05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

ilk şiirleri bu dergide yayımlanmıştır. îkinci Yeni şiirine uzak duruşum önce kendiliğindenlikle başladı, sonra bi tutuma dönüstü. Ama bu tutum çok sürmedi. Özellikle Turgut Uyar ve Edip Cansever şiiri beni çok etkiledi. îkinci kitabtmz "Yüreğin Burkulduğu Zaman" 1983 tarihini tastyor. 14 ytldansonra 16 şiir!... "Yorgunumanlamaktan her şeyi", bir yanıt olabilir mi bu soruya?.. Hep söylenir "Şiir kıskançtır, başka bir uğraşı kabul etmez" diye... 1970'ten sonra yaşanan toplumsal ve siyasal olaylar, birçok açıdan olumsuz etkileri olan bir yayınevi serüveni içinde geçen bir dönem şiirle aramı açtı. Doğrusu önemli bir deneyim geçirdim. Neredeyse şiiri dışlayan bir yaşam... Şiir böyle şeylere hiç gelmiyor. Venilgiyi de kabul etmiyor, kendini gizliyor, koruyor, ama öcünü de alıyor. Bu dönemde çalışmalarım, denemelerim oldu ama insanın kendi şiirini kendine beğendirememesinin de nasıl bir bozguna yol açtığını da yaşadım. Ustalığa sığınmak, oyunlara girişmek bence şürin hiç hoş görmediği şeyler. Bana öyle geldi ve hemen geri çekıldim. Haklısınız, "Yüreğin Burkulduğu zaman" bu hayhuylu dönemin kendime beğendirebildiğim şiirlerinden olııştu. Yaşamın çalkantıları şöyle ya da böyle nedenlerle sizi şiirden uzaklaştırdığı dönemlerde bile şiirini, çizgisini yitirmeyen ustalara nasıl hayranhk duymaz insan? Buna sizin bir kitabınızın adıyla karşılık vermenin tam yeri: "Şair Çünkü Onlar." Bu kitapta, sanki azaltarak yazmayt benimsemişsiniz Şiir biraz söylemedikterinizle oluşur. Başka şeyler de dikkatimi çekti bu kitapta: îkinci Yeni'ye o kadar da uzak değilsiniz artık. Öte yandan halk siirinden yeni olanaklar edinmeye yönelik bir açtlım da var. Hece ölçüsüyle bile şiir yazmışsımz. En çok da Necatigil sevgisini duyumsadım bu siirde. Necatigil sevgisi birkaç nedenden... Necatigil rakülte ile birlikte yüksek öğretmen okulunda da okumuş, birYüksek Öğretmenli. Ben de öyleyim. Bu Yüksek Öğretmenlilik garip bir aurumdur. Başka bir ortamda lcarşdaşsalar birbirlerine düşman olacak kimseler, ayn dünya görüşündeki, ayn düşüncedeki kimseler Yüksek Öğretmenlİyseler birbirlerine saygı gösterirler, yaraımcı olurlar. Belki avnı çatı altında bannmanın, aynı kazandan yemenin getirdiği bir durum. Neyse, bu ayrı bir konu... Necatigil'in dünyaya bakışı beni etkilemiştir, kendime yakın bulmuşumdur. Çok şeyi öğrendim Necatigil'den. Şiir dışında da çok şey. söz gelişi kadirbilirlik. Açın, "Bile/YazdıYazılar" adlı kitabını, kitabın sonundaki "içindekiler"ebirgöz atın. Unutulmuş, önemsenmemiş nice şair ve yazanmızı gündeme getirdiğini, hatırlattığını göreceksiniz. Tıtiz ve dikkatli çalışma, genç kuşak şairlerini yakından izleme... Bütün bunlar az şey mi? Şiirinin bütünü incelendiğinde Necatigil'in Îkinci Yeni'ye yakın durduğu bir dönemin olduğu görülür. Halk ve Divan şiirinin izleri de vardır Necatigil'de. Yukarıda saydığım nedenlerden bazıları Cahit Külebi için de geçerlidir. Özellikle ilk şiirleri beni çok etkilemişti Külebi'nin. Bu kitabımda, açıkça belli olmasa da bir başka ustanın, Sabahattin Kudret Aksal'ın da etkisi var. Aslında Sabahattin Kudret benim şairim değil. Ama şiirleri bir şiirce gibicfir benim için. Kelıme zenginliği kurgu, siirde düşüncenin ölçülülüğü... Bütün Dunlar Aksal'ın şiirlerinde bir şiir bilgisi gibi duruyor. Bir türlü uygun sö'zcük bulamamıştım az önce: Bu kitapta gündelik hayatın daha bir içindesiniz .. Zamlartn, etiketlerin, tarifelenn de insanın yüreğini burktuğunun, nice keşin kararlartn ertelene ertelene örselendiğinin altını çiziyorsunuz; bir stzı gibi... Insan eninde sonunda yaşadığının şiCUMHURİYET KİTAP SAYI 407 irini yazıyor. Daha doğrusu bu durum bana daha uvgun düşüyor. Gözleme, düşünceye, bilgiye dayanan, bir anlamda kurmaca bir şiir çok başka bir şey. Bu şiirin başka bir düzeneğî var. Dönüp dolaşıp kişıükte, dünyaya bakışta düğümleniyor iş. Önemli olan hayatın içindeki şiiri görebilmekte, yakalayabilmekte. Ama başlangıçtâ böyle düşünmüyor insan. Çok boyutlu yaşanırsa şiire daha kolay ulaşılır sanılıyor. Elbette öyle yaşayıp büyük bir şiire ulaşmış olanlar da var. Birçok kimsenin duyumsadığı ve anlatmak isteyip de anlatamadığını yakalamalı şair. Bir şiiri okuduğumuz zaman "Işte ben bunu söylemek istiyordum" dedirtmeli size şiir. "Anlattldıkça Sonsuz" adlı kitabtmz, ilk kez "Eskimiş Yalnızltğa" da bir bölüm olarak bulusmus okurla. Bireysel ve toplumsalbesaplaşma sanctmaya baslıyorbu kitapta. Öfkelısiniz. îroninin elinaen sık sık tutmantz da bu yüzden tabii. Saptamanız çok yerinde. Oradaki şiirlerin bazıları doğrudan bir eleştiri ve yergi, belki de alay. Kimi şiirlerde kişiler söz konusu, kimilerinde de yaşadığımız hayat. Siyasal, toplumsal, iktisadi... Ama kişilerle ilgili olanlar için sonradan pişman oldum desem yeridir. Çünkü çok kijisel, doğrudan bizi ilgilendiren durumar söz konusu. Yine de belli bir kişi amaçlansa da, bunlar bir genellik kazanıyor ya da kazanmış diye kendi kendimi kandırmaya çalıştım. Bir nedeni de var bu şürlerin... Doğuştan gelen yetenek ve üstünlüklerini bir silah, bir ayrıcalık olarak kullanan insanlardan hep rahatsız olmusumdur. Söz gelişi, herkesçe güzel kabul edilen ve gerççekten de güzel olan biri bu niteliğini başkalarına lcarşı bir ayncalık, bir üstünlük olarak kullanmamalı bence. Dahası, sonradan kazanılan nitelikleri de. Bırakın sizi başkaları l değerlendirsin, vüceltsin... öylesine vurdum duymaz ve ayrıca da bildiğini okuyan bir ortamda yaşıyoruz ki yergi ve alay da olmasa neyin elinden tutacağız? Bir de "Bildığinizce Anlatmak / Bildikleri Anlatmak" bölümü var bu kitapta tlhamı Bekir Tez, Daglarca, CemalSüreya ve daha birçok edebıyat ve kültür adamını selamlıyorsunuz ou bölümdeki şiirlerde. Bizde örneğ:pek görülmeyen bir yaklaşım bu Bu şürlerin bazısı bir vefa borcu, bazısı dostça bir sunu. Bu şiirleri çoğaltmak, yalnızca bu şiirlerden oluşan bir kitap yapmak istemiştim. Adına şiir yazılanların birçoğu bugün aramızda değil. Bu da ayrı bir nüzün... Dağlarca ile ilgili şiirin bir de anısı var. Dağlarca'yı az ve öz sözle, bir anlamda kelimeleri tutumlu kullanarak, anlatımı daraltarak anlatmak istiyordum. Uzun süre uğraştım. Bırakıp bırakıp tekrar ele aldım şiiri. Sonunda kendimce bitirdim şiiri. Dağlarca'ya da okumak istedim. Ama biliyordum ki eleştirecek bir yan bulacaktır ve bunda da haklıdır. Ödevini öğretmenine gösteren bir ilkokul öğrencisi heyecanıyla şiiri okudum kendısine. Birkaç kez yineletti şiiri. Kısa bir süre düşündükten sonra oir iki yerini düzeltti. Doğrusu "Yayımlamasan iyi olur" demesinden korkmuştum. böyle bir şey olmadı. O siirde Dağlarca'nın kalemi gezinmiştir... Ve son kitabınız "Ebrular"... Dıngin ve bilgece. Sözü en aza indıriyorsunuz. Sanki okur okurken "bakalım ne çtkacak" demek istiyor gibisiniz... Bu şiirler ya da şiirimsiler ya da Necatigil'in deyimiyle "şiir uçları" bir arayış döneminin ürünleri. Alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçemeyen, denemekten bir ölçüde çeldnen biri için zor bir dönemdi. Belki de kendimi sınamaya kalkıştım... Bunun tam tersini yapan ve şiirini hiçbir zaman yitirmeyen şairlere gelin de hayran olmaym! Gelin de burada Uhan Berk'in adını anmayın!... "Bakalım ne çıkacak?" diye sürdürdüm ve artık söz okurların. "Her kitap bir pişmanlıktır..." Benim için geçerli. Bir de hüzün koyulasmış bu şiirlerde, karamsarsınız bile diyebılirim. Hüzün belki bizim şiir geleneğimizin en belirgin çizgisi. Bir şairimiz, Ahmet Haşim "Melali anlamayan nesle aşina deöiliz" demiş, bir başkası, Hilmi Yavuz 'Hüzün ki en çok yakışandır bize" demiş, bir başkası, Süreyya Berfe "Şiirim hüznümün içinde yaşar" diyor... Hüzün insan yanımızın bir göstergesi, bir ayıncı özelliği, bir ölçütü. Kaldı ki bana doğada, cansızlar dünyasında da hüzün var gibi gelir. Biten şeyler de hüzün verir; söyleşimiz de bitti işte... llginize, bunca soruyu hazırlamak için verdiğiniz emeğe, aikkate teşekkür ederim... • • Eray Canberk. Kuçukyalı 1976, ustte. Yanda'Kuytu Sular ın Yayımlandıuı yıl, 1969. Altta, solda Aydın Hatlpoğlu, Afşar Tlmucln, ömur Candaş, llker Keseblr, Eray Canberk Yelken Derglsl yıllan 1962.. Altta Sağda, Tltov veles/Köprülü (Makedonya). Makedon $alr Radovan Pavlovskl İle. 1992. SAYFA S
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear