anlatılanların ANLAMI ortaya çıktığında herşey ANLAM kazanacaktır. Nietzsche kendi sorunlarından en ra hat soyut düzeyde söz edebilen biri olduğu için, Dr. Breuer'in konuyu kişiselleş tirme çabalarını genelde yanıtsız bırakır. "Sanki insan olmak çamurlarda beraber ce yuvarlanmak demek!" diye acıları payIaşmayı eleştirir. Onıın için insan olmak kendi başına yürümeyi öğrenmektir, kendi kurallarına ııymayan insanın başkaları tarafından yönetilmek zoıunda kalacağını anlamaktır. Yaşam planı insanın kendi elinde değilse, varlığını rastlantıya K İ T A P S A YI4 2 8 Romanın başhgı "Nietzsche Ağladığında", yerde yatan yaralı bir ata sanlıp ağladığı sahneyi düsündürüyor. Nietzsche'nin dayak yemişnayvanlakendiniözdcşleştirmesi, romanın geçtiöi yıllardan gelecegc uzanan bir bakış, bir kehanet gibi gelcceği gösteriyor. "Nietzsche Ağladığında", filozofun 38 yaşjindaki halini anlatsa da, tüm yaşamını ve felsefesini, ilerki yıllara göndermeleryaparak çağrıştırıyor. Nietzsche'yi diğer filozofjardan ayıran en belirgin özelliği, felsefeye yaşam olarak yaklaşması üzerinde duruyor. Bu olgu gerçektcn de Nietzsche'nin düşüncelcrinin kaynağı ve güçlenmesi yoktur; bunun yerine sadece sezgisel diişünce vardır. Onıın felsefesi, yasamının ta kendisidir. Felseicsinin altında korkuları, öfkesi, heyecanı vardır: felsefeye duyduğu yakınlık neredeyse bir sevgiliye duyulan türdendir. Felsefe yapmadan günlük yaşamın sorunlarıyla baş edemez ve en basit görünen çözümler çıkmaza girer. Bu anlamda, Sokrates ya da tsa peygamber ile ta rih içiııde birleijir. Onlar da felsefelerini yaşama gecirmis,Ier ve çok baijanlı olmuş örneklerdir. Nietzsche bu yüzden her ikisinehayranlık duyar ama kıskançlık duygusunu da dizginleyemez. Her ikisine de cağdaşlarından daha yakın olduğunu kabul eder ama arada bir fark vardır: Sokrates ve tsa'nın başarıyla yaptığını, o yalnızlık ve terk edilmis,likle yapar. Nietzsche'nin onlara duyduğu çekemezlik aynı sinıita okuyan çocukların başarılı arkadaşlarını kıskanma ları gibidir. Kle^tirilerinde kişisel boyut hep hissedilir. Irvin Yalom, roman boyunca Nietzschenin lelsefe ileyaşamı ayırmayan özel liğini çok güzel öne çıkanyor. Akademik çevreler için, akademik stil kullanarak yazan Kant ve Hegel'i eleştiren Nietzsche'nin kitapraki amacı da felsefeyi günlük yaşama sokmak. Sıradan insanın her gün karşılaştığı gündelik sorunlarla sadece savaijmakla kalmayıp, bu savaştan da güçlü taraf olarak çıkmasını gerçekleştirmeK. (îücünü yaşamdan alan felsefesiyIe Nietzsche romanda bir kişiye yardım ediyor lakat gerçckreki Nietzsche, felsefesiyle nesillerdir insanların özgürlük anlayışlarının gelişmesinc yardımcı oluyor. "Sen benshı" Irvin D. Yalom İki ana bolümden olıışan romanın ilk yarısında 1880'lerin Orta Avrupası, tıbbi gelişmcler, baskılar, Yahudi düşmanlığının doğuşu, dönemin bilim adamı ve sanatçılarının yaşamları anlatılarak okuyucuya çerçeve hazırlanıyor. Kitabın ilk bölümünde ayrıca baş karakterlerin aile ve dost çevreleri de tanıtıhyor. Elbette Nietzsche'nin, ona uzaktan hükmetme Gorçsğfn Ne Ksdsnna DayanabHiPiz? SAYFA 10 C U M H U R İ Y E T