24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

ENİS BATUR ene de, tam olarak ayırıstıramıyorum sözünü etttğınt'z "htrkaç düzeyde yüreklilik" konusunu. Ben de okudum "Pusudakt Ten'i, tamam, zaman zaman a/alladığımı itiraf etmekten kaçtnacak değilim; ama siz, belItkı "dahafazlawıt"görmemgerektiğikanıstndasınız. Mcbmct Ergüven'in bu kitabında. Nedir yüreklilik katmanlanndan anladıg'ınız? Amacını aşacak sözler etmem için kışkırtmayın beni. Oyle bir ortamda yaşıyoruz ki, "Pusudaki Ten" gibi, bir örneğiyle sık karşılaşmadığımız bir yapıt, karşısındakilere etik sorumluluklar da yüklüyor, öncc bunu kavramak gcrekfr. ükur için derin, tartım isteyen, aynaya döniin bakmayi dayatan sorumluluk sancılarıdır zilıne giren. ükuryazar için ötcsi: Okuduklarınızdan hareketle söz ala cak ya da kalcm oynatacaksınız, kuracağınız cümlclcn bircr mayın gibi algılaya caksınız: Fincancı katırfarınm ürkmesineyolaçabilir, tanrı korıısun muhbirko numunabiledüşebilirsiniz. Benden açıklık, apaçıklık beklemeyin kısacası, satır aralarıma ışık tutarak bakın diliyorsanız, bir dc okuduklarınızı biraz daha dikkatli, yavas okuyıın lürfen: Yaşadığımız hayatın bize sunduğu lıız gizilgüçlerini her an, her durumda kullanırsak vay halimizc. "Pusudaki Tcn" o soy kitaplardan örneğin: Bırakın bir çırpıda okumaya kalkışmayı, bazen hecelerin üzerinde durup oyalanmayı gerektiren bir iç temposu var "festina lente", kısacası. Yüreklilik bağlamına dönecek olursak; siz bu kitabın, kitaptaki denemelerin yayımlanmasının altındaki yürekliligi işaretlediniz de, ondan 'ötesi var' demek gereksinimini dııydum; Bunların yazılması daha büyük bir yüreklilik ölçüsiine bağlıdır. Bir adım sonrası: Kişinin bunları boyle düşünmesi, düşünebilmiş olması asıl yüreklilik. Yıllardır dış baskılar ve yasaklamalar üzerinde yoğunlaşmaktan, iç yasaklar düzlemine, insanların kendi kendilerini irili ulaklı zincirlere vurmalanna bir türlü geçemedik. Mehmet Ergüven bana kalırsa ciddi bir ilıt.ıı vvııyor. MehmetErgüven'in "PusudakiTen'i ya da... G Kalkmış bip yazı üstiine denemesövlesi Mehmet Ergüven, "Pusudaki Ten" adlı kitabında resim üzerine yazılarını topladı. Enis Batur da kitaptan yola çıkarak bir denemesöyleşi gerçekleştirdi. gcldiğinde benim tüylerim ürperdi: Mürekkebinekan karıştırdığı için. "Pusudaki 'Yen'i gerçekten de, yazarının gövdesini konu cdinen bir kitap olarak değerlendırehilır mılız? Gövdenin, irnan gövdesınin fantazma gizil gücünü toruşturmuyor mu Ergüven? lendiği denemeyi düşünün örneğin: Enstantanenin öncesine ve sonrasına uzanıyor Ergüven, kendi gövdesinın iarkına varmaya yanaşmasa, bu zorlu ve yıpratıcı operasyona narkozsuz girmeyi kaoullcnmcse, yalnızca düşgücüne bel baölayarak o sonuçlan toplayabilir miydir1 Bunları Mehmet Ergüven in sertlesmekten çekinmeyen sözcük seçimine, üsluhuna da bağItyor musunuz? Bir yazan zaten üslubundan ayırdederiz. Klasik ama şaşmaz ölcüdür: Âltından imzayı kaldırın, tanıyacaksınız. Burada, sizi kelimenizle vuracağıtn için beni bağışlayın: Mehmet Ergüven, "Pusudaki Ten' in bütününc yaydıgı bir yazı özelliği ile önümüzde duruyor. Elbette, sertleşmiş o kelimeler, kalkmış bir yazı var,çünkü sayfaların üzerinde.Savaş Çekiç'in yerin de olsaydırn kitaptaki bütün "i 'leri birer ufak phallus olarak çizer, özel bir ideogramatik efekt yaratırdım! Şaka bir yana, Ergüven kelimelerin üstüne bası"" yor "Pusudaki Ten"de kesin bir özellik. Çocuklar, bir yaşta belden aşağı kelimeleri, deyişleri ağızlarından düşürmez olurlar ycni bir eşikten geçiyorlardır. Ergüven, yetişkine yazarken yasaklanmışın bölgesine girdiöinin farkında, hele bir deneme kitabında. Bir ilk'i denemenin heyecanı var burada: Tehlikenin, yasağın, susturulmuş olanın alanındayız; neredeyse karanlıkta ıslık çalma güdüsü, bir uçta, öbür uçta diklenme, isyan, göze alış var. "Pusudaki Ten", tabu kırıcı bir yapıt. Yıllar önce, "Madame Edwarda" ya da "Gözün Oyküsü" (Reşit lmrahor çevirisiyle dilimize dc geldio görkemli anlatı) ile Bataille'ın açtığı kapıdan şimdi Türkçede geçiyor, bu anlamda da bir öncülüğü var "Pusudaki Ten"in. lyi ama, orada, Batatlle'ın kitaplarında köktenci bir erotizm söz konusu Oysa Mehmet Ergüven'in amacı kültürel bir okumaya yönelmek, ahrlıklı olarak sanai alanınaa tenudlıg'in islenisım (siz herhalde "işleyisini" derdiniz) çerçevelemek dcğil mi? Dcgulcııdırme, bira/ da mctnı okuyan kişinin perspektifine baölı olarak bi çim alır. Mehmet Ergüven, bana kalırsa, bir maske takıp oturuyor masaya. Gelgelelim, yazdığı sürece maskesini kullanmı yor, sılc sık kaldırıyor onu, âltından bir başka maske olarak da görebileceğimiz kendi yüzü çıkıyor. Çözümleyen, yorumlayan yazarın arkasında haz alan, naz veren, o iki kutubıın ortasında seyreden ötekisi var. Doğal bu: Maske de taksa, maskesini çıkarsa da, göz değismiyor, aynı göz bakıyor. Ergüven oüyük dikizci. Perdesine göre bir oturma ayarı yapmış, 24 saat bakıyor. Kıvranan gövdenin karşısında kıvranarak yazan partöneri duruyor. Neredeyse birliktc csriyorlar. Breton'un dört dörtlük saptamasını bilirsiniz: "Erotizm, insanın ölçeğine uygun tek sanattır". TtpktBataille'dakigibi, Ergüven'dede göz her şeyin odağıdtr mı dıyorsunuz' Göz şüphesiz bir ana organ, şu bağlamda. Imgeye, imgeleme, imge gücüne eksenli bir okuma, sonra da yazma çatısı egemen Ergüven "de. Göz, beyin ile gövdenin geri kalanı arasındaki köprü, r>aşlıca ayar noktası. ü t e yandan, göz ile göt arasında bir adım var ya bizim dilimizde, iç hareket düzenleri açısından da dehşet verici oranda benzeştiklerini unutamayız. Boşu boşuna "götünden anlamışsın", "götünden dinlemişsin" denmemiş dilimizde. "Pusudaki Ten", gövdenin bütün deliklerinden dikkatle bakan bir çalışma. Böyle olunca, organların tek tek gözle baglantılı koşulları öne çıkıyor istcr istemez. Saçtan ayağa bir sefer. Durmuyor sonra yazar, gövdenin içinden dısına taşan her şeyi sigaya çekmeye koyuıuyor. "Boynuz Yazısı' basltklı bir denemenizde siz de dışkı sanat iliskisi üzerinde durmustunuz. Ne yazık ki toy yaşımda giriştiğlm, gerisini gctiremcdiğim nir yazıdır o. Keşke Ergüven gibi olgun dönemde bu sorunlara eğilseydim. Genç yazar, gövdesini tanıyacak ölçüde ona yakııı durmaz, gövdelerebakışı dahenüzbuğuludur. "Pusudaki Ten" birikmiş, biriktirmiş bir yazarın fışlasıru getiriyor, okurda doğurduğu heyecan da bu özelliğiyle orantılı kaldı ki. Mehmet Ergüven, bu kitapla yazmanın fizyolojisi, psikoljisi hakkında soru işaretleri doğuruyor bir de. Yazan gövde, yazıyı hazırlayan zihinden bir karış ötededir. Eli, parmakları kullanma biçimimizdeki gizil erotizm, oto erotizm katmanları üzerinde yeterince kafa patlattığımızı sanmıyoıum. Okuma edimi konusunda da öyle: Harflerin kaldırdıgını kabul edebildik nıi? "Pusudaki Ten" bir fırsat yaratıyor: Okumak, düşünmek, yazmak, böylece daha derinlcmesine bu olguyu kavramak varken esgcçeceğiz gene bu da bizim vazgımız anlaşılan. • Pusudaki Ten / Mehınel Ergüven/ ,S<7 Ycıyıncılık/236 \ Çözümleyen, yorumtayan yazar Sağlam bir "okuma" Sanırım, son söylenecek şeyi ilk söyledigim için böyle bir soru gctirdiniz. Godard'ın, "Serseri Aşıklar"ın konusunu mcrakeden birgazeteciye "Bclmondo dejean Seberg hakkında bir belgesel" karşılığını verdiğini anımsarsınız. Şüphesiz, gövdenin başla çekişmesinin bir okunuşu da diyebiliriz Ergüven'in yaptığına. Kendinıden biliyorum bunu: 1989'da "Gövde'rrT'başlıklı bir kitap yazmayakoyuldum, on yılda ancak yanlayabildim, o aheste tempo bana şunu gösterdi: Oteki aövde benden başlıyor. Düşünen, yoran kişi bu eşiğe bir noktada ulaşır. Kendi gövdesini dinlemezse, ötekilerinkini duyamaz. Ergüven'in kitabı bu gelgiti inanıl.„ Canalıcı çıkış ması güç bir Skandala oysa düskün bir dönemde usta)ıkla yasıyoruz. Clenç kuiak yazarları, sanatçı aktarıyor ları daha gözüpek davranıyorlar. Ergü bana göre: ven'in küabını "canalıcı çıkıf laymanız, Göz vc onu daha farklı bir konuma yerfejtirme kulak ke •• nız hangı gcrekçelere dayanıyor? silmiş yazı adamı Bir kere, skandala en az yatkın sayının nasıl labilecek bir yazı türünü seçiyor Ergüda sağlam ven. Yaklaşımındaki bütünscllik, analitik bir "okukıırguya aslan payını ayırması, yorumla ma"ya girişrına destek bulduğu dünyanın gücü (feltiğini görüyosefe, ruhçözüm, toplumsal bilimler) duruz orada. Izruşunu pckiştircn öteki ana özelliklcr. ler var, onları Yaratıcılık açısından deneycceğcğim toplamış. Kitabıama, ahlak açısından, böyle bir kesit üzena serpiştirdiği rinde şairin, romancının, hatta günce yafotoğraflar; dozarının işi biraz daha kolaydır: Eğretilenuk kareler, birmelerin, kahramanların, imgelemin oluşden harekete geçiturabileceği bir no man\ land'in içinde örtünebilirler. Ergüvcn, kcndi kelimcle riliyor yazı tarafından, ileri geri gidiliriyle, kurduğu dil ile şoyunuyor buna yor. Envin Olaf ın fokarşılık: Seçmiş bunu. Üstelik, demin ditoğrafının çöle getirdiklerinıle çeliştiğini düşünebilirzümsiniz bu söyleyeceğimin, "Pusudaki Ten"in a.u/konusu, â.sa/objesi yazarının kendi gövdesi. Besbelli, onun sınırlarına yolcu çıkmış, seyahâtnamesini kaleme almış, dönmüş. Bana sorarsanız. Ancak eskisi gibi deöildir. Siz, kaç yazarın, kitaplarını kendilerinin üzerinegitme, dönüijınek, sıkı mesafe ayarları yapabilmek için yazmış olduğuntı düşündünüz miit' Diyoruni ki: Düşünmek şaıttır. Yoksa yazı her yerde yazılıyor, televizvon programı dergilerinde ya da ^irket brc^ürlerinde de. Bcnim kuşa^ımın "yazı'ya yüklediği anlamda bir tılsım arayacaksanız, i^tesize bir çıkış noktası: Kaçmak (kaçamak) vardı, biz üstüııe »itıııek istedik. Meh mer Ergüven, "l'usudaki Tcn" ile çıka SAYFA 8 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 4 54
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear