25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

risinden türemektedir. Kimlik, öteki, fark, gövde vb. kavramlar, kürcselleşme olgusunun getirdiği ycni bir yönelimle, fakat özelliklc bu bağlamda irdelenmektcdir. Köklcrini, düşünsel olarak yapısökümde (deconstruction) edim olarak da gizli bir modernist yaklaşım içinde saklamaktadır. Kısacası, çaödaş sanat, güncel ve özcllikle de siyasaİtoplumsaîkültürel olanla doğrudan ilişki kuran bir sanattır. IV Akay'ın kitabı tüm bu özcllikleriyle birlikte ele alınınca son derecede önemli bir işlevi yerine getirmektedir. Bu, çağdaşın bağlamsal olarak tanımlanmasıdır. Akay, yapıtımn herhangi bir noktasında bu ayrımları yapıyor değildir. Fakat, değindiği plastik oluşumlar ve açılımlar, onları kuşatan kavramlar tam da bu noktayı yeterli bir berraklıkla öne çıkarmaktadır. Dolayısıyla kitap modern sonrası dönem olgularını olduğu kadar onların belirleuiği yeni yoğrumsallığı da (plasticity) tartışmaktadır. Burada, artık yukarda imlediğim bir eleştiriyi dile getirebilirim: Akay, hemen az önce de söylediğim gibi, kitapta bir seçikleştirme işlemine gitmiyor. Bunu kavramları tartışırken yapmadığı gibi yoğrum açüimlarını irdelerken de yapmıyor. Bu yanıyla bakınca kitap kimi îcavramlara değinen fakat onları irdelerken yola çıktığı olguyla (sergi) arasındaki örtüşmeyi o kadar da önemsemeyen bir anlayış içinde. Bu, gözlem noktalarının kaymasına yol açtığı gibi herhangi bir serginin kendi iç gerçekliğinin ötesine düşmesine de yol açabilecek bir gelişmedır. Ben, bunu bir tür çözümleme, yapısöküm, hatta doğrudan doğruya söküm olarak görüyor fakat, bıreşim boyutunu eksik bırakan bir çaba olarak saptıyorum. Her ne kadar art modernci lcavramların temel gerçekliği mekanik, buyurgan ve örtücü bir bireşimin kurulmasından kaçınmak hatta ona karşı çıkmak diye görülse de söylemek istediğim dana rarklı bir şeydir. Sorun sistemleştirme değil, tam da bu özelliğiyle sistemsizleştirme sorunudur; söylemek istediğim de, Akay'ın, o noktayı boş bırakarak, irdelediği olgunun bu nedenle yeniden sistem içinde okunmasına yol açmasıdır. Son nokta ise yapıtın dili ve anlatımıyla ilgilidir. Ne yazık ki, Akay, insanı 'dehşete' düşürecek bir savruklukla yazıyor. Bu savrulduk dilin semantiğini, sentaksını söken, parçalayan, onu altüst eden ve söylemle o yoldan eklcmlenen bir savrukluk değildir. Tersine Türkçe'nin yanlış bir sentaksla kurulması ve dikkatsizliklerdir. Kitabın birçok yerinde anlamın tümüyle ortadan kalkmasına yol açan bir durumdur bu. Yazılar adeta 'geçerken', 'ceffel kalem' yazılmışlardır. Bu, kendisini yazının düşünce boyııtunda, onun serimlenişinde dc gösteriyor. Nitekim, az önce değindiğim yapıtdüşünce eklemlenmesindeki kısıtlamanın nedeni de tümden buymuş gibi gözükmektedir. Türkiye'nin 1990 sonrasında yöneldiği yeni bir plastik anlayış söz konusudur. Bu yoğrum henüz yadsınamayacak, görmezden gelinemeyecek bir ağırlık kazanabilmiş değildir. Daha ziyade bir kıyıkenar (marjinalite) sorunu olarak görülmektedir. Oysa, son derecede önemli bir açılım yaşanmaktadır. Bu mutlaka izlenmeli ve tartışılmalıdır. Ali Akay bu oluşumda önü çekmiş, belirleyici olmuş Kurucu bir isimdir. Kitabı hem bu tanıklığı yapmakta hem de düşünce yaşamına büyük katkılarda bulunmaktadır. • Kıvrımlar1990'larda Plastik Sanatlar/ Alı Akay /Bağlam Yayınları/284 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 367 Mehmet Sağnak'ın "MedyaPolitik" kitabından; sadece gazeteciler, iletişim fakültelerinin öğrenci ve öğretim üyeleri, politikacılar ile mesleğe ilgi duyan insanlar değil, Türkiye ve dünyada neler olup bittiğiyle ilgilenen bütün okurlar yararlanabilir. MERDAN YANARDAG edya'nın, yani gazete, televizyon, radyo, dergi vb. gibi iletişim araçlarını toplumsal ve siyasal hayatımızdaki önemi, etkisi ve ağırlığı arttıkça konu hakkındaki araştırmalarda çoğalıyor. Kaçınılmaz olarak siyaset sosyolojisinin de ilgi alanı içine giren medya hakkında son birkaç yıl içinde çok sayıda çeviri eser yayımlandı. Gündelik hayatımıza dikey bir şekilde giren medyaya ilişkin uluslararası literatüre ulaşmak kuşkusuz sevindiriciydi. Ancak daha da sevindirici olan, konuyla ilgili telif eserlerin sayısında da bir artışın yaşanmasıydı. Bunun son örneklerinden biri de, gazeteci Mehmet Sağnak'ın geçen ay kitap olarak yayımlanan "MedyaPolitik adh çalışmasıydı. Eti Yayınevi tarafından "19831993 Yılları Arasında MedyaPolitikacı Ilişkileri" alt başlığıyla yayımlanan kitap, daha önce Istanbul Universitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası llişkiler Bölümü'ne doktora tezi olarak sunulmuş. Kitap yayına hazırlanırken, Mehmet Sağnak yazdığı uzun önsöz ile, 1993 yıhndan sonra medya dünyasında yaşanan gelişmeleri de çalışmaya ekleyerek, bu dönemin de bir analizini yapmış. Sonuç olarak ortaya çıkan kitap, toplumun çok yönlü bir yapısal değişim geçirdiği yakın tarihimizin tamamına yakın bölümünü içeren akademik bir çalışma haline gelmiş. Bugüne kadar medya konusunda genellikle akademisyenlerin araştırmaları yayımlandı. Kuşkusuz bunlar arasında önemli, ufuk açan ve yeni bir tartışmayı başlatan çalışmalar da vardı (Zaten akademik faaliyetin amacı ve anlamı da böyle bir şeydir). Ancak, doğrudan basının içinden gelen, deneyimlerini, gözlemlerini ve mesleki pratiğini akademik bir üslup ve duyarlılıîua yaptığı çalışmaya aktaran insanlann sayısı oldukça azdı. Menmet Sağnak, 18 yıldır çeşitli basın kuruluşlarında her kademede sorumluluk üstlenen deneyimli bir gazeteci. Onun bu özelliği hazırladığı kitabın önemini daha da arttırıyor. (Böyle bir çalışmanın diğer bir örneği de Cumhuriyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni ü r h a n Erinç'in yeni yayımlanan "Medya ve Politika" isimli kitabıdır.) Mehmet Sağanak'tan "MedyaPolitik" Basınpolitika iliskileri MEDYAP0LIT1K M Modern devlet örgütlenmeleri ya da parlamenter demokrasileri diğer rejimlerden ayıran şey, klasik "kuvvctler ayrılığı" ilkesidir. Bu siyasalhukuksal sistematik içinde halk iradesinin bir ifadesi olaralı yasama organı (meclis, parlamento) birinci gücü, siyasi iradeyi ifade eden hükümet (başbakan ve bakanlar kurulu) ikinci gücü, toplumsal sözleşmeyi denetleyen, yurttaş hukukunu garantileyen ve adaleti dağıtan yargı ise üçüncü gücü oluşturur. Ancak buradaki "kuvvetler ayrılığı" ilkesi bir kopuşu değil, adı geçen organların birbirini dengelemesini ve tamamlamasını ifade etmektedir. Bu nedenle demokratik düzenlerde Medyanın gücii her zaman bir başka güce, Bu ortamda devlet devMehmet Sagnak denetleyici ve kontrol edici let kaynaklarını dcnetibir oluşuma ihtiyaç olmuşminde tutan politikacıtur. Yani diğer üç güçten balar ile medya patronları, ğımsız, sivil ve yurttaş inisiçıkarlarının uyuştuğu yatifine dayanan bir güçtür noktada işbirliğine gitti, bu. Siyasi partilerin yani sıçıkarları uyuşmadığında ra, sendikalar, meslek örgütda birbirinin amansız leri, dernekler ve çeşitli cedüşmanı oldular. Çıkar maat örgütlenmeleri böyle savaşı, gazetecilik meslebir işlevi de yerine getirirler. ğinin b ü t ü n ahlaki Ancak, modern dünyada sideğerlerini altüst etti." yasal toplumu, yani devleti Evet. Gerçekten de ve iktidarları etkin biçimde her şey gibi son yıllarda denetleyecek önemli bir güç olarak gazetecilik de büyük bir değişim gebasın ön plana çıkmaktadır. Bu neçirdi. Gazetelerin mali yapıları, patrodenle basına "dördüncü kuvvet" de najları ve kadro bileşimleri önemli bir denmekte ve bu niteleme genel kabul dönüşüme uğradı. Büyük sermaye görmektedir. grupları da basın sektörüne girmeye başladı. Iktidarlar ile medya kuruluşDurum böyle olunca geniş anlamıylarının para ve kredi ilişkileri büyÜK la medya, siyaset biliminin de ilgi alaboyutlara ulaştı. Bu karmaşık ve kanı haline geldi. Bilimsel teknolojik palı ilişkiler sonucu basın, bağımsız devrimden sonra ki bu döneme iletive kamu adına denetleyici bir güç olşim çağı ya da bilgi çağı da denmektema özelliğini de giderek artan oranda dir medyanın gücü bütün dünyada yitirmeye Daşladı. geçmişle kıyaslanamayacak ölçüde arttı. Medya, toplumsal ve siyasal süîste, "MedyaPolitik" kitabında reçleri etkıleyen, kitleleri yönlendiren, Menmet Sağnak bize bu ilişkilerin insan tericihlerini etkileyen, yeni hayli kapsamlı bir dökümünü sunu"trendler" oluşturan, moda yaratan ve yor. nihayet kapitalist toplumlarda giderek Medyanın panoraması yalnızlaşan birey ile dünyanın geriye Kitabın birinci bölümünde, Türkikalan bölümü arasındaki yegane bağı ye'de yazılı, sözlü ve görüntülü medoluşturan bir güç haline geldi. Deyada meydana gelen değişiklikler gemokratikleştiğinde sokaktaki insana nel çizgileri ve tarihsel bir akış içinde büyük bir özgürlük penceresi de açaele alınıyor. Bu bölümde, basın sektöbilecek özelliğe ve kapasiteye sahip ründeki rekabet, saygınlık, sendikaolan medya, mevcut haliyle insan bisızlaştırma gibi sorunlara da değinililincini kuşatan ve giderek onu teslim yor. alan bir güce dönüşmeye başladı. "Medya, îktidar, Partiler ve Meclis" Oluşan bu sosyopolitik iklim ve başlıkiı ikinci bölümde ise, medya ve iletişim ortamı, medya ile siyaset ilişsiyaset ilişkisi, gazeteciler ve politikakilerini de temelden etkiledi. Siyasetcılar açısından inceleniyor. Basın özteki güç ilişkilerinin önemini kavragürlüğüne ayrılan üçüncü bölümde yan ki reeı siyaset ancak kuvvetler de, iktidarların basını baskı altına alüzerinden yapüabilir politik ve ekoma girişimleri ve yöntemleri sergileninomik odaklar, medyayı da bir şekilde yor. Kitabın dördüncü bölümünde, etkileme ya da kontrol etme çabasına medyanın elindeki güç işleniyor ve bu girdiler. Siyasi bir güç ya da nüfuz elbağlamda medyanın genel olarak siyade etmeye çalışanlar, medyada da bir set ve politikacı üzerindeki etkisi degüç haline gelmeye çalıştılar. ğerlendiriliyor. Aynı bölümde siyasal Siyasal nüfuz ve medya reklamcılık, halkla ilişkiler ve kamuoyu araştırmaları da sorgulanıyor. Sonuçta, medyapolitikacı ilişkileri, Kitabın son bölümünde ise, medyaya da genel olarak basın ve politika nın mali yapısı inceleniyor. Bu bölüdünyası arasındaki ilişkiler günümümün eksenini "basında tekelleşme" zün en tartışmalı alanlarından biri haoluşturuyor. Basın kuruluşlarının line geldi. tşte Mehmet Sağnak, "reklam verenler" ile ilişkileri tartışılı"MedyaPolitİK" isimli kitabında bu yor. M. Sağnak, bu bölüm için şunları iliskilere ve son derece karmaşık hale yazıyor: gelen medya dünyasına ilişkin, derli"..Medyanın ilan ve satış gelirleri toplu değerlendirme sunuyor. Somut dışında başka kaynaklar da bulması örneklerden hareket ediyor ve oldukgerekmektedir. Bu kaynaklar, medyaça renkli bir panorama çiziyor. Başka ya siyasal iktidarlar tarafından teşvikaraştırmacılar için zengin bir kaynak ler, krediler ve kamu ilanları ile sağkitap ortaya koyuyor. Sağnak, kitabılanmaktadır. Ve bu kaynakların bir nın önsözünde şöyle diyor: bedeli olmaktadır. Bu bedel de, siya"Medya, tabii ki bütün dünyada olsal iktidarların ve politikacıların desduğu gîbi Türkiye'de de tartışılıyor, teklenmesi yoluyla ödenmektedir." tartışılmalı. Ancak, Türkiye'de özelSonuç olarak, Mehmet Sağnak'ın likle 12 Eylül darbesinden sonra iş "MedyaPolitik" kitabından; sadece tartışma boyutundan çıktı ve acımasız gazeteciler, iletişim fakültelerinin öğbir çıkar savaşına dönüştü. Nasıl dörenci ve öğretim üyeleri, politikacılar nüşmcsin ki? 'Değişim', 'ideolojiler ile mesleğe ilgi duyan insanlar değil, öldıi', 'yaşasın bireysel özgürlük', 'iş Türkiye ve dünyada neler olup bittibitiricilik', 'çağ atlama' ve 'köşe dönğiyle ilgilenen bütün okurların yararme' gibi sloganlarla vahşi kapitalizm lanabileceğini düşünüyorum. • bütün kural ve kurumlarıyla yerleştirilmeye çalışıldı. Bu 'yeni düzen', demokrasinin 'olMedyaPolitik/ Mehmet Sağnak/ mazsa olmaz' koşulu haline getirildi. Eti Yayınevi/ 397 s. SAYFA 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear