Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
13 ya^ımda jiire nıeylet tim. Sözlüktc bıılduğum kelimelerle katıyeler kuıaıdım. Sonra romanı seçtim tlk romanlanmı büyükler ıçın yazdım. Nedense boyle romanlar yazıyordum. Durmadan ya/.ıyordum. Akrabalarımızdan bir Münevver f lanım vardı. Gclır, elımde yazdığım deheri ulır, okurdu. Kaldığım yerden sonrasını sorardı, "Sonra ne olacak/' dıye nıcrakla sorardı. Ardından da "Ama söyleme söyleme!" der dcf teribırakırdı. Frtesi günyıne gelirdı. Bır gun ısrar ettı "Niye birga/eteye vermiyorsun?' diye. Adını "FaziJet Tacı" koyduğum bir romanımı defter halinde götürdüm Cumhurıyct Gazetesi'ne. Gittiğimde orada oturan beyler "Ne istiyorsun?' dedüer. Bcn de "Yazı yazıyorum. Bir defa bakın, münasip görürseniz neşredin" dedim. Verir vennez, dilenen bir adam gibi bir his geldi bana. Mahçup uldum. Ertesi günü bir mektup yazdım. Rica ederim dedim, bcn ıyi düiünmeden size bir defter getirdim ü n u yırtın kâğıt sepetinc atın. Cüretımimazurgorun. O sıralar yazdıklarımı büyük bahçemizin havu/unda yakardım Başka bir yere de müracaat etmedım. Yazıyorum. Bır bardak bu i<,er gibi, içiyorum bıtirıyor, kalkıyorum.Tekrarotuyorum Ohavanıni<,ine giriyoruın F.ğer kendinızı yazdığınız konuya tamamen kaptırırsanız başka bir âlemde, balısettığınız âlemdc buluyorsunuz kendını/.i Ya/.arken ya/dığını hadisenin geçtığı yerde kar yağıyordur Ritirir kalkarun, neo, ortalık gunlıık güneşlik1 İnsan kaptırınca, kcndini unuiuyor Bajka âleme dalıyor, o hayalin bır adamı uluyorsun. Yazdığımı, kıtap olduktan sonra okuma adetimyoktur. Yaşadığınızhayatıtekrar ya^ayama/.sını/. Bir defa yaşıyorsunuz ge(,ıyor, maziye gidiyor. Tekrar yeni bir şeyler ya/.mak i(,erisıne gırıyorum. Onun i(,ın romaıılaıımı yakıvortium Çunku onlar, va/ifesiııi yapmış bitirmiştır benım ıçın Ben kendım ıçın yazanbır ınsanım. In/ivanın, bir köşeye çekılmenin vcrdiği bir ruh lıali Eğer hayalinız genışsc, her şey olur. Sinemaya da pek gitmedim, efkârımı dağıtmasın diye Ya/arlığım tirvakilık gıbı bırşey, marazidir. Şohret, para, edebiyat için yazmadım. Yalnızlığımı, jnzivanıı bu ya/.ılarla doldurdum. Ama yazdıklarım hep guzcl biter, umutvertr Yazdıklarımdahiçkımseyi öldürmemışimdir. Çocuklar cinayettenhoşlanmazlar. Yazdıklarımı yayıncılar elimden alır götürürlerdi. Onar, on beşer diziler halinde basarlardı. Efendim, hatasız, ıyı kâğıda basbinlar ısterdim. Fakat daha kotiisü yanlış resımler yaparlardı. Soba, sobanın arkasına deveboynu, yukarıya da kııt dırsek koyarlardı1 Odanınkapısınıkendiiçineaçacaklarına dışına açarlardı Bir araba yaparlardı, eskı Fransız arabaları; ıckerlekleri nıuazzam, arkasında ise küçücük araba sandığı. Bu araba Beiiktaj'ın biı sokağında gidıyorduı Arabanın okunu da yüksekte yaparlardı Bilnıe/leuli ki arabavı çeken şeyin aşağıda olması gerekir, çunku o durumda beygir gu<, alıp çekebılir. Bunlar beniü?erdi. Evct, Tuğcu'nun 440 kıtabı ya/mak ı<,ın tuşa vurmu^ patnıaklaıı artık vuramıvor. Çiınkü go/lerı ıkı vJdan berı yazacak kadar goreıııiyor Yuıeğinın belleğı ıle kurguladığı romanlarını ya/atnayınıa, o bel kkten (.ıkan anılarını anlatıyor ^ımdilcrdc. "Siz soyleyın birisi ya/sın" dedıgını^de "Efendim ben soz adamı değilim, yazı ada mıyım'dıveyanıtlıyorsızi. M Tuğcu, gözyaşlarım ve annelerim... FATİH ERDOĞAN apa^ında Tommiks'in kötii adam tiplemelerindcn biri. [iani ^ y çcnehi hatif yamuk. Sanırdım ki yumruk yemekten yamulur Tonımiks'teki, Teksas'taki kötü adamlarınçenesi. Kötüler ya, herhalde sürekli dayak yiyor olmalılar. Kötülerin her zaman dayak yemediklerini öğrcnmem zaman aldı. Ama ne olursa olsun, kötüyü iyiden ayırt etmemde o şematik tiplerneli çizgi romanların yararını gözardı edemem.Siyahla beyaz yibi net olarak birbirinden ayrılmış alanların arasındaki griyi algılamak için, galiba öncelikle siyahı ve beyazı ayırt etmek gcrckiyordu. Ne Tommiks'te ne de Teksas'ta herhangi bir kötünün pişmanlık duyarak iyi olduğıı ya da iyinin bir anda kütü olduğu bir durum vardır. Yalnızca arada iyi kılığına girmiş kötüler vardır ki, bunlar rolleri sona erince yine gerçek yüzleriyle (yani yamuk çeneleriyle,) ya lanetler okuyarak çekip giderlcr ya da'kodes'iboylar. İyiyle kötüyü tam bir siyah beyaz kesinliğinde algılamamı kolaylaştıran ikinci etken de bir çocuk romanı yazarı oldu: Kemalettin Tuğcu Okııduğum ilk kitabının (Yeraltında Bir Şehir) kapağında işte yukarda sözünü ettiğim kotü adamlardan biri vardı. Eliyle iki çocuktan birinin kolunu tutmuş, öteki az geride. Konunun ayrıntılarını hatırlamıyorum bile, ama bil diğim, girişi çıkışı yasak bir yeraltı şehrinden kaçışı anlattığı. ükurken büyük bir hcyecan duyduğumu hatırlıyorum. Zaman zaman da ağlamıj olmalıyım. Tuğcu'nun daha sonra okuduğum kitaplarında da beni ağlatacak bir veya birkaç şey ınutlaka olurdu. Ve bir gün, Tuğcu'nun kitaplarını birbiri ardına < ve birkaç kez) devirirken, onun özellıkle üvey annelerin eziyetleriyle hnpalanan öksüz yavrularının acı kaderlerine gözyaşı dökerken vc dolayısıyla 'üvey anne' kavramı ile 'eziyet' kavramının 'aynı anlama geldiğini' Tuğtu'dan bellemiifken, kcndi annemin üvey olduğunıı oğreniverdim. Dünyalarım ba^ıma yıkldı. Artık ben de öksüz bir zavallı çocuktum. Artık her kalam ki/dığında an neme, "Zaten s>en üvey annesın!" deme hakkını kendimde görüyordum. Üvey annelerin de iyi olabüeceğini Tuğcu bana bğretememiştisanıyorum, neyse ki hay at öğretti. Ama Tuğcu'yu okumuş olmaktan dolayı pişman mıyım? Hayır. O yaşadığım sıkıntı doğaldı ve geçiciydı. Tuğcu'nun bana döktürdüğü gözya^lannın boja akıp akmadığını merak ederim hep. Bunu nasıl anlayabılirim ki? Hayatımıyeni baştanveTuğcu'suzyaşamam gerekirbunun için. Tuğcu'yu 'çok ağlattığı' için eleitirenler de oldu. Üstelik zaman zaman onu ve dört yüzii aşkın kitabını yok sayacak kadar arttı bu eleştirilerin dozu. Edebi niteliğinin yuksek olnıaması, tiplemelerindeki yüzeysellik ve şenıatizmi onun iiıçu değildi ki, o edebiyat yapma kaygısı içinde değildi, hayatını yazıyordu. Kemalettin Tuğcu çocuk' edebiyatımızın önemli kilometre taşlarından biridir • K Evls.Moda Albumu, Ka dın Cazetesı gıbımagazın vetumco cuk dergılerı neyazdığı 19d0yılında (en ustte) Turan Yuk sellebırlıkte (solda) 440kıtdbın yazımınıtus lamıspar maklar C U M H U R I Y ET K İ T A P SAYI 195 S AY F A