29 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Behzat Ay, Atatürk ile ilgili yazılarını topladığı yeni kitabına " Atatürk'ten Sonra Kir, Kin ve Yalan" adını vermiş. Kitap, adından da anlaşılacağı üzere, ülkemizde son günlerde yaşanan gelişmelere de ışık tutuyor. türlüsü (vergi, trafık, gümrük, si>asal vb.), şiddet veterörbirbirini izledi, çoğalarak." Vaktiyle, Osmanlı dönemindeçeşitli uygulamalarla (çiftbozan resmi, Istanbul'a giriş yasağı, göç önlenmişti; ama, demokrasi anlayışı buna olanak vermemektedir.Sanayi devrimi ile îngiltere'de 1848 ve sonrası yıllarda görülen kente göç bizde yüzyıl sonra başlamış ve hızlı göç önemli sorunlar çıkarmıştır. Dinsel anlayışın, dini dış görünüşü ile algılamanın etkileri de bu ğim bilisizlerin erke (iktidara) geldiklerinden bir ay sonra Atatürk'ün buyruğuyla Türkçe okunan ezan Arapça okutulmağa başlandı. Anayasa'nın dili Osmanlıcalaştınldı. Atatürk'ün kurduğu halkevleri ve halkodalan kapatılarak kitapları yaluldı. Köy enstitüleri kapatılıp imamhatip okullarının açılması aynı yıla rastladı. Bu çok anlamlıdır. Bu olay olumsuz gelişmenin de başlangıcı oldu" (s.7). Bu saptaması doğrudur. Bugün debirçokkişibu gö Behzat Ay'ın yeni kitabı: Atatürk'ten Sonra Kir, Kin ve Yalan Dönemimize ışık tutan yazılar MUZAFFER UYGUNER ,hzatAy, Atatürk devrimle\ rıne, Atatürk'ün kurduğu ^f Cumhuriyet'e derin sevgiyle bağlı yazarlarımızdan birıdir. Bu konulara değinen sayısız yazısı bulunmaktadır. Yazılarından bir bölüğünü daha önce Çanakkale'den Laik Cumhuriyet'e (1992) adlı bir kitapta toplamıştı. Bu kitaptaki yazılar daha çok tarihsel ağırhklı idi. Yazılarının Atatürk ile ilgili olanlarının ağır bastığı yeni kitabı ise Atatürk'ten Sonra Kir, Kin ve Yalan adını taşımaktadır. Son günlerde de bu kir ve kin ile yalanlar ortalığı kasıp kavıırmaktadır. Fakat, Behzat Ay, bu oluşumları daha önceden görmüş ve bunları yazıları ile kamuoyuna sunmuştur. Cumhuriyet gazetesinin 20 Haziran 1980 tarihli sayısında yayımlanan ve kitaba da adını veren yazısına şöyle başlamıştır: "Içinde bulunduğumıız kirli, kinli, kanlı ortamı ve duyagelmekte olduğumuz yalanlan düşündükçe birey olarak kaygılanmamak, kederlenmemek, iğrenmemekolanaksız. Kuşkusuz ki, bütün bu acı, üzünç, beterin beteri görünüm karşısında ül• ısıni, halkını seven, kendi güvenliğinı de düşünen herkes tasa içinde kıvranmakta vetedirgindir." (s.68). 1980 yılında yazılan bu yazının güncelliği bugün de siirüp gitmektedir. Ay, yazısına Abraham Lincoln'un şu ünlü sözünü de almıştır: "Bazı insanları, her /aman, bütün insanları da bazen kandırabilirsiniz; ama bütün insanları her zaman kandıramazsınız." Bu sözler bir perçeğin yansımasıdır. Bugün de bu gerçeğı görüyoruz. Behzat Ay, bu yazısında köyden şehire göçün ve gelen hökümetlerin sona erdiremediği enflasyonun toplumdaki kötü oluşıımda rol oynadı^ını da belirtmiştir. Ona göre "ekonomik çöküntü, toplumsal çalkantı, siyasal anarşinin her S A Y F A 8 S arada gözden ırak tutulmarüştedir. Talat Halman'ın malıdır. Bu yazısından sonra MUliyet gazetesindeki "En ATATl'RK 1 EN kitapta yer alan "Demokrasi Zararlı Adam" başlıklı yazıKİR Diye Diye" başlıklı yazısı da sında, yapılan bir kamuoyu demokrasinin nasıl gerçek yoklamasında, o günlerin ünanlamıyla anlaşılmadığını belüleri Adnan Menderes ile Celirtmektedir. lal Bayar üçüncü ve beşinci sıBehzat Ay, yazılarında hep rada yer almaktadır uygar ve uygarlığı iyi anlayan (15.2.1994). Enönde ise %27 bir toplum olmak, yalan ve | ile Turgut Özal bulunuyor. dolandan uzaklaşmak gereğini Yazıda, her kişi için neler denvurgulamıştır. "Çölde Çığlık Gibi diği, nelerle suçlandığı da belirtilmisÇağrı" başlıklı yazısında sunları okutir. Ay, "1547'de Osmanlı'da felsefe yoruz:"Ankara'nıntaşınabak/Gözleöğretimden kaJdırıldı; devlet yönetimi rimin yaşına bak diye ağıt yakmanın fala, duaya bırakıldı. Ne acıdır ki, buzamanı da çoktan geçti. Keser kemiğe gün 'üfürükçü muskaları' gibi 'din' ve dayandı. Birleşelim... Birlik olalım bir 'ahlak' dersleri zorunlu dersler olarak yumruk gibi laiklik ve demokrasi düşkabul edilirken 'felsefe' seçmeli ders manlarına karşı! Onlan da doğru yola çağıralım. Emperyalizmin oyununa gelmesinler. Yakın tarihimizi unutmasınlar. Çölde Ingilizlerin buyruğandaa bağrımıza haner dayayanları iç unutmasınlar. Bir avuç Suudi prensinin çıkan için Irak'tan gördüğümüz zararı unutmasınlar" (s.6) Ama, unutuyorlar ve Suudilerin arka planda bulunduğu bilinen bir siyasetin ardına düşüyorlar. Ona göre "Tarihimizde diyebilirim ki en büyük karanlıkolayın başlangıcı 1950 yılında başlar / ... / Toprak ağalarının ve kulları diyebilece olarak kabul edildi" diyor (s.9). Bu sözleri elbette doğrudur; televizyonlardaki falcılık programlarının arttığını da belirtmekte yarar vardır. Ona göre "düşünen insanların çoğalması da yöneticilere göre iyibir şey değil "dir. Cemal Madanoğlu'nun anılarında şu ilginç saptama var. Avustralya'da Anzakların her yü 25 nisanda yaptıkları bir toplantıya katılan Madanoğlu'na, Malezya'nın Borneo kentinde kaldığı otele gelen Müslüman bir din adamı şöyle demiş: "Sakın ola ki Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği yoldan şaşmayınız" (s.19). Ama, bizdeki bazı softalar tümüyle aksi görüştedirler. Hele son günlerdeki söylentiler karşısında ne diyebiliriz ki... Behzat Ay, Temmuz 1963 tarihinden başlayıp 1993 Temmuz ayına kadar gelen bu yazılarında dilimizin kendine dönmesi konusuna da değinmiştir. "Atatürk ve Dil" başlıklı yazısının bir yerinde şunları yazmıştır: "Yıllardır dilimizin Türkçeleşmesine, özleşmesine, gelişmesine karşı çıkan Osmanhcacılar, bütün bu örneklere karşın, dil konusunda Atatürk'ün de kendileri gibi düşündüğünü savlamaktadırlar. Onların söylediklerinin hiçbiri ussal değil. Yıllardır söylediklerini yineleyip dururlar. Ulusalcılıktan sözederler, Osmanlıca'yı savunurlar, Atatürkçü olduklarını söylerler /./ Atatürk'ün yolunda olmadıklan açık seçik ortadadır. O Atatürk ki yorucu devlet işlerinin arasında ve sayrılığında öztürkçe sözcüklerle, kendi bulduğu sözcükleri de katarak geometri kitabı yazmıştır/./ Ezanı Türkçeleştirmiştir. Olumlu sonuca karşın körü körüne karşı çıkanlara, 'Sorun din değil, dil sorunudur' yanıtını vermiştir" (s.3334). Daha sonra ise, onun kurduğu ve varlığını bağışladığı Türk Dil KurumuileTürkTarihi Kurumuortadan kaldırılmıştır. Bunda da Kenan Evren'in sorumlu olduğu Talat Halman'ın yazısındaki yanıtîardan anlaşılmaktadır. "llerleme Gelişme" adlı yazısında da gerçeklere değinmiştir Behzat Ay. "Demokratik Okul Köy Enstitüleri" yazısında ve başka yazılarında ise köy enstitüleri gerçeğine, olgusuna değinmiş, onların kapatılmasının olumsuzluklarını belirtmiştir. Behzat Ay'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış bu yazıları kir, kin ve yalan dönemindeki olumsuz görüşlere birer yanıttır. Gerçekçi ve ülkücü bir anlayış içinde toplumsal gelişmemizdeki ters davranışlara karşı çıkan Ay'ın bu yazıları nasıl bir yaşam içinde bocaladığımızı da ortaya koymaktadır. Büyük çoğunluğu Cumhurivet gazetesinde yayımlanmış bu yazılar 30 yıllık bir dönemin kirliliğini, kin ve yalanlarla doluluğunu ortaya koymaktadır. • Atatürk'ten Sonra Kir, Kin ve Yalan / Behzat Ay / Gerçek Sanat Yayınt, Îslanbulî994,176sayfa. CUMHURİYET KİTAP SAYI 212
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear