Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
zı yazılır: Çunkü, Pcssoa'nın dcdiği gibi, yaşamın yetmediğı keşfedilmiştir. Peki ama edebiyat yeter mi? Sanat yeter mi? Zannetmiyorum. Yazmak bir kapı açmak ve o kapının ardından başka bir kapının açılması gibidir vc kapıfar hiç bitmez. lşte bu nedenle öykülerim birbirlerinin içinde devam ederler, birbirlerine örülürler, iç içe giretler. Bu nedenle de kişiler geri gelirler, ceketimin bir ucunu çekiştirirler, dinlenmek isterler. Çünkü Freud'un terimleriyle: başaramıyorum; çünkü kendime mitik ve belki de mitoman şekilde inşa etmiş olduğum evren bundan böyle benim evrenim oldu, ben de tam olarak yazan mıyım yoksa kişi mi, yönetici mi yoksa oyuncu muyum bilgmiyorum. Ama aslında ne önemi var? Önemli olan bize yaşanması bahşedilen bu dramın komik görüntüsünü aramaktır; zannediyorum KI bu benim hcp özclliğim olmuştur. "Piazza d'ltalia"nın melankolik ve serbest komik unsurdan, "Dialogues Manques"deki kara mizaha, L'Ange Noir'ın hüzünlü mizahına vc Requietn'ın sanrılı mizahına kadar, olayların hep gülünecek, gözler yaşlarla dolu bile olsa gülünecek unsurlarını aramış olduğumu sanıyorum. Gülmek, ağlamak. içinde yaşamaya mecbur olduğumuz bu düşsel evrende ve bu düşsel evrende gerçek dışı bir unsuru olan yazıda, bize duşen gülme ve gözyaşlarıdır. Ben de sapfantılarım ve hayalctlerimle aölamak ve gülmek istiyorum, işte bu nedenle onları soframa, görkemli şölenlere davet ettim. Benimsediğim ülkc Portekiz'im kadar sevdiğim, doğduğum yöre Toskanya'nın eski Etrüsk'leri, ölülerinin mezarlarının üzerindc görkemli sofralann rcsmedil digi geniş freskler boyuyorlardı. Ben dc gerçek ya da öyle sayılan ölülerimi afiırlamak, onlarla karşılıklı içki içmek, öbür yaşamın şerefine kadeh kaldırmak istiyorum. Çünkü dinsel açıdan bir başka yaşamın varlığına inanmazsam bile, yazı sayesinde bir başka yaşam, bir başka boyut inşa ettim: Tıpkı bütün yazarlann yaptığı gibi. Bu hayali bir yaşamdı, ama her sabah yataktan kalktığımızda bizi pusuda bekleyen gerçek yaşamdan belki daha gcrçckti. Başka insanlardım, başkalarına dönüştüm, düşsel yaşamlarını yaşadım. Düşte ya da trans halindeyken, ötekilerin sorularını anladım. O ötekiler ki şimdilerde içimde yaşıyor ve sık sık kapımı tıklatıyor. Yine açacağımı düşünüyorum onlara, çünkü onları konuk etmek, onlara ikramda bulunmak gerekir: Bir fincan kahve, bir sigara belki bir satır yazı. Ya yaşam, 'hakiki' yaşam, o zaman nerede? Belki, daha önce söylendiği gibi bir başka yerde. Ama bunun hiç önemi yok, çünkü nasıl olsa yetmiyor. Yetecek olan bir şeyler aramak işe yaramayan, absürd bir girişimdir ama gereklidir. lşte bunun için yazılır. Belki geriye kalanlar sadece bir toz bulutudur. Yaşadım, sevdim, herkes gibi 'hakiki' hayatta mücadele de verdim. Ve çok seyahat ettim. Ama seyahatlerimde o merkezden uzak 'çevre'yi yeğledim: (Asorlar, Macao, Goa) Çünkü bu, unutulmuş olanlarına ra^men haJcn yaşamakta olan yerlerdedir ki kendimi en iyi hissederim; o yerlerde en çok sevdiğim kişilere rastlanılır: Yaşamı bir yıkımdan kurtulmuşcasınayaşayanlara... Amasöylemem gerekir ki, kitap yazmak için asla yolculuk yapmış değilim. Gezmck için oluştu. Niçin mi yolculuk yaptım, işte bunu bilmiyorum. Belki de yolculuğun daima bir arayış olduğu ve insana, 'yaşam'ı arama, yeterli gclccck bir şeylerı arama gibi göründüğü için; belki kcndı kendini arama hissini verdiğindcn... Por tekiz de, kendınce 'merkez'den uzak bir ülke, asırlar boyu Avrupa'ya sırtını dönmüş ve Okyanus'a bakmış bir ülkedir. KİTAP SAYI Düşsel yaşamlar Günümüz ttalyan Edebiyatının en önemli yazan ülkemizde Antonio Tabucchi latıcıydı büyük babam; Ve onu dinlemek ne de hoşuma giderdi; Sanırım, böyle yazaroldum ben, dinlemeyi öğrenerek (bu hikâyelcrin çoğu iJk romanım Piazza d'ltalia'da yer aldılar; bu romanımı er geç yeniden yayımlayacağm). Sonra yeni yetmelik vc okul dönemi geldi. O döncmde okul ne kadar can sılacıydı, belki günümüzde de can sıkıcı; Edebiyat kısaftılmış bir edebiyattı, felsefe kısaltılmış, özctlenmiij felsefeydi. Bana okumamayı öğrettiler ama ben yine de gızliden gizliye okuyordum. Büyüdüm. Hocama göre, modern dönemin en büyük filozoru olan Hegel'i okudum. Sadece çok sonralarıdır ki, pek çok esassız fikirlcr, boş düşünccler öğrettiğini farkettim. Ama o dönemde, baş harfle başlayan Tarih'e ınanmamak zordu. Aksine inanmak zorunluydu. Sonradan yazıyı keşfettim. Genellikle, insan gençliğinde şiirler yazar, en alışılmış ifade biçimidir. Ama benim şiire hiçbir vatkın Kapak konusunun devamı. • * rum, konudan biraz ıızaklaşırsam • bcni baöışla. Sana çocukfuğumdan, îtalya'nın zor bir döneminden, benim vc bcnim kuşaktakilerin içindc büyümüş oldukları bir ülkenin yoksulluğundan sözetmek hoşuma gidiyor. Iidebiyatı o zamanlar keşfetmiştim. Onu bir kaçış yolu, bir düş, bir arzu olarak keşfettim, çünkü gerçeklik fazlasıyla dayanılmaz ve acınasıydı. Amcam komedyalar yazardı; bunIarın hiçbiri yayımlanmadı. Küçük bir kitaplığı vardı, giinün birinde bir kitap armağanetti. Stevenson'un "L'Ileau tresor" (1 lazine Adası). Bu kitap sayesindedir ki edebiyatın çekiciliğini keşfettim, çünkü akşamleyın, şöminenin yanı başında büyülenmişçesine bana II. Dünya Savaşı ve faşizm hikâyclerini anlatan büyük babamı dinlcdim. Ne müthiş bir anSAYFA 4 lığım yoktu, hiç yazmadım.Benim hoşuma giden, hikâyeler, öykülerdi: Onları dinlemck, anlatmak. Böylccc başkalarının övkülerinı dinlerdim, sonra onları yazarken kendi kendime anlatırdım. Tüm bunları atıverdim, böylesi de daha iyi. Sonra yaşam geldi. Gücüyle, şiddetiyle, kesin yönüyle yaşam. Şimdi de kendi kendime soruyorum: Sürdüğümüz yaşamla yazdığımız kitaplar arasında ne tür bir ilişki var? Bu kendime yönclttigim bir sorudur çünkü cevabını bilmek çok hoşuma giderdi. Mutlaka bir ilişki var dır. Ama hangisi? Ama nerede? Hangi noktaya kadar yaşadıklarımız yazdıklarımızı vc yazdıklarımız yaşadıklarımızı etkiler? lşte bu bir giz! Bclki dc hepimizin hayal cttigı Uzakdogu diyarlannda kimsenin tanımadıgı bir rahin bizc yanıtı verebilir. Ama bunu bilmek için inanç, cesaret, enerji gerekir. Oysa tam tersine bizler inançsız, korkak ve tembeliz. Ama belkı de tam da bu nedenden dolayı ya gezdim ve KJrapJanm kcnâiYıginucn CUMHURİYET 397