24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Müzikte Genis Soluklar Leyla Pamir, müzik türlerini; sanat tarihçisi ve pedagog gözüyle irdeliyor, karşılaştırmalı örneklerle, müziğin gelişim sürecini, döncmleriyle birlikte görkemli biçimde çözümlüyor. HAYATİ ASILYAZICI eyla Pamir'in "Müzikte Geniş Soluklar" adlı kitabının genişletilmiş ikinci bastmı Boyut Yayınlan'nda çıktı. Kapsamlı birçahşmayı içeren yapıt, müzik alanında eşsiz konumuyla estetik birhaz uyandırıyor okuduğunuzda. Müziğin tarihscl akışı içerisinde 'Geniş Soluklar'la tam bir araştırma vc yorumlama yöntemiyle görünümünü çizmektedir. Klasik, romantik ve çağdaş müziğe yaklaşımı ve yaptığı çözümlemeler, çağdaş bestecilerle kapsamlı boyut kazanmıştır. Müziğin cvrimi içerisindcki tcmcl ncdenlere dc daha derinlemesine inmektedir. Bu araştırma ve inceleme yöntemiyle çağının gelişmelcrinin özünü, bir virtüözün yorumu gibi geniş açilı çözümlemclere dönüştürmektcdir. Kitabı okudukça, de öişik ve temel gözlemler çıkıyor orîaya. Usa, müzik bilgisine, geniş araştırmaya öznel biçimiyle yaldaşudığına tanık oluyorsunuz. Çözümsel yaklaşımıyla müziği ve sanatı yücelten bir çalışma olduğunu anlıyorsunıız. Sanat ve müzik dünyasında egemen olan kurallann olabildiğince ve bireysel çabayla vanlabilecek en üst düzeye ulaşudığım gözlemliyorsunuz. zümlemelerini bu bölümde yapıyor (s. 155157). Wagner'in "Tristan" adlı yapıtı bu kez daha bir ağırlık kazanıyor." Wagner armonilerinin müzik tarininde yeni bir alanı kışkırttığı bilinmcktedir. Birçok müzik tarihçisi, Tristan'ı çağdaş müziğin başlangıcı olarak görmektedir, Baudelaire in 'Kötülük Çiçekleri' şiirlerinin çağdaş edcbiyat başlangıcı olarak görüldüğü gibi." (s. 181182) "20. Yüzyıl Sonu bakış Açısıyla Brahms" bütünüyle yeniden yazılmış. Brahms'ın '2. Fa diyez minör" Sonatı'nın motifsel çözümlemesini yapıyor Pamir. Bu Sonat'ın motiflerindeki küçük aralıklann ritmlerle küçülüp büyütülmesi, aralıkların sondan başa" Vengeç"te de okun Leyla Pamir'den boyutlu bir çalısma L masıyla . Brahms'ın, scs yükseklikleri ile yirmi yaşlarında oynamaya başladığını öğreniyoruz. Leyla Pamir, Brahms'ın yadıruatıcı tınılarını başka örneklerle de gösterdigi gibi, Schönberg'in ünlü "Style and Idea" denemesinden de yararlanarak,Brahms'ın 20. yy. müziğinde önemli bir esin kaynağı oldu^unu savunmaktadır (s. 193206). Schönberg'in orta dönem yapıtlarından, 20. yy'ın pek çok bestecisini etkileyen "Op. 16/3. Renkler" parçasının küçük bir çözümlemesini cklemiş (s. 336337). "Viyana'nın 'Çağ Sonu' Ortamında Kültür ve Müzik" (18981920) başlıklı bölüm yeniden yazılmış. Dekadans lcavramına, Kraus ve Wittgenstein mantığına ağırlık vermiş; anlatımında gerçekliği çizen bir nesnel anlatım sergilemektedır. Bu nedenle kişisel görüşünü yansıtırken, yaşadığı çaga tanıklık yapmaktadır (s. 289301). . Schönberg'in '12 Ses Dizisi' müziğinin Çağatandd* "Müzikscl Düşüncesi"nde (s. 351352) yine Kraus ve Wittgenstein'e bir gönderme yapılmaktadır. Yeni çalışmalarında Schönberg'in son döneminde bestelediği "Musa ile IIarun" operasının librctto'sundaki dinsel inancını da irdelemektedir (s. 356358). " Anton Webern ve Seriel Müziği" kitaba eklenmiş yeni bir bö lümdür(s. 365372). "Stravinsky'nin Rıısyası" yeniden düzenlenmiş (s. 373380). Ayrıca, Stravinsky'nin neoklasik müziğinde "Orkestra Ârmonilerini lzleyen Pi yano Konçertosu'nun küçük bir çözümlemesi yapılmış (s. 3.88390). "Bahar Ayini" ve "Bir Askerin Öyküsü"nün ana rirm kalıpları eklenmiş (s. 391392). "Son Sözler", nesnel araştırmanın yeniden yazıldığıntn kanıtı gibi. Bu arada 20. yy başı müziğinin aynmları başarıyla yapılmaKtadır. Leyla Pamir'in "Müzikte Geniş Soluk lar" adiı olağanüstü başarılı çabşması, son yıllarda yayımlanmış müzik kitaplaıuun yanmdaneın özgünlüğü, hem de benzersizliğiyle büyük nir boşluğu doldurmaktadır. • Müzikte Geniş Soluklar/ Leyla Pamir/ Boyut Kttapları/ 1W8/ 416 s. herkes?/ Ve ben şimdi seni seyrederken" diye mınldanıyorum, hiçbir anısını yaşa madığım bu harabe bann penceresinden içeriye bakarken. Demek ki; yüzümü sokağın geçmiş düş lerin acısına çevirerek, dcmekki diyorum: John Berger" Şii rin Saati" nde ne diyordu, "Şiir her şey arasında yakınlık kurarak dılin yaşantıya ilgi duymasını sağlar. Bu yakınlık şiirin çabasıntn hir sonucu, şiirin yb'neldıg'i her eylem, ad, olay vc bakij açtsını bunlar arastnda kurduğu yakınlıkla bir araya getirmeünin bir sonucudur Çoğu zaman dünyamn aamasızlıg'ına ve umursamazlığtna karşı çıkarılabilecek şıırın yaşantıya duydup4 bu ilgiden daha dayanık lı hir şey yoktur. "(*) Evet; şiir her şeyin arasında iletişim kur mayı sağlar. Tıpkı bu terk edilmiş bann penceresinden ba karken anımsadığım yukardaki dizeler gibi. Sabahtan beri nice yollar, nice uzun tarihJer bıraktım geriye. uzak bir ilkyaz gibi duyuluyor artık martıların sesi. Zürafa Sokağı ben bir içkanamayım diyor, birçok kadının içinde geride bıraktığım. Tünel'in yaşb yüzüne bakıyorum, insanlar giripçıkıyor yaşL bedeninden. Sesler, adımı bflmeyen bana seslenen sesler; bakıyorum, bir antikacı vitrininin önündeyim. Eski insangözleri, eski Istanbul haritalan, eski sulu boya resimlerde, "Arada bir gemi geçip giderdt/ uzaktan/ uzaklara." Omzumda bir el, bakıyorum, Ankara'dan gelmiş yıllar önce tanıdığım, uzun zamandır görmediğim bir şair; öpüşüyoruz. "Çok dalgmsın" diyor. "Şu resimdeki uzaktan gi den gemide, uzaklara gidiyorum." diyorum. "Anlaşıldı, gene şiirle birlikte geziyorsun" diyor. "ve ben/ en uygun sözcü&ü ararken/ yürcg'in çöllerinde/ icnin bir ka nat vuruşuyla/ bırden/ böyle karşıma çıkwa«?"diye mırıldanıyorum. Ayaküstü kı sa bir diyalog. Aynlıyoruz. Güncş arkamda, zaman ılerlcdikçe gölgem hızla uzuyordu. Tramvayın raylarına bakıyorum bir bıçak gibi parlıyor, doşeli raylaruaki güneş gözlerimi kamaştırıyor. Kaçırıyorum. Afrika hanın avlusundan geçiyorum. iki basamak çıkıyorum. Asansörü beklerken, Cevat Çapan'ın "dön güvercin dön" kitabı gözüme ilişiyor. Asansöre binip beşin ci kata çıkıyorum. Asansörün kapısını açar açmaz, küçücük odasında Cevat Çapan, beni karşılıyor. "bakttlaryaşlı gözlerle/yazdıkları metmlere.l' metınler çetindiler" diyor. Gülüyorum. Gülüyor, gülerken gözıeri mavi bir denizde uzaklaşıyor sanki...• Cevat Çapan/SeçmeŞiirler/ Adam Yay. SAYFA 15 Leyla Pamir, klasik ya da çağdaş öğretiye göre müzik türlerini; sanat tarihçisi ve pedagog gözüyle irdeliyor, karşılaştırmalj örneklerle, müziğin gelişim sürecini, dö nemleriyle birlikte görkemli biçimde çözümlüyor. Salt ülkemizde değil, ulııslara rası boyutta evrensel bir yapıt ortaya koyuyor. Sanatın hcr dalınua akımlar ve et kileşimler daha yeni olan açılımlara yol açarıar. "MüzikteGeniş Soluklar", müzi ğin her yönünü ağartıyor; insan düşüncesinin sanata ve kültüre kapsamlı bir biçimde yaklaşımının örneklerini sergiliyor. Sözgelimi, kitabın birinci bölümünde "Viyana Klasik Müzik Okulu'nun Gelişim Süreci" (17401827), öznel ama nesnel biçimde ele alınmış. Mozart ve Bcethoven üzerindeki düşüncelerinde, çözümsel incelemesi, özellikle Beethoven'in 9. Senfonisi'nin yorumunda açık biçimde görülmektedir. Kitabın yeni basımında Beethoven'in Op. 13,Op. 53,Op.57,Op. 111 Sonatlarının motifsel çözümlemelerinin özü, yazar tarafından yeniden yapılmış. (s. 4859) Genişletilmiş ikinci basımda yenilikler var, yorumda ve çözümlemelerde. Sürekli bir araştırıcılığı vardır Pamir'in. Orneğin, "Mendelssohn'da Üslup Kavramı vc Tarihscl Bilinç" (s. 95101); yeniden yazılmış, karşıt estetik görüşler açısından ilginç bir DÖlüm. (özellikle ilk basımında olmayan bölümlere değiniyorum. Hoffman ve Hanslick'in Beethoven ve salt çal gısal müziği övmelerine karşı çıkıyor. Hegel, Adolr Bernhardt Marx, Alfred Bren del 'salt' (bıırada mutlak anlamında) müziğe karşı, müziğin şiire hizmet etmesini, şiirsel olmasını, bir anlam ve içeriği bıılıınmasını savunuyorlar. Hegel, aynı zaman da müziğin scçkin bir çevreden çok müzikscvere yönelmesini de savunur. Kitaptan öğreniyoruz ki, Mendelssohn, bestcciliğindc, bu soy çelişkilerin bağdaştırılmasım yeğlermiş. Mendelssohn, "Müzik Estetiği" dersiııi veren fclsefcci Hegel'in öğrencisi (s. 97). llegel'in müzik üstüne düşüncelerinin can aiıcı sözcülderi kitaba renk katıyor. Kitabın içeriğini zenginleştiren bölümler pek çok. Liszt'in "Czardas Obstine ve Unstern" yapıtlarının çöCUMHURİYET KİTAP SAYI 453 Evrensel bir yapıt Cevat Çapan'la bulusmak "Seçme Şiirler'i yayımlandı nostaljidir, o yapayalnız ka lan anılaranlardır bana bu yazıyı yazdıran. Kısa bir im gelik, bir dizelik soluklardır. Aşklardır. Iki tepenin arasındaki uçurumu görme den, karşıdaki çam ağaçlarının bütün yeşil renklerini barındıran güzelliklerini görmemdendir. Dostlukların zamana karşı, ölüme karşı dayanmayan ayrılıklarıdır: "ionra/ rıasılyüirdiniz birbınnızı/ nercde çözüldü elleri" diye biten şiirin hiç unutmadığım bu dizeleridir. Ve daha nice dizcleridir. Beni, C.cvat Çapan'ın şiirine doğru sürükleyen. Cevat Çapan'la tanışmadan, Cevat Çapan'ı tanımadan önce, şiirlerini tanıdığım da çok hüzünlii bir şair izlenimini bırakmıştı bende; gerçi şiirlerinin genelinde hüzün hâkim ama... Tanıdıktan sonra, en hüzünlii anında bile konuşurken ogüleç yüzü, göz l>ebeklenndeki o uyanıklık, eşine dostıına esprileriyle takılması, doğrusu şaşırtmıştı beni. Bulunduğum toplantılanndaki konuşmalarında nep bu zeki esprileriyle karşılaştım. Daha sonra dönüp tekrar tekrar şiirlerini okudum. Evet: O yaramaz çocuk hüzün, gene orada duruyor. Fethi Naci'nin dediği gibi: "Cevat'ın $ıirindc bajldaş kurup oturmus, abarttsız, yakınmauz hep alçak tesle söylenen, bellibelirsiz bir gülütmemcye sinmij a hüzün .." bir şaire yakışır haliyle. Yaşadığı ülkeye, bulunduğu coğrafyaya yakışır naliyle ve ülkesinin, coğrafyasının suretini yansıtarak beyaz sayfalara. "Sevdığim muazzez'ın Çürümüş çıplakh&ı" Ben buna "mııazzcz" değil de "Müzeyyen" desem sanırım bir okuyucu olarak, şair beni anlayışla karşılar. Geçmişimde kaç ay, kaç yıl; unuttum. Sabahları uyan dığımda "Müzeyyen'in" gitgide çürümüş çıplaklığıyla var oldum. O ise yok oldu, sa o bahlardan bir sabah hüzün ile mutluluk arası bir kırgınlılda uyandığımda, geceden belleğime bu dizeler takılmıştı, dilimc dolanmıştı: "Vzun, karanlık bir çığlı Sın da ardına düşehdır ıntan,/ Tttrek, eğrı büğrü bir yazının ça&rmna da uyar./ Bıra kıp her şeyi dnner / Aşh hir hulmmadır çünkü, / Herzaman gecikmiş bir bıdu\ma". Bu düpedüz söylenmiş sözlerdeki ıımutsuzluğun ardında uzanan umut, bu yalın güzel Türkçe'yle söylenmiş dizeleri mırıldana mırıldana çıktım evaen. Yalnız dolaşırken meydanları sevmiyorum. Bugün de yalnız olduğııma göre, bir umut aşlda buluşıırsam diye, sokakların avucuna büzdüm ruhumu. tstanbul'ıın dar avucuna. t n san 1 a r "riyle duruyurlardı, / Bildikleri bütün sözcükleri susarak" ben ise, "Seisizhk şaşırtmastn senı, ürkütmesin/ ben içindeyimdir o alaca setsizlığin " diyordum kendi kendime: "Sakın Geç Kalma Erken Gel" şiirini anımsayarak. Eskimiş sevişmeler gibi, bu eskimiş Istanbul'da; hiç bir açık alnına çıkmayacağım. Bugün dar ruhuma göre, dar sokakfar bulmahyım. tşte, bu sokaktan başlamalıyım Galata'nın bir ucu, gökyüzündfn önce, Galata Kulesi'nin atkılı boynuyla yıllardır durduğu yerde beni bekliyor sanki, iştc bu dar sokakta tcrk edilmiş bir meyhane, meyhane açık olsaymış bu sokak daha geniş olacakmış izlenimi veriyor. Ve bana öyle gcliyor. Tozlu, kirli camdan içeri bakıyorum; tavanın en dibi çökmüş, iskemleler yığılı üst üste, duvarda eski matmazellerin resimleri: "tozlu yapraklartn gölgesınde çürüyen iskemlede/ bir yandan seni seyrediyurum/ gençlig'in canîamyur bcllibelirsiz/Birlikte türküler snylerdik kısık bir sesle./ .../Sonra nc oldu bize?Nereye savruldu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear