25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sen "Kimsin Jak Samanon" MUZAFFER BUYRUKCU u, çok eski, ama önemini hiç yitirmcyen, bir sürü karşılık verildiği haldekarşılıkların içeriğindeki doğrular inandmcı bulunmadığı için her zaman gündcmde olan bir 'soru'dur. Ve bu 'soru'yu, varlığındaki karmaşanın özüne inemediğinden ötürü kendini bir köşeye sıkıştırılmış gibi hisseden herkes sorabilir. Nitekim şu anda soruyor, yarın da , öbürgün de soracak, tam yanıtı aJıncaya kadar bu soru sorma işlemini sürdürecek. Yalnız, bu 'soru'yu soran kişilerin bir bölüğü, ülkemizde yüzyıllardan beri yaşayan, dostluk, arkadaşfık cttiğimiz, değişik ncdcnlcrlc değişik mekânlarda alışverişte bulunduğumuz 'azınlık'lardan kişilerse bu konunun üzerinde ciddiyetlc durmak gerekir. Çünkü biz, birey vc toplum olarak onlara "Kimsin Jak Samanon?" sorusunu sordurtmayacak, özgür, bağımsız, korkusuz, mutluluk üretcn bir ortam yaratamamışız, hepsini dünyaya, evrene, uyuyup uyandıkfarı topraklara bağlayacak koşulları geliştirememişiz demek ki... Oysa ayrı ayrı kültür kaynaklarından beslenen ilişkilerimiz, benzer gelenek ve göreneklerle harmanlanmış, özgün bir ortaklık, özgün bir kimlik oluşturmuştu. Birbirimizi etkileyen topluluklardı; pekâlâ bir gövdede eriyebilir, o gövdeyle özdeşleşebilirdik vc 'azınlık'ın uzantısı olan yabancılığı, 'ben kimim?' sorularını sorduracak boşlukları ortadan kaldırabilirdik... Peki niyc kaldıramadık? Liz Behmoaras'tan farklı dönemlerde bir ailenin yaşamı B Liz Behmoaras'ın yazdığı "Kimsin Jak Samanon?" yalnız îstanbul'da ömür tüketen bir Yahudi ailesinin, bir Yahudi azınlığının değil, aynı konumda, aynı düzeyde bulunan Türk ailelerin, giderek o dönemdeki bütün Türkiye'nin kitabıdır. Yaşananlar, tanıklıklar üzerinc oturtulmuş, tanıklıkları belgeleyen eski fotoğraflarla donatılmıştır. Dünü bugüne getiren bu ilginç kitabı, özellikle 1900'lü yıllarda olup bitenleri merak eden herkesin okuması gerekiyor. oraya sürülmüşler, atiçlerinc kapanmışlar, tıkları hcr adımda i^hem de kendilerine kokcncelerle, saldırdarla, kuşmuş bir çöp, bir pisölümlerle karşılaşmış lik gibi davrananlar Kalardır; kitlesel Katliam dar yaşamayı hak cttiklarla sayıları iyice azal lerini kanıtlamak istertılmıştır. Hitler Nazı/ cesine ırklarına vergi mi ortalığa karabasan eşsiz yeteneklerini cögibi çökünce, toptan mertçe sergilemişler, yok etme karannı aldızekâlanyla yaratıcılıklağı Yahudilerin önce rındaki mucizeyi 'ingururlarıyla oynamış, sanlığın' hizmctinc onları insanlaştıran sunmuşlardır. Bireyin güçlerini söküp atmış, içindeki ve dışındaki başkaldırma isteklerini kaosu silip süpürecek, ezmiş, aşağılamış, Yaruhsal ve zihinsel kahudifiklerini iğrenç bir ranlıkları aydınlatacak, şey, üstesinden gelinebilinmeyeni bilinir kılamcyccck nitcliktc bir kötüJak Efendl cak felscfe sistemlcri gelişlük gibi teşhir etmiştir. Yalnız, tirmişlerdir. Ve insan aklının kimsesiz, korunmasız kalan ve üretimini en üst düzeye çıkartakarşı koyamayacak kadar zacak büyük filozoflar, düşünüryıflatılan bu insanlan toplama ler, yazarlar, şairler, sanatçılar, lcamplanna yollamış, yüzbinbesteciler, müzisyenlcr, ekonolercesini gaz odalannda acımamistler, bilim adamları yetiştirsızca zehirlemiş, fırınlarda yakmişlerdir. Ve politikacılar yetişmıştır. Almanya'daki Yahuditirmişlerdir. Dünyadaki enteleri temizlemckle yetinmemişlektüel hareketi zenginleştirlcr, Polonya'da, Romanya'da, mişler, çeşitlendirmişlcr, bircyRusya'da Çekoslovakya'da, lcrin bcyinlcrindeki doğurgan Macaristan'da ve daha başka ülfırtınaları, atılımları, güneşleri kelerde yaşayanları da öldürmüşlerdir. çoğaltmışlardır. Ülkemizdeki entelektüÖldürdüklerinin bilinen rakamı, altı milel yükselişe de katkıda bulunmuşlardır. yondur. Evet, bunca afiır baskıya, bunca Ermcni, Rum azınlıklarıyla birlikte. Ayhaysiyetsizce itilip kakumaya, gerilimi hiç rıca devlet yönetiminde sorumlu görevazalmayan düşmanca tutuma karşın kimler üstlenmişlerdir. liklerini, onları Yahudi yapan özclliklcri"Ortaçağ'da yakıJacakları odun yığınni, gerçeklerini, ahşkanlıklarını, dillerini larından yükselen alevlerin yaladığı Isyitirmemck için direnmişlerdir ve başapanya topraklarından kaçıp Osmanh'ya rıya ulaşmışlardır. sığınmış, ama geri dönme umuduyla cvBu direnme süresinde hem midye gibi lerinin anahtarlarını yanına almış..." kişiler, bu yeni yurtlarında hiçbir yerde olmadıklan kadar güvencedeydiler. Ve Ispanya'dan kaçanların çoğu kozmopolit, kimsenin kimseyle fazla ilgilenmediği, ctlisine sütlüsüne karışmadığı bir kent olan lstanbul'a yerleşmişler, tstanbul'un Hasköy gibi, Balat gibi, Kuzguncuk gibi, Galata gibi semtlerinde kümelenmişlerdir. Liz Behmoaras'ın yazdığı "Kimsin |ak Samanon?" kitabındaki aile, Hasköy'de, bahçeli, üç katlı ahşap bir evde { "Kimsin Jak Samanon?" kitabındaki ak, şimdi pek çoğu Israil'e göç eden Yaludi topluluğunun bir üyesidır. O topluluk, tarihlcrin yazdığrna, söylencelerin vc masalların anlattığına göre yeryüzüne gelmiş geçmiş ırkların en çok zulmc uğrayam, en çok acı çekenidır. Hz. lsa'nın çarmıha gerilerek öldürülmesi olayında Yahudi Meclisi'nin parmağı bulunduğu saptandığından Yahudilcrin tümü suçlu kaDul edilmiş, Tanrı'nın gazabına uğramışlardır ve sonsuza kadar lanetlenmişlerdir. I ler yandan kovulmuşlar, ordan En çok zulme uğrayan ırk oturmaktadır. Ve kitabın her satırı o aileye ilişkin haberlerle, öykülerle doludur. Liz, dışardan içeriye, içeriden dışarıya akan olgularla, devinimlerle, bellekleri allak bullak eden görüntülerle, zcngin içerikli değişimlerle ilgilenmektedir elbet ama asıl üzerinde durduğu, o evdeki bireylerin durumudur. Mizaçlanndan yansıyanların yarattığı etkilerdir. Geleneklerin, göreneklerin kuşattağı, yönettiği, yönlendirdiği 'cv halkı'nın birbirlcrine, çevrelerine, ilişkilerine tutturduğu aynalardır; yorumlarındaki, değerlendirmelerindeki çarpıcılıklardır. Fransızca'nın, Yahudice'nin konuşulduğu lak'tan başka kimse Türkçe bilmiyorbayramlara, perhizlere dikkat cdildiği, lezzetli yemeklerin pişirilip yenildiği, sofra yerine masanın, sandalyenin kullanıldığı ev boyutu birinci plandadır. Bir bakımakitapordaodaklanmıştır. ". .I,iuça, eltisi Eliza ile hiç anlaşamazdı. Muşterek kullanılan sarnıç ve kuyu suyu bitmek bilmez kavgalara neden olurdu. 'Sımonaçi karısının sözünün dışına çıkmazdı. Anneme inat, bir çamaşır gününde, saatlerce bahçedeki sarnıcın üstünc oturduğunu vc ortada hiçbir şey yokmuş gibi sakin sakin tesbinini çektiğinı hatırlıyorum./ Adel'in büyükannesi, Nonika'nın duru bir teni, muntazam yüz hatları vardı, koyu gri gözleri tıpkı annesinin ve büyükannesinin gözlerinin baktığı gibi ürkek bakardı; binlerce şeyden korkardı... Nazardan, mangal zehirlenmesinden, insanı yataklara düşüren cereyanlardan, soğuk sudan, kedilerin işediği yerde biten mantardan, hele hele farclcrdcn!/ Çocuklarıru ve torunlarını kem gözden korumada üstüne yoktu. Nona'nın: Haset dolu ağır bakışlı akraba veya dost kapıdan çıkar çıkmaz Nona hemen eline bir avuç karanfil alır, işe koyulurdu. Karanfil tanelerini nazara uğrayanın başının ctrafında dolaştırır, aynı zamanda okuyup üflerdi. Hiç çekinmeden kem gözün kör olmasını, yuvasından koparılıp atılmasını, eğer göz kadına aitse o kadının aklını kaybetmesini, sahibi erkekse, erkeğin soyunun kurumasını dileyecek kadar vahşileşirdi. 'Eliza'nın kızı, Mcrycm'in torunu Âdelika'nın başına hiçbir kötülük gelmesin! Bütün kötülükler denizde kaybolup gitsin!' Sonra da törcnscl bir hareketlekaranfüleri ocağa atardı, ateşte çatırdadıkça da sevinirdi. Adel de bir yandan Nona'nın gözünü kırnmadan ağır bakışlılara yağdırdığı lanctlcr yüzünden hafiften ürperirken, öte yandan da çıtır çıtır çatırdayan karanfil tanelerinin yanık kokusuyla rahatlar, gevşer, kendini gcrçekten bütün kötülüklerden arındırılmış nissederdi. "Sessiz, sakin, gurultusuz bir yaşamın cinayet, kavga, yıpratıcı tartışmalar yoktur özenlc sürdürüldüğü ev, yaşamın çeşitli tonlarla soluk alıp verdiği, birtakım durumların biçimlendıği, kadınların önde ve sahnede olduğu bir devinim ve üretim alanıdır aynı zamanda. \ lep bir şeyler belirir, kımıldar, doğar ve tarihlerine katkıda bulunur orda. Gençlcr nişanlanır, evlenir, çocuklar dünyaya gelir, yetişkin erkcklcr bazı önetnli işlerin başına getirilir. tlişkiler, odalarda, salonlarda, sofalarda düğümlenir, çözülür, açılır, geniş alanlara yayılır, tekrar düğümlenir açılır, yeni 'kendilcrinin olacak' yurtlann düşlcri kurulur, dış dünyadaki toplumsal patlamalar, icatlar izlenir; telefonla, tramvayla tanışılır ve Hasköy'den Saray'a uzanan yollarda yürünür. Sarayın seçkin kişilerinden biri olan Veliaht Prens Yusuf tzzettin Efendiyle 'aile dostu' çerçevpsindc yakınlık kurulur. Prens vakit vakit (Samanonları) ziyaret eder, bir ziyaretinde Adel Mcrycm'c"Harika güzellikteki o beyaz tavuskuşu tüyünden Dİr yelpazc." getirir. Adel, bu armağana çok sevinir. "Günlerce onu elınden düşürmemişti. Aynanın karşısına geçiyor, Göksu'da gördüğü hanımların edasıyla bir açıp bir kapatıyordu. Gene dışarıdan Sakin güriiltüsiiz bir yaşam Adel'ln kayınpederlyle kayınvaldesl: Avram ve Zlmbul Anavi (Üstte). Adel dünyaya kucuk kadlfe taburesinln ustünden bakıyor, (ortada) Osmanlı'nınson hahambaşısı Haylm Nahum Efendl. Adel e küçük gellnlm dlye hltap eder büyüyünce ogiuna almak Istedlfllnl söylerdl (sağda). SAYFA 10 J C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 408
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear