25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

'Dans edip, türkü söyleyerek doâar övkülerim' AYTEN SURER ıyarbakır'da doğup büyüdünüz; hâlâ orada yastyorsunuz. "Yazarlıg'ın okulu yok" demiştiniz. Sizi yazmaya iten şey nedır? Eugüne geliş sürecinizi kısaca anlatır mısınız? Türkiye yıllardır demokrasisiyle, ekonomisiyle, eğitimiyle, her şeyiyle bir hamle yapmadı; geçiş sürecinin öte yakasına geçemedi. Yılgın, hastalıkh toplum eriyip şidiyor. Birazfazta karamsar bir tablo çizmiyor musunuz Sayın Samana? Yıllardır Güneydoğu'da yaşananların en yakın tanığıyım. îçinde yaşadığım gerçeklik bana ne vermlşse yaratıcı gücüm de onunla koşullanmıştır. Kendi yöremin doğasına aykırı bir düşünsel ürünün ortaya konması beklenemez. Ürettiklerim gerçekliğin bir yansımasıdır. Yazarlık nâlâ "Bir meslek midir? Uğraş mıdır?" tamşılıyor. Yazarlığın elbette okulu yok. Ağır bir toplumsal sorumluluğu göze almak, yazar olmanın ilk koşuludur. Bugün kitapları ve yazarları tehlikeli bir nesne durumuna iten zihniyetler, barışın ve demokrasinin düşmanıdırlar. Yazarlığı temel meslek seçmek bilinçli bir kararlılıktı. Çünkü Türkiye'de, Güneydoğu'da yaşıyordum; kadındım, anneydim... Yazın dünyasındaki çizgimi belirlemek için evde oturup yazmam gerektiğine inandım. Yazma kuma kabul etmiyor. tnsanı yazmaya iten içsel bir dürtünün varlığı tartışılmaz; ama okumak, sistemli çalışmak en önemlisi. Edebiyata, şiirle başladım. Ilk şiirlerim "Sanat Olayı" dergisinde yayımlandı (85, 86, 87 ae). Yazmaya şiirle başlamışsıntz; niçin devam etmeainiz? Yoksa hâlâ şiir de yazıyor musunuz? Bilinen bir gerçeği her zaman yinelerim. Şiir edebiyatın anasıdır. Öylcüye yönelişim bir tercihti. Cümle kuruluşlarım, hayal dünyam, düzyazıya daha yakındı. Şiirlerim karanlık çekmecelerde; ilerde gün ışığına çıkabilirler. îlk kitabımz "Eriyip Gidiyor Gece"yi okumadtm. Benim okuduğum, Can Yayınları ndan çıkan iki öykü kitabınız daha var: "Reçine Kokuyordu Helin", "Kıraç Dağlar Kar Tuttu".. Öykülerinizde, katı geleneklerin, yöresel koşulların biçimlediği, ağtt yakan, duyguları derin, tutkun, actlara, yokluklara, olumsuzluklara karşın, gönülleri zengin, kendilerine insana yarasır bir yasama felsefesi edinebilmiş, dirençli, sahırlı (bir bakıma Anadolu insanımn ortak özellikleri bunlar) insanların öyküleri var. Bu insanların acılara bulanmış yaşam kesitlerini, bu denlt yoğunlukla ve içtenlikle aktarabılmiş olmanızt, onlarla iç içe yaşamıs olmamztn dışında, neye bağlıyorsunuz? Toplumsal çalkantıların defiişim ve dönüşüm sürecinde yasananîar tüm sanat ürünlerinde kendiliğinden fıliz Suzan Samana ile öyküleri üzerine D "Genç öykü yazarı Suzan Samana 1962 yılında Diyarbakır'da doğdu. 1979 yılında Diyarbakır Lisesi'ni bitirdi. Yazmayı kendine temel meslek seçen Samancı, Diyarbakır'da yaşıyor, orada yazıyor. Edebiyata şiirle başlayan Samancı'nın ilk kıtabı, "Eriyip Gidiyor Gece" başlığı altında topladığı öykülerden oluşuyor. 1993 yılında "Reçine Kokuyordu Helin" adlı öykü kitabı yayımlandı. "Kıraç Dağlar Kar Tuttu" yazarın üçüncü öykü kitabı. Samancı, yazdığı yörenin insanlarını, acılarına ağıt yakmadan anlatmasını, yörenin kokularını, tatlarını, sözcüklerine aktarmasını bilen bir yazar." Samancı ile öyküleri üzerine konuştuk. RKC1NK KOKl'YORDl 1 SıtEitıSaııunm SıiAinSiııııuiKi KIKAC UVGLVR KAR '1'UTn.î X, f lenir. Yıllardır burada bir savaş yaşanıyor, kardeş savaşı... Sanat, insanlığın mutluluğa dofiru ilerlemesi için kaçınılmaz etkendır. Bu aynı zamanda insanlar arasında bir köprü, bir aracıdır da. Gerçekliğin güçlü, somut ışıkları altında yoğrulmak içtenliği doğurur. Burada yaşanan ölümler, ağıtlar, mutlak sanata yansıyacaktır. Kendi bilincimden olduğu kadar, başkalarının bilincinden de sorumlu olduğumu hissetmem, beni yazmaya itiyor. Bana îstanbul barlarını anlatın derseniz anlatamam, anlatırsam da çok cılız olur. Hiç köy görmeyen birinin köyü anlatması gini. Suzan Samana, kısa öyküler yazıyorsunuz. Bunu ara sıra soruyorum, bu, öykücülük anlayısımzın bir özelliği mi? Öyküde, (şıir gibi) yoğunluktan yana mısınız? (Tabiı bu yoğunluk, uzun öyküde de sağlanabilir.) Oykünü'n bir oturujta okunup kavranmasının, bütünlüü, gerilimi diri tutacağına, öykünün eti gücünü arttıracağtna inamr mısınız? Öykülerinizdeki dantel gibi islenmış ve anlatılan çevreden gü'zel renkler içeren Türkçe de okuru sürükleyip götürüyor. Öyküde sanatsal açtdan yapmak istediğiniz nedir? Kısa ya da uzun yazacağım diye bir savım yolç. Elbette öykü şiir kokusunu taşımalı. Öykü, sözcüklerle, tümcelerle yorulmadan, kısa çekilen halaydır. Berrak, yalın imge.havuzunda iyi oir yüzücü olmaktır. Öykü insana ulaşmayı, onunla soluk alıp vermeyi ilke edinmeli. îçinde yaşadığım gerçeğe tanıklık ederken, kendiliğinden bir güncellik doğuyor. Güncelîiğin öykülerimi yutmamasına özen gösteriyorum. Yaşanan gerçekliğe, insanlara bir giz gibi ulaşmak istiyorum. Tepeden bakan, bilgiç bir edaya bürünmemeli öykü diyorum. Sayın Samana, nasıl yazıyorsunuz? Sizde yazma dürtüsü nasıl başlıyor, nasıl gelişiyor? Size özgü bir yazma yönteminiz var mı? Ilkin konu seçerim. Bu seçim bir arayış değil, şimşek çakışı gibi ani bir şey! Konunun coğraryası belli, tiplerle uğraşırım. Kabataslak bir iskeleti çıktıktan sonra, onu ete b ü r ü n d ü r ü p canlandırmaya çalışırım. Yüksek sesle okumalar ve son rötuşlarla birlikte odamın içinde dans edip türkü söylemeye basıar yeni doğan öyküm. Son bir soru: Atesli birer insan hakları savunucusu iken, bazen de baskt altında tutulan, hakları ayaklar altına alınan insanlart görmezden gelebilen dünya patronlan, zaman zaman, kendi çıkarlartna da uygun görürlerse, emperyalizmin "Parçala, zayıflat, hükmet!" politikasını uygulayabiliyorlar. Birikmiş içsel olumsuzlukların, aymazltkla rın da kemtkleştirdig'i aynmalıkları çok iyi kullantyor, insanların bırbirlerıne düşmelerine yalnız seyirci kalmıyor, alttan alta dcsteklıyor, körüklüyor, hatta bu grupları, masa gibi kullanabiliyorlar da... Benzeri denilebilecek bir durum, bugün Güneydoğu bölgemizde de yaşanıyor... Siz, bu olaylara, objektif yaklaşımı yeğler gibisiniz. Ktmt öykülerde, tarafsız figürlenn bakış açısından olaylart aktararak, bazılarında da ıki ayrı perspektıften olaya yaklaşarak vb deniyorsunuz bunu. Öykülerinıze pek fazla yansımayan, basından, medyadan ızledig'imiz, (ben o bölgede ö'ğretmenltk yaptıtn, bazılannı da tanıklarından dinledim) tcrör örgülünün kendi ırkdaşlanna karsı da aolmuş, otobüs tarayarak, köy basarak vb. gerçeklestirdiği pek çok kanlı olay da var.Sormak istediğim, sız, bu olaylann içinde yasayan olarak, gerçekten de objektif yaklaşabildiginize inanıyor musunuz? Bir de ülkenın esenlığı, dirlig'i ıçın çözüm nedır sizce? Örneğın aydımar ne yapmalt? Temel insan haklarının öngördüğü ölçüde barışı isteyenlerin ne gibi bir çıkan olabilir ki? Aydınlar, "dut yemiş bülbül" gibiler. Her akşam içki masalarında vatan kurtarılıyor, sabah da unutuluyor. "Objektif yaklaşabildiginize inanıyor musunuz?" diye soruyorsunuz.. Ben kendime inanıyorum; ama siz bana inanmıyorsunuz.. Çözüm üretmek benim işim değil; ben sadece işaret ederim. Sizi izleyerek, sanattnıza ve fikirlerinize inanmasam, sizinle bu görüsmeyi yapamazdık Sayın Samana... Siz deminden beri insan hakları, demokrasi, barış diyorsunuz.. Ben de!.. Ülkemin bütün insanlart için!.. Tesekkür eder, basarılarınızın devamım dilerim... • Reçine Kokuyordu Helin / Suzan Samana / Can Yayınları / 108 s. Kıraç Dağlar Kar Tuttu / Suzan Samana / Can Yayınları / 96 s. "Insanı yazmaya İten İçsel bir dürtünün varlıgı tartısılmaz; ama okumak, sistemli çalışmak en önemlisi dlyor. SAYFA 7 CUMHURİYET KİTAP SAYI 367
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear