05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sîvas katliamından sağ çıkan Lütfiye Aydtn yaşadıklannı anlatıyor. "Kül Tablet"e kazınanlar... Lütfiye Aydın "Kül Tablet"te, insan imgeleminin düşleyebildiği en uç azaptan, cehennemin Kiyısından yani Sivas katliamından yaşama dönüşünü, içimizdeki boşluktan büince tırmanışını anlatıyor o güzelim, kıvrak ifadesiyle. ERENDİZ ATASÜ zak geçmişin tanığı kül tabletlerde eskıl zamanın hikâyesini nasıl ibretle okursa insan soyu, bir gün öyle okuyacak günümüzün dehşet ve ibret dolu acılannı, yangın küllerinden savrulmuş belgelerde. Elimde böyle bir belge var. Yazan Lütfiye Aydın. Bir kadın, bir yazar, edebiyatımızın sessiz ve dirençli emekçilerinden, köşesinde övgü bekJemeksizin ve durmaksızın üreten. Lütfiye Aydın, "Sıvas 93 " gerici başkaldınsında yalulmış gövdesini, usunu ve duygulannı usul usul sağaltan bir insan... "Kül Tablet" bir toplumsal çözümleme yapıtı değil. "Kül Tablet" Sıvas felaketinin bir betimlemesi de değil. 37 insanın katledildiği kıyımda belleğini yitirmiş, bilinci yaralanmış bir kadının olanca içtenliğiyle dile getirılmiş bir acılı süreçte bilincini yeniden tümleştirme ve belleğine kavuşma mücadelesinde kendisiyle, çevresiyle, "Sıvas 93 "le hesaplaşması... Ancak Kül Tablet" kuşkusuz " Sıvas '93 " üstüne yazılmış ve yazılacak kitaplann en etkileyicilerinden biri. Toplumsal çıldınnın kurbanı olrnuş "insan"ın tüm tragedyasını kadınlara özgü o yalın içtenlikle belgeleyebildiği için, hasta bir toplumda bireyin savunmasızlığını okurun iliklerinde nissedebilmesini sağladığı için, kitle saldırganlığının nasıl bireyin en mahrem alanını bilincini parçalayıp savurduğunu saptadığı için... U Lütfiye Aydın'ın yanık gövdesi katliamın ölüleri arasına atılmıştır savruk, sorumsuz, belki de kötü niyetli görevliler tarafindan. Eşi, Lütfiye'yi çekip çıkartır. Lütfiye kendıne geldiğindc niçbir şev ammsamamaktadır. Belirsiz birtakım algılar, rüya parçalan gibi: ". Hem karanlık hem de çok parlak bir yeşil. Nedirbu?.. Bilmiyorsun. Bütün kavramlar silinmiş. Algtlarflu, duygular egemen yalmzca. Act var, çok acı... Bir de sıcak, en dayanılmazından " (s.14) ". Kaç gün sürdü bu bulanık yasantı ? Bütün görüntüler füme rengi aynalardan yansıyan btçimsiz biçimler. Kaç gün sürdü bu boşluk duygusu, onu da bilmiyorsun. Biri yaklaşıyor yanına, yaydtğt incecik tütün kokusundan algılıyorsun gelenin kimse varltğınt" (s.15) ". O çeyrek / yasamın bütün görüntüleri şizofrcnik." (s.15) " Sonra aynada bana bakan yüz. . Kimdibu kadın?.. Boynunda birsargı vardı... Kendinitanıyamamıştın. Yatağadöndün, 'Sen'in kim olabileceğini düsündün, günlerce." (s.21) Sonra o çok uzun, upuzun sağaltım dönemi, Sıvas'ta hastanede başlayan, Ankara Gülhane Askeri Hastanesi'nin "yanık tedavi" ünitesinde aylarca süren ıstıraplı iyileşme: Yanıklann mikrop kapmamalan için sık sık temizlenmeleri gereklidir, başka yolu yoktur iyileşmenin. "O sıra üçüncü pansumanda olmalısınız. Ya da dördüncü. Çtğltklartnız yanık merkezinin beton tavanım çatlatmış mtdır bir yerlerden?" (s.28) SAYFA 6 S m n kavramlar Fiziksel acıya ra yeniden aldın. belleksizliğin korYeniden uğraşakunç boşluğunun cakttn. Çö'zene Ateşsnavı altında direnen bir dek."(s.24) Lütfiye Aydm, insan imgeleminin düşcanlı... Yanık mer"Kararınt verileyebildiği en uç azaptan, cehennemin kıkezinde başka kayorsun. Öğreneyısından yaşama dönüşünü, içimizdeki der yoldaşları varceksin yazmayı. Yeboşluktan bilince tırmanışını anlatıyor o dır, hemen yanınniden. Belki uzun güzelim, kıvrak ifadesiyle. O artık asal daki yatakta tedasürecek ama olsun, yurdundadır, inceliklerini su gibi bildiği, vi gören eşi. Lütfiöprenmek zorunyerel deyişlerini ustaca kullandığı dilinde, ye nin hem bacakdasın Bilincin de Türkçede. Yobaz ateşinden bir "gazi" giları ve boynu yanbunu fısıldıyor, ya bi çıkıp gelmiştir. Belki de bir ermiş gibi. mıştır, Cafer Ayktnlartn da..." Felaketinin onda doğurduğu özlem tam dın'ın bağrı. Diğer (s.25) oluşumlu bir yanık merkezinin kurulabilantiseptik odalarmesi olduğuna göre. O Türkiye'nin ortak Ve yavaş yavaş da başka yangınayıbının izlerini gövdesinde ve yüreğinde geri gelecektir, bilzedeler. Inmalletaşıyarak aramızdadır. giler, anılar; yitik rin ve ihanederin 2 Temmuz 1993 günü verilen ateş sınazaman ve mekân kurbanları. vında ülkemiz büyüğünden küçüğüne sıduygusu yavaşça nıfta kalmasaydı, yangından önceki upuonarılacaktır. Ya"Yazgt birliğinin zun sekiz saatlik tehdıt süresinde kimılenık merkezinin ne büyük bir bağ" rimiz öngörü ve kavrayış yoksulluğu, kipansuman küve(s.19) olduğunu mimiz basiretsizlik, kimimiz uvuşukluk, tinde, gövde acıyla duyumsamamak kimileri ürkeklik, kimimiz korkaklık, kisağaltılırken ve zimümkün mü, hele mimiz tembellik, kimileri de düpedüz köhin uzaysal bir "tnsanlann özelça Lütflye Aydın, cehennemin kıyısından yaşama tü niyet sergileyerek yaşam kurtaracak zamekân denli yabası dısında hiçbir dönüşünü anlatıyor kltabında. manı boşuna harcamasavdı, daha sonraban bu çevreyi kurumu bulaki yıllarda ülkeyi, yüksek makamlardaki kavramayazken, yaralı bilincin sergileyemaz(sa)" (s.53) kişi yanında! sorumlulardan sokaktaki sade yurttaşa bildiği tek işlev sanrdı boğuntulara süKurumlar... Kara mizah gibi. Yurttaşın "irtica" ürküsüne boğan gelişmeler ya da yaşamı "Yesilçam filmlerinin .. daha ger rüklenmektir. Zamanla sannların pusuyozlaşmalar yaşanır mıydı? nun arasından "şimdiki an" ve "geçmiş" cekçtbir anlatımı(na)" (s.21) dönmüşken, "KülTablet"iokuyun. "Madımakyanbelirecektir. Bellekle ilk bağlantıyı kuran hayat çerden çöptenmişçesine dağılırken gını"nm kopabildiği bir zamanda ve memüzik midir? kurumlar nerdedir? Cafer Aydın dönekânda, en büyüğünden en küçüğüne kimmin başbakanı bir bayana mektupla baş"Bak, tlkbabar suiti, dedin, ellerini çırvurmak ister. Gönderilmemiş bir mekparak, anlatılmaz bir kesif sevinciyle. En se güvencede değildir. • tup. lyi ki gönderilmemiş, hırstan ve duyakınlannı bile tanıyamadıiın bir zaman yarsızlıktan örülmüş katı bir duvara çardiliminde Vivaldi'yitanımak nasılgızlıbir Kül Tablet/ Lütfiye Aydın/ Ötekı Yayıpıp da yanık ağrılannı büsbütün derinleşbilinçti... Bir seyleri ammsamak, hatta nevi/119s., 1997 tirmek niye? Neyse ki "insanlar" vardır. Resmisivil giysiler içinde aldırmazlığı taşıyan görevüler ve sorumlular yanında, resmisivil giysiler altında şefkatin yüreğini ve insan olmanın bilincini taşıyan güzel insanlar neyse ki vardır. Sıvas taki doktorlar, Gülhane Hastanesi'nin hekimleri, hemşireleri, teknisyenleri, Sıvas'tan ve "Lütfiye Aydın'a söyleyin, öykülerini yazmaya devam etsin" deyip de selam gönderen polis & (ROMAN) 5 (s.51), hastane santralcısının eşi, kirli pijamaları alıp yıkayıp ütüleyen ve tertemiz Avdo'nun Şirin'e, "Paslı birçividir getiren o iyilik dolu insan (s.43), hastaneiçimde..." dediği sürgünü, gerçekte nin önünde ellerinde mumlarla nöbet tupekçoğumuz taşıyoruz içimizde. O tan gencler (s.32), olağanüstü duyarb bir paslı çivı, bizlere dayanılmaz acılar taksi şoferü (s.62) ve diğerleri, Prof. îonveriyor ve yavaş yavaş zehirliyor na Kuçuradi gibi "gibi yapmayan", "gerhepimizi. "ŞİRO'NUN ATEŞİ", bir çek" insanlar (s. 100). yanıyla içimize saplanan bu paslı çiviyi Bu cehennem sınavının mihenk taşınsöküp atışın romanıdır; bir yanıyla da da kimi dosduklar vefasız çıkar ya da yaköye dönüşün çağrının romanı. ralı kadına öyle gelir. Sitem eder Lütfiye 20 Şubat 1993 sabahı Şırnak Aydın, belki katılınz bu sitemlere, belki Güçlükonak İlçesi Bana Köyü'nde katılmayız, ama Lütfiye'nin ruh durumubaşlayan ve Ankara'da Meclis, siyasi partiler, Başbakanlık nu derinden anlanz. O korkunç yıkımın ve Cumhurbaşkanlığı kapısında süren trajedıyi yangın yetinde küllerinden doğan anka okuyacaksınız bu kitapta. Sevgı, özveri, haksızlığa karşı kuşu misali, pek doğal algınlıkları, kınlbaşeğmezlik, insan onurunun yüceliği ve insanlığın granit ganlıklarıyla ve onlardan daha önemli gibi zulme karşı duruşu, "ŞİRO'NUN ATEŞhnde bir olan insan kardeşlerinin sunduğu seveyaşam biçimine dönüşüyor. Okudukça irkileceksiniz ve cenliği yıkık bilinciyle bile algılayışlarıyyaşananlara inanmak istemeyeceksiniz. la, kendini yeniden yaratabilen bu kadı"Avdo mala me xerab bu, çıra me temıri, em belengaz na hayranlık duyarız. Onu iyileştiren, olabun. Wey bavo wey bavo... Ez qurbana bırina tebım ğanüstü direnci kadar insan sevecenliğiAvdo; tü me dıheli kuda dıçi, ez bımrım jı bo te Avdo. ne bilincinin dağılmış olduğu günlerde Wey bavo, wey bavo..." diye yükselen Şirin'in ağıtları büe, açık tutabildiği yürek kapısıdır, degünlerce silinmeyecek kulaklarınızdan. rim. îrtica vahşetinin ağır saldırısına uğYazılanların gerçek olması, kitaba tarihi bir özellik de ramasına karşın "insan"a sevgisini ve kazandırmaktadır. inancını yitirmemiş iflah olmaz bir "insancıl"dır Lütfiye Aydın. Bir de yaratma Yeni Çıkan Diğer Kitaplar: azmini unutmayahm. • MAYAKOVSKİ / Mektuplar (ElsaMayakovski Mektuplaşmaları) "Belki de o inat kurtardı seni... Acıları• TORİ / Kürtlerin ilkçağ Tarihi ve Kültürü m unutturdu .. Omurgandakt ktrtSt, ayak parmağındaki çatlağı, yüreğindeki göçüğü" (s.24) Oysa yazmak hiç de öyle kolay değildir, çünkü Lütfiye birçok şeyle birıikte harfferi unutmuştur. Cağaloğlu Yokuşu, Evren Han, Kat: 3, No: 60 Cağaloğlu/İST Tel (0212) 513 79 00 Fax (0212) 520 64 84 "Yazamadın Attın kalemı öfkeyle, son anımsar gibi olmak, nasıl da sevindiriyorduseni." (s.1617) Geri gelecektir güzel Türkçenin ustaca kullanılışı. Geri dönüşün ilk adımı gırtlaktan kopan boğuk bir sestir: "Seeeedaağ". Kader arkadaşı, "Madımak utancı"nda bir kardeş yitirmiş, aynı ünitede saöaltılan yanık delikanlının adı, "Serdar"! (s.19) Mahmut Alınak ŞİRO'nıın ABİ BERFIN YAYINLARI CUMHURİYET KİTAP SAYI 397
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear