05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

itrindekiler Bir Hayal tstanbulTürk Yazarlarının Kaleminden/ Necati Güngör/ Milltyet Yayınları/ 208 s. Necati Güngör tarafından Türk yazarların îstanbul üzerine yazdıklan yazılanndan derlenen üçlemenin ikinci cildi "Bir Hayal îstanbul", bu büyülü şehrin ayrıntıL bir panoramasını ortaya koyuyor. Kitapta, Evliya Çelebi'den Afif Yesari'ye kadar uzanan çizgide, yüzyıllar boyunca Istanbul'un havasıyla suyuyla var olmuş insanların anıları, gözlemleri, izlenimleri bir araya getirilirken, aynı zamanda koca"kentin yaşamöyküsü gözler önüne seriliyor. Bugün artık hayal olmuş, îstanbul'un o eski hallerini okudukça, sayfalar arasına serpiştirilmiş fotoğraf ve gravürleri gördükçe elde kalanların değerini daha iyi anlayacaksınız. Yabancı Gezginler ve Osmanlı Kadını/ Burçak Evren Dilek Girgin Can/ Milliyet Yayınları/ 270 s. Yabancı gezginler, 15. yüzyıldan itibaren Ösmanlı toplumu ile yalundan ilgilenmişler, sonra da izlenimlerini kaleme almışlardır. Bu izlenimler, eksikliklerine, abartılı yanlarına karşın resmi tarihin dışında kalan gerçek yaşamı günümüze taşımalan açısından önemlidir. Ekrem Işın bu yaklaşımı şöyle özetler: "Batılı yazarlar, Türk kadınının modernleşme serüvenini yakından izlemişler, fakat onun gündelik hayat içindeki konumunu hep yanlış noktalarda aramışlardır. Fransız devriminin etkisiyle yetişmiş bir Avrupalı için Bastil'e yürüyen sokaktaki kadın özgürlük sembolüydü. 1806'da îstanbul'a gelen Chateaubriand bu yüzden sokakta kadına rastlayamayınca, Batı dünyasını yüzyülarca meşgul eden harem efsanesini yeniden körüklemiştir. Bu efsane bütün bir 19. yüzyılı kaplar. Nitekim 1921'de Vakaresko adlı kadın yazar Cemiyeti Akvam'da Osmanlı hareminin bir kurul tarafından denetlenmesini teklif eder. Amaç, kadını uygarlık adına esaretten kurtarmaktır. Oysa Chateaubriand'ın 1806'da sokakta bulamadığı Türk kadını gerçekten haremde; fakat 1921'de Vakaresko'nun denetlenmesini istediği yerde değil, Darülbedayi sahnesindeydi..."diyor kitaba yazdığı önsözde Burçak Evren, Yalnız Kalem/ Mine G. Saulnier/ Milltyet Yayınları/ 126 s. "Yalnız Kalem" Mine. G. SaulniMtn« G Saulnlcr er'nin Radikal gazetesindeki köşeYalmz Kalan sinde çıkan yazılarının yer aldığı bir "paylaşım" kitabı. Bir kalemin yalnızlığında ve yalnız onunla, kuşkusuz hiç aşamayacağı, sonu'«8 nu görmek istemediği denizlerdeki yolculuğunda tuttuğu bir günlük yazarın. Karşılaştığı küçük ya da büyük tekneler, ama hep bir yerlere demir atacak, palamarı bağlayacak tekneler hakkında düşündüklerini yazmış bu kitapta Mine G. Saulnier. Kimine eğlenerek, kimİne öfkelenerek, her birinin maceralarını anlatmış kendince. Mine G. Saulnier'in bu kitapta topladığı yazılar, okyanus okurları için küçücük şişelere konulup zaman denizine atılan su mektuplandır. Büyük Soytarı/ îrfan Yalçtn/ Milltyet Yayınları/ 146 s. "Büyük Soytarı" terkedilmişliğin, zavallılığın, hayatta sevgiye tutunma ihtiyacının sınırlarını zorlayan yaşlı bir babanın romanı... Gerek toplumsal, gerek kişisel tüm ilgilerden uzaklaşfnış bu adam, hayatî bir çölleşSAYFA 1 6 menin yarattığı ürküyle içten içe kıvranıp dursa da gülmeyi, güldürmeyi bırakmıyor elden. Hayatın güçlüklerine gülerek, alay ederek bakıyor hep. Oysa bu zorlama bir tavır alış değil; bu onun doğasından, yapısından kaynaklanıyor. Trajikomik hayatında, başkalarını kıskandıracak ölçüde mutlu görünen "Büyük Soytan" yani Halil Bey, "sevgi" ve sevgiyle ilgili duygusal sorunlanmızı da gündeme getiriyor. Siz Hiç 11 Milyon Yıla Mahkutn Oldunuz mu?/ Cengiz Aynaz/ Milliyet Yayınları/ 142 s Aydın'da sahibi olduğu bilgisayar şirketini bırakıp Istanbul'a SIZ HİC gelen, kendini bir anda sorumlu 11 MİIYON YIU yazıişleri müdürü olarak "porno MAHKUM yayın furyası"nın içinde bulan OIDUNUZ Cengiz Aynaz hakkında yaklaşık MU? 2000 dava açıldı. Bu davalar sonuçlandığında Aynaz 11 milyon yıl hapse mahkum oldu. Cengiz Aynaz ne yaptı da bunlar başına geldi? Cengiz Aynaz'ın hayatını değiştiren olaylar neydi? Cengiz Aynaz tüm bunları bütün açıklığıyla, konuşur gibi anlatıyor kitabında. Aynaz'ın başından geçenleri okurken aynı zamanda bir devrin öyküsünü, porno patronlannın görünürde ne yaptıklarını, risk altında olanların ne kazandığını, kısa yoldan zengin olmak için insanların nasıl kolay harcanabildiğini göreceksiniz. Tuvaletin Sosyal Tarihi Bay Porselen/ Julie L. Horan/ Çeviren. GülÇağalı Güven/ Milliyet Yayınlart/ 190 s. Çağımız insanı artık şu gerçeği kabul etmek zorunda: Tuvalet, hayatın merkezidir. Kutsal RomaGermen Imparatoru V. Charles, 1500'lerde, bir tuvalet te dünyaya gözlerini açarken, rock müziğinin kralı Elvis Presley yine bir tuvalette hayata gözlerini yumarak, adeta bu hacet yerinin insan hayatındaki önemini vurgulamışlardır. îngiltere Kralı VIII. Henry'nin siyah kadifeden ve iki yüz altın çiviyle kaplanmış bir oturağı vardı. Fransa Kralı XIV. Louis, tuvalete gitmek için bir konuşmanın kısa kesilmesinin yakışıksız olduğuna inanır. Bu nedenle, ziyaretçilerini oturağının üstündeyken kabul ederdi. Bu kitap, M.Ö. 3000 yılında Indus Vadisi'nde bulunan ilk "tuvalet"lerden, XX. yüzyılın Japonya'sının yüksek teknoloji ürünü tuvaletlerine kadar, tarih boyunca hayatımızda çok önemli bir yer tutan tuvaletin evrimini inceleyerek, hayata değişik ve eğlenceli bir açıdan bakmayı amaçlıyor. Akıldışılık MitiPlato'dan Uzay Yolu'na Kadar Aklın Bilimi/ John McCrone/ Çeviren: Şen Süer Kaya/ Milliyet Yayınları/ 267 s. John McCrone 1954'te doğdu. Zooloji ve psikoloji öğrenimi gördü. Gazetecilikte karar kıldı. Bilim ve teknoloji konularına ağırlık veren yazılar yazdı. Makaleleri çeşitli gazete ve dergilerde yayımlandı. Ilk kitabı "Konuşan Maymun ve însan Beyninin Evrimi"dir. insanların derinlere kök salmış akıldışı bir yanı olduğu inancı yalnız popüler kültürün bir parçasını de ğil, psikolojinin de temelini oluşturur. Insanın akıldışı özünü öne çıkaran bu yaygm inanç şöyle özetlenebilir: Bir şeye inanmak istediğimiz için inanırız, doğru olduğu için değil. îçimizde gizli bir güç beslediğimiz düşüncesinden hoşlanırız. Bu da, hayatımızı daha heyecan verici kılar, tıpkı her an patlayabilecek bir yanardağın üzerinde yaşamak gibi... Dış dünyanın iyiliği için sağduyulu ve mantıklı yanımızı öne çıkarırız. Fakat içimizde çılgın, öngörülmez bir tutkunun yattığını biliriz. Kuşku duyulmaz çekiciliğine rağmen bu akıldışılık inanışı bir "mit"tir. Insan aklını kavramanın anahtarı, bunu sosyal bir olgu olarak görmektir. Dünyaya bir hayvanın çıplak beyniyle birlikte gelir ve konuşma yeteneğimizin şekillenmesiyle bizi insan yapan alışkanlıklarla donanınz. Bu kitap, psikolojinin akıldışılık inanışından sıyrılabildiğinde nasıl gelişebileceğini de ele alıyor. Insan akıldışılığının en renkli özelüklerine deHlik, rüyalar, gülüş, deha, hayalgücü, başkalaşmış durum ve duygular bakıldığında, hepsinin ortak bir psikolojik mekanizmayı paylaştığı görülür. Sonunda, insanların kahtımsal olarak akıldışı olmadığı, fakat akıldışılığın, oynamayı öğrendiğimiz bir yol olduğu anlaşılır. Bu kitapta akıldışılık mitinin nereden çıktığını ve doğru değilse neden düşünce sistemimizi bu kadar etkilediğini keşfedeceğiz. Üzerinde 19 Var/ Edip Yüksel/Milliyet Yayınlan/299 s. Edip Yüksel, Müslüman bir topKUİI'YOKSKI, lumun yerleşik inanç sistemini sarsan açıklamalarıyla şaşkınlık yarattı ve şimşekleri üstüne çekti: Ismi Kuran'a getirdiği İZEfiföDE la gündeme geldi. yeni yorumlanyDinden çıkmış, VAR "mürtet" mi, yoksa Islamın özüne çağıran bir reformcu mu olduğu üzerinde duruldu. Bununla birlikte, "Müslümanlık Kuran Din" üçlemesinin tartışma zeminlerinden birini de o yarattı. "Üzerinde 19 Var" bir mucizeler kitabı... Hayatını Amerika'da sürdüren Edip Yüksel, Kuran'da 1406 yıl boyunca bir sır olarak gizlenen matematiksel sistemi anlatıyor.Ona göre bilgisayar yardımıyla keşfedilen bu sistem, din ve felsefe alanında yeni bir çağı müjdeliyor. Bu kitapta cevabı aranan bazı sorular şunlar: 19 sayısı insanlığa bir uyarı olabilir mi? Bu kitap tektanrıcılığa bir davet mi? Hadisçisünnetçi din adamları bu davetten ürküyorlar mı, ürküyorlarsa bunun sebebi nedir? Allah'ın 19 sayısıyla ilgili olarak verdiği söz gerçekleşecek mi? Oldüren Opücük/ James Patterson/ Çeviren: Funda Tarlan/ înktlâp Kitabevi/ 488 s. Seri cinayetler işleyen acımasız iki katilin şansları dönmek üzereydi. "Casanova" Güneydoğu'daki üniversitelerden genç kadınları kaçırıyordu. "Beyefendi Ziyaretçi" Los Angeles'li kadınların korkulu rüyası olmuştu. En önemlisi, FBI her ikisinin, birbirleriyle haberleştiğini düşünüyordu. Sanki birbirleriyle yarışıyor gibiydiler Hatta ortak çalışma olasılığı vardı. Ama içlerinden biri sonunda geri dönülmez bir hata yaptı. Washington'dan polis dedektifi Alex Cross'un Duke Üniversitesi'nde okuyan, en sevdiği yeğeni kaçırıldı. Son davasında çok yorulan ve yıpranan Cross, yeni bir cinayet davası için henüz hazır değildi. Ama bu kez seçim şansı yoktu. çünkü dava tamamen kişiseldi. Seriat ve Refah/ Metin Gür/ Çağdaş Yayınlart/ 25} s. Şeriat ve Refah, son 15 yılda Türkiye'nin gündemine oturan, RPDYP koalisyonu ile doruğa çıkan ve Islamiyeti politikaya taşıyan RP'nin Avrupa kanadını inceliyor. Bu konuda çok haber, yazı çıktı ama okuyunca bu kadar çıkmadığı görülecektir. Yapıtın, uzun bir çalışmanın ve birikimin ürünü olduğunu, Refah'ın Avrupa kalesi olan, aynı anda yeşil sankla fötr şapkayı birlikte taşıyabilecek kıvraklığı gösterecek kadar iki yüz taşıyan Avrupa ( CUMHURİYET KİTAP SAYI 407
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear