Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
rın bileşimiyle oluşan bir şey. Yoksa dekorla, kostümle, efektle fılan sağlanan, somut olarak bunlarla tanımlanan, tariflenen bir ortam zaten benim öykülerimin ruhıına aykırı. Dokucla öykiimün çekirdeğindeki olay nasıl gizli, belirsiz motifler halindc yer alıyorsa atmosfcr de öyle. Okurun öyküme adını adıın girmesini de sağlıyorum böylece... Her adımında bir başka düğümü çözsün, bir başka bağlantıyı yakalasın istiyorum. Bir salonun duvarın öyküsünü, o odadaki eşyaları tek tek tüm aynntılanyla vererek anlatamazsınız. Daha doğrusubiröykücüniin bu tür ayrıntıları es geçmesi gerektiğine inanıyorum. Yaşam ayrıntıfar toplamıdır ama, bu tip ayrıntılardan çok runsal dünyamızdakı ayrıntılardırkastedilcn. Yaşamımız da öylc dcgil midir, kimi basit şeyleri ancak yıllar sonra yakalayabilmişiz ve bıına da şaşmışızdır... Zeynep Aliye'nin gizemli dünvasında volculuk ATAOL BEHRAMOGLU Karton hayatlar Diş izlcri, Yüz ve (ji'z, BırSaha/Dük kânı; ille de Karton Hayatlar herkese çok şey söyleyecek öyküler Karton llayatlar'dan bir bölümün bu söyleuye eklenmesinı hterim: "Ne acı cn iyi bitişi ve en tyı başlangıcı bir arada belkı de hıçbır zaman bulamayacagımı bilmck!". Sinematograftk ögeler de tapyan bu nyküyle ilgıli açıklamak islediklerin nelerdir? Sanatçıların biiyük çoğıınluğu yapı tının ürctimi sürccindc tedirgindir. Sonucun yctcrince başarılı olmayacağından korkmanın tedirginliğidir bu. Hatta yapıtın üretim süreci sona erdikten, tükctim maddcsi olarak piyasaya sunulduktan sonra da sürebilir aynı rahatsızlık. Orneğin ben, kitabım basıldıktan sonra uzun bir siire kapağını açamam! Karton Hayatlar'da da, son yapıtında yarattığı iki kahramanın yctcrince başarılı olmadığı kuşkusuna kapılan bir senaryo yazarını anlatıyorum. Karton Hayatlar'ın senaryo yazarı Bahar, yarattığı iki kahraman olan Sevda ve Şerefin gcrçck hayatta soluk alıp verebilecek, savaşabilecek sonuçta ayakta kalabilecek güçte olduklarına inananııyor. özellikle de Sevda'nın karton bir tip olduğunu, kendi ayakları üzerinde duramayaeağını sanıyor. Bir sahaf Dükkânında gördüğü kimi fotoğraflarla öykü kahramanlarının geçmişi arasında doğrudan bağlar kurdııktan hemen sonra sokağa çıktığında öniinde duran şık arabanın şoförünü, kahramanı Şerer sanıp kendisini de o an Sevda'yla özdeşleştiriveren Bahar belki rııhsal anlamda tam bir depresyona girdiği için belki de yalnızca senaryosunu gerçekçi kılabilmek için ama sonu gerçekten kcndisi açısından çok tehlikeli olabilecek bir maceraya çivilemesine dalıyor. Ama bir öykiinün sonuçlanabileeeğine de inanmıyorum ayrıca. Değişcn koşullarla, dcğişen dünyayla, dcğişcn okurla, okurun runsal durumuyla birlikte öykü de değişir, gelişir, yeni yeni öykülere uç verir, diye düşünüyorum. • ir kadının dünyasında her zaman biz erkeklerinkinden farklı, gizemli bir şey olduğunu düşünürüm. Annemin "Tokaıon" marka pudra kutularındaki gizem. Beş, yaşındayken âşık olduğum komşu kadının bende gizemli duygular uyandıran uzak görüntüsü. Yine aynı yaşlarda âşık olduöum bir kızın uzak, gizemli varlığı. Erkeklerin dünyası hiçbir zaman gizemli görünmedi bana. Kimi kez duygulu, kapanık. Ama hiçbir zaman gizemli değil. Kadın dünyasının bende uyandırdığı bu gizem duygusu nereden geliyor? Biimiyorum. Ama bu gizem duygusu olmazsa, aşkın da, şiirin dc, yaşamın da bütünüyle anlamsızlaşacağını düşünürüm. 1 liç degilse benim için bu böyle. Ve bundan bir şikâyetim de yok. Bir kadın yazarın yaratıcılık dünyasına girerkcn v^ içimde bu gizem duygusu canlanır. Mahrcm bir dünyada yolculuğa başladığımı duyumsarım. Zeynep Aliye'nin öykülerini oktımaya başladığımda da aynı şeyleri duyunısadım ve bu öykülerin dünyası içimdeki duyguyla bir anda örtüştü. "Dolunay Vardı" adlı kitaba adını vcren üykünün giriş bölümlerinde gizemli bir kız var. Yaşama sevinciyle dolııp taşan. Vapurda yanına oturdugu, tanımadığı bir adamın omzuna başını koyan. Yolcularda garip bir tedirginlik ve şaijkınlık uyandıran. Sonra öykiinün kahrama nı genç kadının yanına oturan ve kolunu onun omzuna atan. Kim bu genç kız? Yazarın tanık olduğıı bir olayın gcrçek kahramanı mı? Sadece bir simge mi? Bilmiyorum. Önemli de değil. Onun önemi Zeynep Aliye'nin gizemli dünyasına girişte bir anahtar kişi oluşudur. Böylece bir kadın yazarın gizemli dünyasında yolculuğa başlamış oluyoruz... B Zeynep Allyenln öyküleri glzemll. duygulu, gercekcl. "Dolunay Vardı'nın kadın kahramanı yapayalnız odasında "sert, gizemli bir parfüm kokusu"nun yokluğunu duyumsar... Bu da Zeynep Aliye'nin öykü dünyasına girişte anahtar bir cümlcdir. Yokluğu duyumsanan, bir erkeğin varlı^ıdır. Ama Zeynep Aliye bunu hiçbir zaman böyle söylemez. Çünkü o bir simge ve kurgıı ustasıdır. "Dolunay Vardı"nın arka kapağında yazar şu cümleyle tanıtılıyor: "Zeynep Aliye'nin sürükfeyici anlatımı ve başarılı öykü kurgusu, sizi adeta düşlerinizdeki çağlayanlardan asağı bırakacak..." Aynı arka kapakta Muzaffer lzgü onu şu sözlerle tanıtıyor: "Aliye'nin öykiilerinde duygu yoöunluğu ile katı gcrçek iç içc, ustaca eritilmiş birbirinde..." "Düşler", "duygu yoğunlugu"... Birşairin ürünlerini tanımlamak için kullanı HP arkeğbı varhğı labilecek sözcüklcr... Fakat Zeynep Aliye gerçektçn de şairdir. Şiir de yazdığı için değil. Oykülerinde de şairdir o. üyküleriıı gizemli dünyası, sinema tekniğini anımsatan kurgu ustalığı, sizi bir şiirdeki gibi kucaklar... Aynı kitaptaki "Labirent Mektup" adlı öykü bir aşkın bitiminin labirentlerindeki gezintidir. Bir aşkın bitiminde şu inceliktcki eümleleri ancak bir kadın duyarlığı dile getirebilir: "Seni çok ....seviyorum. (Senden nefret cdiyorum ama bir gün olacak... İlk ne zaman ayırdına vardım, anımsamıyorum. Tavandan sarkan balıkçı ağları olan evde, camı islenmiş gaz lambasının ışığında, kadehlerimizi tokuştururken mi? Yitti mi bütün anlamlar? (Bağıramayan, neredcyse bıkkın, hatta ölkeyeçalan....) Güneşimdin, şarkımdın, nehrimdin, aşkımdın... (tlk yalan söylediğim gündü sana karşı. Hatta not clüşmüştüm günceme: bir düş mü bu, yalnızca bir düş mü yoksa?) (Terk edileceğim duygusu değil, terk edeceğim ve aldatacağım duygusuydu tedirginliğitni bir darbeyle uyandıran. Çiçeklerden, kedilerden kaçandım çünkü. Çünkü yüzüklerimiyitiriyordum durmaksızın. Her şey yalnızlığı, çağnştırıyordu çünkü..." Yanıbaşındaki erkek, kadınm bu incelik ve acıyla dolu kopuşunun farkında değildir... Kadın dünyasındaki gizem derken anlatmak istediğim böyle bir şeydi belki de... Biz crkekler yanıbaşımızdaki kadınlarımızın ruhlarında kopan fııtınaların ne kadar tarkındayız? "Yaşamak Masal Değil" adlı kitaptaki "Tükenen Duygular"la "Aliye'nin üykülcri"ndeki "Küçük Sevinçler Bulmalıyım", birbirinin devamı gibidir. "Tüke nen Duygular"da yine biten bir aşk, bir kadının anlatımıyla kopuş noktasını dile getiriyor: " Yabancılaşıyoruz. Ortak neyimiz kaldı ki diye düşündü. Nicedir ko nuşamıyoruz, tartışamıyoruz, küsemiyoruz bile. Kendi yarattığımız dünyalara kapanmış kalmışız. Dokunuşlarından heyecanlanmayı beklemiyorum, ne de geliş saatine yakın yüreğim çarpıyor. Sevgim uzun bir can çekişme dönemi de yaşamadı aslında. Nasıl, ne zaman bittiğinin farkında degilim Yüreğim yedi kat göğün, yedi kat yerin arasında kalmış da eziliyor sanki.... Göz kapakla rımın üzerine bir karanlık bulutu çöküyor. Uykuya benzemeyen bir ağırlığın altında yitiyorum..." "Küçük Sevinçler Bulmalıyım" yalnızlığı seçen kauının kendisiyle nesaplasmasının ve kenai varlığının bilincine varışının öyküsüdür: "Yaşamında ilk kcz başrol oynadığını ayrımsadı. güranlıktan başrol oyunculuğuna geçiş... Daha birkaç dakika önce, boğulmak üzere olanı anımsatıyordu oysa her şey... Boğazını sıkıp duruyorlardı biıtün varlıkların... Ve apansız, hepsinc inat, hepsine meydan okuyan bir çift kadın ökçesinin tıkırtısı, bir kuşun ötüşü, bir arabanın kornası... Yaşıyordu şu an... Günlerden, haftalardan, belki de aylardan beri ilk kez..." Keskin köşelcri olmayan, izlenimci tatlar uyandıran öyküler ("Su ve Işık", "Yaşamak Masal Değil" vb...)... Hemcn hcmen tümünde tekdüzeliği kıran bir kurgulama ustalığı; denebilirse patetik, tutkulu tonlamaları; iç monologları, psiko lojik süreçler, hemen hemcn her paragrafta cümle yapılarının bile değiştiği bir anlatım canlılığı... Öykülerin bütünündeki modernliğin yanı sıra, ayrıntılarda klasik yazarlara özgü bir ustalıktı: "Bir minik örümcck daktiioma teğct çizip şcker kutusunun siyah beyazı açığa çıkmış gümüşi renkli kapağının kenarına doğru beni hiç farketmeksizin dairesel adımlar la yürüyordu. ("Yaşamak Masal De btonimcltatlar ftilT. Ya da: "Pırlanta işlcmeli A harfinin tam ortaya oturtulduğu parıltılı yüzüğü, bir örnek damla küpeleri, etamin örtünün üzerinde birbirini kesen iki kaneviçe çizginin tam kesişme noktasında durııyordu. ("Uykusuz Düşler")". vb... Son kitabı "Diş Izleri"nde bu yoğun anlatım gerçek bir ustalık düzcyindedir. Bu kitaptaki bazı öykülerde (" Diş İzlcri", "Noktürn", vb.) beni özellikleetkilcyen, Zeynep Aliye'nin erkeklerin dünyasındaki psikolojik süreçleri de irdelemeye girişmesidir. Yine Muzaffer lzgü'nün değerlendirmesindeki bir başka cümleyle: " Bireyanlatılıyor gibi, ama nayır, toplum anlatılıyor ashnda." Okurları Zeynep Aliye'nin gizemli, duygulu, gerçekçi, öykü dünyalannda yolculuğa çağırıyorum. • " SAYFA 5 CUMHURİYET KİTAP SAYI 453